Çok hissederler. Kişiliklerinden ödün vermeden severler. Beraber uzun yıllar yaşar güzel anılar biriktirirsiniz, bir gün gitmesi gerektiğine karar verir ve sessiz sedasız veda ederler.
Yaklaşık 17 yıllık bir dostluktan sonra içinizde derin, tuhaf, karanlık bir boşluk bırakan durumdur. Son nefesini ellerinizde verirken o minicik pembe burnunun rengini kaybetmesi esnasında beraber geçirdiğiniz çocukluğunuz, paylaştığınız yüzlerce hatıra gözlerinizin önünden geçer. Evin içinde gezdiği, oturduğu, uyuduğu yerlerde hayali dolanıyor gibi gelir. Çok acı verir.
yıllar sonra sözlüğe girip entry bırakmama ve isim benzerliğiyle de gülmeme sebep olmuş dergidir.
Uludağ üniversitesi'nde Türk Dili Edebiyatı okuyan bir grup arkadaşın öğrenim yıllarında çıkarmaya başladıkları bu dergi ilk sayılarından itibaren artan kalitesiyle 2.yıllarını devirdi.
Bir kere içerikleri çok dolu, popüler kültüre hizmet eden piyasadaki benzerlerinin aksine gerçek bir kültür hizmeti yapıyorlar. Kendilerini destekliyor başarılarının devamını diliyorum.
bu kadar coşkuyla izleyip, hislenmelerimizin sebebi tabii ki de filme değil tarihimize, Fetihe verdiğimiz değerdendir, zira filmin üzerinden yaklaşık 20 saat geçmesi ve mantığın duyguların önüne geçme aşamasının başlamasıyla filmde ki eksiklikler de zihinde bir bir toparlanıyor.
son sahne tamamen çocuksu olmuş
dindarlığıyla anlatılagelen Ulubatlı nın aşka düşüp savaş anında bile boş anları, girdiği kılık sayesinde herkes tarafından oğlan sanılan sevdiceğinin yanında değerlendirmesi hiç hoş bir görüntü oluşturmuyor.
Eşi benzeri bulunmayan gemi yürütme planlarının ve sahnelerinin az bir vakte sığdırılıp kol bacak kopma ile tamamlanması ve amacın tam olarak verilememesi hayal kırıklığı..
eksiyi artıyı harcanan parayı zartı zurtu bir kenara bırakırsak,
Filmi izledikten sonra içimizde kalan biraz da;
"Ey Türk; üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe,
senin ilini ve töreni kim bozabilir. Titre ve kendine dön." değil midir?
var olan bütün tv kanallarıdır.
en heyecanlısı hepsini dolanıp arada en anlaşılır sonuçları ve grafikleri veren kanala uğrayıp,tekrar dolaşmaya devam etmektir.
daha belki 10 yıllık bile olmayan şişirme bir partiye oy vermeyen insandır.zaten cümlenin başında ki 'ömrü boyunca' tabiri mazisi, eskiliği ortada olan bir parti için gülünç olmaktadır.
bilimsel veriler öne sürüp inkar edenler, dinleri sevmeyip inkar edenler, bu dünya neden bukadar adaletsiz bu çocuklar niçin ölüyor gibi acıtasyon düşüncelerle melankoli yapıp inkar edenler,hayatında bir kere fena darbe yemiş olup bunu hazmedemeyip inkar edenler, entel olmak için inkar edenler...... gibi çeşitli gruplara ayrılırlar.
ama sonunda hepsi gene sadece var olduğuna hissen inanamadığı için inkar etmeye çıkar. gerisi kılıf uydurmaktan başka birşey değildir.
öz türkçe isimdir.
sırf farklılık olsun diye arapların cümle içinde kullandıkları tamlamaları ekleri bilmemneleri isim yapan aileler çoğalmışken son yıllarda,çocuklarına böyle güzel türkçe isimler koyan ana babayı tebrik etmek istiyorum.
