islam dünyasında "selefilik" kavramının aktif olarak kullanıma girmesine neden olan şahıs...
Yakın zamanda adını yine duyacağımız ve El kaide ve ışid gibi cihadi Selefi grupların öncüsü olmuştur.
Beraberindekilerle mehdi olduğuna inandıkları Muhammed bin abdullah el kahtani'nin mehdiyet görevine kabe'de başlaması gerektiğine inandıkları için mescidi haram merkezli bir isyan başlatmış ama abd ve Fransız özel kuvvetlerin de müdahalesiyle isyanları bastırılmış ardından idam edilmişlerdir.
BBC geçtiğimiz günlerde haklarında bir belgesel yayınlayarak konuyu tekrar gündeme taşımıştır.
Cuheymanın Selefi hareketi islam dünyasının içinde yaşadığı problemlerin önemli bir kısmına zemin teşkil etmiştir ancak konu hakkında insanların zihninde hayali veya uydurma bilgiler haricinde hakikatten eser yoktur...
Peygamberimizin emrini yerine getirmek amacıyla yapılan harekettir...
Zira Peygamber efendimiz, sadece ALLAH rızası için kesilen kurbandan insanlar kar amacı gütmesin diye, kurban edilen hayvanın herhangi bir kısmının satışını yasaklamıştır...
Evet şu anda havadan f16'larla karadan obüsler ve ayrıca özel kuvvetlerden bazı birliklerle sınırın öte tarafında Suriye'nin kuzeyinde yer alan IŞiD kontrolündeki (bkz: cerablus) kentine giriyoruz.
Işid, bu kenti amik ovası ve dabıkta yaşanacak büyük savaşı haber veren hadise dayanarak 80 bayrak altındaki "kafir" devletlere karşı savunmak üzere hazırlamıştı.
Burada yaşanacak savaşın kolay olmayacağı kesindir.
Türkiye, PKK/PYD'nin suriyenin kuzeyinde devlet kurmaması için Rusya, iran ve Suriye (esed rejimi) ile anlaştı anlaşmaya çalışıyor.,
Eğer anlaşma sağlanırsa, ki sağlanacağa benziyor, Türkiye suriyedeki muhalifleri satacak.
Türkiyenin muhalifleri satıp suriye ve iranla birlikte PKK/PYD'ye karşı harekete geçmesi durumunda, önümüze iki seçenek çıkacaktır;
1- PKK suriyenin kuzeyinde boku yer, yenilir ve tekrar zayıflayıp dağlara çekilir. bu durumda biz muhalifleri satıp esedle anlaştığımız için halk nezdinde kaybetmiş ama ülkenin reel çıkarları noktasında PKK'nın devlet olmasını engellediğimiz için kazançlı çıkarız.
2- Türkiyenin bütün sert/yumuşak çıkışlarına rağmen "PYD'yi desteklemeye devam edeceğiz" diyen ABD pkk/pyd'yi desteklemeye devam eder ve devlet kurmalarını sağlar. amerika bunun için 90'larda kuzey ırak kürtlerini korumak üzere nasıl türkiyenin eliyle bölgeye "çekiç güç"ü getirdiyse yine belki türkiyenin onayıyla belki de türkiyeye rağmen bölgeye bir "barış gücü" getirip yerleştirir ve pkk'yı koruma altına alır. Bu durumda pkk'nın devletleşmesi kesinleşmiş ama bir müddet gecikmiş olur. Biz de hem halk nezdinde kaybetmiş oluruz hem de reel çıkarlar açısından onulmaz bir şekilde yaralanmış oluruz.
Bana göre 2. seçenek kuvvetle muhtemeldir.
ALLAH zalimlere ve düşmanlarımıza fırsat vermesin.
Dün Rusların ve iran'ın da destek verdiği Suriye ordusu muhaliflerin Türkiye'ye ulaşan destek hattını kesti ve 4 yıldır kuşatma altında bulunan Nubbul ve Zehra beldeleriyle bağlantısını yeniden sağladı...
