sevgiliye yazılan ancak gönderilmeyen mektuplardır.
merhaba sevgilim.
belki hatırlamazsın beni. ancak ben hala sendeyim. bir adım öte gidemedim. hala senin teninin, canının içinde yanıp tutuşuyorum. o kadar yakınım ki sana, sadece bir ömür kadar uzak. hani güneş çok uzağımızda ama biz onu her gün görüyoruz ya, tam da öyle bir şey işte. uzaksın... ta kalbinin derinliklerindesin. her yere taşıyorum seni.
sana söyleyemediklerim var. onları anlatmak istedim. sen duyma, bilme, görme. ben kalbimi anlatacağım sana. sana diyorum da aldanma sen, aslında kendimi anlatıp seni bir daha seveceğim. haykıra haykıra söylemek istiyordum sana bunları. bazen ağlayıp, bazen koynuna sığınmak istiyordum. öyle ya da böyle gözlerinin içine baka baka, mertçe söylemek istiyordum. sen zaten anlarsın beni değil mi sevgilim? her bir kelimenin sana ne haykırdığını anlarsın? ya da gülüp geçersin. olsun! seni gülmek de güzel...
her geçen gün benden biraz daha yaşama sevinci götürüyor. götürdüklerinin yerine seni getiriyor. ve ben baştan aşağıya seninle dolmaya başladım. bu ne kadar korkutucu bir şey biliyor musun sevgilim? her tarafım seninle dolu oluyor. seninle yakıyorum sigaramı, seninle yudumluyorum kadehimi... ve seninle başlıyoruz şarkılar söyleme. sen söylüyorsun, ben sesine katıyorum yalnızlığımı, samanyolunda başlıyoruz dans etmeye. neden sonra bir acı saplanıyor sol yanıma, ağlamaya başlıyoruz. bir sigara daha yakıyorum, dumanında hayalin. uçuyorsun odamın her yanında. bir yudum daha çekiyorum senden... gözlerim nemlenince geliyorsun yanıma ve başlıyoruz gülmeye. içimde küçük bir çocuk ölüyor gibi. gülüyoruz sadece. ağlamak istiyorum, dudaklarımda dudaklarının yalnızlığını hissediyorum susuyorum. uzanıyoruz beraber, birbaşımıza. kimsemiz yok, biz bizeyiz. olsun! senin yalnızlığın ömre bedel...
şimdilik bu kadar yeterli mi sevgilim? duyabilirsen beni, sürekli sesleneceğim sana. gerçi kandırmayayım kendimi. duymasan da sesleneceğim. yine bir çocuk gibi oturup ağlayacağım dizinin dibinde. ne yapayım? kim var ki senden başka. bu kadar canımı yakan, beni bu kadar mutlu eden? tatlı tatlı kaşınan yara gibisin sevgilim. kaşındıkça canım yanıyor, kaşıdıkça rahatlıyorum. sen hiç kabuk bağlama olur mu sevgilim?
çok afilli sözler edemiyorum zeytin gözlüm. ben kalbimi yazıyorum sana. içimden geleni. şiir seviyorsan eğer şiir de yazarım. çok süslü olmasa da bir iki iltifat ederim hani. yarın mutlu bir güne uyan olur mu? kim ne derse gül. sen gül ki benimde yaşamak için bir bahanem olsun. uğruna dövüşeceğim bir şeylerim olsun. kendine, o hiç kıramadığım yüreğin gibi bak sevgilim. fazla bir şey istemiyorum. bir de sevgilim gökyüzü gibi bakan o simsiyah gözlerinden akmasın hiç yaş. şimdilik bu kadar yeter mi sevgilim? okumazsın belki. olsun! seni anlatmak bile cennetten bir gün gibi...
parasına kıyıp et almayan, sadece hastanede et ve et ürünleri yiyebilen kürtlerdir.
kürtlerin kutsal yemeği olan, peynir, soğan ve ekmekten başka bir şey yemeyen, kazandığı paraya altın alan bu kişiler, etmiş, meyveymiş vb ürünleri param gidecek korkusuyla almazlar. devlet hastanesine yatınca da sebze yemeği gelse beğenmezler. illa et veya etli yemek olacakmış gibi sitem ederler. hayatında daha etin çiğ halini görneyen ibneler, etsiz yemek olunca "devlet zaten kürtleri eziyor" demeye başlarlar.
bugün bizzat şahit olmasam böyle bir şeye inanmazdım. ancak adam kendi ağzıyla itiraf etti;"dövlöt kastahanesi olmasa eöt yiyeamıcaz."
dün geceden beri hastanede refakatçı olan insanların, can sıkıntı ve yaşlı deyze muhabbetlerinden sıkılmış olması, güzel hemşire olmaması, doktorların onu siklemeyeceği düşüncesi, hastaların yaş ortalamasının 68 olması dolayısıyla, can sıkıntısını giderebilecek her şeye nane olması durumudur. sikerim kendi kendime konuşmaya başladım. şizofren olursam "güneşimi kapatıyordu" der bu hastaneyi uçururum.
sözlüğün an itibari ile "dinler neden var" konulu konferansı habersiz, organize olmadan gerçekleştirmesi durumudur. gece gece işiniz gücünüz yok dini konulara sardınız.
gelecek nesillerin müslüm gürsesi belki de hiç bilmeyecek ve onun şarkılarında kendi duygusal benliğini bulamayacak olması durumudur. 10 sene sonra doğacak bebeler bu adamın şarkılarını dinleyemeyecekler. hangimiz sevmedik çılgınlar gibi diyemeyecekler. kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde deyip efkarına efkar ekleyemeyecekler. canımdan geçerim senden vazgeçmem deyip aşkı dibine kadar yaşayamayacaklar. bu sabah erken uyandım sensiz olmaz deyip bir gününü sikemeyecekler. çünkü sen çölüme yağmur oldun deyip bir hatuna körü körüne bağlanamayacaklar. kısacası müslüm gürsesin ölmesi gelecek nesillerimize bir ihanettir. kim öğretecek ulan şarkılara aşık olmayı? biz zeki müren ile gözümüzü açtık, neşet ertaş ve aşık veysel ile anadoluyu gezdik, müslümle sevdik, ferdiyle hasret çektik, orhan gencebayla isyan ettik, sezen aksu ile modern acılar çektik, tarkan ile eğlendik. gelecek nesil bunları bilemeyecek. özellikle insanı insan yapan aşkı müslüm babadan öğrenemeyecekler...
samsung firmasının ürettiği telefondur. android özelliğe sahiptir. ekran ara yüz geçişleri hızlıdır. rami 351 mb olmakla birlikte, 3 program yüklediğinizde telefon sürekli donmaktadır. kesinlikle tavsiye etmiyorum, almayın. aşırı derecede yavaş bir telefon. tabi sadece internete gireceğim derseniz tercihen fakirler alabilirler.
kendilerince her konuda haklı olduklarını sanan, minareyi çalıp kılıf hazırlayan, hayal dünyasında her şeyi gerçekleştirdiğini sanan akp için kullanılabilecek bir söz. atasözü olarak gelecek yüzyılda kullanılabilir.