bir sormacam var tayyip bey size
-acaba nedir nedir?
çayda kahvaltıda yenir...
-tamam şimdi buldum.
püsküüt deyince akla hemen onun adı gelir.
-eti eti eti.
abdullah gül'ün cumhurbaşkanı olduktan sonra ankara'ya yakın diye kayseride bir çalışma konutu açması ve nerdeyse kayseriyi yarı başkent yapması durumudur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, son dönemde cumhurbaşkanlığı konusuna kilitlenen Türkiye'nin, görülmemiş bir ilkesizliğin ve ciddiyetsizliğin hüküm sürdüğü bir seçim sürecine şahit olduğunu ileri sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreci ''orta oyununa dönüştürdüğünü'' öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:
''Her işi ayağa düşüren ve çirkinleştiren bu çarpık ve çapsız siyaset anlayışından, en sonunda yüce cumhurbaşkanlığı makamı da nasibini almıştır. Bu süreçte yaşanacak zorlamaların Türkiye'ye büyük zararlar vereceğine inanan MHP, bu sorunun Türkiye'yi hırpalamadan suhuletle aşılabilmesi için aylar öncesinden başlayarak somut önerilerde ve samimi ikazlarda bulunmuştur.
TÜRKiYE BUNA LAYIK DEĞiLDiR
Önümüzdeki dönemde Türkiye'yi bekleyen de gölge ve güdümlü cumhurbaşkanlığı tecrübesi olacaktır. Devletin birliğini temsil eden 11.Cumhurbaşkanı'nın bu şekilde seçilecek olması, 87. kuruluş yıl dönümünü idrak eden Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk demokrasisi için bir utanç vesilesi teşkil edecektir. Türkiye buna layık değildir.''
Başbakan Erdoğan'ın bu süreçte sergilediği tavrın ''tek kelimeyle ilkesizlik ve sorumsuzluk örneği'' olduğunu savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
''Asgari devlet ve siyaset sorumluluğunu taşımayan Başbakan, adam gibi ortaya çıkıp adayım veya değilim demek cesaretini gösterememiş ve son ana kadar bekleyerek, bu önemli konuda bir işporta sürecini yönetmiştir.Ucuz bir kapkaç siyaseti zihniyetinin temsilcisi olan Başbakan, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde de bu kapkaç anlayışını rehber edinmiştir. Başbakan'ın tek seçici olarak ve parti içi hizipler arasında yürütülen pazarlık sonucunda belirlediği Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ismi son anda açıklanarak, AKP Meclis grubundan da kaçırılmıştır.
abdullah gul'ün yüz ifadesinin daima gülüyormuş gibi olması ve fettullah gulen'in yüz ifadesinin daima ağlıyormuş gibi olmasından dolayı bu kişilerin gülüp,ağlama da birer trend olması durumudur.
bugün bir sürü davadan yargılanan birinin cumhurbaşkanı olduğu takdirde dokunulmazlığı kalkacağı için, milletvekili kalayım şu davalardan da beraat edeyim diyerek korkudan cumhurbaşkanlığına kendisi yerine başkalarını aday göstermesidir. Sonra da çıkıp bizim için makam mevki önemli değildir demesidir. Makam mevki önemli değilse neden başbakan değilken başbakan olan birini istifa ettirip yerine oturdun diye sorarlar insana...
4 kasım 2007 de türk milletinin kendi iradesini kötüye kullananlardan hesap soracak olmasıdır.
öyleki seçtiği bir hükümet,seçilmemiş birini iktidarının gücüyle bir ilde seçtirtiyor sonra o seçtirdiği kişi başbakan yapılıyor sonra o başbakan tesbitlerim sonucu beni başbakan yapıp başbakanlık makamından ayrılan kişiyi cumhurbaşkanı adayı ilan ediyorum diyor. sonra demokrasiden bahsediyor. nerede demokrasi? 550 milletvekili kendi başına aday olamıyor mu? ya da açıkladığınız aday kendi başına adaylığını ilan edemiyor mu? buna yeteneği olmayan bir cumhurbaşkanı adayı halkın güveninin kalmadığı bir meclis tarafından zoraki olarak,dikta rejimlerindeki gibi kaldır indir ellerle cumhuriyet gibi bir rejimin başına başkan seçilirse hangi yetenekle bu millete ve cumhur'una başkanlık yapacak?
