birbirinin taklidi olan senaryolar üreten senaristlerdir.. biri zengin öbürü çok fakir iki genç birbirine aşık olur yada köyden şehre gelen kız kötü yola düşer, tecavüze uğrar vs. konu hep aynı olsa da yine de yeşilçam kendini tekrar tekrar izletir işte.. neşeli günler, süt kardeşler ve habamam sınıfı da yeşilçamın gözbebeklerindendir..
atv nin saçma ötesi dizisi..bu kadar da berbat bir dizi yapılamaz dedirten dizi.. hadi dizinin konusu saçma, ama bu kadar mı kötü işlenir, oyuncular bu kadar mı yapmacık ve abartılı olur inanılmaz bir dizi.. saçmalığın ve berbatlığın tavan yaptığı bu dizi bu yaz sabah saatlerinde ekrana geldi tekrarlarıyla ve işkence etkisi yarattı..
her ne kadar filmde kadın biraz gerçek dışı yaşıyor da olsa insanda sıcak bir etki bırakıyor, kendini sevdiren bir film.. asıl filmin müziği müthiş enya nın seslendirdiği only time adlı parçayı dinlemeye doyamıyorum..
aferin denilesi kızdır.. ayrıca kız dudaklarını vesaire vesaireyi veriyorsa erkekte dudaklarını ve vesaire vesaireyi gayet veriyordur.. burada karşılıklı bir zevk söz konusuyken neden kadına karşı bu acımasızlık?
aşk romanı olduğu için ilkin pek istekle başlamadığım, okudukça ve raif efendi karekterinin mükemmel tasviriyle karşılaştıkça sayfalarının arasında kendimi kaybettiğim kitap.. bir ruh hali bu denli iyi anlatılabilirdi..mutlaka okunsun derim..
red hot chili peppers dan içinizi ısıtacak bir şarkı:)
Each night we have a quarrel
It almost breaks my heart
'Cause I'm so afraid
That we will have to part
Each night I ask the stars up above
Why must I be a teenager in love?
One day I feel so happy
Next day I feel so sad
I guess I'll have to learn the good with the bad
Each night I ask the stars up above
Why must I be a teenager in love?
I cry a tear
For nobody but you
I'll be your lonely one if you should say we are through
Well if you want to make me cry
That won't be so hard to do
If you should say good bye I still go on loving you
Each night I ask the stars up above
Why must I be a teenager in love?
I cry a tear
For nobody but you
I'll be your lonely one if you should say we are through
Well if you want to make me cry
That won't be so hard to do
And if you should say good bye I still go on loving you
Each night I ask the stars up above
ilk tanıdığımız hande yener isimli şahsiyetten çok farklı durumda olan şarkıcı.. bu yeni tarzını çok beğendim.. klipleri de kendini günden güne aşıyor.. demek ki ne oldum değil ne olacağım demek lazım.. kadın resmen gözümüzün önünde kendini aşıyor..
anne için ne kadar acı verici olsa da aldırması en doğru davranış olacaktır..annelik iç güdülerine kapılıp o da benim yavrum bakarım büyütürüm diyebilir ama annesi ölünce ona kim bakabilir ki? bırakın özürlü bir annesiz çocuğa bakılmasını sağlıklı olanlar annesiz babasız kalınca bakılıyor mu ki? böyle bir dünyaya bile isteye sağlıksız ve daima birine muhtaç birini getirmek doğru mu acaba?
deniz seki yıllar önce sessiz sedasız girdi hayatımıza.. birçok ünlü yada ünsüzle ilişkisi oldu.. doğru insanı bulamamış olması ve geçen yıllar onu yıprattı izlediğim kadarıyla.. sinirleri yıprandı.. kendisini özel olarak sevmem hayranı değilim.. ama sadece yaşadıklarını televizyon aracılığıyla tanık olan biri olarak çok üzüldüm.. olur olmaz insanların ahlak dersi vermeye kalkması korkunç geldi bana.. deniz seki nin evli biriyle beraber olup olmaması bizi ve diğer sanatçıları ilgilendirmiyor görüşündeyim.. yaptığı doğrudur yanlıştır bizi ilgilendirmez ve bu bize onun hakkında bazılarının yaptığı gibi çirkin konuşma hakkını vermez..
ilk olarak 'bayan' kelimesini kullanmaktan vazgeçmek iyi olacak. 'kadın' desek yeridir. artık bakire değil, olmaz bu iş gibi düşüncelerden kutulma zamanıdır. bu tarz takıntılar geçmişte bir sürü insanın hayatına mal olmuş zaten bunu devam ettirmek yersiz diye düşünüyorum. zaten maddi açıdan ayakları üstünde duran kadın da bekaret falan düşünmeyecektir artık.
