günümüzde 2 partili meclis isteyen rte'ye ve o 2 partili sistemde partisinin siyaset sahnesinden silineceğini bilmesine rağmen rte'nin bastonu olmuş bahçeli ve destekçilerine karşı durması bile başlı başına bir işken "chp ne işe yarar" demek ahmaklıktır.
chp ne işe yarar... hemen söyleyeyim. dün evet çıksın diye götünü yırtan bir sürü şirket, holding, kişi vardı zira evet çıktığında her birinin çıkarları olacaktı. şimdi sapır sapır dökülüyorlar. zira evet onlar için değil rte'nin istikbali için gerekliydi.
işte chp bu aptalların karşısında durmakla bile başlı başına bir iş yapıyor.
chp ne işe yarar... bunun cevabını bugün değil 15 senede ülkeyi batıranların ülkeyle işleri bittiğinde göreceğiz. zira enkazı yine chp devralacak. hee ülkece her geçen gün iyiye gidiyoruz mu diyorsun?
üzerine fazla gidiliyor. hem de çok fazla. küçük ibo'arı, küçük onur'ları, küçük emrah'ları adam edip sonra türlü rezilliklerini görmüş bir toplumuz biz. bu çocuğa bu kadar yüklenilmesi çok anlamsız.
yaşı küçük. daha sesi olgunlaşacak. kendi olgunlaşacak. ne bu ani gömme isteği anlamadım gitti.
insanı uyuz eder. uyuz mu dedim. az demişim. insanı çıldırtır. hem dar vizyonlu hem de sizden az tecrübeli/bilgili/zeki olduğu zaman adama ne küfürler ettirir. öyle böyle değil.
"döver misin öldürür müsün?" ile "siker misin sabaha mı bırakırsın" cümleleri birbirleriyle yarışır dostum. tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. tecrübe ile sabittir.
en uzun, en unutulmayan ilişkilerdir genelde. bazen ne arkadaşlık, ne aşka benzeyen birşeydir. bazense hiç bir şey değildir.
iki kişi vardır biyerde, tek kelime etmezler. iki kişi vardır, hiç dokunmamışlardır birbirlerine... iki kişi vardır biyerde, gözleri hep diğerinin gözlerinde gezinir. zaman geçer iki kişi konuşur, iki dakika. gözlerdeki ışığa, tebessüm de eklenmiştir artık. arada bir de, iki kelime. ne eksik ne fazla... gider bu böyle günlerce, aylarca, yıllarca... araya binlerce kilometre girer sonra...
aradan bir yıl geçer. yollar kesişir bir noktada. gözlerde bir kaç dakika şaşkınlık olur; sonra ışık ve tebessüm yerlerine yerleşir. ve iki kelime, ne eksik ne fazla...
aradan bir yıl geçer. gecenin bir vakti, kız adamı hatırlar...
başka biriyle görüynce insanı çok huzursuz eder, kişi kendi kendini yer. rüya diyip geçilmez. dayanamayıp" şöyle böyle bi kız tanıyo musun?" diye sorulur. sonra bu soru için açıklama ister karşı taraf; yaparsınız mecburen. olay karşıdan çok saçma görüleceğinden küçük bi gerginlik yaşanır. zaten rüyada da elalemin aşiftesiyle görmüşsünüzdür kişiyi. zehreder tüm günü.
makad maymunları ne kadar sağcı veya solcu olabilirse, bir pkklı da o kadar sağcı veya solcu olabilir. ideolojik bir görüşe sahip olmak, düşünce ve bilgiyi gerektirir. bunlar da insana özgü özelliklerdir. haliyle cevabı " hayır" olan sorudur.
çok doğru bir saptamadır. örneğin her üniversite kantininde bir tane, elinden sigarasını ve şiir kitabını düşürmeyen, 2 yıl şizofreni tedavisi gördüğünü idda eden tip vardır.
sapıklık ağır bir ithamdır, lüzumsuz gerginlik çağırır. fakat benim de konuyla ilgili anlayamadığım hususlar var elbet.
otobüste erkek yanı olduğu için boş koltuğa oturmayan kız mesela. inancı böyle dedim, bana ne dedim; ama anlayamadım bir türlü. bir erkekle yan yana oturmak neden haramdır? bilen varsa açıklasın. yandaki adamla kollarının birbirine değmesi, nasıl cinsellik içerir ki? veya bir kadının kolunu, saçını görmek nasıl tahrik eder bir adamı? küçücük kızın başını kapatmak, el kadar çocuğu "kadın" olarak görmek anlamına gelmez mi? anlayamadım, anlayamayacağım.
ama sapıklık demeyeceğim; onlar bana giyimimden, erkeklerle gezmemden... dolayı *rospu deseler de, ben onlara sapık demeyeceğim.