4 kasımda bu küçümsediğiniz halk sandıkta hesap soracak!
uludağ sözlükte de üyeliği olan tholga işten kalan boş vakitlerinde halkla vakit geçiriyor ve parlak deneyimine uludağ sözlük,ekşi sözlük,sosyomat,zamane sözlük,3 harf sözlük,lafmacun.org,izmir sözlük ve diğer sözlüklere üye olup fikir teattisi yaparak devam ediyor.
7 ağustos 1978 tarihinde dünyaya geldi. liseyi alman lisesi 'nde okudu. darmstadı üniversitesi'nde sosyoloji, mainz üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat ve madrid complutense üniversitesi'nde fransız filolojisi öğrenimi gördü. ne yazık ki okuduğu üniversitelerin hiçbirini tamamlayamadı. halen bilgi üniversitesi karşılaştırmalı edebiyat bölümünde öğrenci. öğrencilik kariyerinin yanı sıra, radikal iki, milliyet popüler kültür, medyatava, picus, öküz gibi bir çok yayın organında makaleleri yayımlanmuş, gazete haberturk'te köşe yazarlığı yapmıştır. beni kalbimden vuranlar var ya ilk romanıdır. henüz deşifre olmamış ekşi sözlük yazarıdır aynı zamanda.
1983 doğumludur. liseyi galatasaray lisesinde,üniversiteyi santana university'de marketing manager olarak okudu. ardından master'ini harward'da siyaset üzerine yaptı. 2006'da Türkiye'ye dönen tholga şu anda bir holdingde yönetim kurulu başkanlığı yapmakta.
Uludağ Sözlük gerçekten Ekşi Sözlüğe üye olamayanların yeri mi? Yoksa Uludağ Sözlükte de kaliteli yazarlar var mı? Uludağ Sözlük Ekşi Sözlüğün klonu olmayı kabullenmekle hata mı işledi? gibi sorulara cevap arayan sitedir.
2 günde 10 şehit verilmesine rağmen akp'nin hala ses çıkarmaması durumudur.
Fidan gibi yiğitler vatan bölünmesin diye gözünü kırpmadan canlarını siper ediyor. Yöneticilerimiz Çankayadaki koltukla meşgul...
Ateş düştüğü yeri yakıyor
Uzman Çavuş Hakan Hanın cenaze töreninine iştirak eden binlerce Erzurumlu terör örgütüne lanet yağdırdı.
Acı üstüne acı
Bitlisin Çeltikli mevkiinde, PKKnın mayın tuzağında şehit olan Asteğmen Sertaç Uzun ve Uzman Çavuş Hakan Han ile Uzman Çavuş Kaşif Arslanın acı haberinin üzerinden 24 saat geçmeden Şırnaktan da 3 vatan evladının şehadet haberi geldi.
Çatışma çıktı
Şırnakta teröristlerle girdikleri çatışma sırasında Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan, Er Şeref Bulut ile korucu Metin Kaya şehit düştü. Bingöl Yayladere kırsalındaki bir başka çatışmada ise 3 Mehmetçik daha can verdi. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
48 saatte 9 şehit
Bitliste, 2 askerimizin şehit düştüğü yerde 1, Şırnak ve Bingölde ise 3er vatan evladı daha teröre kurban gitti
Bitlisin Çeltikli mevkiinde, önceki gün PKKnın kurduğu tuzakta şehit olan Asteğmen Sertaç Uzun ile Uzman Çavuş Hakan Hanın acı haberi evlerine ulaştığı saatlerde aynı bölgede Uzman Çavuş Kaşif Arslan da şehit düştü. 3 şehidimiz için cenaze törenleri düzenlendiği dün, 3 vatan evladı Şırnakta, 3 askerimiz de Bingölde teröre kurban gitti. Şırnakta teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda 1 jandarma uzman çavuş, 1 er ve 1 korucu şehit oldu. Şırnak Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Bestler Dereler bölgesinde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlar sırasında bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşıldığı, ateş açılması sonucu Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasanın şehit olduğu kaydedildi. Ayrıca, dün Küpeli Dağı bölgesinde de güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonlar sırasında bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşıldığı, çatışma sonucu Piyade Komando Er Şeref Bulut ile geçici köy korucusu Metin Kayanın şehit olduğu bildirildi. Öte yandan Bingölün Yayladere kırsalında sürdürülen operasyonda bir grup teröristle sıcak temas sağlandı. Çıkan çatışmada, 3 askerin şehit olduğu bildirildi. Bölgede operasyonların sürdüğü kaydedildi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yapılan açıklamada ise Şırnak ve Bitlisteki çatışma ve operasyonlarda, 8 güvenlik görevlisi ve 1 geçici köy korucusunun yaralandıkları, 1 teröristin de cesedinin bulunduğu bildirildi.
