daha önce yaptığım ve hala da keyifle yapıyor olduğum şarkı çevirilerinin video haline getirilmiş hallerinden oluşacak küçük çaplı, naçizane bir türkçe altyazılı yabancı müzik video projesi.
"anlamadan dinlemeyin!
'anlamadan dinleme', yabancı şarkıların internet ortamındaki rezalet derecesinde kötü şarkı çevirilerinin yarattığı kirlilikten yola çıkan; şarkıların doğru ve ruhuna uygun türkçe çevirilerle dinlenmesini sağlamak (aynı zamanda 'şarkılar çevrilmez, çevrilirse anlamsız olur!' anlayışını yıkmak) için başlatılmış bir projedir."
youtube üzerinden yayın hayatına birkaç gün önce başladı; daha çiçeği burnunda.
müdürü hakkinda cikan taciz iddialarinin bir ögretmen tarafindan kurulan bir komplodan ibaret oldugu sonradan anla$ilan, istanbul büyükcekmece'de bir lise. *
yıllardır yönetim ve yürütme konularında olabildiğine saçmalayan ve saçmalayıp öğrencileri canından bezdiren fakültedir.
yıllardır giderleri değişmemesine rağmen, harç miktarları ısrarla artmaktadır ve bu artış bu sene zirveye çıkmıştır diğer bir sürü saçmalıkla birlikte.
ingilizce öğretmenliği lisans programı denen bu bölümdeki koordinatörler 70 geçme notu ister, altını ff sayarlar, koşullu geçme notu yoktur. bunlara alışırsın. artı, bütünleme sınavları kaldırılmıştır, yaz okulu zaten yoktur. sınavlarında notların beklediğinden düşük gelir kağıdını göremezsin dilekçelerin siklenmez, buna alışırsın.
ödeyeceğin harcı sana 1 hafta önceden açıklarlar, tabii ki biz zenginiz karun kadar, o yüzden. buna alışamazsın ama "ne yapalım bitecek" dersin, ailen perişan olur, sen perişan olursun, 69.80 ile dersten bırakırlar siklemezler. kredilerde hesaplama hatası yaparlar, fakat hatalarını ders başına atanan kredi değerini düşürmek yerine üst limiti yükselterek kapatırlar niye? bir kredi o vicdansız mahluklar için 10 tl demek, bu bölümün binlerce öğrencisi var vazgeçilir mi o kardan?
peki, ulan vicdansızlar, kredi başına 10 tl aldığınız için, sırf daha fazla kar edebilmek adına tek dersi * 4'e bölüp 2 döneme yaymak ne demek lan?
şimdi diyeceksin ki "kazanmasaydın kardeşim?" öyle olmuyor işte, üniversiteye girmek özellikle 2006-2007 döneminde, dil bölümü açısından konuşmak gerekirse inanılmaz derecede zordu ve biz kazanabileceğimiz en iyi bölümü kazandık anadolu öğretmen lisesi öğrencileri arasından. bu bölüm iölp.
şimdi kışta kıyamette, ben sırf son dönemim olduğu için, sırf bitse de kurtulsam dediğim için 11 gün içerisinde, gelir düzeyi düşük bir ailenin ferdi olarak 635 tl ödemek zorundayım, 24 şubat'a kadar. sırf okumaya çalışan birinin çektiği bu sıkıntıların hesabını kim verecek? bu 635 tl yüzünden ailemle birlikte yaşadığım evin doğalgazı kesildiği zaman, ısınmama kim yardım edecek? elektrik ihbarnamesini komşulardan kim saklayacak?
konuşmam ve rahatlamam gerekiyordu, diğer mecralarda dile getirdiğim, fakat tabiri caizse üniversite yönetimi tarafından zerre siklenmeyen bu durumu bir günde binlerce kişinin okuduğu bu platformda da dile getirmem gerekiyordu. zira artık, canıma yetti.
flatcast'ın blogspot'a embed edilmiş haliyle hizmet veren bir radyo istasyonu. chat seçeneği var, istek yapılabiliyor. dinleyebilmek için ufacık bir eklenti indirilip tarayıcının yeniden başlatılması gerekiyor. genellikle alternatif, 90s ve istek olursa metal gidiyoruz.