çok ve boş konuşan manken. tek derdi polemik yaratmak. kendisinden hiç haz etmem ama geçen ibo show da elektrikli sandalyede tir tir titrerken görünce üzüldüm bi de dişine mikrofon çarpıncaki hali yürekler acısıydı..
dul kalmanın ne denli zor olduğunun örneği.. eşinden ayrılmasıyla birlikte sözlü tacize uğrayan ünlü isim.. son günlerde tenis oynarkan çekilmiş fotoğraflarla gündeme geldi.. nasıl bir tenis oyuncusu olduğundan çok eteğin altına bakılmasına söylenecek söz bulamıyorum..
türk eğitim gönüllüleri vakfının 2004 de kurulmuş bir birimi.. Osmaniye de bulunuyor.. bugün(24.09.2006 pazar günü)tanıtım toplantıları vardı..birçok gönüllünün katıldığı toplantı saat 13.00 ve 15.00 arası yapıldı..bn de gönüllü olmak isteyenlerden biriydim.. temmuz ayında başvurmuştum ve eylülde cevap geldi.. büyük bir heycan ve şevkle insanlara yardım edebileceğime, topluma katkım olabileceğine inanarak gittim..sadece bu da değil ablamı toplantıdan az önce hastaneye kaldırmıştık buna rağmen gittim..ancak bu eğitim parkı öyle bir yere kurulmuş ki bulmak ne mümkün.. bütün osmaniyeyi gezdikten sonra tabelayı gördüm ama tabelanın olduğu alana gitmek de hiç kolay değildi futbol tenis v.s sahalarınn arkasında kalıyordu bu eğitim parkı.. ve eğitim gönüllüleri vakfı personeli bu mekanı bulmanın zorluğuna rağmen girişe ne bir ok koymuşlardı ne de karşılayacak birkaç kişi..bu şartlar altında kaybolmamak çok güçtü..her neyse oraya vardığımda toplantı başlayalı 30dk olmuştu.. binaya girdiğimde korkunç bi karanlıkla karşılaştım kimsecikler yoktu sonra yetkili biri tam beni salona sokuyordu diğeri atıldı ve girişimi engelledi onlara durumumu anlatmış olmama rağmen biri girmemi isterken diğeri engelledi.. beni arayacaklarını söylediler ve benim gibi gelen 2 kişiyi daha çevirdiler.. açıkçası şaşırdım insanlığa hizmet etmesi gereken bir vakıf insaniyetini kaybetmiş gibi büyük bir istekle gelen bir genci çevirdi tamam haklılar kurallar düzeni sağlamak için gerekli ama insanlık unutuldu mu? ayrıca eğer bu kural olsaydı diğer bayan içeri girmem de ısrarcı olmazdı her neyse belki de bu iyi oldu diyorum çünkü ben böyle düşünen bir kurumla çalışamazdım..biraz içimi dökmek gibi oldu ama amacım yapılanların yanlışlığını göstermek..ben geç kaldım haksızım belki ama kendileri bulunması böylesine zor bir mekanın girişine bir tek ok bile koymamışlardı..
2005 yapımı bir abd filmi..14 yaşındaki hayley ve 32 yaşındaki moda fotoğrafçısı jeff internette yazışmaktadırlar..bir süre sonra buluşmaya karar verirler..bir cafede otururlar..buraya kadar herşey normaldir..ancak hayley kendini jeffin evine davet ettirir...jeff in içkisine ilaç katan hayley onu uyutur ve türlü işkenceler yapar..ama bu davranışı sebepsiz değildir..yıllar önce jeff ve arkadaşı küçük bir kıza tecavüz edip öldürmüştür..eğlenceli bir 103 dk geçirmek isteyenlere tavsiye edilir..
2006 yapımı abd ve almanya ortak yapımı bir film..tarihteki bir olaydan yola çıkan film seyirciyi 132 dk boyunca koltuğa bağlıyor..siyasi ve kişisel özgürlüklerin yok olduğu yerde onları yeniden var etmeyi amaç edinmiş bir adam ve ondan fikirlerini devralcak genç bir kadın..sloganı fikirler ölmez insanlar ölür..
adalet ağaoğlu'nun 1987 de yayınlanmış bir romanı..bu roman ölmeye yatmak ve bir düğün gecesi romanlarının devam eden üçüncü halkası..yine de tek başına okunabilecek bir kitap..toplumsal mesajlarda içeren bu roman tavsiye edilir..sürükleyici bir roman..yazarın dili sade ve akıcı..
2004 yapımı bir italyan filmi..yönetmen ciro ippolito..joaquin cortes, maria grazia cucinotta ve alessandro preziosi başrollerde..ayrıca başarılı oyuncu serra yılmaz da karşımıza çıkıyor bu filmde..3 çocuk annesi ve kocasını çok seven bir kadın olan pepe, kocasının onu aldatmasına tahammül edemeyecek noktaya gelir ve kocasını terk eder.. bu süre zarfında geçmişe bir yolculuk yaşanır.. ayrıca pepe 2 yıl kadar önce bir ressamla tutkulu bir aşk yaşamış ama ayrılmak zorunda kalmıştır.. kocasını bunu öğrenir..herşeye rağmen film mutlu sonla noktalanır..kadın evine ve çocuklarına geri döner..izleyene çok şeyler katmayan bir film olsada 110 dklık bu filmle eğlenebileceğinizi umuyorum..tavsiye edilir..