Şehit Uzman Çavuş Hakan Han ise, Erzurumda Lalapaşa Camisinde kılınan cenaze namazının ardından Tepeköyde toprağa verildi. Cenaze töreninde Şehitler ölmez, vatan bölünmez, Bayrağa uzanan eller kırılsın ve Kahrolsun PKK sloganları atıldı.
Şehit Uzman Çavuş Kaşif Arslan için Tatvan Askeri Hastanesi bahçesinde tören düzenlendi. Şehit Kaşif Arslanın cenazesi karayolu ile memleketi olan Samsunun Havza ilçesi Demiryurt köyüne gönderildi.
Görev yerinde 14. günüydü
Şehit Asteğmen Sertaç Uzun için düzenlenen cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt da katıldı
Bitlisin Tatvan ilçesindeki birliğine 14 gün önce teslim olan ve arazi taraması sırasında terör örgütünün döşediği mayına basarak şehit olan Asteğmen Sertaç Uzun Ankara Elmadağında düzenlenen askeri törenle toprağa verildi. Şehit Asteğmen Uzunun cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Karakuvvetleri Komutanı Orgeneral ilker Başbuğ, Jandarma Genel Komutanı Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ankara Valisi Kemal Önal ile çok sayıda askeri ve sivil erkan katıldı. Kırıkkale Üniversitesi Kimya Bölümü mezunu, 24 yaşında şehit olan Asteğmen Uzunun annesi Selma Uzun sık sık oğlunun tabutunu okşarken, babası Faruk Uzunun güçlükle ayakta durduğu gözlendi. Şehit Asteğmenin cenazesi Elmadağ Kargalı Şehitliğine defnedildi.
Dimdik yürüyelim
Tören sırasında, şehit asteğmen Sertaç Uzunun annesi Selda Uzun, baba Faruk Uzunu teskin ederken, Şehidin yanında dimdik yürüyelim.
Yapanlar utansın. Aziz şehidin babası oldun,
ben de annesi oldum. Üzülme dedi.
Uzman Çavuş geride 1.5 yaşında evlat bıraktı
Şırnakta güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK mensupları arasında çıkan çatışmada şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan, bugün Adananın Saimbeyli ilçesinde toprağa verilecek. Şırnakın Bestler Dereler bölgesinde, güvenlik güçlerince düzenlenen operasyon sırasında, terör örgütü mensuplarınca açılan ateş sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş
Muhterem Yağbasanın Saimbeylide yaşayan annesi Fatma Yağbasan haberi alınca gözyaşlarına boğuldu. Taziye ziyaretinde bulunanlarca sakinleştirilmeye çalışılan acılı anne, Vatan sağ olsun. Ben de bir kınalı kuzu şehit verdim dedi. Evli ve 1.5 yaşında bir kız çocuk babası olan Yağbasanın cenazesi, bugün öğleyin düzenlenecek törenin ardından toprağa verileceği bildirildi.
intikamı alındı
Şırnakta, jandarma uzman çavuşun şehit edilmesi olayına karıştığı belirlenen 1 teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. Valilikten yapılan açıklamada, 08 Nisan 2007 tarihinde Şırnak ili Bestler Dereler bölgesinde, güvenlik güçlerince icra edilen operasyonlar esnasında, 07 Nisan 2007 tarihinde Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasanın şehit edilmesi olayına karışan gruba mensup bir terör örgütü mensubu, 1 adet roketatar ve 5 adet mühimmat ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir denildi.
Muhterem Yağbasanın babasının iki evlilik yaptığı ve 12 kardeşin en küçüğü olduğu belirtildi. Şırnakta 5 yıldır görev yapan şehit uzmanın, evli ve 1.5 yaşında bir kız çocuğu olduğu öğrenildi.
