Halihazırda olmayan yorum. Çünkü islamın alışılagelmiş bir yorumu yoktur.
Daha detaylı açıklamak gerekirse;
Arabistan'da kadınların araba kullanmasının yasak olması gerçek islam değildir. Ama Türkiye'de araba kullanan kadını taciz etmek gerçek islamdır!
Afganistan'da tecavüze uğradığı için recmedilen kadınların olması gerçek islam değildir. Ama türkiye'de tecavüze uğrayan kadının arkasından "kuyruk sallamasa olmazdı" demek gerçek islamdır!
Suriye'de işid'in köle alıp, tecavüz edip, başkasına satması gerçek islam değildir. Mezhep savaşı yapanlarınki gerçek islam değildir. Ama Alevilerin, şiilerin, haricilerinki de gerçek islam değildir. Dünyada gerçek islam dini tekeline almış kalabalığın, siyaseti iyice dinin içine yedirerek "alın sizin islamınız bu" demesidir.
Türkiye'de ise islam, dinimiz yakınlarına yardım etmeyi emrediyor diyerek kadrolaşmaktır. Günah işleme özgürlüğü ellerinden alınıyor diye suçlu insanları görmezden gelmektir. Önce veremeyecek hesabımız yok deyip daha sonra "allah'tan başkasına hesap vermeyiz" demektir. Her gün bir ayet sallamaktır Türkiye'de islam. Diyanetin sorulan bir soruya hadislere dayandırarak verdiği cevabı geri çekmesi ve "bizimle ilgisi yok demesidir" islam.
Gerçek islam insanların işine geldiği gibi davranmasıdır.
Bütün sözlüğü havaya atıp, sözlük yere düşene kadar düşme açısını, yerde oluşturacağı şeklin çapını, düşme hızını, hava sürtünme katsayısını hesaplayacak kadar bilgili bir adama vasat bir tarihçi demek; aslanı kediye yedirmektir pirim. Kusura bakmayın.
--spoiler--
Bizim mahallede bir adam var. Bu adamın evlatlık aldığı bir oğlu vardı. Bu adam kendi halasının kızı ile evlatlığını evlendirdi. Ancak daha sonra evlatlığı askerde katıldığı bir savaş esnasında şehit düştü.
Daha sonra bu adam, bizzat kendi evlatlık oğlunun karısı olan kendi öz hala kızı ile evlendi. Ve bunu tamamen dini gerekçelerle yaptı.
--spoiler--
Öncelikle yukarıdaki hikayeyi okuyun. Okuduysanız bir kez daha okuyun. Eğer yukarıdaki hikaye size iğrenç gelmiyorsa, kusura bakmayın ama zaten dinin bir afyon olduğu açıktır.
Eğer yukarıdaki hikaye size iğrenç geldiyse, gerçeklere hoş geldiniz.
temelde evrimsel sürecin bir sonucudur. ama "evrim ne ola ki" diyen bünyeler için daha net bir açıklama yapmak gerekirse, ilk 6-7 haftalık süreçte embriyonun y kromozomu henüz okunamadığı için denilebilir. Yani bu sürece kadar embriyo dişi gibi gelişir. Tabi bu durum, memenin erkeğin de karakteristik özellliklerinden biri olmasına sebep olur.
şu sözlüğün gelmiş geçmiş en iyi 3 yazarı arasındadır benim için. Vardı böyle işte 3-5 kişi daha. Kafama estikçe hala açar okurum yazdıklarını. Gerçekten böyle bir platformda, olması gerektiği gibi yazdı bunlar. Şimdi dönüp bakınca sözlüğe, yazık oldu diyorum şu platforma. Bazen yazacak gibi oluyorum uzun uzun. Ama sonra "kim okuyacak ki lan bunları?" diye sorup kendi kendime siliyorum yazdıklarımı. Harbiden kim okuyacak?
sözlüğü ortaokul kızlarının tenefüs arası zannedenler mi? (#29674683)
9 harfli bakınız olmayan entry giren bu kerdeş mi? (#29674794)
Bunu yazan adam mı? (#29674739)
ya da bunu? (#29674746)
bunu? (#29674719)
Ne diyorduk. işte bu adamlar vardı eskiden. Ama sonra ne oldu söyleyeyim;
o güzel adamlar o güzel atlara binip gittiler;
yazarın kalitesizine, entry'nin dandiğine kaldık.
Allah kelimesi islamdan önce de var olduğu için çük kadar aklıyla "allah diyeceksin, tanrı diyemezsin taam mı?" diyen ergenlere itibar etmeyiniz.
Bu elemanlar genel olarak pek bir şey bilmezler. Ağızları her açıldığında; "hz. muhammed geldi, putları yıktı" derler. Oysa azıcık düşünülse babasının adının "abdullah" olduğunu ve kelime anlamının "Allah'ın kulu" olduğunu anlayabilirler. O zaman ortaya şöyle bir gerçek çıkıyor; Allah islamdan önce de var olan bir kavram.
