Sana gelince...
Ne ben Sezarım;
Ne de sen Brütüssün.
Ne ben sana kızarım;
Ne de zatın zahmet edip bana küssün.
Artık seninle biz,
Düşman bile değiliz..
Sabaha karşı birden akla geliveren, çok özlenen kardeş yazardır.En çok güldüğün anların bir çoğunda yanında olan, asosyal hayatlarda birlikte binbir türlü macera yaşanan delikanlı yazardır. Bok vardı da okulu erkenden bitirip gittin dedirten, ev arkadaşlığı süper olan, Kıbrıs'a Anadolu yiğidi havası katabilen yazardır..
Hiç olmayacak bir anda, peşinden koştururken, bisikletin üstünde otururken; ''bak kanka iguana'' diye parmağıyla gösterdiği saçmasapan hayvan bile özlenir.
Maddi sıkıntılara düştüğünde; hemen bi kağıt kalem çıkarıp, ''gel kanka hesaplayalım'' diye; ''200 ordan gelcek, 300 burdan gelcek'' diye hesaplar yapıp rahatlatmaya çalışması,
Sokaklarda sürterken birden esip yanına gittiğinde; ''oo gardaşım çayı da yeni yaptıydım'' diyip hemen bi çay doldurması ama hep şeker getirmeyi unutması bile özlenen yazardır.
Kucağına atılan hareket eden bir alet * atıldığında ne yapacağını şaşırıp azer bülbül gibi titreyen yazardır.
Doğumgünü benden 1 gün sonra olduğu için her sene bize kombo doğumgünü yaşadığımız,
iki el tavla atalım diyip, ''30 olan kazansın'' dencek kadar sıkılmadan uzatılan oyunların, olayların, hayatın eğlenceli bir parçası olan yazardır..
Aylar yıllar sonra sözlüğe girip de bi nickaltına yazayım görünce mutlu olsun dedirten ama karşılaştırdığı ''silik'' ibaresiyle sövdüren yazardır.
Ne kadar çok özlendiğini tahmin bile edemeyecek yazardır, kardeştir, kardeşten de ötedir..
Zaten çevredeki insanların bile artık alıştığı bu garip alışkanlığın, Mahsun Kırmızıgül yorumuyla; ''Mihriban''da yaklaşık 3 haftadır takılı kalması çevredekilerin de artık patlamasına neden olabiliyormuş..
3 hafta oldu koskoca 3 hafta hala; ''ayrılıktan zor belleme ölümü'' diye ortalıklarda gezmek sinir bozucu..
Garsonluk, barmenlik, anketörlük, güvenlik, ticaret(alkol-sigara), pazarlamacılık ve kasiyerlik yaparak, okuduğum bölümle en ufak bi bağlantısı bulunmayan işlerle o kadar çok uğraştım ki; kendi mesleğimi yadırgayacağım sanırım..
Ama kesinlikle yapılmalı; ''öğrenciyim, derslerden arta kalan zamanda çalışıyorum'' un artisliğinin tadına varılmalıdır..
Hangi ara bu kadar acımasız, bencil, düşüncesiz oldum bilmiyorum.Her şey bir anda oldu sanki.Bir sabah uyandım ve hiç bir şey umrumda değildi.Çok kalp kırdım, çok hayaller yıktım.Tatillerde bile eve gitmek istemiyorum çünkü o kadar çok yalan söylemişim ki; hala herhangi birisinin ortaya çıkmamış olması mucize gibi.Oysa evin en küçüğü olarak hep iyi çocuk örneği olarak tanıtılmıştım eşe dosta.Ama en ufak bi açığımda da; ''senden de bi hayır yok, ne halin varsa gör, bi sen kalmıştın sen de kendi başını yakarsın'' lafları o kadar çok can acıtıyor ki..Çıkıp da diyemiyorum ki; ben insanım...Hata yapmak doğamda var. Hiç kabul görmeyecekmiş gibi..