şahsi görüşüm, aybige olanı daha sevimli durmaktadır. o da ay hanım ay gibi güzel hanım anlamındadır.
dünyanın bir kısmının hala istanbul'un türklerin elinde olduğunu kabulenememelerinden ve konstantinopolis bizimdir diye afra tafra yapmalarından dolayı her yıl gözlerine sokmak için yapılan kutlamadır,gereklidir.
ipin ucunu bi kere bıraktık mı zaten fazla uzağa gitmeye gerek yok,hemen bizim içimizden 2 3 liboş gazeteci istanbulun bize ait olmadığını bizim onu çaldığımızı ve hemen götürüp sahiplerine vermemiz gerektiğini höykürmeye başlarlar.
o yüzden nispet yapa yapa kutlamaya devam.
türk milliyetçisine verilen addır.kökeni ziya gökalp'n milli mefkure,nihal atsızın milli ülkü tanımlarına dayanır.
ülküsü,vatanın milletin ve tüm türk illerinde yaşayan türklerin refahı ve hürlüğüdür.
kelime anlamı budur.
anlamının hakkını veren sayısı ne kadardır? orasını bilemem.
illa ki tek bir organa bekaret görevini yüklemenin yanlışlığını taşıyan cümledir.
ne sadece beyinde ne yüzde gözde saçta nede bacaktadır.
bedenin ve ruhun heryerine homojen olarak yayılmış olandır en mantıklısı.
sokağa çıkmaya sebep olan takımın oyuncuları ve o oyunculara verilen paralar göz önünde bulundurulduğunda daha da vahim olan durumdur.
üzerinde düşünen kişiyi isyana yöneltir, bunalıma sürükler, herkes dışarıda eğlenirken evde oturup lanet yağdırmaktan tansiyonun düşer soğuk terler dökersin.gerek yok. düşünmeden yaşayalım.
eşsiz memleketimin ege bölgesinde bulunan güneşi denizi canlı,yazı kışı ayrı güzel olan,vatan sevgisi ve kültür seviyesi oranının yüksek olduğu bilinmesine rağmen içinde yaşayan bazı tuhaf ve hazımsız insanlardan dolayı adı lekelenmeye çalışılan güzel şehir.
çok nadiren gerçekleşen anlardır. zira bu kadar sabırlı olmasının karşısında gözlerimi yukarı kaldırmak suretiyle, sabrına şaşırdığımı kendisine ilettiğim durumlar olmuştur.
1-"Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler" Nur Suresi
2-Peygamberin kendisine tesettürü sormaya gelen hanımlara elleri yüzü ve ayakları dışarıda bırakarak yaptığı tanım.
3-peygamberin eşlerinin ve kızının ve çevresinde ki sahabe kadınların saçlarınıda örtmüş olmaları.
bu sebeptendir ki dünyanın dört bir yanında islam dinini yaşayan veya sonradan müslüman olmuş kadınlar bu çeşit bir tesettür yöntemini seçerler.
amma velakin Kuranda bu tesettür ne imanın nede islamın şartı olarak gösterilir.
ne küçümseyin ne de abartın.
ülkemizi daha da çok sevebilmek için onu en iyi hale getirmek bizim görevimizdir Burke'ün mantığı bu ülkeye uymamaktadır.
bize uyar diyorsanız buyrun hepberaber sevelim.yoksa dağılın.
olmayan gerçektir.o bir şart değil gerekliliktir,yada yapılması iyi olan şeydir vb.
bi kere burda iki uçtan bahsedilmiş 1-baldır bacak dekolte zart zurt 2-türban tesettür falan
ee başı örtülü olmayıp dekolte de yapmayan kadın kız hangi statüde sizin gözünüzde çok meraktayım.yarı müslüman falan heralde.
işin cırkını çıkartmayın islamı kafanıza göre kurallara kalıplara sokmayın.