çocuklar düştüklerinde, sokakta oynarkene arkadaşlarıyla kafa kafaya tokuştuklarında, ne bileyim dondurmaları yere düştüklerinde felan ağlarlar..tek hatasız yaptıkları şey de budur zaten..
misal; çükübikcan yere düştü; önce bi surat ekşir, sonra ağızdan 'ı' harfi çıkar..sonra o 'ı' lar sıklaşır ve 'ıııııııaaaaaaaa' (yanına a eklendi) harf yığınları nasıl oluyorsa anne'ye dönüşür.. * ve annelerinin o şefkatli kucaklarını beklerler..
şimdi gelelim işin trajikomik * yanına..o ağlayan bebeler, çocuklar; annelerinden dayak yediklerinde, yine o 'ı' lar 'a' larla buluşup ortaya anne kelimesi çıkar..tabi çocuk da buna şaşırır, bi duraksar, bi mallaşır, bi hareketler bi görecen.. bakar dayak atan kim? anne.. kurtarması beklenen kişi kim? yine anne..işte o an çocuğun suratına bakarsanız; 'aha şimdi harbi zıçtık' ifadesini görebilirsiniz...
1-2 'anne' den sonra çocuk da teslim olur..sadece ağlar..arada hıçkırır felan..
sonra ya gözyaşları yanaklarında kururken uyuyakalır; ya da varsa ablası felan gelir kucağına alıp avutur.. ama çocuk milleti değil mi; yarım saat sonra gelip; 'anneeeaaa su verseneee' diye böğürür..sanki ben yedim bi kamyon zopayı..
44 numara ayakkabı giyen ve 1 sağ ayak serçe parmağı çıkartan, 1 sağ ayak orta parmağı çatlatan, 2 kere her 2 ayağınında tırnaklarının çıkmasına neden olan birisi olarak söyleyebilirim ki ; ayağın büyük olacağına, git o ayağı sök yerine palet tak daha rahat edersin hacı..
en azından yolda daha rahat yürür koşarsın..baş edemiyorsun ki arkadaş sanki senden bağımsızlar..bu ayaklar günde en az 5 farklı yere çarpıyor mesela..masa bacağından tut, yatağın köşesine, kapı girişinden tut da bizzat kapının kendisine kadar..
çok zordur büyük ayaklı olmak çok zor.bilenler bilir..
ha şöyle bir şehir efsanesi vardır ki inanın büyük ayaklılar olarak * tek tesellimizdir;
sadece evden okula giderken enseye enseye yenilen güneşle amele yanığı olmaktır.
şöyle ki: sabah 9 da evden çıkıp, öğleden sonra 4 de eve dönen bu bünye başka hiçbir yerde güneş ışığı görmez, hatta evde çok yakıyo diye ışığı bile açmaz.fakat yolda güneş ışıklarının enseyle sevişmesi sonucu -ki bu olay sadece 20 dk sürüyor- zenci ensesine sahip olup, tişörtü çıkardığımda göz kamaştıracak kadar beyaz bir sırta sahibim..
kollar da tişörtün kolu hizasında zebra misali siyah beyaz desenli oldu..
bildiğin doğal beşiktaş forması var üzerimde artık..
gibi yalanlar..gün gelir bu 2 insan samimiyetin dibine koyar ve bigün biri * diğerine * play station oynarken;
tikky m.- hatırlıyon mu la speaking sınavından çıkınca sana; iyi konuştun felan demiştim?
serhat- hee noldu ki?
tikky m.- yarraaaaağğğmı iyiydi aq muhabbet açılsın die dediydim. I am seeing ne ya I am seeing ne? see ye -ing- gelmez bi kere.ne mal adamsın ya ehuehue..hatta bunu yurrtta anlattıydım bütün yurt koptuyduk ahahha..
serhat- sen kendine bak aq. hoca sana bilgisayar oyunlarının zararını sordu sen gittin counter strike'ın nasıl oynandığını anlattın.
tikky m.- olum örnek vericektim counter dan, sonra dalmışım dust2 inferno felan gitti öyle.kaç almıştın sen o sınavdan?
gökyüzü daha bi mavi bugün,
bulutlar daha beyaz, güneş daha sarı.
