sevgilisi olmayanların, ota boka bile isyan edenlerin, anti-küresel sermayecilerin, her türlü dayatmalara karşı çıkanların destek vereceğini umduğum kampanya. amk adamlar o saf sevgimizden bile para kazanmanın yolunu bulmuş lan.
hediye almak vermek güzeldir ama neden bunu içimizden geldiği zaman değilde bu denyoların dayattığı günde yapıyoruz ki?
chp nin; 30 mart yerel seçimlerinde ankara da fellik fellik sandık tutanakları aradığından dolayı çıkardığım sonuç.
chp için izmir cepte, istanbul zor görünüyordu ve beklenen oldu. chp nin fark yaratmaya en yakın olduğu yer başkentti. taraflı tarafsız bir çok insan chp nin ankara da başarılı olacağını düşünüyordu.
seçimler yapıldı ve chp sosyal medyada şu sandığın tutanağı yok, bu sandığın tutanağı yok tweetleri döndü. chp ankara il başkanlığı kişilerin elinde bulunan tutanaklar ile sts.chp.org.tr de bulunan sonuçlarla karşılaştırmasını istedi.
hacı sen en iddialı olduğun yerde tutanaklara, sandıklara nasıl sahip çıkamıyorsun. her sandıkta görevli olan chp liler tutanakları neden sana ulaştırması, müşahitlerin nerede senin?
başkentte iddialısın, mhp nin de desteğini almışsın ve sen seçimlerden sonra tutanak arıyorsun.
yeni bir parti olsan bu anlaşılabilir ama yılların partisi ülkenin başkentinde seçimlerden sonra tutanak arıyorsa söz burada biter.
teşkilat olayını bilmiyorsunuz, elemanlarınızı akp ye gönderinde orada biraz staj yapsınlar.
bana göre seçimin en büyük fiyaskosu bu olaydır.
bir grup kezbanın yaptığı doğum günü partisi değil kurduğu siyasi partidir.
ve bu kezban arkadaşların kuracağı parti mevcutlar partiler arasında en iyisi olacaktır.
çünkü kezbanlar bile bunlardan daha iyi yönetir ülkeyi.
dini değerlerle dalga geçen iki insanın karşılaştırılması.
asıl karşılaştırma bu iki insanın karşılaştırılması değil verilen tepkilerin karşılaştırılması.
önder sav ı eleştirenler, topa tutanlar konu egemen bağış olunca sus pus oldular.
demek ki konu dini değer falan değilmiş. insanların siyasi kimlikleriymiş önemli olan.
dinle alay eden sizden biri olunca sus pus oldunuz hayırdır ?
başbakanımızın Gökdere Meydanı\'nda düzenlenen mitinginde \"Bu Twitterlar falan var ya şimdi mahkeme kararı çıktı, Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız\" şeklinde yaptığı açıklama ile bizleri heycanlandıran açıklaması.
ayrıca \"Evet evet hepsini, efendim işte uluslararası camia şöyle der, böyle der, hiç beni ilgilendirmiyor\" açıklaması ile dosta güven düşmana korku salmıştır.
uluslararası camia akıllı olun olm.
--spoiler--
Senden para topladılar. Bu parayla okullar, yurtlar, gazeteler, vakıflar TVler, siyasi partiler, yardım kuruluşları kurdular.
Görünürde tek amaçları vardı: Seni daha dindar, gerçek Müslüman yapmak
Yazdıkları kitaplarla, çektikleri sinema ve dizi filmleriyle senin paranla sana din pazarladılar.
Ticaretlerinde dindarlıklarını kullanarak senin nezdinde avantaj peşinde koştular.
Siyasette farkındalıklarını gösteremedikleri için dindarlıklarını oy toplama malzemesi yaptılar.
Kötü gazete çıkardılar fakat dine hizmet ediyoruz diye senden destek adı altında müşteri olmanı istediler.
Kötü sinema filmleri çektiler ama içerisine koydukları birkaç dini mesajla senin gözünü boyadılar.
TVlerinde yayınlayacak esaslı diziler yapamadılar. Çektikleri dizilerin içerisine dini sözcükler ve hikayeler, kutsal değerlere vurgu serpiştirerek yetersizliklerini örttüler.