Yani allah kelimesi arapça anlamıyla aynı bizdeki tanrı kelimesi gibi "tapınılan şey" anlamına geliyor. Öyle baş harfini büyük yazmaya gerek yok. Çünkü özel bir isim değil. Benim eyyorlamam bu kadar.
Bunlardan biri de benim. Evet, korkmuyorum. Sen zeus'tan korkuyor musun? Ya da uçan spagetti canavarından? Gulyabanilerden? Benim için Tanrı kavramının bu saydığım alternatif tanrılardan bir farkı yok. Ateistler azab, inananlar şefaat görecek zannedenler, haberler kötü.
Her ikimiz de hiç bir şey görmeyeceğiz. Sadece karanlık. Tıpkı biz doğmadan önceki gibi.
O yüzden şu kısacık hayatınızda vatanınıza milletinize faydalı olmaya bakın. " Hacı günde 40 kere fatiha okuyunca cennetlikmişsin" palavralarını bırakın. Bilim yapın, felsefeye önem verin, sanata yönelin.
"öğretmen mühendis yetiştirir/yetiştirmez" tartışmasına ekleyeceklerim olan kıyaslama. Öncelikle ortada kavramlar varsa kavramların açıklanması gerek. Öğretmen: Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime. (bkz: tdk) mühendis: insanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimse.
şimdi mühendisi mühendis yetiştirir kısmına gelecek olursak görüyoruz ki mühendisler öğretmiyor. ihtiyaçların karşılanmasında temel rolü oynuyorlar. Ama öğretmen nedir? öğreten kişidir. Şimdi öğretim görevlisinin işi öğretmektir. Öğretim üyesi bunun yanı sıra yaptığı bilimsel çalışmaları sözlü veya yazılı olarak akademik camiayla paylaşır. Herneyse, ne dedik? öğretmektir. işi öğretmektir. Öğretir.
Aradaki en belirgin fark öğretmenlerin aldığı pedagojik formasyonun üniversitede eğitim veren kişilerin bazılarında olmamasıdır. Eğer yapılan iş için diplomaya bakılacaksa işin rengi değişir tabi. Ama bence üniversite de , lisede de öğreten kişi öğretmendir. Benim eyyorlamam bu kadar.
ikisinin de iyisinin ülkeye faydası, kötüsünün zararı dokunmaktadır.
Bu arada öğretmenim ve mühendis yetiştiriyorum. kısaca arkadaşlar, konu kilit. Dağılabilirsiniz.
Rakı ilk tercihim olsa da adabına uymadığında şarap canımdır. Nazlı değildir çünkü;
Arabeskle de içilir, popla da.
Peynirle de içilir, etle de.
Üzümle de içilir, fıstıkla da.
Yalnızken de içilir, kalabalıkken de.
Şişeden de içilir, bardaktan da.
Sevgiliyle de içilir, arkadaşla da.
Evde de içilir, dışarda da.
Neşeliyken de içilir, mutsuzken de.
Sıcakken d içilir, soğukken de.
Yazın da içilir, kışın da.
Gece de içilir, gündüz de.
Kadehleriniz dolu kalsın efendim. Açın bir şarkı, alın bir yudum. Sonra rahat bir uyku. Mutlu olun lan yarın. Her şey yolunda gitsin. Ölüm haberleri gelmesin. Karaya vurmuş küçücük yavrucakları görmeyelim. Hiç bir çocuk ölmesin lan yarın. Ve bir kadeh daha aksın ömrümüzden...
fıkıh bilgisi gerektirmeyen sorudur. Dikmesinden yetişmesine kadar zerre emek vermediğin ağacın meyve verince değerlenmesi olayı tam olarak çocuğunu evlatlık verip zengin olunca hak iddaa etmek gibidir benim gözümde. Ama vatandaş ağaçlara gereken bakımı yapıyorsa, bundan para kazanıyorsa ve siz bu bahçeden aşırıyorsanız bu bir nevi hırsızlık oluyor.
Edit: Olayı milletin karısına, kızına indirgeyen zihniyet; melapa.
Doğruluk payı olan ifadedir. Herhangi bir siyasi görüşten bağımsız olarak yazıyorum. Başlıktaki ifade nispeten doğrudur. Ancak demokrasi çerçevesinde kendisini yönetecek başkanı halk seçer. Demek ki "halkın demokratik talepleri" ifadesi o kadar da boş değil. Yani sandıktan çıkan sonuca saygı gösterelim, milli irade vs. gibi söylemler şimdi de söylenmelidir.
