kesinlikle türkiye'de baş yapıtlara adının yazılması gereken bir film.
ibrahim çelikkol'un çok iyi oyunculuğu bir yana, kılıçlı ve kılıçsız dövüş sahneleri çok başarılıydı. devrim evin de birkaç sahne dışında rolünün altından kalktığını düşünüyorum. altından kalktı derken "başarılı" demek yanlış olmaz. savaş sahnelerinde grafiklerin yetersiz kaldığı yerlerde oldu ama çok üst düzey karelerde vardı.
sadece 14 şubat sevgililer gunüne özel olması durumunda, dert edilmemesi gereken bir olay. fakat, 13 ve 15 şubat günleri için aynı şeyi söylemek benim için yanlış olur.
köyümün meydanında dururken, ıslanmiyim diye giydiği yağmurluğu kir içinde, bir elinde çuvalı, diğer elinde odunları bağlamak için kullandığı halatıyla paspal bir halde evine doğru ağır ağır giderken önümden geçen ve ilk kez görmeme rağmen, o anda aşık olduğum kızın adı.
genelleme yapma sebebim ise; bu kurumun bünyesinde bulunan kişilerin %95'inin aynı kafa yapısına sahip olmalarıdır. antipatik olmak için inanılmaz bir çaba içerisindeler ve egoları çok yüksek.
bir başka deyişle; "kurunun yanında yaş da yanar" sözünün geçerli olduğu bir kurum.