28 aralık 2011'de kırklarelinin pınarhisar ilçesinde tam 13 saatlik çalışmayla, erdil yaşaroğlu tarafından çizilen 10.952,050 metre kare büyüklüğündeki karikatürdür. Guiness rekorlar kitabına girmiştir.
hani bi şarkıyı çok seversin, evirip çevirip dinlersin. her dinlediğinde yeni anlamlar yakalarsın. ama insansın neticede, kısa süre sonra tüketir, bi köşeye atarsın. başka şarkılar eskitirsin üzerine. ama sonra bir dost sohbetinde, ya da durduk yerde öylesine bir anda, belki de başka bir şarkıyı dinlerken hatırlarsın ya o eski şarkıyı. sanki çok sevdiğin, çok iyi anlaştığın ama uzun süredir görmediğin bir dostuna kavuşmuş gibi hissedersin.
hilal cebeci gibi çocukluğunda annesinden çok dayak yemiş olma posibilitesi yüksek kadındır.
ayrıca algıda yanılsama yaşadığını söylememe gerek yoktur sanırım.
seçim propaganda sürecinde, çok iyi beyin yıkama hünerine sahip akepe karşısında tutunamayan chpdir. Olayları ustalıkla ve kurnazca lehne çeviremeyi çok iyi başarıp, halkı rahatça kendi safına çekebilen bir iktidarı alt edebilmek için, boş vaatlerden ve gereksiz karalama politikalarından çok daha fazlası gerekirdi. Ve görünen o ki,"yeni chp" (kime göre, neye göre) bu hedefi gerçekleştiremediği gibi, başarısızlığını da bir türlü kabullenememektedir.
diyarbakırdaki köylere asılan, türkçe isimlerinin yanında kürtçelerinin de yazdığı tabelalardır.
olmaz olsundur.
resmi dili türkçe olan bir ülkede bu ikililiğin gereği yoktur.
bunlar kürtlerin özerkliğine giden yolda atılmış adımlardır.
daha ne kadar açılacak bakalım çok sevgili hükümetimiz...
Bilgisayardaki bütün müzikleri medya oynatıcısına atıp, shuffle modunda dinlemektir.
'Aaaa bende bu şarkı da mı varmış' diye şaşırmalara neden olabilir
fakat varlığı unutulan şarkıları dinleme fırsatı da verir ayrıca.
Okan ben bişeyden rahatsız oluyorum! diye isyan etmek istediğim durumdur.
Başarılı programları, insanın yaşam çizgisini değiştirebilecek önemde konulara değinmesi,
her zaman bünyem tarafından takdir edilmiştir sevgili Okan'ın.
Adam yapıyor, yapınca da izlettiriyor abi! diyenlerdenim.
Gel gelelim, yıllardır süregelen bir problemim var okan'ın programlarıyla ilgili.
Geçen gün yine uludağ sözlükte bir arkadaşın da durumdan çokça şikayet ettiğini görünce,
bi umut, belki sözlük sayfalarından okan a sesimizi duyurabiliriz diye düşündük ve bir farkındalık yaratmak üzere
böyle bir başlık açma gereği duyduk.
Okan'ın programlarında uzun zamandır süregelen bir ses problemi var.
Programın başından sonuna kadar, sürekli elinizde kumanda, sesi bir açıp, bir kısmak zorunda kalıyorsunuz.
Zira, bir arkadaşın da sıkça bahsettiği gibi,
bizler etrafı kocaman bahçelerle çevrili villalarda yaşamıyoruz, sevgili Okan...
Gecenin üçünde rahatsız etmekten çekindiğimiz komşular, ev halkı ve bir yığın insan var etrafımızda.
Gayet normal bir ses tonuyla sürdürülen sohbetlerin ardından, bangır bangır müziğe saran
orkestranın sesini kısmak için kumandaya abanmaktan, programı layığıyla izlemek mümkün olmuyor maalesef.
Şunu da itiraf etmeliyim ki, sık sık, evin diğer odalarından gelen
'Noluyo ya bu saatte, yuh artık, kalk yat' serzenişleriyle programı yarıda bıraktığım çok oldu.
Elinde kumanda, ses aç, ses kıs, ses aç, ses kıs.....
Okan ın programı boyunca süregelen bu durum sadece beni değil, birçok kişiyi rahatsız ediyor kanımca.
Artık bu soruna bir çözüm bulunabilse de, tadını çıkara çıkara bağlansak diskonun, medyanın, muhabbetin kralına!!!
aşk-ı memnu saçmalığının bihterin intiharıyla son bulmasından sonra,
kimi kendini bilmezlerin sarfetmesi olası cümle.
zira,ülke olarak pek bir alışkınız gidenin ardından onun kişiliğine bürünmeye.
manganın şarkısına ve performansına hakaret edenlere kapak olmuş hadisedir.
ayrıca şarkı ve performans olarak almanya'nın temsilcisi ergen gerisi kızdan da kat kat iyiydiler.
oylamanın insafsızlığı yine kendini gösterdi maalesef.
lakin manga, 20. olacağını düşünenlere, ikinin yanındaki o sıfırı kapak olarak sundu.