PYD-Rejim güçlerinin (bkz: cerablus) u ele geçirmesi Türkiye'nin Suriye'deki etken rolünü ortadan kaldırabilir ve yaşanan çatışmalar yüz binlerce insanın türkiye'ye akmasına neden olabilir... bu da türkiye'yi zor duruma düşürür ve daha kötüsü de sınırımzda bir PKK-PYD devleti kurulmuş olur...
Türkiye bu senaryonun tahakkukunu engellemek için cerablusa girebilir... ama girerse de daha kötü tuzaklara düşebilir, bataklığa saplanabilir, hatta bütün bu hareketler Türkiye'yi oraya çekmek için de yapılmış olabilir...
bana kalsa türkiye girmemeli muhaliflere çok yüklü miktarda silah vermelidir....
daha önce dile getirdiğimiz savaş ihtimalini güçlendiren gelişmelerdir... (bkz: 2016 savaş yılı olacak)
Suudi Arabistan'ın Şii din adamı Nemr bakır en-Nemr'i idam etmesi üzerine iran'ın tepki göstermesi ve iran'daki suudi diplomatik misyonlarının ateşe verilmesi, Suud'un da iranla bütün ilişkilerini kesmesi ve ardından yaşanan gelişmeler bir savaşın yaşanabileceği ihtimalini güçlendirmektedir...
iran ne kadar alttan almaya çalıştıysa da Suudi Arabistan bugün Yemen'in başkenti Sana'daki iran sefaretini vurdu...
Suud'un yancıları, körfez ülkelrin umman hariç, sudan, somali, komorlar, şu bu... hepsi diplomatik ilişkileri kesti...
bölgemizdeki bütün siyasi ve askeri gelişmelerin bizi ulaştırdığı sonuç...
çatışma ve savaş ihtimallerini şöyle sıralayabiliriz diye düşünüyorum:
= Türkiye Suriye'nin kuzeyine, ABD'nin ve uluslararası koalisyonun desteğiyle IŞiD'e karşı operasyon düzenler... (bkz: cerablus) Suriye'ye giren Türkiye hızını almaz hazır eli değimişken PYD/PKK'yı da ortadan kaldırmak için operasyonu genişletir. Ancak hem abd, hem avrupa, hem araplar, hem iran, hem rusya hem de ırak yani herkes buna karşı çıkar... türkiye ulusal güvenliğim deyip kimseyi takmaz... onlar da pkk'ya destek verir ve savaş uzar ve ülkemizi olumsuz etkiler....
= Suudi arabistan ve iran arasında doğrudan savaş yaşanma ihtimali var ancak bence gerçekleşmez ve savaş, iki ülkenin birbirine karşı vekalet salvolarıyla yemen'de, ırak'ta, Suriye'de ve bahreyn'de, hatta iki ülkenin içlerindeki unsurların harekete geçirilmesi ile devam eder... Mesela Suudi arabistan, iran'a karşı sünni koalisyona öncülük yapar ve elini güçlendirir, iran karşıtı selefi grupları destekler ve iran'a saldırmalarını sağlar... sözgelimi bunu pakistan ve afganistan üzerinden deneyebilir... iran da Suudi arabistan'ın çoğunlukla doğu ve güney bölgesinde bulunan şii azınlık üzerinden bu ülkeyi cehenneme çevirebilir mesela...
= ürdün Irak ve suriye'de yaşanan savaşlara daha aktif bir şekilde müdahil olabilir... kaç yıldır kucağında beslediği, silahlandırdığı, eğittiği baas ve sünni aşiretleri bu misyon için kullanabilir...
= ABD, Rusya ve AB gibi üst güçler, ortadoğu'nun içinde bulunduğu savaşta kendi oyunlarını oynayarak Sykes-Picot antlaşmasının 100 yıllık süresinin de sona ermesiyle, yeni dağıtım ve sınır belirlenmesi konusunda kendi aralarında çekişip sahadaki alt küme çatışmalarını körükler...
