işitilen azarın uzunluğu ve şiddetine göre bazen duvarlara doğru bakma eylemine dönüşebilen bir durumdur. eğer baba olayı uzattıkça uzatıyor ve bir türlü sözlerine son vermiyor ise, halı desenlerinin detaylı incelemesi tamamlanmış, çoktan yeni malzemeler aranmaya başlanmıştır..
kutusunun üzerinde akciğer resmi olup ilginç bir koku ve hoş bir aromaya sahip olan *, çocukken her öksürdüğümde annemin içirmek için evde peşimden koşturduğu şuruptur kendisi.
böyle bir organ olur muydu? olsa nerede olurdu? ne işe yarardı? gbi soruları akla getiren bir sorudur. Eğer olabilirliği mümkün olsaydı, beynın tam arkasında beyinciğin tam üzerinde, istendiği anda hafızanın belli bölümlerini silebilecek ve tam anlamıyla kişinin kendi iradesiyle çalışabilecek olan bir organ olması hoş olurdu
Adı da muhtemelen "silgeç" olabilirdi..**
Zarar gördüğünü zannetmek ama esasen kârda olmak anlamında kullanılabilir bir tanımlamadır. Herkese hitap edebilecek manevi bir örnek vermek gerekirse;
"sevdiğinizden ayrıldığınızda bu ilişkinin sonunda zarar gören kişinin kendiniz olduğunu düşünürsünüz. Ancak durum, beraberken size siz farkında olmadan türlü türlü oyunlar oynadığını öğrendiğinizde tam tersine dönüşür.*
hatun kişinin, yapısal donanımı gereği mutlaka aldatıldığını hissedeceği gerçeğidir. Şimdi ya da sonra ama mutlaka... Asıl acınası olan, erkeklerin kadının hissedebileceğini bilemeyecek kadar düz olmasıdır. Belki sevdiği için sonra affedecektir kadın. Erkek kişisinde biraz düşünme yeteneği var ise bu durumu tekrarlamayacaktır. Ama tam tersi ise, affettiği için kadını çantada keklik sanıp yanılacaktır. Sevdiğim bir sözde ise şöyle demektedir:
"Kadınlar herşeyi affedebilirler ama, neyi affettiklerini asla unutmazlar" *
Başkası aradığında belki de oltaya gelecek olan sevgili kişisi, siz aradığınızda muhakkak işletildiğini anlar. Başkasının konuşmasını sağlasanız bile.. * Yapılmamalıdır. sonuçları bu işletme eylemine maruz kalan kişi tarafından ağır ödetilebilir.
yanlış bir davranıştır ama genellikle çoğu abi ve ablalar tarafından denenmiştir.
(arada 6 yaş kadar varsa)Örneğin; kardeş daha çok küçüktür birkaç aylık kadar. Sürekli gözlem altında tutulur, her hareketi kontrol edilir. Anne ya da babanın ona ufacık ilgisi tüm dengeleri alt üst eder. Daha yeni katılmıştır aileye ve dehşet verici bir travma gbi gelir ilk başlarda. Ama sonra çok sevilir, can olur artık..
-anneeeee al kardeşimin emziği bak düşmüşşş *
+sağol bitanem benim aafeerriiinnn
-anneeeeeee ben de süt içicem ama biberonlaa?! *
+yavrum sen kocaman oldun olur mu hiç?
-banane yaaaa bööögghhhhüüüü
-anneeee ver kardeşimi biraz ben salliiim uyusun
+tamam ama bak düşürme sakın olur mu? *
-yok yokk düşürmem ben yaa dikkat etçem vallaa bak **
Gümm..........
+ayy eyvahhhh !!!!!!! düştü çocuk
- ...........(çoktan kayıplara karışılmıştır)
insanın ufkunu geliştiren sıra arkadaşı.
burnun sadece nefes almaya yaramadığını, temizliğin çok ta önemli olmadığını, gönüller hoş olduktan sonra melodilerin anlamını yitirdiğini de öğreten arkadaştır kendisi.. Toplum içerisinde farklı olmayı ilke edinmiştir. En önemlisi sıra arkadaşına değişik tonda sesler dinleterek, günün rutininden uzaklaştıran canayakın kişiliktir. *
Fırsattan istifade eder gibi sevdim seni ey yâr..
Fırsat bu fırsat der gibi...
Emrivaki yaptım aşkına, ipotek koyar gibi sevdim...
Hangi iki arada bir derede sevdiysem de seni,
Ben seni bir insanın sevebilme sınırının en hudutsuz noktasını çizer gibi sevdim.. velhasılı kelam yâr ben seni adam gibi, arsız kuytularda namusluca sevdim....
Gün, gece ve hatta gökyüzü..
Tüm silinmiş hatıralar ve tüm kabullenilmiş mantıksız acılarla dolu bu şehirden tekrar sesleniyorum sana..
Gittin; zaten gidecektin...
ve yanlızım kısacası.
Tüm hafızamın boşluk nöbetlerinde geliyorken bana hayalin, sen yokken saçmalayan tün ruhumla sana sesleniyorum.
Neden mi? inan bilmiyorum..
