şimdi özel okul diye birşey var, normal arz talep dengesinde giden bir sistem falan, e demekki özel bir sözlük yapılsa yok öyle beleşe paralı dense bu da tutabilir demek. hem böylece özel okullarda okuyan arkadaşlarımız gibi maddi durumu iyi olanların yazacağı bir sözlük olacağı için haklarında atılması tutulması durumuda olmaz. sonra işte sözlük dışı kaynaşmalarda burjuva sınıfı bütünlüğü korunmuş olur. iyi fikir aslında. bakın altında tarih var bu entry'nin fikrimi çalmaya kalkmayın. yapandan % 50 mi alırım ona göre.*
haketten böyle mi yapılsa. son bir yıldır ekmekten çok duydum ben bu kelimeyi. ismimden de çok duydum. sözlüğe giriyorum kürt, televizyonu açıyorm kürt, sokakta yürüyorum etraftaki sohbetlerde kürt, gazeteyi açıyorum kürt, onu bırakın geçen anneme gidiyorum kadınlar toplanmış birisnin yeni gelininden bahdsediyor yok kürtmüş kadın iki dakika merhaba diyip kaçıcam duyduğum konu bu. ya yasaklayalım gitsin hatta yanında türk'ü de yasakalylaım bu kadar kafa kırdırcağına bize. bu nedir ya haketten insanlar akıl tutulması yaşamaya başladı. yani birde bu sıfatlar nasıl hakediliyor onuda bilmiyorum. ilk kürt kimdi, nasıl o sıfatı aldı, ya da ilk türk kimdi nasıl o sıfatı aldı bunlar bile bilinmezken bu kadar bir konuya kilitlenmek hayret verici. amerikaya bakın ya 70 milletten insan birden sadece coğrayadan ismini alarak 'american' tabirini oturtmuş ve hepsi benimsemiş ispanyolu,ingilzi,italyanı, irlandalısı american diyor. çok kasarsan aslını söylüyor. ee bizde öyle yapalım bari. anadolulu veya anatolian olalım. çok daha önemli konular varken kafamızı sürekli bununla sikmeyelim. benim gerçekten kafam sikildi bunları duymaktan.gerçi öyle bir milletiz ki biz bu seferde trakyalılar biz azınlığız der anadoluda olmadığı için. işte böyle bir toplumuz her etnik yapısıyla.
benim aklıma gelen bir tane var. mesela eriyik hale getirilmiş demiri kabından aşağı doğru dökerken elinizi ya da parmağınızı hızlıca içinden geçirmeniz durumunda eliniz sapa sağlam kalacaktır. görenlere mucize gibi gelecektir. bunun sebebi ise demirin yoğunluğunun, beden yoğunluğundan kat be kat yüksek olmasıdır. daha bilimsel açıklamak gerekir ise, demirin sıvı haldeyken kohezyon çekimi ile kendi kendini çekmesi ve elinize temas etmeyecek olmasıdır. bunun bir benzeri olay ise yine yoğunluk farkından dolayı tuzlu suyun tatlı suya zor karışmasıdır. özelikle dar bir boğazında etrafındaki karasal kütlenin çekim kuvvetinin fazla olmasından doalyı iyice yavaşlayan bir karışım olmasıdır. günümüzde bu olay mucize olarak adlandırılmaktadır. o mucize ise benim anlatıtğımda mucize olabilir. ben bizzat itü makina atölye hocalarından birinin gözümün önünde yaptığını gördüm.
