Eski bir temas parçası. Eski ama hatırlattıklarıyla, anılarıyla, hissettirdikleriyle hala taze. Bazı şeyleri içinizden atamıyorsunuz. Hangi yaşa gelirseniz gelin, kaç sene geçerse geçsin, bir gecelik telefon görüşmesi, o bir ses, kısa bir mesaj aklınızdan çıkmıyor.
Sonra diyorsunuz, belki de sende durdurdum zamanı.
Endülüsten atılırken beyaz çarşaflarla
imkânsız bir müzikal oynar hâlâ o filmde
Zarif bir ağıldansın ve bu nasıl uğursuzluklar taşır
Kanat çırpmadan uyuduğun gecelerle meşhur memleketim
Sen flamenkonun kızısın, ben çok ağlıyorum Hüseyin'e
Bir tarih türüyor çıkınımızdan
Niyetleniyorum
Mızrağın var ve bu bıçakla bir kiraz daha soyuyorsun
Ben sana sözümden bir saz ayıklıyorum
Tam böylelikle üç kavim peydah oluyor
Bir çatışma durağında
Kanıma yakışıyorsun.
Tam böylelikle üç kavim peydah oluyor
Bir çatışma durağında
Kanıma yakışıyorsun.
Tam böylelikle üç kavim peydah oluyor
Bir çatışma durağında
Kanıma yakışıyorsun.
ÖLÜLER NEDEN DÜŞÜNCELi BAKARLAR?
BUNU, BiR DE YAŞAYANLAR DÜŞÜNSÜN.
Dergi satılan bayiiler. Fark ettiniz mi bayiiler ortadan kaybolunca zamanda bir kırılma oldu, hiçbir şey iyiye gitmiyor artık. Bayiileri yedirmeyecektik.
Bir de Yirmi yıl öncesinin oyuncakçıları. Avrupa'da ne üretilirse şak diye geliyordu memlekete, figüre doyuyorduk. Şimdi istesek sipariş bile edemiyoruz, ya gümrükten geçmiyor ya satıcılar Türkiye'ye kargo yapmıyorlar.
eskiden görünce coşku, sevinç, aidiyet hissederdim. şuan koca bir hayal kırıklığı hissediyorum. bu devlet kendi evlatları hariç herkesin gönlünü eyledi, bi bizi hazmedemedi. gönül bağımı yitirdim, sorumluluk duygumu yitirdim, inancımı yitirdim. yalnızca öfkeliyim. hayal kırıklığı ve öfkeden başka hiçbir şey hissetmiyorum.