yalnız olan insanın bu durumu diğer insanlara her ele geçirdiği fırsatta belirtmek istemesi durumu. insanlara göre yalnızlık süreleri, dereceleri ve hissettirdikleri değişebilir. kişinin bu içinde bulunduğu durumdan kurtulmak istemesi, farklılık olmasını istemesi veya bu durumu kaldıramaması, kişiyi fark edilme isteğine yönlendirir. her sonuçsuz çabalayış, kişiyi gittikçe tüketmekle beraber daha ileri seviyede tepkiler vermesine ve çirkeflik seviyesine ulaşmasını sağlayabilir ya da kişiyi tamamen pasifleştirebilir. sonucu olan çabalayışlar ise yaşanılan yalnızlığın seviyesine göre bir birliktelik sağlar. ne kadar ileri seviyede bir yalnızlık seviyesi geçirilmiş ise karşı tarafı kabullenip, üstün görme ve itaatlarlık seviyesde o derece öne çıkar. bu durumda kişi için kaybetme korkusu kaybetmekten daha yıkıcı sonuçlar doğurmuş olacaktır. yaşamımızda yalnızlık bizlere bir kusur olarak idrak ettirilmiştir. oysa ki her bir insan kusurlarını hiçbir şekilde dile getirmeden yaşamını sürdürür. bu durumda insanın her fırsatta söylediği ben yalnızım ve sizin bunu farketmenizi istiyorum cümlesi insanın kendisiyle çeliştiğini gözler önüne sermektedir. size bir kusur olduğu aşılanan bir şeyi açıklayarak yalnızlığınızdan kurtulmak için yaptıklarınız, diğer kusurlarınızı neden farkında bile olmadan gizlediğinizi düşünememekte olduğunuzu anlaşılır kılıyor. bazı insanların yalnız kalması gerekliliğinin anlaşılması gerekiyor. sizlere göre ise bir insanın yalnız olamayacağı düşüncesi hayatlarınızı berbat edip, çabalayışlarınızı boşa çıkararak sizleri mahvediyor ve umutsuzluğa kapılmanızı sağlıyor. kaynak ben.
"doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. işte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür."
evet evet kesinlikle karşılaştığınız her durumun, çok önemli olan o hayatlarınızın hepsinin birer anlamı var, yani olmalıdır, olması gerekli. anlamlar yükleyerek, umutlara kapılarak geçirmelisiniz zamanınızı. gözlerinizi gerçekliğe açtığınızda ve acı denen hissiyatı bedeninizin her zerresinde tattığınızda, hiçliğe kavuşmanın arzusu son tadacağınız acı olarak içinizi yakacak ve mutlak son olarak derin ve sessiz bir karanlığa gömüleceksiniz.
en basit tabir olarak, ancak iki kişinin yan yana yürüyebileceği kaldırımdan, üç kişilik bir arkadaş grubu yürümek istediğinde arkada kalarak tek başına ilerlemek durumunda kalan insan diyebiliriz. evet diğer insanlar arasındada mahkumuz.
ciddi şekilde ölümün kendisi düşünüldüğü zaman kişiye çağrıştırdığı sessizlik ve karanlık daha cazip gelebilir. kırılgan yapılarımızın altında saklanmış olan bu isteksizlik, yaşamlarımıza her daim eşlik ettirdiği acı hissiyatlarıyla bizi istemediğini belli eden dünyanın yarattığı düşünceler sayesinde oluşmaktadır. hissedebilirsiniz.
çoğumuzun hayatının en kısa tanımı diyebiliriz. yaşanılan hayatın katlanılır bir hayat olmadığı düşüncesi, yaşama mecburiyetinden daha ağır bastığı zaman ipler kopacaktır.
tepki vermesi gereken zamanı anlamsız bir şekilde durarak geçiren kişidir. ne yapacağını bilen bir tavır takınarak sakince karşılaştığı durumla başa çıkmaya çalışabilir. kişinin düşündüğü bir apati durumu da gerçekleşmiş olabilir.
diğer gidenlerin bıraktığı boşluklara nazaran bir derdin kişinin kendisinden gitmesiyle bir rahatlama hissi gelmektedir. bunun bir geçiş süreci olduğunu bir derdin yerini başka bit derde bırakacağını unutmayınız.
öncelikle anlaşılmanın içinizde yarattığı duyguyu unutmayın, sonrasında ise her zaman olduğu bununda bir yanılgıdan ibaret olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. her şeyi birden anlatıp anlamasını beklemeyin. yılların birikimini kısa bir süreye yaymak aptallık ve kişinin kendine ihanetinden başka bir şey değildir.
güçlü bir darbe alacağınızın göstergesidir. insanların yüz ifadelerinize baktığınızda içinizden gelen bir dürtü sizi salonun dışarısına çıkartıp böyle bir başlık açmanıza sebep olabilir.
şu anda içinde bulunduğum durum. kravat yavaş yavaş baskısını artırmakta, üstümdeki ceket her geçen saniye biraz daha ağırlaşmaktadır. en etkili silahları olan davul zurna ise bir daha toparlamayacağım bir etkiyi bedenimde yaratmak üzeredir.
karşılıklı ise katlanılabilir ama tek taraflı bir olay ise artık hayatınızda sürekli nefret hissini yaşayarak devam edeceğiniz bir döngüye girdiğinizin göstergesidir.