çimenler bile daha yeşil.
gemiler daha bi uzak ufuklarda.
yollar daha uzun, günler daha kısa.
kar daha bi soğuk; kumlar daha sıcak.
köpekler daha kızgın;
kediler daha aç.
sevgili daha bi güzel,
tanrı daha bi tanrı..
hepsine tamam ama;
sen aynadaki yüzüm;
sen neden daha kırışıksın bugün?
okuduğu bir entry'e 'bu ne muna goyim, ne saçmalamış bu malak' diyerek eksi vermeye yönelen bir yazarın, entry sahibinin zall olduğunu görünce bi an duraksayıp düşüncelere dalma durumudur..
ulan şimdi ben buna eksi vercem ama, zall dır, delidir, siler lan beni. bilgisayrı felan da acayiptir bunun kesin.eksi oy aldığı zaman alarm felan çalıyodur evinde.nickimi de görür kesin.hehe en iyisi ben artı verim buna.dur bi de mesaj atim; 'hahaha çok iyi ya koptum..saygılar' felan..
yok lan ne mesajı denyo..haddini bil..zall'a mesajmış..adam koskoca sözlüğün kurucusu, sahibisi, şeysi..
baksana lan adamın hiç anlaşılmamış entrysi de yok.kimse eksileyemiyor demekki..ya da eksi oyları sıfırlama şifresi felan yazıyordur..
annesinin karnındayken babası vefat eden ve doğumunda da annesini kaybeden, hastanedeki hemşirelerin de adını öksüz koyduğu insanlar için kullanılabilinecek deyimdir..
bir yazarın çok hevesle başladığı bir entry'nin sonunu getiremeyip aklının başka yerle kayması ve entry'nin yalan olmasıdır..
misal; hadise başlığını sol framede görüp; 'dur şuna ben de döşiyim bitane' diye iç geçirerek hadiseye tıklar.
ve başlar yazmaya; '1985 sivas doğumlu olan ve şarkılarıyla beni benden alan ilik gibi hatun. son klibindeki hareketleriyle insanın başını döndüren muhteşem vücutlu ve ooooyeeaaahhhh..' yazar burda kopar.bu adamın aklı artık hadisenin beden kısmındadır.artık ne yazabilsindir..yazıktır günahtır..
girin bilmem ne tarihli akrasarayspor-nilüfer belediyespor maçına rahaaaat rahat, uzuuuun uzun döşeyin entrynizi...
yemekteyiz programına aday bir insanla galatasarayın uefa maçını izlemektir.gerçekten çok ilginçtir.
kapıda karşılayıp ayaklarınıza terlikleri verdikten sonra salona buyur eder.'bira mı rakı mı' diye sorar.fıstık, cips, turşular ve binbir türlü mezelerle masayı donatır.lcd ekran tv, mezelerden görünmez olur.maçla, takımlarla ve futbolcularla ilgili entel yorumlarda bulunur.arda bugün çok cool der.sabriyi vahşi bulur.baroşun pembe kramponları hoşuna gider..
2 duble rakı içip sarhoş taklidi yapar.sonra mutfağa gider gelir ve jambon yiyen var mı diye sorar..altta kalmak istemeyen misafirlerden birisi de; 'ya ben ekmeksiz yiyemiyorum' jambonu der. ama iç ses; 'jambon ne ırzını ziktüğüm getir adam gibi bişe de kemirek' der..misafirleri uğurlarken de yapmacık bi gülümsemeyle kapıya kadar gelir.o an garajındaki arabasınında cart kırmızı olduğu farkedilir..çok değişik duygular hissedilinir kendisine..şahsen ben ağzıyla burnunun yer değiştirdiğinde nasıl göründüğünü çok merak ettim.
Dikkatleri üstüne çekmekten maçı izletmez godoş..
edit: bi de ilginç bi şekilde küfür etmiyor bu yavşaklar..küfür etmeyen bi erkeğin samimiyetine güvenilmez..
eğer siz de benim gibi bakkaldan yumurtayı tane işi alıyorsanız sizin de heran başınıza gelebilir demedi demeyin..