Hangi ara bu kadar battım bilmiyorum..Hiç bu kadar dibi görmemiştim..Bir yandan kendimle gurur duymuyor değilim; en ufak bir şeyde ''anne-baba ben bunu bunu yaptım çok pişmanım'' diye çıkmadım karşılarına.battım; çıktım, battım, çıktım..Hayatımda hiç batmadığım kadar battım; ama tekrar çıkacam ve kimsenin ruhu bile duymayacak..Kimsenin yardımını almayacağım..Çok duygusal, zayıf görünsem de ne kadar güçlü olduğumu bir tek ben biliyorum..
Hangi ara bu kadar koptum hayattan bilmiyorum..Hangi ara bu kadar savruldum? bir bakıyorum; borç kapatmak derdine düşmüşüm, deli gibi orda burda çalışıyorum; bir bakıyorum dersleri toparlıcam diye eve hapsolmuşum, kitapların arasında boğuluyorum; bir bakıyorum; bir şeylere yetişme çabası ama neye olduğunu ben de bilmiyorum..Sanki koca bir holdingi yönetiyormuşum gibi, mısırımı, çayımı alayım da güzel bir film izleyeyim bu gece diyemiyorum..
Hangi ara kimden koptum bilmiyorum..Hayatımda hiç benden ayrılan olmadı ama nedense en çok üzülen hep ben oldum..Neden çıktım, neden sevdim, neden ayrıldım bilmiyorum..Ne yapıyorum onu da bilmiyorum..Bir yerde koptum; daha da doğrultamadım belimi..Ama ne oldu da koptum onu da bilmiyorum..
Hangi ara bu kadar cesur oldum bilmiyorum..Bir gün çıkıp ateist oluyorum; bir gün derslerden kalmayı göze alıyorum, bir gün dağ gibi borç yapıyorum..Bunları bilen kimse de yok..Hangi ara bu kadar cesur(!) oldum bilmiyorum..hangi ara bu kadar keskin kararlar almaya başladım?
Yaklaşık 7-8 yıl önce durup dururken kaybettiğim benliğim; nerdesin bilmiyorum ama; ben bu yazıyı sana yazdım...
-acıktım len.
+ben de valla, ne yicez?
-bıktım makarnadan ya değişik bişey yapalım bugun.
+aynen bende.içim dışım makarna oldu yemin ediyorum..
-...
+...
(sessizlik)
-tamam ben makarnayı yapayım sen de bulaşıkları yıkarsın.
+anlaştık.
'' piskevit demesini de biliriz püskövüt demesini de '' cümlesiyle, bisküvi de deseniz keşke diye düşündürmüştür.. '' allah şehitlere kelle dedirtmesin '' cümlesinin de; bu sorunun sorulacağı bilindiği için önceden evde çalışıldığını gösteriyor..
insana; ''6 ay olmuş ama sözlüğe tek kelime yazmamış hayvan herif'' dedirten apaçi yazardır. kendisine bi çeki düzen vermesi gerektiğinin bilincindedir umarız..
ama rüştü hakeme sadece; ' maçın anasını sktin' diyerek, küfür etmekte de profesyonel bir futbolcu olduğunu kanıtlamıştır..
bugün rüştü, hakemin annesiyle dolaylı yoldan ilişkiye girmiyorsa ve sadece yönettiği maça yani bir olaya, (normal yollardan, altını çizelim) küfrediyorsa bence ceza almamalıdır..
çocuklar düştüklerinde, sokakta oynarkene arkadaşlarıyla kafa kafaya tokuştuklarında, ne bileyim dondurmaları yere düştüklerinde felan ağlarlar..tek hatasız yaptıkları şey de budur zaten..
misal; çükübikcan yere düştü; önce bi surat ekşir, sonra ağızdan 'ı' harfi çıkar..sonra o 'ı' lar sıklaşır ve 'ıııııııaaaaaaaa' (yanına a eklendi) harf yığınları nasıl oluyorsa anne'ye dönüşür.. * ve annelerinin o şefkatli kucaklarını beklerler..