burada yazılanları okuyunca " vaay gerçekten kaşar ve de fallikmişim, utandım resmen" demeyen kızlardır. beğenirler ve o eteği giyerler. kimseyi tahrik etmek amacı gütmezler genelde, istisnalar elbet vardır. bir takım libidosu almış başını gitmiş tipler gibi değillerdir. çünkü kadınların beyni olması gerektiği yerdedir, yatakta değil.
gözle tacizin, daha doğrusu bilimum tacizlerin hatunları mutlu ettiğini sanan zihniyetin düşüncesi. bir adım ötesi " direnme senin de hoşuna gidecek" dir ki, korkutucudur.
garip, kavgayı dövüşü seven bir sözlük. başlıkların bir kısmı direk sataşma amaçlıdır bariz. "şunu şunu yapan nursuz", "bunu diyen moron", "onu bilmeyen gerizekalı" gibi... bunun dışında hoşgörüden pek nasibini almamış sözlüktür. kimi islama saldırır, kimi osmalıya, kimi deniz gezmişe, kimi ateistlere, kimi agnostiklere, kimi mini eteklilere, kimi metroseksuellere... eleştiri elbet olacaktır, ancak bir konu hakkında yazarken onu savunan, seven, ona inanan kişiler olduğu unutulmamalıdır, saygı yitirilmemelidir. tartışmak iyidir, köpükler saçarak saldırmak değil.
hocaya yağ çeken öğrenci modelinin, işi abarttığı an da olabilir. örneğin benim bir gün okul bahçesinde gördüğüm manzara, lise deyince aklıma ilk gelenlerden biridir.
son yazılılar yapılırken... öğrencinin a*zına sıçmayı farzedinmiş hocalardan biri, yüzünde devasa bir sırıtışla bahçede yürüyor, yanında bir öğrenci sürekli birşeyler anlatıyor. hemen önlerinde iki öğrenci, hocanın yollarına çiçek yaprakları seriyor. hemen onların önündeki iki tanesi de, yoldaki taşları temizliyorlar.
sene sonu akıbetleri ne oldu bilmesem de, azimlerini tebrik etmek istediğim insanlar olmuşlardı kendileri.
gayet olağan bir durumdur. elektronik müziğin laptopla yapılmamasından kaynaklıdır. gerçek bi dj set eşliğinde, canlı elektronik müzik yapmak, beyni sayısız parçaya bölmeyi gerektirir. " bir tuşa basmak" diye tabir edilen eylemin saniyenin yarısı kadar gecikmesi, şarkının mahvolmasına yol açar örneğin. özetle zor zanaattır, uzaktan görünüşüne aldanmamak gerekir.
1. dini için kapanması gerektiğini düşünmez veya öyle öğretilmiştir, kapalı değildir.
2. dini için saçını, boynunu ve bileklerinden yukarısını kapatması gerektiğini düşünür veya öyle öğretilmiştir, kapanır.
3. dini için sadece yüzünün bir bölümü açık kalacak şekilde siyah bir örtü altına girmesi gerektiğni düşünür veya öyle öğretilmiştir, çarşafa girer.
bu üçü ve sayamayacağımız pek çok ihtimal, sadece bu kişileri ilgilendirir aslında. ama doğdukları günden beri ailesi, çevresi hatta burdan biz yorum yaparız.
olabilen, çok da sorun olmayan durumdur. zira aşık olunmuştur bikere; ay göğsü küçük, ay beli kalın mevzuları için çok geçtir. ha aşık er kişi hala bunları sorun yapıyorsa; aşık olduğunu sanmaktadır sadece.
ayrıca bu durum, genelde erkeklere aittir. aşık olunan adamın bamya çıkması gibi bir başlık buralarda görülür mü, pek sanmamaktayım. çünkü erkeğin gözünde gönül meseleleri, seks barındırmayı aşmıştır, seks için vardır sadece*.
tanışma=iltifat
flört=iltifat+ ön sevişme aşk= seks
evlilik= seks+ yemek+ temiz ev *
farklı yönlerden incelenmesi gereken durumdur, istektir vs...
1)er kişinin inançları gereği evlenmeden ilişkiye girmeyi kabul edemez. kendisi bakirdir ve bakire bir eş ister. doğaldır, saygı duyulasıdır. hatta kişisel görüşüm -sadece din değil herhangi bir konuda- inancı için bu kadar iradeli ve kararlı olması takdire şayandır.
2)er kişi lavuktur, erkek adam yapar der, ama aynı lavuklukla evleneceğim kadın bakire olcak der. bu durum saygı duyulası değildir. hatta sözlük kuralları el verdiğince " sktiirr laaayynn orrrdan" diye bağırılasıdır.