"çok bilirdin, az susardın, yanılmazdın; en iyi sendin, hep yenerdin; kazanırdın sonunda."
ne oldu peki? ne değişti kendime baktığımda gördüğüm şeylerde de, bu sözlerle bu yazıyı birleştirip günah çıkarmaya başladım?
şunu farkettim geç olsa da, herhangi bir insan, dünyasının, kendi etrafında döndüğünü farketse de, kendi dünyasını kapsayacak büyük bir kazanımın/kaybedişin, büyük bir devinimin, büyük bir döngünün ve çok büyük bir planın olduğuna inanmalı.
mükemmel derecede ingilizce okuyabilen, konuşabilen, yazabilen ve anadilim ile ingilizce arasında çeviri yapabilen bir insanım. duygularımın mantığıma hükmetmesine hiçbir zaman izin vermedim. genelin üzerinde iq değerlerine sahibim. çok çok hızlı okurum, şaşırtıcı derecede. hızlı anlar, hızlı kavrar, hızlı açıklarım. insan ilişkilerim iyidir.
bunları birleştirdiğimde ortaya çıkacak şeylerin hayatımda beni farklı bir yere götüreceğini zannediyordum. hayat denen devasa rüzgarda diğer insanlar gibi amaçsızca sallanmayacağımı düşünüyordum. o rüzgarın, benim gibiler için de bir katmanının olduğunu, beni de bir şekilde oradan oraya savuracağını farkedememiştim.
az bilip çok susmalıydım çünkü en iyi ben değildim; yenilebilirdim.
sanırım yenildim.
"sanırım" diyorum çünkü, hayatımda her şeyin kaybolup gitmedi iyimserliğinden ziyade, her ne kadar günah çıkarıyor olsam da, içimde o ego olduğu gibi duruyor. vicdanımla benliğim, gölgem çok uzakta bir yerlerde. vicdanım bir elimde duruyor, bir kalp gibi atıyor onu çevreleyen ego tabakasının içerisinde. gölgem onlara bakıp derin bir uykuya dalıyor. genellikle uyumakta. halbuki:
"bir fani insansın:
kalbin, ruhun, aklın, vicdanın bir yanda; gölgen uyur."
"bu mahir dünyanın üzerimde bıraktığı kir", benim geride bıraktıklarımın, kendi etrafımda dönen dünyanın üzerinde bıraktığı kir mi, yoksa benim zaten göremediğimden dolayı temizleyemediğim başka bir kir tabakası mı var aklımın, vicdanımın, kalbimin üzerinde?
sokak soğuktu. eğer konuşmaya çalışsaydım sesim sahnede bis yaparken son şarkıda sesi çatallanan vokaller gibi çıkacaktı. "you want a faster song?" tabii ki konuşmadım kendi kendime. ben deli değildim nasılsa.
üstte söylediğim biraz saçma oldu. popüler inanışın aksine kendi kendine konuşmanın bir erdem olduğuna inananlardanım. insan kendini, kendi kendine konuşmadan dinleyemez.
her neyse. işte. sokağa çıktığımda sabah saat dört civarıydı. bulunduğum şehir soğuktu ama şehrin kendine bundan pay çıkarması gereksizdi. türkiye'nin her yeri soğuktu ve bütün suç yıllardır sibiryanın üzerindeydi. dar sokaklarda yürümek ve üşümekti amacım. ses tellerimi açmak biraz da. soğuğun ses üzerindeki etkisi, eğer soğuğa dayanıklıysanız yadsınamayacak şekilde büyüktür. içine çektiğiniz nefesin diyaframda oluşturduğu ice tea etkisi harikadır. soğukta yürümek için soğuğa aşık olmak gerekir. soğuğun vücudunuza hissettirdikleriyle orgazm olmak gerekir. neyse. konu dağılmasın.