= Azerbaycan ve Ermenistan biraz vuruşabilir, eğer büyük güçler isterse yeni bir vekalet savaşı alanına dönüşebilir istemezse iki ülke de savaşı erteler....
= Mısır'ın sina bölgesi iyice kan gölüne dönüşür... ihvan sertler ve yumuşaklar şeklinde bölünebilir... bu durumda sertler, ülke içinde, cuntacı sisi yönetimine karşı kanlı ama stratejik nokta eylemleri düzenleyebilir...
= IŞiD suudi arabistan'a karşı çok kanlı ve büyük silahlı eylemler düzenler ve suudi arabistanı sarsar...
ve daha niceleri...
ben diyorum savaş kötü birşey yapmayın etmeyin diye ama hayatın ve dünyanın gerçeği işte....
Dünyanın düz olduğu ve dönmediği yönündeki fetvasıyla büyük tepki toplamış, aynı zamanda armstrong'un aya inmediğini ilk iddia etmiş büyük suud müftüsüdür.
Suudi Arabistan'da uzun yıllar Medine islam üniversitesi rektörlüğü ve baş müftülük yapmış, islam hanbeli-selefi ekolü içerisinde çok ağırlığı bulunan, ama olmasına rağmen onlarca esere imza atmış büyük bir alim (çok sevmem kendisini ama).
Ülkenin kuzeyindeki Kaduna eyaletine bağlı Zariya kentinde 1953 dünyaya gelen Şeyh ibrahim Yakub Zakzaki, bölgede eski usul medreselerde çoğunlukla maliki mezhebi üzerine islami eğitim aldıktan sonra, genç yaşta siyasi ve sivil toplum çalışmalarına başladı.
71 ile 75 yılları arasında Ahmadu bello üniversitesinde hukuk okuyan zakzaki, 76-79 arasında Nijerya Müslüman öğrenciler birliğinde görev aldı ve başkanlığını yürüttü.
maliki-kadiri tasavvuf geleneğinden gelen, ancak 1980'den itibaren şii kimliğiyle nijerya'daki islami harekete liderlik eden Zakzaki, onlarca okul, gazete, dernek ve vakıf kurarak ülkede büyük bir güç sahibi oldu.
iran devriminden ve şii öğretilerden etkilenerek şii olan zakzaki, maliki sünni müslümanlar, hristiyanlar ve tabii ki şiiler arasında büyük ağırlığa sahip bir lider olarak biliniyor.
Şimdilerde boko haram olarak bilinen Nijerya'daki ehli sünnet davet cihad cemaati'nin kurucusu muhammed yusuf'un da zakzakinin öğrencisi olduğu ve uzun süre derslerine devam ettiği ilginç bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
iran'ın bolca destek vererek şiiliği yaymak için yararlandığı zakzaki'nin, sonraları körfez iş adamlarının desteğiyle vahhabi olacak ve daha sonra tekfirci derecesinde aşırılaşacak boko haram gibi bir örgütün liderine hocalık yapmış olması gerçekten ironik bir durumdur.
neyse bu boko haram olayını daha sonra ele alacağım...
zakzaki'nin cemaati, ülkede milyonlarca üyeye sahip olması nedeniyle son zamanlarda nijerya devleti için tehlike arz etmeye başlayınca, önce 2014 yılında şimdi de birkaç gün önce ordu birlikleri tarafından hedef alındı. 2014'teki 30-40 üyesi öldürülen hareketin, hedef olduğu son saldırıda en az 60 üyesinin öldüğü belirtiliyor.
müritlerinin iddiasına göre zakzaki, eşi ve çocukları da saldırıda hayatını kaybetti. Ancak ordudan yapılan açıklamaya göre zakzaki ve ailesi yaşıyor.
