tecavüze uğrayan çocuk aslında zevk alandır düşüncesiyle doğru orantılı bir başlık olması, tecavüz oranlarının müslümancılık oynayan kesimde yüksek olmasıyla açıklanabilir.
bu bakış açısıyla elbette yapılan her zulme kendilerince haklı sebepler bulabilirler. müsmancılık böyle bir şeydir. allah a şirk koşmak ve hak yemek gibi en büyük günahları kendilerine helal kılma gibi iğrenç öğretileri vardır.
bu devran dönecek elbet cemaatçi, menfaatçi şakirtler.
insanı hastır gerçekten ve ciddi tabuları olan bir kültürdür. her ne kadar kıyı kentlere ve büyük şehirlere göre geri kalsa da, insanlık namına bir çok yerliden daha insandır sivas insanı.
katliam meselesine gelince, katliamı yapan yobaz beyinlerdir, memleketler ve memleketliler değil.
eş cinsel yönelimde, kişinin hormonlarında doğuştan gelen bir anormalliğin olup olmadığının kontrolü ve daha sonrasında eğer var ise tedavisi yok ise de ruhsal tedavi süreci mümkündür.
yalnız genellikle ruhsal ya da küçükken yaşanmış olaylar sebebiyle kişiler bu yönelimleri gösterirler. bunun için de ne yazık ki sonuç verici bir çözüm genellikle yoktur. eğer kişi doğrudan cinsiyet değiştirmek isterse, uzun bir araştırma sürecinden geçmesi ve bu isteğini bedeni ve ruhu da gerçekten istiyor mu kanıtlaması gerekir.
eş cinsel takılmak tabiri gerçekten bu durumun ciddiyetini anlayamamış, insan psikolojisinden habersiz, yobaz aileden gelme yobaz bir yazar tabiridir diye düşünüyorum. bilgisiz, benciller.
türkiye cumhuriyeti hükümetinin üstlendiği sıfattır.
kendileri ülkeye sivil darbe uygulamış ve halkın ruhu duymamıştır. türkiye gerek ekonomik, gerek siyasi gerekse sosyal yönden 20 yıl gerilemiştir. ve bundan sonra gelebilecek hiç bir hükümetin bu durumu düzeltmesi mümkün olmayacağı ortadadır.
ahlakı, kendi ahlaksız bilincinin istemsiz dürtülerinde sorgulayan yazarın açtığı başlıktır.
böylelerine başında mı bekledin diye bir sorulur. büyük ihtimalle o küçük beyninde hayal kurmaktan dahi yoksun dünyasında beceremediği bir çok şeyi, herkesin becerdiği kompleksinde ezik insanların bir çoğu bu tarz ahlak yoksunu düşünceler içerisindeler.
hemen bir çocuk doğurup, eşine olmayan sevgisini de kesip, adamın ilk aldatma girişiminde fark edebilmeyi umarak, malların bir haylicesine el koyma planlarını hep hazırda tutan kadındır.
yazıktır, ayıptır, mide bulandırıcıdır...
müslüman bir ülke olduğunun her defasında üzerinde durulan, ama dinini bile tanımayan ülkedir.
mesela bu duruma, ramazan ayında orucumu ne bozar ne bozmaz diye sorulan saçma sapan sorulardan minimal bir örnek oluşturulabilir. niyetin bozar güzel kardeşim, niyetin ve vicdanın bir olmalı...
ateizm artık bir kaçış yolu olarak görülmekle birlikte, bilimin günümüzde bile hala bir şeylere cevap veremediğini düşünürsek, çürümüş bir bakış açısıdır. lakin deizm, modern dünyanın peygamberleri açıklayış şekline daha iyi bir tepkidir diye düşünüyorum.
her zaman söylemişimdir, Allah'a inanmamak, Allah'a inanmadığına inanmakla, aslında varlığını tanımış olmayı beraberinde getirir. inanmadığına inanan kişi, inanmadığı şeyi tanımış olur...
artık devletin bir sömürü kanalı olarak işlev gören papucumun sigortası.