Dindarlıklarını profesyonel bir meslek gibi kurguladılar.
Sürdürdükleri dindarlık kendi aralarında bir parolaya dönüştü.
O parola sayesinde ele geçirdikleri imkanlarla senin çocuklarının hakkını gasp edip bu imkanları senin aleyhine kullandılar.
Sana ve dine hizmet etmek için varız diyerek sınav sorularını çaldılar.
O parolaya uyanları polis yaptılar. Savcı yaptılar. Öğretmen yaptılar. Hakim yaptılar.
Bütün bunları yaparken senin, Müslüman ve bu ülkenin bir evladı olduğunu görmezden geldiler.
Senden topladıkları parayla lüks ve şatafat içerisinde dindarlık sürerken sana, gerçek dindarlığın bir lokma bir hırka olduğunu öğütlediler.
Senin için esas olan helal bir lokma kazanmaktı. Çocuklarının onuruydu. Senin için esas olan gösterişe dayalı şekilci ibadetler değil başkasının hakkını yememekti.
Ey halkım sen gerçek Müslümanlığı kendi mütevazi hayatında yaşarken onlar senin paranla tesis ettikleri kurumlarla Müslümanlığın içini boşalttılar. Değersizleştirdiler.
Ben bir tek seni tanırım ey halkım.
***
Sen ki kabahatinle, işlediğin günahlarla bir tek kendine zarar verdin. Onlar ise yaşadıkları dindarlıkla, işledikleri sevaplarla bütün bir toplumu, bir ülkeyi mahvettiler.
Sen ellerini parçalayarak kazandığın üç kuruşunu gizliden gizliye etrafındaki fakir komşunla paylaşırken, onlar bağış yapmayı değil, bağış toplamayı gerçek dindarlık sandılar.
Sen, kabahati açıktan işleyip yardımı, paylaşmayı gizlice yaparken onlar kabahatlerini gizleyip senden topladıkları paralarla yardımı, paylaşmayı bir şova dönüştürdüler.
Ama kendileri kapalı kapılar ardından olmadık günahı işlediler.
Güya seni kötülüklerden korumaya çalışırken boğazlarına kadar günaha, çamura battılar.
Ben bir tek seni tanırım ey halkım.
***
Sen; ahlaklı, dürüst, dost canlısı olmayı, ekmeğini komşunla paylaşmayı, insanlara ideolojik ayrımı gözetmeden insan gibi davranmayı benimsedin.
Üstelik bütün bunları insanlığın ve yaradılışın bir gerekçesi olarak gördün.
Onlar ise, kendinden olanı kayırmayı, taşıdıkları değerlere bakmadan insanları mezheplerine, ideolojilerine, dinlerine göre ayırmayı Müslümanlık olarak gördüler.
Ben bir tek seni tanırım ey halkım.
***
Din adına adaletsizlik yapmadın. Din adına rüşvet vermedin, rüşvet almadın. Din adına adam kayırmadın.
Sen ibadetin makbulü gizli olanıdır diyerek Müslümanlığını pazara sürmedin.
Ticaretinde haksız rekabet malzemesi yapmadın.
Onlar ise ibadeti görünür kılmayı, abartılı hale getirmeyi, dillerine dolamayı bir pazarlama tekniği olarak gördüler.
Diyeceğim o ki dine hizmet için diyerek senden topladıkları parayla okullar, yurtlar, gazeteler, TVler siyasi partiler kurdular.
Şimdi kazanımlarını ve iktidarlarını kaybetmemek için dinin emrettiği değerlerden vazgeçiyorlar.
Bunca yıllık islamcılık tecrübem bana bir şey gösterdi ki gerçek Müslüman sensin ey halkım.
Lütfen bu yapıların, cemaatlerin, tarikatların, partilerin, vakıfların senin paranla sana dindarlık satmasına daha fazla müsaade etme.
Etme ki bari çocuklarımızın hayatını kurtaralım. Twitter.com/acikcenk
--spoiler--
--spoiler--
Birkaç hafta önce AK Parti-Cemaat kavgasının faydalarını yazmıştım. Bu kavganın bir de hepimizi derinden etkileyen ağır bir sonucu var.