şimdi insanlar çok çalışınca özellikle bedensel çalışmalarda mecburen vücuttaki kaslar fermantasyon yapar ve laktik asit üretir.alktik asit bir alkol türevidir. ben masa başında çalışıyorum diyen yırtamıyor bu durumdan çünkü onlarda da bel ve sırt ağrıları bunun göstergesidir. bedensel olarak çalışanlarda ise genelde kol ve bacaklarda bu femantasyon sonucunda laktik asit oluşumundan kaynaklanan kas ağrıları oluşur.sonuç olarak alkolde haramsa, çok çalışıp kendi kendimize vucudumuzda alkol oluşturmamız da haram olmalıdır.
türkiye cumhuriyeti kasım 2010 dış ticaret açığıdır ve yeni rekorumuzdur.ne ilginçtir ki bundan önceki rekorda 6,5 milyar dolarla 2010 ekim ayına aittir. 9,5 milyar dolarlık ihracata karşılık 17 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. ihracatın ithalatı karşılama oranı 15 yıldan beri ilk defa % 60'ın altına düşmüştür. büyüme rakamları tamamen ithalata dayalı büyümedir. türkiye bu yıl geçen yıla göre % 7-8 arası büyümektedir fakat ithalat geçen yıla göre % 40 artmıştır.
işin ilginci bunu önlemek için yapılacak şey ile bunun böyle devam etmesi halinde başımıza gelecek şey iki durumda da aynıdır; devalüasyon. türk lirasının değeri kontrollü bir şekilde düşürülerek ithalat baskı altına alınacak yahut açığın böyle devam etmesi halinde türk lirası kontrolsüz bir şekilde kendiliğinden devalüe olacaktır.
acayip bir şekilde cepten yemekteyiz. bunu durdurmanın tek yolu enerji kaynağı (petrol doğal gaz)bulunmasıdır. ha birde tabi mümkün oldukça yerli mal kullanılması gerekmekte ama türk halkının tüm ihtiyaçlarının yerli malı ile karşılanması için gerekli imkanların hazırlanması gerekmektedir. tabi bunlar hemen olacak şeyler olmadığı için 2 yıl içinde yeni develüasyonumuz hayırlı olsun.
gece gece uykum kaçıp yine bu sorunla ilgili tartışma izledikten gaza geldim entry sıçma çabamdır.
bence bu sorun iki kutup tarafından sakız gibi uzatılıyor. benim nacizane bir çözüm önerim var büyük ihtimal karmamın içine edecek olsada.
1. türkiye'nin fedaral yapıya geçmesi makul aslında. ama bu belirtildiği gibi 25-30 değil 10 gibi bir rakam olmalı çünkü türkiye nüfusu buna uygun. nüfus ve bölgesel gelişmişlikler arttıkça bölge sayısı arttırılabilir. bu yapı kesinlikle etnik yapı temeline göre oluşturulmamalı, sadece bölgelerde gelişmişlik, üretim, hizmet, doğal kaynaklar vb. kriterlere göre yapılmalıdır. böylece yerinde daha etkin yönetim sağlanabilir. bu sadece doğudaki insanlar için değil batıdakiler içinde faydalı olacaktır.
2. resmi dil türkçe kalmalıdır. fakat yerel diller tanımlanabilir. yerel dil olarak arapça, kürtçe, çerkezce gibi dillerin eğitimi verilmelidir. fakat ortak eğitim sistemindeki dil türkçe olmalıdır. her türlü kamu hizmetide sadece türkçe ile verilmelidir. ana dil eğitimi kamuya ait öğretim kurumlarında seçmeli olarak (haftadea sadece 2 saat değil daha ciddi bir oranda) verilebilir ya da belirli bir miktar öğrencinin bir araya gelmesi şartı ile yine milli eğitim bakanlığı kontrolünde bağımsız dersler ile verilebilmelidir. isteyen herkes anadil eğitimi almış olur. anadilde eğitimle karıştırılmamalıdır. anadilde eğitim demek tüm derslerin o dilde verilmesi demektir. bu tür eğitim sadece türkçe yapılmalıdır. böylece gelecekte tüm mesleki ve sosyal bağların tek dil üzerinden ortaklığı sağlanmış olur.
3. anayasanın 3. maddesinde türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür demek yerine türk vatandaşıdır yazılmalıdır. oradaki türk kelimesi etnik kimliğin tanımı değil vatandaşlığın tanımıdır. kürtçü pörtlekler gelip buna karşı çıkmasın bu dünyanın her tarafında böyledir.
