-arka arkaya üç gol oluyo ve siz hiç bir tepki vermiyosunuz
benim gibi burhan altıntop hayranı olanlar hemen hatırlamışlardır bu repliği
avrupa yakası dizisinden
burhan altıntop kendi zorla davet ettirdiği bir futbol seyretme ortamında saçmalamaktadır
bahsi geçen başlığa cuk oturur bu sahneler
aslında burhan altıntop şehirli olma sevdasındaki bir köylüdür en kaba tabirle
bu yüzden bu sahnede bir terslik olduğu düşüncesine de kapılmıyor diil insan
Şundan:
Futbol şehirli yüksek kesimin bilmemekle övündüğü bir alan zaman zaman
burhan altıntopun bu ortamda aralarına karışmak istediği yüksek zümredrn insanlar ise futbolla yakından ilgililer
bu halde bi terslik var gibi
emanuelle'in ölümünün anısına
bu gece sevişmiycem..
dur lan!
ben zaten hiç sevişmiyorum ki..
emanuelle'in ölümünün anısına
bu gece sevişmiycem..
dur lan!
ben zaten hiç sevişmiyorum ki..
kare masaların köşelerine konuşlanır..
ısmarlanırsa masadan bi çay,bi oralet içer..
oyuna asla müdahale etmez,
buna rağmen kontrol edebildiği maksimum iki oyuncuda
baskı unsurudur..
bir soru;
yancı silik bir karakterde midir?
yancı olduğu süre boyunca;evet,
normalde diilse bile yancılığı süresince silik kalmak zorundadır..
sessiz bir gözlemci..
renkvermez bir duygu yoksunu gibi davranmalıdır..
bir poker oyuncusu serinliği..
biraz abarttım mı..
evet,biraz abarttım..
bu akşam kıza yazdım uzun uzun
geceleri sabahlara kadar kitap okuduğumu..
yazarken
aldı beni bi korku;
ya bahsettim diye artık kitap okuyamazsam..
sana da olur mu;
bahsettiğin iyi şeyin hayatından çıkacağı korkusu?
atının üstünde
günbatımına doğru ilerleyen red kiti çağrıştırdı
aklıma gelen sözler..
gecenin bu kör karanlık saatinde hüzne büründü sevimli karakter..
şöyle mi derdi ozan;
kendine iyi bak
beni düşünme
su akar yatağını bulur..
yeni türk sinemasıyla kurduğum özel ilişkiyi seviyorum..
nedir o ilişki örneklerle anlatıyim:
mesela süt'te tek başına basketbol oynayan çocuk..
ya da uzak'ta porno seyrederken odaya birinin girmesi gibi..
son örneği bu akşam seyrettim;
bizim büyük çaresizliğimiz'de sokakta gözleri kapatarak yürümek..
ben bi de sahilde yapıyorum bunu..
her adımını uçuruma atıyo gibisindir..
benim rekorum on beş adımdı galiba..
sen de dene..
victor hugo'nun,
hırsızlar kralının eline düşen şair kahramanı
kendini asılmaktan kurtaracak güçlü nedenler bulmaya çalışır..
nedenleri hiç de yabana atılır cinsten değildir:
''ben şairlerin neden serseriler arasında yeralmadığını anlamıyorum..
serseri derseniz aesopus serseriydi,
dilenci derseniz homeros dilenciydi,
hırsız derseniz mercurius hırsızdı..''
nirvana'nın pennyroyal tea şarkısının sözlerine bakın bi de;
''ben bir yalancı ve hırsızım''
evet,övüyorum hırsızlığı...
kırk güne gitmem,bizimkilerin kullandığı bi laf..
kırk gün içinde ölürüm,gibi bi anlamı var..
mecaz tabii..
kill bill..
beş nokta kalp patlatan tekniği..
beş adım attıktan sonra düşer rakip..
bi yerde kırk gün,bi yerde beş adım..
benzemiyo dimi..
bana da öyle geldi..
büyük oyun yazarı brecht'in önadı..
yalnız ben oyunlarını diil güncesini okumuştum..
yıllar önce..
isimlerden kısaltmalarla bahsediyodu güncesinde..
onu okuduktan sonra ben de öyle yapmaya başlamıştım..
gökmen'e gök.,yelda'ya lda. demek gibi..
bak o günceden bi de arsız ne hatırlıyorum..
bi gece sevgilisiyle yatakta;
üzerine çıktım yapamadım diyo..
bunu anlatmış güncesinde..