Tamam, bu kavga değer verdiğimiz insanların gerçek yüzünü, karakterini göstermesi açısında çok önemli. Fakat tamir edilmesi yıllar alacak büyük de bir zarar verdi.
Kemalistler Türkiyenin yükselişine esaslı bir katkı sunamadılar. Benimsedikleri çizgide ülkeyi değerli, yaşanabilir bir düzleme taşıyamadılar.
Sonra solcular, sağcılar Hiç biri Türkiyeyi esaslı bir ülke haline getiremedi.
Kim ne derse desin, dindarlar, Türkiyenin tek ve son umudu konumundaydı.
Diğerleri ya denenmiş ya da iddialarını kaybetmişti.
Derken, AK Parti, yani dindarlar iktidar oldu. Kabul etmek lazım ki, ilk yıllarda dost-muhalif herkes, bazı endişelerle beraber Galiba bu sefer olacak düşüncesindeydi.
Özgüven yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Beyin göçünün tersine döndüğü yazılıp çiziliyordu.
Yaşça büyük olanlar gidişata biraz şüpheyle yaklaşıyorlardı, ama en azından yeni nesil, geleceğe dair bir umut taşır oluşmuştu.
Fakat gündemi dolduran yolsuzluk skandallarından, AK Parti Cemaat çatışmasından sonra; karşılaştığım herkes imkanım olsa bu ülkede 2 dakika durmam diyor.
Bu kavga sonunda, insanlar yabancı bir ülkede yaşamayı kendi vatanlarında yaşamaya tercih eder hale geldiler.
Yolsuzluk iddialarının karşılıksız kalması, adaletsizliğin pekişmesi, toplumun olup bitene duyarsızlığı, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan yaklaşımlar, kanaat önderlerinin değerleri değil kişileri savunması, hatta sözü dinlenir bir kanaat önderinin bile kalmaması
Tüm bunlar bir neslin umudunu kırdı. Bir kuşağı daha heba etti.
insanların bu ülkeyle olan bağını kopardı.
Türkiyeyi vatan olarak görmelerini sağlayan o aidiyet duygusunu öldürdü.
Gençler için Türkiyeyi yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkardı. Umutlarını paramparça etti.
Değerlerin bu kadar hoyratça harcanması, insanları kendi evinde kiracı, hapis, hatta rehine psikolojisine soktu.
Ahlakın, dürüstlüğün, adaletin, dostluğun, başkasına güvenmenin bu ülkede işe yaramaz değerler olduğu algısının pekişmesine sebep oldu.
Başa kim gelirse gelsin, bu ülke düzelmez yargısını haklı çıkardı ve kalıcı hale getirdi.
iyi bir siyasetçinin sahip olması gereken özelliklerdir. ülkemiz şartları için geçerlidir. başka bir ülkede denemeyiniz.
en önemli özelliklerden birisi çok konuşmak ama hiç bir şey anlatmamaktır. çok zor durumlarda bu özellik kurtarır sizi. can simidi gibidir.
pişkin bir surat yapısı çok önemlidir. çünkü sizi yolsuzlukla suçlayacaklar, yeri gelecek su götürmez deliller sunacaklar. bu durumda bile ayakta kalabilmeniz için o pişkinliğe ihtiyacınız olacak.
hayal gücü. evet bu verilecek ama seçimden hemen sonra unutulacak vaatler için önemli.
insanlarda kusur bulma yeteneği. bu özelliği rakiplerinize kullanmalısınız. rakiplerinizde kusurlar bulmalı ve toplumun önünde bunu haykırmalısınız. bu özelliğiniz yeterli değilse hayal gücünüz ile iftiralar da atabilirsiniz.
toplumun değerlerini kullanma özelliği. çok önemli bir özelliktir.kendinize yakın olan bir değer bulunur ve sömürülmeye başlanılır. toplumun değerlerden birini, din olur, atatürk olur, milliyetçilik olur birini yada bir kaçını sömürebilirsiniz. ama birden fazlasını önermiyoruz. sadece birini seçin ve o konuda uzmanlaşın.
mitomani hastalığı. bu hastalık size siyasi arenada inanılmaz bir avantaj sağlar. kendi yalanınıza öyle bir inanır o yalanın arkasından öyle bir koşarsınız ki toplum bile gerçeği unutacak duruma gelir.
mağduru oynama yeteneği. bizim halkımız mağduru çok sever.kendinizi mağdur duruma düşürdünüz mü halk sizi asla düşürmez.
karizma, hitabet yeteneği falan olsa çok iyi olur.
yargı, yasama ve yürütme organlarını kendi bünyesidne toplayan insan söylemi.