Şırnak şehitlerini böyle uğurladı
Şırnakın Küpeli Dağı bölgesinde güvenlik güçlerince düzenlenen operasyon sırasında çıkan çatışmada şehit olan Şeref Bulut için ise memleketi Uludere ilçesi Şenoba beldesinde tören düzenlendi. Cenaze törenine, şehit er Bulutun yakınlarının yanısıra Şırnak Valisi Selahattin Aparı, 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Ahmet Yavuz ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bulutun cenazesi, belde mezarlığında toprağa verildi. Cenaze töreninde vatandaşlar 50 metrelik Türk bayrağı taşıdı.
En yüksek mertebeye ulaştı
Şırnakın Güçlükonak ilçesinde teröristlerce şehit edilen geçici köy korucusu Metin Kayanın cenazesi, düzenlenen törenle toprağa verildi. Güçlükonak ilçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen cenaze töreninde konuşan Akçay Tugay Komutanı Tuğgeneral Salih Ulusoy, dünyada kazanılabilecek en yüksek mertebenin şehitlik olduğunu söyledi.
Yine yamukluk peşinde
iftira Nobelcisi Pamuk Orhan, Ermenilerin sözde soykırım günü olarak andıkları 24 Nisan'da Fransa'da konferans verecek
Orhan Pamuk, hinlikten vazgeçmiyor. Türkler bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürdü. Kimse söylemiyor. Bari ben söyleyeyim diyerek, Nobel Ödülü alan Pamuk, Ermeni Diasporası nın yuvası haline gelen Fransa'nın başkenti Paris te iki konferans verecek.
Üstelik, Pamuk Orhan ın konferans tarihinin Ermeni lerin sözde soykırım günü olarak kabul ettikleri ve andıkları 24 Nisan gününe ayarlanması �Yamuk yazar yine hinlik peşinde dedirtti.
Özellikle, Fransa daki Ermeni yayın organlarının, Pamuk un konferansları ile ilgili olarak şimdiden basın açıklamalarıyla duyurulara başlaması dikkati çekiyor.
Ermeni yayın organları, Orhan Pamuk, 24 Nisan ın ne anlama geldiğini iyi biliyor, bu nedenle, konferansların Pamuk un Ermeni meselesi hakkındaki açık görüşlerini tekrarlaması bakımından doğru zaman yaygarasını yapmaları, Pamuk un, yamukluğu nu açıkca gösteriyor. Pamuk Orhan ise, 24 Nisan da Paris te Ermeni diasporası nın gölgesi altında düzenleyeceği konferansla ilgili konuşmaktan kaçınıyor. Gazetecilerin sorularını cevaplamayan Pamuk, sadece ABD ye gidişinin abartıldığını söylemekle yetindi. Ermeni yayın organlarının açıklamalarından hareket eden gözlemciler ise, Pamuk un Fransa da da Türk milletine iftira atmaya devam edeceğini, şimdiki amacının satmayan kitaplarını pazarlamak olduğunu belirtiyorlar.
Ermeni Diasporası Pamuk Orhan ı Paris te ağırlayacak
Sayın Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt,
Muhterem Orgeneralim,
Basında ve televizyonlarda çıkan haberlerden Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı birliklerin Irak-Türkiye sınırına PKKnın ilkbaharda başlaması kuvvetle muhtemel geçişlerini durdurmak amacı ile sevk edildiğini, bu birliklerin sınırdan içeri kademeli olarak yerleştirildiklerini izliyoruz.
Yine basından izlediğimiz kadarı ile AKP hükümetinin terörist örgüte desteklediği 23 Şubat 2007 tarihinde yapılan MGKda sizin tarafınızdan ortaya konulan kanıtlar ile bir daha sabit olan KDP ve KYB ile görüşme yapma isteği ortadan kaldırılamamış ve AKP hükümeti her iki terör destekçisi partinin yetkilileri ile görüşmelere başlamışlardır.
Bu çerçevede Başbakan Erdoğan KYB Başkanı Talabaniye geçmiş olsun dileklerini iletirken Dışişleri Bakanı Gül de Barzaninin en yakın adamı Hoşyar Zebari ile Kahirede görüşmüştür. Şimdi Nisan sonunda istanbulda yapılması planlanan uluslararası toplantıya AKP hükümeti tarafından Irak adına Başbakan El Maliki yerine Talabaninin davet edilmesinin planlandığı haberleri basında yer almaktadır.