Zakzaki ve hareketinin fulan ve hausa halkları üzerindeki etkisi ve yayılması, buna karşı körfez şeyhlerinin bölgede yürüttüğü selefi-vahhabi propagandası şimdiden ileride afrika'da da mzhep çatışmalarının yaşanabileceğini gösteriyor....
anadolu ajansında ortadoğu-afrika direktörlüğünün yayın yönetmeni iken trt arapçanın başına getirilmiş islamcı ünlü kişidir. kendisi mütevazı, güleryüzlü ama aşırı derecede dikkati dağınık gariban bir abimizdir...
Şahsına karşı sevgi ve saygı duyarım.. çok bilgilidir ve uluslararası anlamda müthiş bağlantılara sahiptir... ama doğrusu bu bağlantı ve bilgiyi çok iyi kullandığı konusu şüphelidir...
Not: her madde birbirinden bağımsızdır, devamı gibi düşünmeyin.
--- haberin kaynağına bakılır,
Kaynak yoksa haberin doğru olmama ve işkembeyi Kübradan ya da dedikoduyu suğradan uydurulmuş olma ihtimali yüksektir.
--- haberin öğelerini oluşturan "ne? ne zaman? nerede? nasıl? neden? kim?" Soruları yanıtsız kalıyorsa haberin yazarı haberci değil dedikoducu demektir.
--- haber "yerel kaynaklara göre", "sağlık kaynaklarına göre", "askeri kaynaklara göre", "güvenlik kaynaklarına göre" " adını vermek istemeyen bilmem kim" gibi kim olduğu kesin ve belli olmayan kaynaklara dayandırılıyorsa yanlı veya uydurma olma ihtimali çok yüksektir.
--- "falanca köydeki aktivistlerden filancı", şu kentteki insan hakları komitesi, merkezi Londra'da, Paris'te ve bilmem ne zıkkımda bulunan gözlem evi, insan hakları kurumu gibi "sadece ALLAH rızası icin çalışan"(!) ünlü kurum ve şahsiyetlerin kaynaklık ettiği bilgi, belge ve haberler stratejik algı yönetimi için kullanılırlar. Bunların yüzde 99'u Bir ülke veya gruba hizmet eder ve onun çıkarını gözetirler hakkı, hakikati değil.
--- sonradan bitme yazar, haberci ve yorumcuların söylediklerine güven olmaz çünkü bu kişiler çoğunlukla ağızları iyi laf yaptığı için kullanılmak üzere kendilerine Servis edilen bazı bilgilerle hızlı bir şekilde meşhur olurlar ve aslında hakikatten uzaktırlar ya da onu gizlerler.
--- resmi ajanslar ve medya organları devletin ideolojisini temsil eder dolayısıyla tarafsız değildir. Ama bunlar, özellikle nakillerde doğrudan uydurma yapamazlar en fazla kelimelerle oynayarak yuvarlama yapabilirler. onun için bu tür bir basın kuruluşunda filancı şöyle demiş diye yazılmışsa ve tırnak içinde verilmişse büyük ihtimalle doğrudur.
--- uluslararası camiada çok tanınan, saygın ve etkisi büyük ancak aslında 5 yıldızlı otellerde bolca vakit geçirip boş toplantılar yapan kurum ve şahsiyetlerin (islam işbirliği teşkilatı, Dünya Müslüman alimler birliği gibi yatakçılar) açıklamaları doğru haber ve bilgiyi temsil edemez çünkü en az sıradan halk kadar yaşanan gerçeklerden uzaktırlar ve iki fırlamanın getirdiği bilgiye göre hareket ederler.
--- ismi büyük ama bütün haberlerini 3-5 kişinin hazırladığı saçma sapan site ve uyduruk internet sayfalarının haberlerine güven olmaz. Çünkü bunlar her şeyden önce emek hırsızıdır, başkalarının ürettiklerini izinsiz ve hakkını vermeksizin kullanırlar.