çalışsakta çalışmasakta ödememiz gereken primlerin olduğu, çalışılmadığı dönemlerde (işsizlik had safhadayken en iyi vurgunu yaparız dediler herhalde) kendi primini kendin öde diyen sistem.
kendi emekliliğini kendin yatır, kendi mezarını kendin al, kendi başını kendin kaşı diyen sistemlerle içli dışlıdır.
ifade şeklini insanları aşağılayarak pekiştirdiğini zanneden ve oldukça bilgisiz bir yazarın açtığı başlıktır.
Kandil, PKKnın merkez olarak kullandığı ve Türkiyeye karşı silahlı saldırılarını yönettiği bölgedir. Evet Kuzeyde değil güneydedir. ama sonuç olarak ırak ve kürdistan sınırları içindedir. kürdistan zaten bu terör örgütünü en azından azami bir koruma altına almak amaçlı, kurulumu dünya güçleri tarafından organize edilmiş bir bölgedir. barzani pkk nın gücünün gayet farkındadır. kimse kimseyi kandırmasın. her şeyi bir kenara bırakıp Türklere küfürler yağdıran bir şarkıda gözleri dolmuş bir türkiye cumhuriyeti başbakanını savunurken artık biraz utanılsın! bu ne yüzsüzlük bu ne andavallık!
internet ve sosyal medya eğilimi bu yoğunlukta olmadığı dönemlerde kulağımıza çalınan kürdistan kurulacakmış, ırak ta kürditan olacakmış vs gibi yoklamaların gerçekliğiyle yüzyüze kaldığımız bir süreçteyiz. ve şimdi türkiye bölünecek, apo çıkacak vs gibi söylemleri duyuyoruz. bunlar gerçekleşecek. ama kendini akıllı sanan cahillere uyduğumuz ve tepkisiz kaldığımız sürece.
Facebook hesabımda geriye doğru baktığımda, 7 Eylül 2012 tarihinde paylaştığım bir paylaşımın nedenidir.
Bu paylaşımda andımızın orta öğretim kurumlarından kaldırılacağı yazıyordu.
Tam bir sene sonra gerçekleşen bu eylemin kamuoyu yoklaması bir yıl öncesinden başlamış. Yani biz buna artık yoklama değil, kabullendirme süreci diyebiliriz.
gerçekleşmesiyle sözleşmeli ve özel öğretmen fazlamızı açığa çıkarak olan durumdur.
istihdam olayını bir kenara bırakırsak eğer; bir ülkede önce izin verilip, sonra geri alınan tüm haklardan hiç bir zaman halkın karlı çıkmadığını anlamamış olan bazısının desteklediği durumdur.
devlet okullarında çalışan öğretmenlere iki katı maaş verseniz de, garanticilik yani memur zihniyetini bir kenara bırakamadıkları sürece asla yeterince verimli olamayacakları açıktır.
hadi onu da geçtim, bunun ardından merkezi sınav sisteminin kaldırılıp, imam hatip liselerinden sonra imam hatip fakültelerine zorunluluk sağlayıcı eylemler ve yasalar mı gelecek acaba sorusunu akla getirir.
"insan hayatını sonlandırma bilimi" anlamı içeren; tesadüfen karşılaştığım ve hakkında (anlamı dışında) türkçe ya da ingilizce bir kaynak bulamadığım kelime.
Çok bilmişlik bazen gercekten hic bir sey bilmeyen insanlarin eksik örtme Çabalarina delalet eder. Eğer öyleyse cahil mutlulugu dedigimiz olguyla karşıkarşıyayız demektir. Ama nedeni zeka ve bilgi ise evet, zeki kadın genellikle mutsuzdur. Çünkü sosyal hayatta seviye yakalayabileceği insanlara rastlaması, bir de kadın olunca gerÇekten zor bu ülkede.