Doksanların aşağılanmasını anlamıyorum..
Hiçbişi yoksa grunge'ın doğuşu var..
Nirvana pearl jam altın damgalarını vuruyolar müziğe..
Nirvana'nın unplugged'ını bilirsiniz..
Orda giydiği hırkadan istemiştim kurt'ün..
Rengini tutturamadık..
Şimdi kardeşim giyer..
Belki ne amaçla ördürüldüğünden habersiz..
gece
kırmızı gökyüzü
bu kar,şairin kehaneti desem kim ne diyebilir..
ortasından giriyorum şiire;
''anlaşıldı yarın bir gün kar yağacak
eski bir aşkın da anısına''
edip canseverin bu şiirinde
sonsuza kadar kar yağacak
şöyle bitiyor
yıllardır bu dizeleriyle bir fırtına gibi
kulaklarımda uğuldayan şiir;
''kar yağacak
sevdim mi sevildim mi
bir vaktin orasına''
hafta boyu tartıştık arkadaşımla;
leyla ile mecnun mu,
yoksa yalan dünya mı..
yeraltında notlar yazan dostoyevski bi yanda..
el aynasına robert de niro taklidi yapıp;
benimle mi konuştun diyen eleman bi yanda..
yapmıyorum kardeşim tercih mercih..
zaten günleri de çakışmıyo..
iki dizimiz olsun seyredecek,
şu saçma dizi alemlerinde..
çok mu..
ne bir tropical meyve ismi..
ne bir bitkinin latincesi..
sadece lahana yemeği,
ve mısır ekmeği karışımı..
kelimenin müziğini de dinleyin..
''rohtiko''
annenin senin odanı temizlemesindeki arızaları bilirsin..
o temizleme bitince mutlaka bi şeyin kaybolur..
defterlerimi kitaplarımı kurtarabiliyorum da..
orjinal kitap ayraçlarımın,
bi kağıt parçasından farkı yok annem için..
şimdi ben ne mi kullanıyorum..
mutfaktan alınmış peçeteler..
Halı sahanın kenarında oturmaktasındır..
Sırtın sahaya dönüktür..
Ne gol oldu be,der arkadaşın..
O golü görmek için dönüşte,
ince bi hüzün yok mudur..
Kalın da olabilir..
herkes hapse giriyor..
en son genelkurmayı da koydular hapse..
gerçi ben çok rahatsız diilim..
ateş olmayan yerden duman çıkmaz..
darbe yapacaklarını düşünüyosan atarsın tabii hapse..
espiri de içersin istiyorum şimdi söyleyeceğim..
acaba rte o bi kaç aylık hapsinin öcünü mü almaya çalışıyo..
kaçiki
sosyomattan tanıştığım kızla ilk buluşma..
alkım'da kahve çikolata yapmayı çok sevdiğini söyledi kız..
kitaplara da bakarız diye konuştuk..
buna bi isim bulmak gerekliliğini hissettim bi an..
ilk iki heceleri biraraya getirdim..
oldu mu sana kaçiki;
kahveçikolatakitap
bu imgeler buluşmamızı çok daha hoş hale getirdi..
sağolasın kaçiki..
bi bitkinin yeşil,fındıktan büyük cevizden küçük,
amerikan futbolu topu şeklinde bi meyvesi vardı..
çok da küçük diildim belki ortaokul yılları..
arkadaşlarım ısrarla o meyveyi yememi söylüyolardı;
tadı çok güzelmiş..
o kadar ısrar ettiler ki,
dayanamadım koparıp ısırdım..
ne o güne kadar ne de o günden sonra
o kadar acı bi sıvı tatmadım..
kahkahalarla güldüler bana..
oyuna gelmiştim..
şimdi hoş bi anı sadece..
ama o gün saflığıma çok bozulmuştum..
sene 94..
o zaman daha mizah dergileri okumaya başlamamışım..
o yüzden bu tür mizaha pek alışkın diilim..
bak sene ikibinoniki olmuş espri hala aklımda..
kayıp aranıyor;
niye..kaymadan arayamıyo musunuz..
çakmasını bile sevdik öykü ve berkle..
O ne ihtişamlı estetiktir öyle..
matadorları çağrıştıran bir kadın sahnede..
Şarkı söylemiyor muhteşem bir cinayet işliyor sanki..
imc tvde sabaha karşı..
ispanyolca bir şarkı..