Muhterem Orgeneralim,
Sizce de malum olan bu hususları tekrarımın nedeni, PKK, KDP ve KYBden aldığı destek ile sınır boyuna vatan savunması için giden gençlerimizi katletmek üzere hazırlanırken, AKP hükümeti bu terör destekçileri ile yoğun bir görüşmeyi planlaması ve bu sözde diplomatik sürecin Türkiye için doğuracağı olumsuz sonuçlardır.
Birkaç yıldan bu yana olduğu gibi bu yıl da K. Iraktan Barzaninin silahlandırdığı PKKlı teröristler Türkiyeye girecek. Alçakça saldırılarını gerçekleştirecekler. On binlerce insan şehit cenazelerinde yürüyecek. Siyasetçiler yine Türk milletine söylenen en büyük yalanı terör ile bir yere varılamaz yalanını söyleyecekler.
Bütün bunlar olurken Barzaninin TIRları Mersin serbest bölgesinden içinde PKKya gidecek silahlar dahil mallarını yüklemeye devam edecek. Habur sınır kapısı sonuna kadar açık, işleri yapmaya Barzaniyi beslemeye devam edecek. Yazın sonunda askeri birlikler şehitlerini toprağa vermiş, sakatlarını rehabilitasyon merkezlerine yollamış, gazilerini hastanelerde iyileşmeleri için bırakıp, kışlalarına geri dönecekler.
Muhterem Orgeneralim,
Bu noktada size önemli gördüğüm bir hadiseyi aktarmak istiyorum. Balıkesir milletvekili Turan Çömez ve Akşam gazetesi yazarı Güler Kömürcüyü K. Irak ziyareti sırasında Barzaninin danışmanı ve K. Irakta 160 milyon dolar tutarında iş almış bir işadamı sıfatı ile karşılayan ilnur Çevik, Barzaniyi ve K. Irakı iyi tanıyan bir insan olarak 13 Ocak 2007de The New Anatolian gazetesinde dikkatinize sunmak istediğim çok önemli bir makale yazdı.
Çevik şöyle diyor: Kürtler, iran ile olan ilişkilerinde hep aşırı derecede ihtiyatlı oldular çünkü iranın Irakın diğer bölgelerini olduğu gibi onların bölgelerini de istikrarsızlaştırma yeteneğine sahip olduklarını biliyorlar. Çevik bir de örnek veriyor. 11 Ocak 2007de Tahrandan Erbil havaalanına gelen uçaktan inen yolcuları Amerikan askerleri sarıyor, üç saat ayakta tutuyor, arıyor, bazı yolcuları tutukluyor ve pilotlara kötü davranıyorlar. 12 Ocak 2007de Tahran, K. Irak sınır kapısını kapatıyor. Bundan dolayı Barzani, Tahrandan korkuyor.
Barzani ve Talabaninin irandan bu kadar çok korkmasının nedeni Tahranın Irak siyasetinin Türkiyeden çok daha tutarlı olmasıdır. Sanılmasın ki, Tahran Irak ile hiç ticaret yapmamakta, bundan dolayı sınırlarını kapatınca büyük bir şey kaybetmemektedir. 2006 yılında Türkiye, iran ve Suriyenin Irak ticaretindeki payları bilinen rakamlara göre yüzde 21 ile 20 arasındadır.
AKPnin izlediği sınırlarımızdaki sorunlar, K. Irakta ve bu bölgede Kürtlerin yaşadığı sorunlarda dahil, sınır aşan ekonomik karşılıklı bağımlılık yaratılarak aşılabilir şeklinde ifade edilebilecek politika, Barzani ve Talabani denkleminde kısa ve orta vade de iflas etmiştir. Türkiye, K. Iraka büyük bir ekonomik destek politikası uygulamış olmasına rağmen bunun karşılığını asla alamamıştır. Barzani ve Talabani, bir yandan Iraktan ayrılarak bağımsız bir Kürt devleti kurmanın altyapısını hazırlarken, öte yandan Türkiye içinde siyasal rekabete girdiği PKKya yoğun bir terör desteği vermeye devam etmektedir.
