hakan'ın formsuz dönemlerini hatırlıyorum. genelde ramazan ayının o dönemlerde eylül-ekim zamanlarına rastladığı senelerde oruç tuttuğundan ötürü gol atamaz, ağır sıçardı. ancak o hali bile acayip bir güven verir, rakip savunmaları tehdit ederdi. o hali bile top indirir, pres yapar, adam kovalar ve arkadaşları için pozisyon hazırlamak için didinirdi.
keşke o zamanlardaki hali olsa bu akşam da bizi delirtse. yok öteki türlü sonrasından gelen çakma krallar bizi kemoterapiye gönderecek.
hasan şaş, rıdvan dilmen, güntekin onay, hakan ünsal ve kalitesiz ve çapsız diğer türk yorumcular tarafından kendisine karşı garez beslenilen futbolcu.
ulan adam öyle bir top oynuyor, öyle işler başarıyor ki adamın yaptıklarını türk futbol tarihinde yapabilen bir futbolcu = yok. zaten belki de bu garez biraz da ondan dolayı.
bu adamın 2 seneye yaklaşan galatasaray kariyerinde yaptıklarını bir türk futbolcusu yapsa inanın her gün fotomaç'ta fanatik'te 'carlo ancelotti'nin kıskacındaki galatasaray'lı futbolcu kim?' diye haberler çıkardı.
ama bilmiyor ki salaklar, bu adam galatasaray'a halihazırda real madrid kariyeri olan bir oyuncu olarak geldi.
beyinsiz passat medyası sizi. bu sefer bir kere de değil, iki kere taktı yiğidim.
Xavi'nin veliahtı. ispanyolların orta sahada bücür ve kilit açıcı kontenjanını önümüzdeki 10 sene boyunca kendisinin kullanmasını bekliyorum. 1992 doğumlu, aldığı sorumluluk ve takımdaki önemi bakımından belki de en iyilerinden, bir-iki seneye de en iyisi olarak göstermeye başlarız kendisini.
Ayrıca bizde emre ile Okan'ın birlikte yakaladığı uyumu gabi ile yakalamıştır.
Selçuk inan için Uzun uğraşlar sonucunda belirlediğim tespitin sonucudur.
Cesare Prandelli de Roberto Mancini de selçuk'u bu tarz bir oyuncuya evirmeye çalıştı. Ancak malesef Selçuk'un futbol damarlarından bir veya birden fazlası koptuğundan bundan sonraki süreçte mustafa sarp olarak hayatına devam edecektir.
üzerimizden geçinildiği yetmiyormuş gibi bizlere ekstra musallat edilen saçmalık ötesi şey.
bir de açıklamasında 'passolig kart, taraftarların sevdikleri ile birlikte güven içinde stadyumlara gidebilmelerini ve istedikleri karşılaşmayı her türlü olumsuzluktan uzak, huzurla izlemelerini sağlıyor' gibi içi boş, kelime salatasından ibaret bir açıklamaya sahip.
ulan çok mu lazımdı 'yasaklamalı' bir sistem? futbol terörü dediğin şeyi illa böyle mi yasaklayacaksın? o zaman bir diğer muhteşem zekanın ürünü yabancı sınırlaması'ndan dolayı ederinin 5 katı daha fazla ücret alan türk futbolcularının maaşlarından kessene! ya da siktir et yerlileri, yabancıları da dahil edelim, ayrımcılık olmasın.
ülkemizde vergi oranı -en azından sadece- futbolcular için %15. ingiltere, ispanya, fransa gibi bizim kat be kat üzerimizdeki diğer liglerde bu oran minimum %40. aradaki makasın ne kadar açıldığını farkettiniz mi? bu kartın harcı için istediğin bedeli karşılama adına artırsana bu vergiyi %2 - %3. inanın bana milyon euro'nun yüzde ikisi, üçü ile elde edeceğiniz gelir ile şimdiki gelirden çok daha fazlasını elde edersiniz. ayrıca dayattığınız 'fişleme' adı altındaki yalandan güvenlik tedbirinizin de elli kere harcını çıkartırsınız.
ama ne gerek var değil mi, koyun sürüsünün üzerinden geçinmek varken?
ispanyolca bilmiyorum, şu aralar öğrenmeye de niyetim yok, lakin dillerin linguistik özelliklerine meraklı biri olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki, Yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu söylenen Türkçe'ye benzetilmiştir bu özelliği ile.
Halbuki ne türkçe, ne de ispanyolca yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.
Çok basit bir örnek, eczane ve gracias. Okusanıza bir kez ezzane ve grasiyas diye.
Sportif anlamda gayet başarılıdır. Sportif kelimesine yalnızca futbol bağlamında bakmazsanız anlarsınız, mesela kadın ve erkek basketbol takımının durumuna ve diğer branşlara. ha kaldı ki 3 sezonluk döneminde futbolda da gayet başarılıdır.
ekonomik anlamda da vasat üstü bir başkandır. malesef yapmak istedikleri engellendi başkanın. en basit örneği sermaye artırımı konusu. bu noktada büyük bir algı yönetimi uygulandı kendisine ve pek tabi galatasaray'a. etik değerler denilerek vuruldu, ki hangi etik şey kaldı memlekette o da ayrı bir şey. ayrıca bunları diyen adamların şikeye, ırkçılığa ve bir çok şeye de bulaşmış olması da cabası.
bakın bir sonraki seçimi elimizdeki doneler üzerinden değerlendirirsek tümevarım yöntemiyle olacakları az çok kestirebiliriz;
ünal aysal'ın bir sonraki seçime girip girmeyeceği henüz belli değil. ama stratejik davranacaktır, aysal kazanamayacağı seçime girmek istemez. bu noktada seçim hamlelerinde yönetimine katacağı adamların işin ehilleri olup olmaması çok önemli. alp yalman da en az ünal aysal kadar akıllı bir başkan. o da kazanamayacağı bir seçime girmek pekala istemez. galatasaray'da işler böyle yürüyor, bayrağı alacak adam her zaman daha adaylar kesin belli olmazken bile olur. bu noktada düşünülecek konu şu, ünal aysal'ın artık 2-3 sene önceki iştahını ve isteğini kaybettiği ortada. yönetimi, hükümeti, federasyonu da karşısına aldığı da bir gerçek. ayrıca bir önceki seçimde 'bir başka aday görürsem artık aday olmam' dediğini de hatırlıyorum. bir de artık başkanlığı bırakması yönün de ailesinden de ciddi bir baskı gördüğü söylentiler arasında.
alp yalman'ın adaylığı kesin ise ünal aysal dönemi malesef sona erecektir. ki ben kendisinin iyi bir yönetim ile devam etmesini umuyordum.