4.özsavunma gücü diye birşey olmaz. anayasal bu tip değişiklikler yapıldıktan sonra federal devletin tek ve merkezi bir savunma gücü olur. savuma gücü yerine kültür koruma dernekleri kurulabilir ama bunu türk tarafından beklemeleri lazım kendi oluşumlarını yapmalı ve derneklerini, sosyal örügtlerini kurmalıdırlar ve bu dernek ve örügtlerin tanımlamasında savunma gibi kolluk gücü andıran tanımlamalar kullanılmamalıdır.
5. yerel dil tanımladıktan sonra zaten beldelerin, şehirlerin köylerin adları tabelada üstte resmi dilde olmak özere diğer yerel dillerde de tanımlanabilmelidir.
6. yerel kaynaklar hiçbir özerk bölgeye ait olmamalıdır. tüm türkiye kaynağı olarak değerlendilmelidir. karadenizde bulunan da, akdenizde bulnan da, güneydoğuda bulunan da, marmarada bulunan da tüm ülkenin kaynağı olmalıdır ve tüm vatandaşlara eşit olarak kullanma faydalanma hakları tanınmalıdır.
genel hatları ile böyle bir çözüm bence makuldür. iki tarafıda rahatsız etmeyecek bir sistemdir. hem iki taraf üzerinde baskıyıda azaltcağı için kutuplaşma yerine ortak kimlikte buluşmayı ve kültürel zenginliği sağlayacaktır.
evet bölünme gibi paranoyalara sebeb olabilir. ama paranoya olmaktan çıkacaktır. eğer çıkmazsa ve tüm bu ortak noktada buluşma çabaları kötüye kullanılıp bölünme yolunda adımlar atılırsa savaş nedeni sayılmalıdır.
bdp muş millet vekili sırrı sakığın yeni türetmesi laf öbeği. akp de ki kürt milletvekilleri akp kürdü, bdp kürtleride kürdün kürdü olarak tanımlanıyormuş. birde türklere faşist derler.
biliyorum çoğunuz sikicem yine mi aynı konu diyeceksiniz ama gerçekten galiba son 5 -10 yıldır ortadoğu'da gelişen olayların odak noktası bu. bu ispatlanmış rezerv böyle atmasyon falan değil 143 milyar varil çıkarma masrafları düşülünce varili 75 dolardan hesaplandığında bu rakam çıkıyor. opec'in kabul ettiği rakamda bu. rakamların birşey ifade etmediği insanlar için değerlendirmek gerekirse, türkiye'de tüm konutların ve işyerlerinin toplam değeri gayrimenkul olarak 2 trilyon dolar. yani bu parayla yaklaşık 6 türkiye inşaa ediyorsunuz. veya çok borçlu dediğimiz türkiye'nin borç stoğu 400 milyar dolar. bu parayla türkiye'nin borçlarını 28 defa ödüyorsunuz.
büyük ihitmal bize ne denilecek. bence bizi çok yakından ilgilendiriyor, ırak savaşları olsun, şimdiki demokratik özerkliğe gelen durum olsun (bu rezervin yarıya yakını musul ve kerkükte bulunuyor)temelinde bu petrol rezervi duruyor. ee şimdi kürt olsanız siz ne düşünür neyi talep edersiniz ? 5-6 tirlyon dolarlık çıkarmaya hazır hazinenin üzerinde özerk kürdistan kurulmuşken türkiye'den kopmak ve bu özerk birlikle birleşerek petrolün tadını çıkarmayı mı, yoksa bugüne kadar orta direkt gitmiş ve bundan sonra da on yıllarca orta direk bir ülke olarak kalacak türkiye cumhriyeti ile yola devam etmeyi mi?