günlerden birgün evde yiyecek hiçbir şeyin olmadığını gören ben; bakkala gidip ekmek, sucuk ve yumurta muhteşem üçlüsünü almak istedim.gittim de. ekmeğimi aldım, sucuğumu aldım ve sıra yumurtaya geldi.5 tane yeter diye düşünüp, elime aldığım ufak bi poşete ''la alttakiler daha iri onlardan alayım'' diye yumuldum. başladım kolideki yumurtaları kurcalamaya.. onu alırdın, bu ufaktı, öteki yamuktu, bunun üstünde tavuk boku vardı felan derken 3 yumurtayı poşete indirmişim bile.işte ne olduysa 4.yü alırken oldu..sol elimde poşet, sağ elimde 2 yumurta..yani ellerimi kullanmaya imkanım yok.işte tam bu anda kolinin üstünden yumurtanın teki yavaaaaşşşça aşşağı doğru düşmeye başlamasın mı? çaresiz gözlerle baktım baktım ve baktım.keşke sadece baksaydım da düşüp kırılsaydı..o gün öğrendim ki; elleri dolu olan bi insan, umulmadık bi olay karşısında ayaklarını kullanmaya çalışıyormuş..tam yumurta yere düşerken güya ayağımla yavaşlatcam diye yumurtaya bi tekme koymuşum...la gerizekalı futbol topu mu bu? ayak ayak değil zaten palet mübarek 44 buçuk numara..sen yumurta bi parçalan...bi yayıl...bi hareketler bi tripler bi görecen.
sakız reyonu, çikolata reyonu, bisküvi reyonu, sigara reyonu, bakkal ali abinin güzide eşi, ufak oğlanı ve ucundan makarna reyonu... sadece 1 ufak yumurta nasıl olur da bukadar yere yayılabildi hala anlamış değilim. o anki rezilliği ben ufakken altıma zıçınca bile yaşamamıştım.bi yandan yerden kabuk parçalarını toplamaya çalışıyorum (ki bu esnada poşet hala elimde, bırakmak aklıma gelmiyor) bi yandan ''ya valla çok özür dilerim ben kaydı o yumuşatırım dedim'' gibi abuk sabuk laflar ediyorum.
kadıncağız tamam önemli değil ben temizlerim şimdi dedi de kaçtım bakkaldan.sucukla ekmeğimi orda unuttuğumu eve gelince farkettim.tabiki gittim almaya ölüyedim açlıktan.kadın beni yine görünce tamam dur sen kapıda dur ben getiririm ne istiyosan edasıyla bakıyodu..
yumurta gördükçe o olay aklıma gelir de yine o günkü eblek ifade yüzüme yerleşir...
tanım: bakkaldan yumurta alırken yere düşen yumurtaya tekme atmak suretiyle bakkalın amua goyulması..
ekmek çoğğu yerde hergün alındığı için, her gitmede para ver, adam sana para üstü versin, bozuk yoksa gitsin yandaki marketten bozdursun, vay efendim sen orda bekle, ohooo ölme eşeğim ölme diye düşünen insanların çıkarttığı 1 ekmeğe bedel olan marka türüdür. aybaşı ** gidilip toptan kaç marka alındıysa ödenir.öle işte..
zorunlu tanım: içeceğini pipetsiz içen kız'a denir. *
sıradan bir gündür.Her şey sıradandır.Gittiğin cafe sıradan, içtiğin gazoz sıradan, insanlar sıradan, okeyin taşları bile sıradan...
Sonra içeri o girer...Kısacık jöleli saçıyla, asi ve güzel yüzüyle, rahatlığıyla, kendine olan güveniyle içten içe bağırır; BEN GELiYORUM...
Ve gelir; yan masanıza oturur.Tam karşınıza..O andan sonra okey sizin için taş alıp atma ve taş dizmekten öteye gitmez..Gözünüz ondadır..Aklınız, ddüşünceleriniz, hayalleriniz, iliğiniz, kemiğiniz; herşeyiniz...
meyveli bi soda ister; en yerlisinden..Arkadaşları gibi kola içmez; sıradana baş kaldırırcasına...
Sodası gelir; pipeti yanında.Sodayı alır ve garsona; ''pipeti alın lütfen kullanmıyorum'' der;
Tavuk yerken çatal kullanmayanlar gibi...
Sex yaparken prezervatif takmayanlar gibi...
Annesinin sırtına koyduğu havluyu çıkarıp atanlar gibi...
Ezbere oynanan yaşama doğaçlama bir şeyler katar gibi...
ben farklıyım der...Ben başkayım.Bambaşkayım...
Siz ona ve istemediği pipete bakakalırsınız birkaç saniye...
ta ki yanındaki adama 'aşkım' diyene kadar...
ta ki oynama sırasının size geldiğini anlamanaza kadar...
ta ki başınızı önünüze eğdiğinizi hissetmenize kadar...
(bkz: o kız senin neyine)