Atatürk'ün yaptığını yapacak adamlar bugün değeri bilinmese 100 yıl sonra bilinecek adamlardır. Ama sen liderim diye gelip çalıp çırparsan, önce kanka olduğun adamları sonra şucu bucu diye yaftalarsan, ülke ekonomisini tek seferlik yatırım olan inşaat sektörüne bağımlı yaparsan, arap sermayesine ağzı açık ayran delisi gibi koşarsan, yaprağını yerken kıtır kıtır sapına gelince me mantığıyla hareket edersen kusura bakma ama sen lider değilsindir.
Artık bu ülkede siyaset taraftsız yapılmalıdır. Ümmetçilikle, milliyetçilikle, mandacılıkla olmaz bu iş. Bakın eğer şu an milliyetçi damarlardan beslenmese koalisyon yapacak adamlar tükürdüklerini yalamamak adına yanaşamıyorlar ülke yönetimine. Ümmetçileri yakan zaten bu güne kadar hak hukuk gak guguk deyip arka planda yaptıkları işler oldu. Bunları göz ardı etmemek gerek.
Bu nedenle artık yüksek oktavdan "eyyy benim kürt-türk kardeşim, ey benim müslüman kardeşim" gibi söylemleri bırakmak gerek. Artık insanlara korku siyasetinden başka bir siyasetin kapılarını açmak gerek. Ben her zaman demişimdir. Bu ülkede eğer cumhurbaşkanı haftada bir iki gün bütün TV kanallarına tüm güleryüzüyle çıkıp "günaydın vatandaşlarım" dese ülke çok farklı bir yer olur. Artık insanlar nefret dilinden bıktılar. Artık sevgi dili lütfen. Biz kayıp nesiliz ama hiç olmazsa çocuklarımız sevgi dolu bir ülkede yaşasın.
Aradan geçen 1 yılı aşkın zamandan sonra bir kez daha belirtmeliyim ki bu bölüm ciddi anlamda underrated bir bölümdür. Şu an ülke çapında kontenjanları dolmuyor ne yazık ki. Türkiye gibi orman endüstrisi gelişmiş ve ham madde sıkıntısı olmayan bir ülkenin bu ham maddeyi işleyip, adam akıllı ürün yapabilecek adamlara ihtiyacı var. Ancak toplumun yarattığı "lan bu marangozluk işte yeaa" algısı yüzünden tercih edilmiyor bu bölüm.
Genç dostlarım, siz bakmayın ona buna. Gidin ve bu bölümü okuyun. Şu anda ülkede ciddi anlamda elektronik, bilgisayar, makine, inşaat, mekatronik mühendisi yığılması var. Bu bölümleri okumak daha havalı olabilir ancak mezun olduğunuzda öğretmenlik, özel sektörde üst makamlarda bir iş, kendi okuduğunuz bölüm üzerine ciddi anlamda paralar kazanabileceğiniz bir şirket açmak, iş güvenliği uzmanlığı, tasarımcılık vb. gibi çok fazla seçenek sunan bu bölümü kesinlikle göz ardı etmeyin.
Bu arada orman endüstri mühendisliği ile ağaç işleri endüstri mühendisliği farklı kavramlardır. Amcaoğludurlar ancak babaları üvey kardeştir. *
Eğer kadınsanız ve yalnız gelmeyi düşünüyorsanız önümüzdeki 100 yıl boyunca gelmeyin. Hadi bir hata yapıp geldiniz diyelim asla otostop yapmayın. Eğer onu da yaptıysanız çok üzülerek söylüyorum sizin için çok geç diyebiliriz. En kötü ihtimalle öleceksiniz.
gelecek için gg olabilir ama bu adam 2-3 bruma edecek yeteneğe sahiptir. Hep verdiği paslar hem de yaptığı sprintler ile bunu ispatlamaktadır her geçen gün.
ahmet çakar'ı mahkemeye vermesi yüzsüzlük değil hakkını aramasıdır. Asıl yüzsüklük belgelere rağmen "hayır efendim, ne şikesi, montaj hepsi, paralelin oyunu bunlar hep rörörö" diye konuşmaktır.
O kadının gözleri, dudakları, yanakları ve hatta kirpikleri bile yeter onu sultan ilan etmek için. Ama tabi her zaman savunduğum üzere kadını seksi yapan detay zekasıdır ve evet, sultanda istenilen seviyede değildir ne yazık ki.
bir insan bir şarkıyı aynı günde 300 kere dinleyebilir mi gibi bir soru sorulsa cevabımda adı geçecek şarkıdır.
Nakaratında başımda ılık bir rüzger esiyor, güneşten gelen sıcak iliklerime işliyor, denizin sesi kulaklarımda yankılanıyor... Anlat deseler yazarak olmaz, yüzyüzeyken konuşuruz derim, o derece... * https://www.youtube.com/watch?v=5ID16psQ8UM