önümden kısa boylu bir adam yürüyordu girdiğim son sokakta. küçük şehrimde bir daire çizip evimin olduğu sokağa girmiştim. önümde yürüyen adam belki de benim apartmanımda oturuyordu veya tuvaletin camından gördüğüm, karşı apartmanda istisnasız aynı saatte mastürbasyon yapan adamdı. bilemiyorum. onu öldürürken yüzüne bakmadım. içime bakmakla meşguldüm.
onu nasıl öldürdüğümün detayları çok fazla da gerekli değil. kanının karların üzerine nasıl saçıldığını veya onu boğarken yüzündeki renk tonlarının tasvirini yapmamı bekliyorsan yanlış yazıyı okuyorsun şu anda. siktir git buradan. git halil sezai falan dinle.
anlatacağım şey dün gece öldürdüğüm adamı nasıl öldürdüğüm değil, dün gece öldürdüğüm adamı öldürdüğüm gerçeğinin ta kendisi. onun öldüğünü biliyorum okur, en azından sana bunu söyleyebilirim. nabzını kontrol ettim. cesedi kolaylıkla sürükledim karlı zeminde. bir apartmanın kömürlüğünün eğimli yerine fırlattım ve bir sigara yaktım. içime baktım. bir şey yoktu.
hiçbir şey yoktu. acımadım ona veya kendime veya şu anda kömürlüğünde ceset bulunan apartmanın dairelerinde osura osura uyuyan insanların tepkilerine. onu öldürdüğüm için pişman değildim. sebebim yoktu. o izlemeyi sevdiğimiz dramalardaki gibi ölmeyi haketmiş bir çocuk tacizcisi veya linç edilmesi gerektiğini düşündüğümüz bir tecavüzcü de değildi. yani öyle olmadığını düşünüyorum. bunu bilmiyorum. onu tanımıyorum.
sigaramdan bir nefes çektim ve yürümeye başladım. katil olduğum gerçeğine kafayı takmadım, yürüdüm, yürüdüm. gözlerimi kapattım, gözlerimi açtım. nefes alıp verdim. bazen nefesimi tutarak yürümeye çalıştım. çok zordu.
nefesini tutarak yürümek çok zordu, tıpkı bu cinayetten sonra insanlardan nasıl kaçacağımı planlamak gibi. gerek var mıydı? şu aralar sosyal medyada dolaşan "herkes öldürür sevdiğini" geyiğine mi saklanmalıydım mesela? o beni sevmiş miydi öldürdüğünü anlayınca, yoksa bir stockholm sendromu vakası yaşamış mıydı son anda? bilmiyorum.
bunu okuyacak kadar sabırlı olan adam/kadın, ne kadar boş konuşuyorum sence değil mi? bekle. sabret. sadede gelmek üzereyim.
ben dün gece birini öldürdüğümü ve öldürdüğüm kişinin kim olduğunu bilmediğimi söylüyorum sana. işin özeti bu. diyorum ki, ben bunun sonuçlarıyla ilgilenmiyorum. sebepleriyle ilgilenmiyorum. ben bir katil olabilirim, bu senin bu okuduklarına inanış derecene bağlı. düşünmeni veya inanmanı istediğim şey aslında bu değil, şu:
sen nasıl oluyor da şu anda sol elin yüzüne yaslanmış, o adamın masum olduğunu düşünebiliyorsun, eğer inandıysan? belki o adam 15 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz etmiş, öldürmüş ve evine dönüyordu. nasıl bilebilirsin? sor bunu kendine.
benim tezim şu: herkes hayatında canının alınmasını hakedecek kötülükte bir şey yapıyor. bunu hakedecek şeyleri sen düşün. tanrı normlarını düşün. inandığın dinleri düşün.
ve son olarak şunu düşün: seni, ölmeyi hakettiğini düşünerek bir şey yaptığını düşündüğün için öldüren o adam da ölmeyi hakeden bir şey yaptığını düşünülen bir adam tarafından öldürülse, ruhun şad mı olacak?