şimdi gelelim işin trajikomik * yanına..o ağlayan bebeler, çocuklar; annelerinden dayak yediklerinde, yine o 'ı' lar 'a' larla buluşup ortaya anne kelimesi çıkar..tabi çocuk da buna şaşırır, bi duraksar, bi mallaşır, bi hareketler bi görecen.. bakar dayak atan kim? anne.. kurtarması beklenen kişi kim? yine anne..işte o an çocuğun suratına bakarsanız; 'aha şimdi harbi zıçtık' ifadesini görebilirsiniz...
1-2 'anne' den sonra çocuk da teslim olur..sadece ağlar..arada hıçkırır felan..
sonra ya gözyaşları yanaklarında kururken uyuyakalır; ya da varsa ablası felan gelir kucağına alıp avutur.. ama çocuk milleti değil mi; yarım saat sonra gelip; 'anneeeaaa su verseneee' diye böğürür..sanki ben yedim bi kamyon zopayı..
yanlıştır..sözlük formatının 22. maddesinin 3. paragrafında belirtildiği üzere; en azından bi tolstoy bi shakespeare ne bilim onlarda olmadı bi ömer seyfettin okunmadan yazar olunamaz..olanların karmalarına sokuyum zaten..
güzel bi serzeniştir..hatta yazar olmasan da git bişeyler oku arkadaşım bakma öle mal mal yüzüme..
cin ali okuyup gelenler yüzünden sol frameyi dehşete düşmüş bi şekilde takip ediyoruz..
edit: 200. entrymi böle edebi, böle serzenişli, duyarlı bi vatandaş ayağına yatarak bu başlığa girmişim haberim yok..burdan almanyadaki halama, dayılarıma, beni izleyen herkese selam ederim..
44 numara ayakkabı giyen ve 1 sağ ayak serçe parmağı çıkartan, 1 sağ ayak orta parmağı çatlatan, 2 kere her 2 ayağınında tırnaklarının çıkmasına neden olan birisi olarak söyleyebilirim ki ; ayağın büyük olacağına, git o ayağı sök yerine palet tak daha rahat edersin hacı..
en azından yolda daha rahat yürür koşarsın..baş edemiyorsun ki arkadaş sanki senden bağımsızlar..bu ayaklar günde en az 5 farklı yere çarpıyor mesela..masa bacağından tut, yatağın köşesine, kapı girişinden tut da bizzat kapının kendisine kadar..
çok zordur büyük ayaklı olmak çok zor.bilenler bilir..
ha şöyle bir şehir efsanesi vardır ki inanın büyük ayaklılar olarak * tek tesellimizdir;
o değil de ilk linkteki fotoda dudak kısmına zoom yapmamlan beraber benim gözler bi kamaştı bi kıpraştı, bi gittim geldim lan o ne öle..onlar dişse benimkiler çakıl taşı kardeş..misvak kemire kemire mi büyüdün mübarek. inci görse o dişleri ağlar şerefsizim..
edit: çok koydu sözlük gittim dişlerimi fırçaladım o ne la..
kimine göre tv lerdeki sexy olması için ünlü olması yeten hatunlar, kimine göre kendi karısı, kimine göre kendi sevgilisi, kimine göre bizzat kendi..kimine göre tayfur ferdi kimi yendi edi bidi ei.. noluyo lan!!
amele içkisi demişler kendisine..pehhhh.. halt etmişler.. o sadece bir içecek değildir dosttur dost..iyi gün kötü gün dinlemez..hep yanındadır o çekip giden herkese inat.. derdini paylaşır, dinler, seninle üzülür seninle ağlar.. bazen dile gelip 'boşver be abi' diyeceğini düşünürsünüz. demese de siz bilirsiniz o demek ister..
günahmış..pehhh.. varsın günah olsun, birazda onun için yanarım cehennemde hiç önemi yok..ne de günahsızız ya!!
sadece istediğiniz bölümü yazın.. at antrenörlüğü istiyorum ama 350 puan aldım (höh öküz) yazık olmasın puanıma demeyin..gidin efendi efendi at antrenörlüğü okuyun..
msn de çevrimdışıyken; online olanlar sanki benim girmemi bekliyolar, girdiğim an hepsi bişeyler yazacak, birden yüklenecekler gibime geliyor..online kişi listesi nekadar çok olursa okadar tırsıyorum çevrimiçi olmaya..