şu sıralar hakkında çok şey yazılıp çizilen kişi..internetten tanıştığı kişi birlikteliklerini kameraya aldığını ve yakında bu görüntüleri bizlerle paylaşacağını söylemiş.. bir de pınara durmadan sevgili değiştiriyor, dengesiz, deli, kaşar falan diyorlar..kız napsın yani karşısına demek böye sevgiden anlamayan, tüm iyi duyguları böyle aşağılıkça yok edecek birileri çıkıyor..napsın yani elalem için boyun mu eğsin..hayır en iyisini yapıyor..kendimi pınar altuğ savunucusu gibi hissettmeye başladım ama kendisine özel bir ilgim yok! sadece bizlere kadın erkek ilişkilerini iyice irdelememiş olmamız için fırsat verdiğine inanıyorum..üstüne çok fazla gidiliyor..tanınmış biri olması onun şansızlığı oldu nerdeyse..ünlüler chat yapamaz mı? sanal alemde birileriyle konuşmak hatta işi ilerletip birlikte olmak onlara yasak mı? nedir bu ünlülere yüklenmiş ağır yük..sonuçta o da insan..belki böyle baksak ona daha fazla hak verebileceğimize inanıyorum..
kendini beğenmenin sınırlarını zorlayan kadın..güzel bir ses ve birkaç güzel şarkı (örnek: son bir sigara içelim) sahibi..ancak 80ler makinasında kendisine bütün ilişkilerini nasıl evliliğe götürdüğünü soran izleyiciye gayet sinir bozucu bir şekilde tüm ukalalığıyla bunu bana değil benimle evlenen erkeklere sorcaksın diyebilmiştir..en kısa zamanda narsistlikten kurtulması dileğiyle..
birbirini seven ve birlikteliklerini ilerletmek isteyen kişilerin özgürce gerçekleştirebileceği olay..bu çift birbirine deli gibi aşık olabilir yada sadece karşılıklı biraz eğlenmek istiyor olabilir..bu bizi ilgilendirmez..ne kız salaktır ne erkek..hayat kısadır ve geçirilen güzel günler yanımıza kar kalır..artık şu kullanmak, kendini kullandırmak ve vermek gibi iğrenç düşüncelerden kurtulursak evlenmeden birlikte yaşamanın hiç de sorun olmadığını göreceğiz..kaldı ki üzülerek yazıyorum türkiye de dul bir kadın olmak cüzzamlı olmaktır..her daim yüzüne vurulur..sanıyorum ki bunu yaşamak istemeyen kadınlarımız için süper bir çözüm yoludur evlenmeden beraber yaşamak..
gabriel garcia marquez le tanışmamı sağlayan ilk kitap..oldukça akıcı bir anlatımı var bir solukta okunacak cinsten..90 yaşında bir gazeteci kahramanımız..hayatı boyunca hiçbir kadınla parasını ödemeden birlikte olmamış..90. yaş gününde kendisine ilginç bir hediye vermek ister ve tanıdığı eski bir genelev patroniçesini arar..kendisi için el değmemiş bir kız ister..patroniçe 14 yaşında bir kız bulur..ilginç ama bu ikili arasnda bir aşk doğar..belki de aşkın zaman, yaş, ırk, din tanımayacağını göstermesi bakımından takdire değer..eğlenceli bir kitap, boş zamanlarını doldurmak isteyenlere tavsiye edilir..
kendini geniş kitlelere çocuklar duymasınla tanıtan ünlü zat..çocuklar duymasın da iyi bir anne ve iyi bir eş rolünü oynuyorken özel hayatında yaşadığı bazı şeylerden (ahlakidir, değildir! tartışılır!)ötürü diziden ayrılmak zorunda bırakılmıştır. aslında bu konu oyunculukla ilgili bazı soruları akla getirmeli..oyuncular oynadıkları karakteri özel yaşamlarına yansıtmalı mı? mesala pınar altuğ eşini aldattığı yönünde haberlerin çıktığı dönemde sapık katili yada hayat kadınını oynasaydı dizi devam mi edecekti? pınar altuğ bulunmaz bir oyuncu olduğu yada onun hayranı olduğum için değil de buradaki mantığı çözemediğim için diziden ayrılmasına sitem ediyorum. artık dizilerin gerçek olmadığını ve oyuncukların da rollerini özel hayatlarında devam ettirmek zorunda olmadıklarını anlasak...ayrıca bir insanın çok sık sevgili değiştirmesi onun kaşar olduğunu değil, doğru insanı bulamayacak kadar şansız olduğunu gösterir..
genellikle pişmanlık ve hüsranla sona eren durumlarda içinde bulunulan niyettir.. büyük umutlarla, saf ve temiz duygularla başlanan bir işin iyi niyet sahibinin kötülük bulmasıyla sona ermesine sebep olur iyi niyet...