Muhterem Orgeneralim,
Kısa bir süre önce yaptığınız cesur bir özeleştiride K. Irakta ortaya çıkan durumda Türkiyenin de büyük hatası olduğunun, izlenen politikaların bugünkü sonucu doğurduğunun altını çizdiniz. Doğrusu, Türkiyenin K. Irak politikası 1994 sonrasında tamamen Genelkurmay Başkanlığının denetimine girdiğine göre, K. Irak politikasında ortaya çıkan stratejik mağlubiyette en büyük hata Genelkurmay Başkanlığına aittir. 1990lı yıllarda, komuta heyeti hayati tehdit olan bağımsız Kürt devleti ile milli tehdit olan PKKyı doğru değerlendirememiştir. Bunun neticesinde PKKnın yenilmesi pahasına Barzaninin önü çok boyutlu olarak açılmıştır.
Aynı süreçte, 1958-1974 sürecinde Kıbrısta mükemmel bir özel harp faaliyet ile Türk Mukavemet Teşkilatını örgütleyen Genelkurmay Başkanlığı, K. Irakta Türkmenlerin örgütlenmesinde Türk silahlı kuvvetler tarihinin en başarısız girişimlerinden birisini ortaya koymuşlardır. Konunun detaylarına girmenin çok faydalı olmadığına inanıyorum. Ancak sizin cesur ve dürüst özeleştirinizden sonra Genelkurmay Başkanlığının ve Türkiyenin K. Irak politikasında köklü bir değişikliğin zamanının geldiği daha da açık görünmektedir.
Her şeyden önce görünmesi gereken gerçek K. Irak politikasının başarılı bir şekilde şekillenmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin temsil ettiği milli güç unsurunun değil, Türkiyenin diğer güç unsurlarının da devreye sokulması gerekmektedir. Bunlar sırası ile ekonomik güç, politik güç, kültürel güç, istihbarati güç, anti-terörist güç, diplomatik güç şeklinde sayılabilir.
Barzani ve Talabani üzerinde kısa vadede sonuç almak için Türkiyenin ekonomik gücünü yaptırım gücü olarak kullanmasının zamanı çoktan geçmiştir. Artık hiç vakit geçirmeden K. Irak bölgesine yönelik olarak ekonomik ambargo politikasının uygulanmasının zamanı gelmiştir. Ekonomik ambargo konulurken, ambargonun kalkması için a)Kerkük referandumunun ertelenmesi, b) PKK terör çetesine desteğin kesilmesi, c) Ovaköy sınır kapısının açılması talep edilmelidir.
Habur sınır kapısı kapatılırken, artık son aşamasına ulaşmış olan Akçakale sınır kapısı derhal açılmalı ve Irak ile ticaret Suriye yolu ile yapılmalıdır. Habur sınır kapısının kapanması gözü para hırsı ile kararmış ve Türk askerinin kanı, Türk devletinin bütünlüğü, Türk milletinin yüksek menfaatleri pahasına üç dolar kazanma hedefi içinde olan çevrelerden muhalefet gelecektir.
Muhterem Orgeneralim,
Milli menfaatlerimizin gerçekleşmesi doğrultusunda bu muhalefeti aşmak sizin omuzlarınızdaki görevdir. 2006 yazında bu ülke iki hafta içinde sizin yüksek kumandanız altındaki 10dan fazla gencini şehit verdi. Genç bir subayımız evinde karısı ve çocuğunun önünde katledildi. Bu sırada Habur sınır kapısı KDP, KYB ve PKKyı çok boyutlu olarak finanse etmeye devam etti ve bugün de ediyor. 2007 Nisannın daha başlangıcında 6 şehit verdik. Artık Tahran kadar olup, Habur kapısını kapatmalı ve Barzaniye gereken dersi verilmelidir.
Eğer Atatürkçülük, istiklali, milli egemenliği, milli menfaati kayıtsız ve şartsız her şeyin üzerinde tutup savunmak ise, bir kısım vatandaşımızın Tahrandaki duruş, Ankaradaki duruştan daha Atatürkçü diye düşünmeye başlamasını şaşırtıcı bulmamak gerekir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana karşılaştığı en büyük tehdit ile karşı karşıya olduğu tespitini yapan zat-ı aliniz sanırım, devletinin kuruluşunda gösterilen iradeyi, şimdi devletin korunması konusunda göstermek için tereddüt etmeyeceksiniz.
Allah yardımcınız olsun
içten ve samimi saygılarımla
barzaniden nefret eden bir türkün hayal edebileceği andır. olay şöyle gelişir barzani yakalanır içi köpeklere yedirilir dışıda ibret olsun diye korunarak içine saman doldurulur.