ülkemiz için yargı, yasama ve yürütmenin bir kişide toplandığı iddia edilse de inanmayın. öyle şeyler olmaz bizde.
güzel ülkemin yalnız topraklarında en sık rastlanan kişilik bozukluğudur.
bu tür kişilik bozukluğunun en büyük bulguları bir siyasi partiye körü körüne bağlanmaktır. o siyasi partinin her yaptığını savunmaktır.
biraz maldır bu arkdaşlar çünkü o siyasi parti ne yaparsa yapsın doğru bulurlar.
hem çevresel hem de kalıtsal olabilir. bir çok kişilik bozukluğu gibi çoçukluk döneminde yaşanan duygusal problem kaynaklı olabilir.
tedavisi çok ama çok zodur. budaklı meşe odunu ile bile girişseniz işe yaramaz. o yüzden kafasına kafasına vurup yerlere olan zekaları sıfırlamayın.
genel olarak normal şartlar altında yapılan ama siyasi kriz günlerinde (bugünlerde) yapılamayan şeylerdir.
hürriyet gazetesi yazarı ahmet hakan 24.02.2014 tarihli yazısında konuya ucundan değinmiştir.
tam değeri bilinmemesine rağmen 3-5 akp kuruşu bir milyon ( trülyon da derler buna) türk lirasına karşılık gelir.
genelde ayakkabı kutularında saklanır.
orta afrika cumhuriyetinde hristiyanların müslümanları vahşice öldürdüğü katliamdır.
seçici hümanistlerin, entel dantel sözlüklerin pek umurunda değildir.
işlerine geldiğinde insanlığından prim vermez bu zibidiler.
bu katliamları müslümanlar yapsaydı yada öldürülenler farklı inanışa sahip olsalardı bu kadar suskun olmazlardı.
sizin insanlıktan anladığınız buysa o insanlığınızı sikeyim sizlerin.
burhan kuzu nun; "Sol iktidara az geldiği için az hırsızlık yapıyor, iktidar olduklarında onları da görürsünüz, hükümet olunca bunlar ortaya çıkıyor. çünkü bir adamın elinde para yoksa makam yoksa neyi çalacak" şeklinde yaptığı açıklama ile yapılmaya çalışılan meşrulaştırma çabasıdır.
görünen o ki yolsuzluk artık siyasetimiz için iktidarların sıradan faaliyetleri haline gelmiş. hem çalıyorlar hem çalışıyorlar düşüncesi ile bir kısım halk da zaten bunu kabul ediyor ne yazık ki. en acısı da burası lan.
siyasetimiz yolsuzluklara o kadar bulaşmış ki bu ikisini birbirinden ayırmak güç hale gelmiş. bizler de a partisini, b partisini savunuyoruz ve partileri savunurken yolsuzlukları da savunuyoruz.
şimdi çıkıp siyasetin bütün günahını akp ye yıkmaya çalışmayın chp yi savunurken. chp nin de ne olduğu ortada.
oy verirken nerelere oy verdiğinizi bilin artık amk.
kral olup babasını kesen asan çingeneden yapılan tümevarım. çingenelik üzerinden ırkçılık sözkonusu değildir.
bizim insanımız; bu topraklarda yaşayan insanlar.
bizim insanımıza yetki verildiğinde sonradan görme olduğundan mıdır , kendini ispat etme çabasından mıdır nedir kral olan babasını kesiyor.
düşük dereceli memurlarından, yüksek dereceli memurlarına bu kendini ispat sevdasını gözlemlersiniz.
memurlarla da sınırlandırmayın. yetki sözkonusu olduğunda başlıyoruz babamızı kesmeye.
nedir lan bu kendini ispat sevdası ? yetkiyi alan ne oldum deliliğine neden kapılır?