Bilmemezliğe vuruyorum tüm yollarımı,,, adeta kanıyorum her geçen martıyla sana...
ezanlarla kapanıyor gözlerim ve hatta açılmamasını bile diliyorum çocukça...
Sabahın ilk ışıkları karışırken senli uykuma, bir of ta benden gidiyor hesapsız..
kalbim artık yok gibi, ya da var mı ki?
umursamıyorum ve hatta gülüp geçmeyi marifet sayıyorum son günlerde...
Kıyametim hergün kopuyor buralarda.. inanmazsan, sor şurda duran küçük bibloya...
Şuurum günde 4 kez kapanıp gidiyor dizlerine.. Nerdesin..
Tüm baharlarımı ilaç kutularının arkasına saklamış hayat ve ben aciz, ve ben sadece zavallı yoluna..
Gün, gece ve hatta tüm gökyüzü..
Ya siz susun, ya da artık doğmasın güneş. Kalbimi acıtmasın tekrar keyfii...
Sitemlere kucak açan herkese selamlar söyleyin benden ve hatta ondan..
O mu? o değil...
sadece ben..
bol çikolata ve türevlerini tüketip, kendini eve kapatmak, aynaya bakmak istememek, dağıtmak, dağılmak ve yaklaşık 10 kilo daha alana kadar kimseyle görüşmemek. *
-Alo?
+Alooo kiminlen görüşüyorum?
-Siz kimi aramıştınız?
+Denizgül sen misin yavruuum?
-Hayır efendim. kimi aramıştınız?
+Ha yanlış oldu galiba?
-.... galiba
+dıııt..dıııtt.. dııtt...
Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için.
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın başını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında aşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.....
Her an her yerde karşımıza çıkabilecek bir çocuk tipidir kendisi.
Özellikle marketlerin ilgili reyonlarında kendini yerden yere atarak eylem yapan bu küçük eylemcinin çığlıkları, beyninizin bloke olmasına kalp atışlarınızın hızlanmasına ve sinirden çıldırmanıza sebep olacak boyuttadır. onları susturmak için yapabileceklerinizin aklınıza geldiği ve yüzünüzde sinsi bir tebessümün oluşması durumudur.**
Uzun bir yolculuğa çıkmadan önce yapılan en son bünyesel kontrollerin ardından, "yola çıktıktan sonra ya sıkışırsam" düşüncesi ile korkuya ve hatta dehşete kapılmak durumudur. Muhtemelen sürekli bu soru kafada dolaştığı ve hatırdan silinmediği için, en kısa sürede kişinin tuvalet ihtiyacı duyması muhtemeldir.
-yazıklaar olsun kızım aferin sana aferin
+ya anne tamam yeaaa ama tamam yani
-yok yok benim çekilcek çilem varmış, allah canımı alsada kurtulsam
+ya anne bi tööbe de öff yaa
-büyüt bu yaşa getir anasını beğenmesin, bıdı bıdı bıdı...
+yeter ya yeter öf
-....?!
+şeyy yani tamam anne ya bi sus ama sende susmuyosun ki, hadi öp barışalım
(surat ifadesi görülünce şımarıklık yapılır, ki ters tepme ihtimali de vardır)
-heee bi de ben öpiim yanii,, besle büyüt.....
+tamam pes tamam!! oyy nasıl da kızarmışşş banaa mmuuaahhh.. hadi barıştık mı?
-hemen şımar zaten,, maymun..
+....?!
geğiren kız ya da erkeğin, yer yarılsa da içine düşsem ve birdaha hiiiiiçç çıkmasam dediği durumdur. Bu hafızalardan silinmeyecek olan muhteşem doğa olayı, ya ilk görüşmeyi son görüşmeye çevirecektir; ya da ilişki uzun sürse bile, karşı taraf hep geğiren insan kişisiyle ufaktan dalga geçecektir.
eli sürekli el freninde konaklayan hocadır.
Aynı zamanda da ayağının altındaki fren pedalıyla sizi o kadar yavaşlatır ki normal şartlarda o kadar yavaş gitmeniz pek olası değildir.
-hocam ama sürekli frene basıyosunuz
+basmak zorundayım, sana kalsa yarım saate kalmaz ahirette oluruz.
-....
(arkadan gelen hızını kesemeyecek kadar yüklü bir tır görünür aynalarda)
+kızım gazaaa baasssssss
-ama hocamm??
+bassss dedim ezicek bizi baaaasssssss. Eşşhedüüenn...
-ablaaa bu dolaptaki neeeee
+puding ben yaptım...
-ıyyy bu ne lan nasıl bişi ki bu ööögggghhhh... hahahah
+yeme o zaman beeeee?!
-dur bi bakiim tadına madem o kadar emek harcadın.
+yemesene iğrençse allaaam yaa. Kime diyorummmm
-heheh ayyy tipe bak hemende şişermiş suratıı ayy bıdı bıdı bıdı
(son kase kalana kadar dolabın önüne kamp kurulmuştur çoktan..)
Eğlencelidir, bazen bayıltıcıdır, çoğunlukla da gariptir bu ilişki..