ıssız bir adada mesud barzani ile karşılaşmaktır. bir türk genci karşılatığı anda barzaniyi yok edebilir, yada denize atıp köpek balıklarına yem edebilir.
Bingöl'ün Yayladere ilçesi kırsalında devam eden operasyonda 1 uzman çavuş şehit oldu. Edinilen bilgiye göre, Bingöl-Tunceli sınırındaki Yayladere kırsalında dün başlatılan operasyonlara devam ediliyor.
Gece teröristlerle sağlanan sıcak temasın ardından çıkan çatışmada, Bingöl il Jandarma Komutanlığı Özel Harekat Taburu'nda görevli Uzman Çavuş Hasan Yollu'nun şehit olduğu öğrenildi.
Şehit Uzman Çavuş Yollu'nun Çorum'un Sungurlu ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğu bildirildi. Bu arada, söz konusu operasyon bölgesinde dün teröristlerle sağlanan sıcak temasta 3 asker şehit olmuştu.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gülün, Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı ve Irak Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzaninin son açıklamalarına ilişkin olarak ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile telefon görüşmesi yaptığı öğrenildi.Edinilen bilgiye göre Gül, Barzaninin "Türkiyenin Kerküke müdahale etmesi durumunda, kendilerinin de Diyarbakır ve diğer kentlerle ilgili işlere karışacakları" yönündeki sözlerinin ardından, cumartesi günü Riceı telefonla arayarak, konuya ilişkin duyulan rahatsızlığı iletti.
Görüşmede ayrıca, genişletilmiş Irak toplantısıyla ilgili sürecin değerlendirildiği belirtildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Kürt kökenli Türk vatandaşlarının siyasi koruyuculuğuna heveslenen peşmerge bozuntusu Barzani'nin emrinde olan bir partinin de bugün Türkiye'de yasal siyasi parti hüviyetiyle açıkça melanet icra edebildiğini'' belirterek, Türkiye'ye kin ve düşmanlığını her vesileyle kusan Barzani'nin tahriklerinin, savaş ilanı boyutlarına taşınarak tırmandırıldığını kaydetti.
Barzani'nin açıklamaları karşısında hükümetin sessiz kaldığını da savunan Bahçeli, ''AK Parti hükümetinin öngördüğü yegane tedbirin ise Barzani'yi Amerika'ya şikayet etmek'' olduğunu ileri sürdü.
Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti:
''imralı canisinin, PKK'nın, Türkiye'deki etnik bölücülerin ve Barzani'nin etrafında kenetlendiği bu Büyük Yıkım Projesi'nin karşısında, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin sessizliğinin ne anlam taşıdığını Türk milleti elbette değerlendirecek ve vicdanında en doğru hükme varacaktır. AKP döneminde Türkiye'nin iç ve dış güvenliği çok vahim tehdit ve tahriklerle karşı karşıya bırakılmış, terörle mücadele zaafa uğratılmış ve etnik bölücülüğün cüret ve cesaret kazanacağı bir ortam bilerek hazırlanmıştır.
Başbakan Erdoğan; Türk milli kimliğine karşı duyduğu alerji ve kompleksiyle, tedavi kabul etmez kronik Türk milliyetçiliği düşmanlığıyla, terörün azmasının şartlarını hazırlamak ve etnik bölücülüğün önünü açmakla, Türkiye'nin bölünme reçetelerini siyasi gündeme sokmakla, PKK meşru muhatap alınarak bölücülerin istediği zeminde siyasi çözüm süreci başlatacağı ümitlerini yeşertmekle ve Barzani karşısında Türkiye'yi küçük düşürmekle, imralı canisinin, PKK'nın, etnik bölücülerin ve Barzani'nin ümit ve cesaret kaynağı haline gelmiştir.
Bahçeli ''tarihi hesaplaşma günü geldiğinde, Türkiye'nin varlığına kastedenlerin çok ağır bir bedel ödeyeceğini ve Türkiye'ye ihanet ve husumetin cezasız kalmayacağını'' ifade etti.
Devlet Bahçeli, ''Türkiye'ye küstahça dil uzatarak sonlarını hazırlayan peşmerge bozuntularına hadlerini bildirmek artık kaçınılmazdır. Bu sadece bir zaman ve vade meselesidir'' görüşünü bildirdi.