boşanmanın verdiği sıkıntıyı, stessi ve üzüntüyü millet ile paylaşarak 2ye katlamak istemeyen insanların yaptığı eylem. o kadar şeyin arasında bir de milletin "aa niye boşanıyorsunuz? ne ne ne!? aldattı mı seni? owww!" tarzında yorumlarına maruz kalmak istemez insan. millette tek tek laf anlatacağıma boşver kendileri zaten bir şekilde öğrenir diye düşünüp susarsınız.
ayağı kırılan birini 3 gün boyunca ameliyat etmeden kırık ayakla bekleten şahane(!) kurum. neymiş efendim? durumu daha ciddi olan hastaları ameliyat ediyorlarmış. yeterince doktor da yokmuş. falan filan. ulan herifin ayağı kırılmış. bildiğin kırık. daha ne olsun? hadi bir gece beklettin. ulan kos koca 3 gün bekletilir mi bir insan o ayakla? türkiye'de yapsalar düdüklü tencereye koyar ötürürler adamı ama başka ülkelerde olunca insanlar gözünü yumuyor. hiç kimsenin sesinin soluğunun çıktığı yok.
mahalle doktorlarının da ne halta yaradığını hala çözebilmiş değilim. kafam ağrır ağrı kesici verir. götüm ağrır ağrı kesici verir. 1 buçuk sene boyunca ayağım ağrır ağrı kesici verir. ulan adam akıllı bir muayene et bir şey yap be adam! yok. varsa yoksa ağrı kesici. çok sıkışınca da hastaneye sevk et. oo ne güzel. 2 aydır durup dururken midem bulanıyor diyorum. "heycandandır, svnavların yaklaşıyor ya stress oluyorsun" diyor. abi heycan meycan yaptığım yok. götünden uydurma. gayet rahatım. yok, "sen çok hasas bir kızsın... en ufak şey etkiliyor senin bünyeni" diyor. bak hele bak. ben gelmeden önce balık burcu kadını başlığını açıp okumuş. belli. utanmasa "sen çok hayalperestsin. aslında midem bulanmıyor. sen bunu hayal ediyorsun x'ciğim" diyecek. şerefsiz.
bu grubun muziğini ve tarzını sevseniz de sevmeseniz de, konserlerinde gerçekten çok iyi bir vakit geçirebilirsiniz. adamlar eğlendirmesini ve coşturmasını iyi biliyorlar. kendi aralarında çok şakalaşıyorlar - bir birlerine pena fırlatmalar falan. bu da konseri daha eğlenceli bile hale getiriyor. ayrıca grup elemanlarının hepsi de bir birinden sempatik ve sıcak kanlı. gelmiş geçmiş en güzel parçaları ise "dört duvar".
yedinci nesil alımlarını başlatmadan önce; okunmaya değer, eğlenceli bir sözlüktü. samimi bir ortamı vardı. herkes bir birini tanıyordu. yazdıklarınız hem okunuyordu, hem iyi ya da kötü oylanıyordu.
yedinci nesil yazar alımlarından sonra; ortam mortam kalmadı. başlıklar ışık hızıyla ilerlemeye başladı. yazdıklarınız çoğu zaman boşa gitti. bir allahın kulu bile okuyamadan 20nci sayfayı boylayan nice entryler (giriler?) oldu.
sekizinci nesil yazar alımlarından sonra; tam da yedinci nesilden daha bok bir nesil gelemez diye düşünürken sözlüğün resmen ağızına sıçtılar. abuk subuk tanımları mı ararsın, troll mu ararsın, tematik manyaklarını mı ararsın her bok var.
"x dizi için: dün izlediğim dizi.
y yiyeceği için: çok sevdiğim yiyecek.
z mekanı için: yarın gideceğim yer. "
tarzında entrylerden geçilmiyor. okunmaya değer bir şey bulabilmek için baya bir uğraşmanız gerekiyor. "bize ne lan senin en sevdiğin yiyecekten yarın gideceğin mekandan amk?" diye isyanlara sürüklüyor insanı.
güzelinden buttonuna tıklayınca karşınıza çıkan o şahane entryler de olmasa 2 dakika durulmaya değmez bir yer oldu artık.
her şeye rağmen; türkçeştir buttonu çok işe yarıyor. keşke her sözlükte bir tane bulunsa. tamam adam akıllı türkçeleştiremiyor, biraz kafasına göre takılıyor (nihayetinde bir button ne kadar bilebilir ki senin ne yazmak istediğini) ama yaptığı düzeltmelerin bir çoğu doğru. yanlışları da düzeltmek insanın 1-2 saniyesini almıyor. diğer sözlüklerde copy - paste manyağına dönüyorsunuz düzgün bir türkçe ile yazacağım diye.