--- bir Haberde öznenin ifadeleri tırnak içinde verilmemişse ekleme, yuvarlama, eksiltme, yamama vs. işlemlerinden geçmiş olması çok yüksek ihtimaldir.
--- bir haberde nakledilen ifadeler Yan yana yazılmasına rağmen tırnaklarla birbirinden ayrılıyorsa, öznenin sözleri bir araya toplanmış ve gerçek bağlamı bozulmuş demektir
--- bir haberin içinde ..... "ifade ediliyor", "belirtiliyor", "dile getiriliyor" gibi yüklemler verilen haberin veya bilginin dedikodu olduğunu gösterir.
--- bir haberin içinde iddia, ileri/öne sürme, savunma gibi ifadeler yer alıyorsa haber yanlı demektir
--- habercilikte görüntüsü veya fotosu olmayan bir haber yarımdır, olay-aktivite haberleri yarımsa inanma.
--- bir haber kullanılan fotonun muhabirinin imzası yani ismi yazılmamışsa görüntü veya fotoya güvenilmez çünkü çalıntı, eski, yakıştırma, montaj olabilir.
--- bir konuda doğru bilgi edinmek için konunun tarafı olmayan, ikisine de eşit mesafedeki habercilerin ve medya kurumlarının haberlerini ayrıca konunun taraflarının yazdığı karşıt haberleri okuyup çıkarım yapmak doğru sonuç ulaşmamıza yardımcı olur.
--- resmi açıklamalar çoğunlukla taraflı olsa bile mesnetsiz, temelsiz, değildir. Dolayısıyla bunları baz almak doğru bilgiye ulaşmak için kabul edilebilir bir yoldur.
--- bir haberde sizin için doğru olana yanlış deniliyorsa ve bu çok güçlü bir şekilde yapılıyorsa, karar vermeden önce vicdanınıza, sonra da başka kaynaklara bakarak haberi teyid edin. Karar vermek için acele etmeyin.
şimdilik aklıma gelen şeyler bunlar eklemek isteyen varsa buyursun...
bir işe yaramadığı halde sağlam maaş ve bütçelerle çalışıp, toplumda infial yaratan bir durum ortaya çıktığında bir açıklamayla söz konusu olayın müsebbibini kınayan şahıslar ve kurumlardır...
olayın büyüklüğüne göre "şiddetle" kınamaları da ihtimal dahilindedir...
bunlara, BM genel sekreteri Ban Ki-Mun, arap birliği ve dünya müslüman alimler birliği, islam işbirliği teşkilatı vs... örnek gösterilebilir...
ilk gün yaptığım ve şu ana kadar tutmuş gibi görünen analiz...
ancak bugün itibariyle biraz tırstığımı itiraf etmek istiyorum...
Bu putin en büyük savaş gemilerinden moskova'yı akdenize göndermesinin ardından s-400 hava savunma sistemini, avcı uçaklar ve yeni birçok silah mühimmatı da dibimize getirip lazkiye'ye yerleştirdi. bir iki saat önce sınır kapımızın suriye tarafını 300-400 metre öteyi fena şekilde bombardımana tuttu.
dün vurdukları yardım tırlarını söylemiyorum bile...
son olarak da az önce haber gördüm bizden özür dilememizi istedi...
yaw bu manyak putin, bozuk ekonomi, ukrayna, suriye falan dinlemeyip, "battı balık yan gider" hesabı bize saldırmasın?
valla saldırsa nato mato bize sahip çıkmaz ben söylim... bir iki siyasi uyarı ondan sonra oturup savaşı izlerler...
yıllar sürecek bir savaşta rusya güçten düşer, türkiyeyi de aradan çıkarmış oluruz diye düşünürler bence...
bir iki videosunu izlediğim kadarıyla, Çılgın bir adanalı edasıyla ve sınır tanımayan cesur yargı cümleleriyle taraftar toplayabilecek yeteneğe sahip furkan vakfı cemaatinin lideri