silik editi: entry'nin bana ait olmadığını iddia ederek silen moderasyona selamlar. entry'nin başkasına ait olduğunu belirten tırnak kullanmadım diye, bu entry'nin bana ait olmadığı fikrine nasıl kapılabiliyorsunuz anlayamadım?
oh my love
here in our darkest hour
it is you, my desert flower
that i am dreaming of
were up to our neck in foreign soil
we are the sacramental spoils
and they love to choke
the rivers with my brothers blood
we have given our bodies
to the mexican army
but my heart and soul
belong to you my love
so let the enemy guns
cut me to ribbons
for my eternal soul
will know the way back home
sobre viviendo
si sangre mi cuerpo
para
and i have given my body
to the mexican army
but my heart and soul
belong to you my love
so let the enemy guns
cut me to ribbons
for my eternal soul
will know the way back home
sobre viviendo
si sangre mi cuerpo
esta doloroso
so *
[chorus]
the champ is here
the champ is here
the champ is here
the champ is here (the evil genius)
the champ is here (aha)
the champ is here(yeah d-block motherfuckas)
the champ is here kiss what ma niggaz)
the champ is here
[sheek] (jadakiss)
fuckin wit the champion (you already know)
(j-a-d-a, kiss the game goodbye)
you fuckin wit the champion (you already know)
[jadakiss]
niggaz know the champ is in here
he took it from crack to rap, now he put out two anthems a year
and i just wanna rock for a century
and then chase the book wit the documentry
if you cant do nothing other than flow
life's a bitch like the mother from blow, lets go
don't make me put your heart on your lap
fuck ridin a beat nigga, i parallel park on a track
hop out looking crispy, fresh and new
in a six but it's a bm and its pepsi blue
and i don't know you
but i know a man becomes a man from all the shit that he go through
y'all ain't fuckin wit jason
after i cash in there's really no justification
of how i'm gon change tha game
so don't get outta line cause this little nine will change your frame
motherfucka, aha
[chorus]
the champ is here
the champ is here
the champ is here
the champ is here
[jadakiss]
y'all never gon touch the kid (kiss of death)
they gon have to get me at the top
y'all never gon touch the kid (gangsta kiss)
no love this time nigga, kiss of death
yo i ain't got time to be up here lyin to you
just make sure y'all niggaz feel what we tryin to do
if i fuck up then it's on me
besides that it is what it is and that's what it just gon be
blowin my purple, wish you would go in my circle
if you know my record is clean, you know i'ma merk you
i live like a warrior do
without screamin true story, niggaz know my story is true
the cribs, the cars, the jury, the spots i got
the money that pass my hand and the rocks i chop
the ammo, the artillery, the knifes i bought
waking up sore the next day from fights i fought
in the hood cuz i fuck wit the thugz
tryin to figure out, why the money never added up to the love
gun in my waist, dutch in my hand
and i don't do a lot of talkin, i listen as much as i can
[chorus]
the champ is here (aha)
the champ is here (yea)
the champ is here (that's right)
the champ is here
[sheek] (jadakiss)
fuckin wit the champion (you already know)
(j-a-d-a, kiss the game goodbye)
you fuckin wit the champion (you already know)
y'all never gon touch the kid (kiss of death)
they gon have to get me at the top
y'all never gon touch the kid (gangsta kiss)
no love this time nigga, (tell em kiss)
the champ is here
the champ is here
the champ is here
the champ is here *
habervaktim'in haberi sunuş şekli. başbuğ'un avukatının ifadeye dair sözleri şu şekildedir:
"neden bunları söylediğini, gerekçesinin ne olduğunu, türk silahlı kuvvetleri komutanı olması sebebiyle emir komuta ettiği insanların psikolojik yapısını bildiğini, bunlarla ilgili iyi niyetli yapılmış açıklamalar olduğunu, hepsini tek tek söyledi. burada başka bir amacın olmadığını söyledi. ben de cebir ve şiddete dayalı bir soru sorulduğunu hatırlamıyorum."
habercilik böyle şerefli olmalı bak ne güzel bir başlık seçmişler (!).