bolu müftüsü tarafından yapılan açıklamaya göre yıl başı gecesi uğurlu olduğu için kadınların kırmızı iç çamaşırı giymesi allaha şirk koşmakla eşdeğer olduğu iddaa edilmiş. sebebini ise hurafelere inanmanın şirk koşmakla eşit olduğu belirtilmiş ve bu da hurafedir denmiş. tamam hurafe olabilir ama milletin böyle toptan dinden aforoz edilmesi benim gibi bir ateistin bile garibine gitmiştir. daha ne hurafeler var, herhangi bir hurafeye inanan herkesi şirk koşmakla dinden aforoz edersek ülkede müslüman kalmaz.
istanbul başakşehirde pkk lı it sürülerinin cemevinde asılı olan türk bayrağını bahane edip cemevine molotof kokteyli ve taşlarla saldırdıkları vahim olaydır. artık it sürüleri cami duvarına (cemevi duvarına) işemeye kalkışarak katlerinin vacip olmaya başladığını göstermektedirler.
üstün zihinsel güçleri ile nereden vursamda ses getirsem ilgi çeksem diye düşünenlerin en popüler bulduğu yol. tamam işe yaramıştır ama bir yere kadar denilir. aynı kişiler çıkarlar niye hep aynı tarz protesto yapılıyor diye yumurtalı protestoları demode bulurlar ama buna mütevellit gelip sözlükte aynı tarz trollük yapmaktan çekinmez.
aslında haklılar yumurta protestosu da yanlış, atatürk'ü savunmaya çalışanların sürekli bu trollerin başlıklarına entry girmeleri de. yapılması gereken aslında basit yumurta atacağına sırtını döneceksin, atatürk üzerinden trollük yaptırmamak içinde görmezden geleceksin.
ilk girişte hoşgeldin sefa getirdin muhabeti şeklinde otomatik mesaj. sonrasında bakıyorsun işte çaylak olanların dikkat etmesi gereken başlıklar sıralanmış. -de,-da ekleri ayrı veya bitişik yazılmasına dikkat ve gibi dilbilgisi kurallarının yanı sıra işte format hakkında bilgiler falan. ee iyimiş diyorsun sözlüğe göz atıyorsun, ya bu kurallar formalite icabı var ya da moderatörlerin bu kuralları salladığı yok. açılalı 3 gün olmuş başlıkta adam prezarvatif yazmış ee başlık hala duruyor. yok işte çok mesaj yazmayın yazar olamazsınız muhabbetide yapmışlar işte mesaj başına düşen beğenilme oranı düşer gibisin akıl fikir vermelerde var işin içinde ama gel gelelim içerdeki fikir olsun, dil bilgisi olsun, yazma kıvamı olsun arızalar fink atarken biz birlerinin beğenisini bekleyeceğiz haftalarca.
sonuç itibari ile bu iş objektiflikten çok uzak subjektif semalarda seyreden bir durum. hiçbir sözlükte olmasa da burada başlatılabilecek bir uygulama geliyor aklıma. çaylak yazarların entryleri editörler oylasın belirli bir skalada ve çaylak kişi neyin ne olduğunun farkında olsun. sadece kendisinin görmesi yeterli.
ha umudum var mı bu konuda ? pek yok. okuduğum entrylerde o kadar gramer hatası varken, o kadar liseli zihniyle girilmiş olanlar varken (bazıları kasıtlı silinmez trollük kıvamında olanlar çektikleri tepki ve ilgi ile zaten sözlüğün vazgeçilmezi buna birşey demiyorum) , bu entryleri düzeltmeye zahmet edemeyen moderatör grubu diğer sözlüklerden fark yaratacak ama emek gerektiren bir çalışmayla uğraşmaz diyor iç sesim.
velhasıl kelam gıcık oldum sana sözlük. zaten 3-5 günde bir açıyorum onda da ilgimi çeken şeyler oluyor iki kelime karalıyım diyorum, sonrada benden başkası görmeyecek ise moderatörleri eğlendirmek için mi yazacağım deyip vazgeçiyorum.
