türkiyenin hiç bir değerine sahip çıkmadığının çıkamadığının diplomatik ve hukiki her girişimi kaybettiğinin en büyük göstergesidir. cami şeklinde genelev yapanların türklüğü ve onun manevi değerlerinin karalama kampanyasının ürünüdür. lanetliyoruz kınıyoruz.
dinden menfaat bekleyen adamdır. dindar maskesi taşır ama dine en büyük kötüğüde o yapar. ne dinden anlar ne başka bişeyden, onun derdi yanlız ve yanlız kendi çıkarıdır.
arkadaşlarla bu filme gittiğimde ve her sevişme sahnesinde anne baba adına üzüldüğüm hadise. adamla kadının elleri sürekli çoçukların gözlerindeydi. neyseki bu anne babanın ihmali bana ders olduda benden kendisini sinemaya götürmemi isteyen küçük yeğenimi habere animasyon filmlere götürüyorum. filmler ve tv çok zararlı etkiler yapabilir zira çoçukların ruh dünyasında.
en güzel entrylere dahi hasetinden ıyy iğrenci oylayıp, kutsallara, maddi ve manevi ne değer varsa saldırmayı kendine görev edinmiş yazarlardır. bu sözlükteki çok sayıdaki iyi yazarıda sinir eder bunlar.
geçenlerde rastlayıp şaşırdığım durumdur. hayır elbette dinleyebeilirler. zira pek bir modernleşip zenginleştiler bu ara. yanlız bunların daha düne kadar şeriat isterük diye bağırdığını unutmamak gerek yada gavur icadı istemezük din iman elden gidiyor diye bağırdıklarını pek bir işittik. şimdi adamlar jazz bile dinliyor. kemalistler bunların yanlarına yaklaşamaz artık entellektüellikte. desene benim garip kemalistimde paramı varda takip etsin sanatı kültürel faaliyetleri karnını zor doyuruyor diye yazık.
saolsunlarki blues,soft ve hard rock dinliyolardı. bizde adam gibi bir müzisyen ve iyi bir müzik dinleyicisi olduk. ailemin bana yaptığı iyiliklerden biridir bu.
anadolunun bir çorak tepesindeki yanlız bir ağaçtı o. koparıp attılar onu o tepeden vatanından. çünkü nazım o yanık tepenin savunucusuydu o tepeyi mahvetmek ele geçirmek isteyen çakallara dallarıya yapraklarıyla kökleriyle karşı durdu. ve çakallar söktüler onu bir göle atıverdiler ve o gölde eridi bitti ve öldü derdinden. ve hasret gitti o tepeye. hasret gitti memleketine vatanına hasret gitti hasret götürdüler onu.
çoğu insanın görmek istediği durumdur. atatürkçülüğü, namuslu şahsı, çalışkanlığı, hitapet yeteneğiyle parti baikanlığına yakışacak siyaset ve eğitim adamıdır.
atatürkle, cumhuriyetle, başı açıklarla, badem bıyık yada sakal bırakmayanlarla, hayatla her şey ama her şeyle kavgalıdır bu insanlar. içllerinde derin bir nefret duygusu var. nedir derdiniz ne yaptı bu ülke bu insanlar sizlere.
bir balık restaurantına gitiniğiz zaman burnunuzdan getiren balıkları soğutan babadır. zira üç dört şarabı deneyip beğerndim der sizde saygıdan balığa girişemez ve aç kalırsınız şarap seçilene kadar.
patron:sizi çok beğendik feyyaz bey son bir soru size bunuda geçerseniz altınıza son model bir araba ve ayda 20 milyar maaş evet hazırsanız soruyorum.
feyyaz:haydi sor sor.
patron:risk nedir
feyyaz:aaa risk budur al sana nah
patron:tamam saolun biz sizi ararız bi ara
feyyaz:ne ara ararsınız
patron:ananın a.....da
feyyaz:naptım lan gene ben on senedir işizim her iş görüşmesinde patrona el hareketi yapıyorum beynimde bir denge eksikliği olsa gerek
benim zamanında yaptığım netlerin kırkta biriyle benden daha iyi bölüme girilebilcek üniversitelerdir. burslu kazananlar hariç elbetteki. ama bir eğitim kurumu değil bir ticarethane olduğu bellidir.
ne kadar üzüntünüz olursa olsun belli bir zamandan sonra düşünceleriniz uyuşuyor ve kendinizi derin bir boşlukta buluyorsunuz ne üzülüyor ne sevinebiliyorsunuz. işte böle bir durum bu başlıktan yazılarıma yansıyanlar.
hüzünlü ruhların karanlığına karanlık katan geceye sitem etmek için sölenen başlık. bari içimizdeki karanlıklar gündüüzün aydınlığıyla aydınlansın. ama hayır geceler günler gibi geçerken gündüzler bir saat gibi kısa geliyor insana.
çok berbat durumdur. ama tabiki tercihimiz takımımızdan yanadır hep. zira renk aşkı paraya pula satılmaz. anca maç bulamıyınca oynuyoruz bu tarz. takımımız yenilirse birazcık teselli buluyoruz.