vallahi 31 olsa çekilmez bir kadın için. zaten bir kadın neden 31 çekmek ister onu da anlamış değilim. geçen gün starbucks'da 15 liralık kahvemi yudumlarken, bağcığı çözülmüş tigerımı fransız hizmetçimden bağlamasını istediğimde de düşündüm bunu. bir kadın neden 31 çekmek isterden önce, neden bi şeyler çekmek ister. ne bileyim mesela neden diş çekmek ister de diş hekimi olur? parası iyi diye mi yoksa armani bir beyaz gömlek giymek için mi. ya da türk kadını neden çile çekmekten vazgeçemez bir türlü. semra hanım'ın kitabında da değindiği bu konuya hala türk milleti olarak çözüm getirmiş değiliz.
sonra bir de çekmeyen antenler var. bir insan 2010 yılında neden hala davşan anten kullanır ya da?
hepsine cevap bulup sizi bilgilendiricem.
he valla tanım : girecek küçük bir kaygan deliği bile olmayan erkektir.
an itibariyle yaptığım, yaptıktan sonra pişman olduğum ama siz değerli yazarlarla paylaşmaktan kendimi alamadığım tespittir.
şimdi hacoli, türkiye milli takımına şöyle bir dönüp baktığımda kalede volkan demirel'i görüyorum. ondan öncekilere döneyim hatırladığım kadarıyla, rüştü reçber, engin ipekoğlu?
bir erkeğin kendini gerekli derecede şımarttığı hayattır. zira erkeğin en büyük cinselliği kendinedir tüm erkekler bilir. yaşın kemale ermesiyle başlayan sevişme maceraları da monotonluğundan dolayı bir süre sonra sıkınca, erkek gençliğinin taze ve ıslak kokulu günlerini özler. işte bu sebeple mastürbasyon hayatını sevgilisiyle arası bozulmasın diye düzenli tutar.
tüm yaşıtlarını ve kendilerine göre aklı başındaki er kişileri karşısına alabilecek cesaretteki kızdır. kendisine burdan kucak dolusu gıdık yalama isteğimi ve burnuna parmak sokma keyfini yaşatmayı sunuyorum.
evlat edinme belgelerinde değinilen konudur. evlat edilen birey, genetik özellikleri aynı olmasada tamamiyle ebeveynlerinin hakkı altında yaşar. bu durumda soy adı bile aynı olan evlatlığın, tabiiki mal hakkı vardır.
aşkım kelimesindeki inceliği, o muhteşem tatlılığı asla gerçek anlamıyla tatmamış karıdır. kadın, bayan vs değil karıdır.
böyle karılar yüzünden 12liklerin diline kadar düşmüş olan aşkım kelimesi, dolu dolu sahici vurgusuyla söyleyen her aşığı kendinden soğutmaya başlamıştır. hatta vakt-i zamanında ketçap-mayonez marka ismi olarak da çıktığında ben sevgilime damağını dillediğim demeye başladıydım. damak dilleme olayını da bir başka başlıkta anlatacağım.
aynı kabile vakt-i evvel ıslanmak için denize de girdi, onu da gördüm.
düz mantık desen değil, fuck mantık desen hiç değil. ne lan bu?
ne olursa olsun, fahişe ile bile birlikte oluyorsa insan o an için tek düşünmesi gereken altındaki veyahut üstündeki insancıktır. o onun aşkı, sevgilisi, karısı ve hatta namusudur seks sürecince. amma velakin er kişi seksi sadece hormonal boşaltım olarak görüyor ve işin romantizm kazanımını vücuttan yoksun tutuyor ise, o insanın insanlığından önce organizmasının çalışma tertibinden şüphe duyarım ben
amaç sadece boşalmak ise 31 çek değil mi?
kimseyi de yormamış olursun.
(tanım için 3. paragrafa -ler -lar olan çoğul eki ekliyoruz.)
toplum ahlakının ne boyutta olduğunu yüzümüze şılank efektiyle vuran kızdır. şimdi bu durumda, ne kız, ne sevgilisinin annesi ne de çocuk suçludur. bunun tek suçlusu küçük yaşlardan itibaren uygulanan mahalle ve aile baskısıdır.
insanlara yasaklanan şeyler her zaman çekici gelir.
ayrıca mature takılmış kızdır, aferin ağzının tadını biliyormuş.
"bu devirde babana bile güvenmeyecen hafız, sonuçta geceleri annenin koynuna giriyor" mottosunu anımsatması mümkün olan güvendir. aynı anadan, babadan doğmadığı bir kıza/erkeğe hangi cürretle güvenebilir bu insanoğlu aklım ermiyor.
zaman kötü kolla götü deyiminin gaza getirdiği babacıktır. kızının "bana hiç mi güvenmiyorsun?" sorusuna, "sana güveniyorum da başkalarına güvenmiyorum." diye cevap verir, bağnaz herif.