Oley..
Bukovski en çok nerde içerdi..
Ne barda ne meyhanede..
En çok evinde içerdi..
Moda sahili alınmasın ama;
ben de en çok evde içmeyi severim..
Al sana bukowski'yi sevmek için bir neden daha..
sözlük taffarel diyor..
bu noktada fatih terim'in,
2. gaasaray deneyimi öncesi kaleci için verdiği
demeci hatırlarım:
''gözü görmeyen kaleciyle uefa kupasını aldık''
yemin ederim böyle bi demecini hatırlarım terimin..
lisede arkadaşlarım beşiktaşlıydı..
durmadan beşiktaşı övme,
o olmasa haklı çıkarma peşindeydiler..
fulya'yı da ziyaret ederlermiş..
(hatta bi keresinde beni de sürüklediler peşlerinde)
futbolla övünecek bişey kalmamış olsa gerek ki,
futbolcuların nasıl efendi,nazik olduklarını anlatmaya başladılar sonunda..
nasıl mı?
şöyle:
çift kale sırasında metin top istiycek..
-topu atar mısın,diye seslenirmiş..
(bu hikaye ''kibar feyzo'' lakaplı feyyaz'a da ait olabilir,
ama ben metin diye hatırlıyorum..)
doksanlı yıllarda ahmet ümit ve arkadaşlarının çıkardığı dergi..
fakat tabii daha önce,sait faik'in bir hikayesinin adı..
kahvede oturuyorlar..
genç adam yanındakine diğer masadaki yeni evli adamı işaret edip,
''mehmet karısının koynuna girmeden önce 2 rekat namaz kılıyomuş''diyor..
dönüp bakıyor mehmede diğer adam
ve şöyle diyor;
''öyle karım olıcak diil 2 rekat namaz kılmak,
hatim indiririm ben hatim*''
*hatim:kuranı baştan sona okumak
ilk bakışta tanıyamadım..
hatta ciddi ciddi o olmadığına,
bunun beren'i andırsa da
ondan çok daha güzel bi kadın olduğuna inandırdım kendimi..
bilboardlardaki yeni cips reklamından bahsediyorum..
daha dikkatli baka baka sonunda keşfettim;
bu cips reklamıondaki güzel kadında beren saat'in saklı olduğunu..
bence bi iki hile de var o reklamında..
daha güzel veya diil,
benzemiyo işte..
dün geceydi..
conan o'brein da geçti adı..
şu two and a half man'de charlie sheen olmayan karakter..
biri ona troll diye laf geçirmeye çalışmış..
o da çıktı evet ben bir troll'üm anlamında bi konuşma yaptı..
o programa kadar troll'ün ne olduğunu bilmiyodum..
ama yalan yok..
eleman harbiden andırıyo bu troll denen yaratığı..
benim lisenin inşaatında çalıştığı iddia edilen türkücü..
-senin lise hangisi kardeşim?
-behçet kemal çağlar lisesi..
tesadüfe bak;
ben de en son o lisenin ikinci sınıfındayken dinlemiştim ibo'yu..
hatta şöyle bi anım vardır;içinde ibo'yu da barındıran:
lise ikide ilk senem..
o zamanlar daha ismi konmamış bi tiki çocuk yaklaşıyo yanıma..
ibrahim tatlıses'in son albümünün ismi ne diye soruyo..
cevabını bildiğim için çocuğa yardımcı olacağım hevesiyle atılıyorum hemen;
-kara zindan..
çocuk benden biraz uzaklaşıyo
ve tenefüsteki sınıfın bütün öğrencilerinin duyabileceği şekilde bağırıyo;
-kıroooo!...
gece yarısına doğru başladı bu gece ezel..
bunun anlamı:
karşısında taş gibi karadağlar gelince,
içi boş bi balon olduğu anlaşıldı bı dizinin..
yakında tamamen kalkacağını görür gibiyim..
kardağlar'a gelince..
yakışıklı erkek mi arıyosun;gülali..
güzel kadın mı arıyosun;gülhayat..
iyi oyunculuk mu arıyosun;erdal özyağcılar..
güçlü senaryo mu arıyosun;karamazov kardeşler..
(gerçi kitabı okumadım söyleyenlerin yalancısıyım)
yeni durum gayet hayırlı olmuştur kanımca..
daha fazla entry yükleniyor...