belki de hep birlikte beyaz bi kamyonete doluşuruz
üstümüzden geçen uçakların sesleriyle boğuşuruz
hani şu şarkıdaki gibi değil senede bi kaç gün kavuşuruz seni seviyorum ama bunları yüzyüzeyken konuşuruz
murat menteş'e selam çakan, orhan baba'yı anan ve gülümseten bir yüzyüzeyken konuşuruz şarkısı.
yürünmeyecek kadar
ıslanmış sokaklar
`taşıdığı kafalardan
şikayetçi ayaklar`
bana reva mıdır bu?
taksisiz duraklar
şimdi hiç hâlim yok
yürümeye eve kadar
`gencebay çalarken
taksiden inilmez`
bizim eve ayakkabıyla
girilmez
yüzyüzeyken konuşuruz'un "müzik hayvanı'ndan çıkacak, henüz ismi belli olmayan EP'den, trailer niyetine" diyerekten paylaştığı güzelim şarkı:
bu hikaye bu akşam bitecek büyük ihtimalle
ama iyi bir insansın sevgilim sen de kendi özünde
bu olmak zorunda artık, inkar etmek anlamsız
ikimiz de yaşayacağız öyle ya da böyle
`madem umuttan bu denli yoksunsun
her şey şimdi, şu an, burada son bulsun`
duymak istediğin her şeyi duydun
artık vicdanın rahat, daha ne bekliyorsun
hiçbir ortak düşüncemiz yokmuş geleceğimiz hakkında
hiçbir yere varamayız böyle sabaha kadar konuşsak da
kimseyi suçlayamayız ikimiz de hatalıyız
söyleyebileceğim tek şey, sabah git çıkma bu yağmurda
söz - müzik: kaan boşnak
düzenleme: yüzyüzeyken konuşuruz
mabel matiz'in "yaşım çocuk" albümünün 11.şarkısı. bilenler bilir, bu şarkının eski adı daha da güzeldir. ama adı her ne olursa olsun, gerçek olan şudur ki bu şarkı büyülüdür. içinde geçen
"kahrımızdan ölmeden önce, son bir kez sevişelim senle.."
cümlesi ile vurur bizi, vücudunun en ölümcül makinesiyle.
kalk gel unut kaybet o şehri
benim kalbim ritmik atmıyor sensiz
yordun bak kendini sonunda
bak aşkın para etmiyor orada
umut çiçek açar dalında
her şey doğru giderse yolunda
feryat figanı ahı sende
sen duy beni dinlemesen de
kaçma bensiz
hadi gel bulalım ufak bir pansiyon
yaklaş yükseldi mi tansiyon
olmaz sensiz
durma bensiz
uçsuz bucaksız bir uçurum oluyor
yürek; gelen korkuyor,
giden ise görünmüyor.
tüm bu kayboluşların ardından
insan ister istemez haykırıyor:
"kayıp aranıyor!"
"hiç keşfedilmeseydi ele ele
tutuşmak, keşke sadece gözlerimizle
kirletseydik birbirimizi. işte o zaman
gözyaşlarıyla ödeyebilirdik kirli
geçmişlerin bedelini."
ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümünün 10.şarkısı. pek naif başlayıp nakaratta enfes çığlıklara ulaşır. siz de bağıra bağıra eşlik etmek istersiniz. sözleri:
evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar
gelir giderler, dünyayı bezer dururlar
göklerin eteğinde, toprağın koynunda
doğdukça doğacak daha neler neler var
ne güzel gün, hava ne sıcak
ne güzel gün, hava ne serin
bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik ya da bu yolun ucunu görebilseydik
o umut da yok bu umut da
hiç değilse, otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik
yağmurla kar rüzgarda dans etmekte
kediler kuşlarla göz göze gelmekte
ekim, kasım, aralık pencereler bulanık
bak bak bak bak, kapılar açılmakta
dert boşluğunu bulmakta
vah vah vah vah, hah hah hah hah
eyvah o gelmekte!
darılacağız, kapanacağız, sıkılacağız
kış suçlu çok!
ekim, kasım, aralık pencereler bulanık
bak bak bak bak, kapılar açılmakta
aşk boşluğunu bulmakta
vah vah vah vah, hah hah hah hah
eyvah kış gelmekte!
göksel'in 8. albümü "bende bi' aşk var" dan bir şarkı. sözleri de şöyledir:
kokunu aldım geldim,
biliyordum buradaydın.
ben artık tesadüflere inanmıyorum
çağırdığında geldim,
kalbinden seslendin.
ben artık hiçbir şeye şaşırmıyorum
yabancı mısın sahi?
düşman mıyız sahi?
yedi yılı hafızandan sildin
unuttun mu sahi?
inanmıyorum, unuttun mu sahi? x4
aklımı tuttum geldim,
ne kadar çok özlendin
ben bir kez sevdiğimden kopamıyorum
yasaklı mıyım sahi
düşman mıyız sahi?
yedi kilidi kalbine vurdun
açılmaz mı sahi?
inanmıyorum, unuttun mu sahi? x2
ben miyim sende gördüğüm?
yüzünü yasak rüyalarda öptüğüm
inanmıyorum
inanmıyorum, unuttun mu sahi? x5
''üzerinde gidip geldiğim şehri ve şehrin bütün meleklerini gülümsetiyorum bu gece. kanatlarım biraz daha büyüyor, içine girip çıktıkça istanbul'un. bekle beyoğlu, biraz daha bekle. bu gece her şeye geç kalmak istiyorum. önce sen boşal. kimse yokken içinde, sevgilimle el ele yürümek istiyorum üzerinde...'' (arka kapak)
nil karaibrahimgil'in doğan kitaptan çıkan, hürriyet kelebek ekindeki seçme köşe yazılarından oluşan, naif, sevimli kitap.
bir de sitesi vardır http://www.nilinkelebekleri.com diye. yazılar, yorumlar ve sevgi ile belli bi büyüklüğe ulaştığında nil bir ağaç dikerek kitabı için kullanılan kağıtları doğaya yeniden iletecekmiş.
mahreminizle siz ne kadar da güzelsiniz
kıyamam tanrınıza, eğer tanrımı afferderseniz
yemleriniz kafa yapıyor ama gördüm, geçici
dişleriniz canıma batıyor ama can da uçucu
"neşe"lerimizi "köşe"lerinizle değiştirirken
düşlere masallara kirli kondomlar giydirdiniz
politize şefkat! hümanize şiddet!
barışırsa ruhum, eşele ve mahvet!
biri yasak derdinde
kimi ahlak uğrunda
yok!
dünyayı assan da
beni kessen de
bu şarkı bitmez!
bu müzik susmaz
bu şarkı bitmez
bu müzik susmaz bu şarkı bitmez
bitmez bitmez bitmez
ama bitti!