özellikle sabah ezanı esnasında olursa, ezanın bir türlü bitmemesi tüm işlemlere yeniden başlamayı gerektirir. tempoyu bozmamak için çıkan seslerden ezanı duyamama yalanıyla da ancak kendini kandırır.
oraya inmek sorun değildir, indiğinde ne yapacağını bilmek daha önemlidir. inememek gibi bir sorun da varsa zaten hiç uğraşmamalı ve oluruna bırakılmalıdır.
parayı sonradan bulan erkek; parayı bulduğu anda sevgiliden daha iyisini bulmak için ayrılır, para bittiğinde geri döner. paralı bir erkek parayı kaybettiğinde; kadın kişisi daha paralısını bulmak için erkekten ayrılır, ama daha geri dönmez. bu bir genelleme olmamakla birlikte kadın- erkek ilişkilerindeki para teoremine bir bakış açısıdır, pek çok örnekleri vardır.
yapılan harcamaların görünürde değil de toprağın altında çıkması ayrı bir sorun olmaktadır. askeriyeye giden paralar da karadeniz insanının yastıkaltı altınları gibi toprak altı teçhizatı olarak ya kullanılacak zamanını ya da delil olarak gösterilecek davaları beklemektedir.
amerikan filmlerinden hayatımıza yerleşmiş olan bu olgu türk insanının yaşam tarzına ne kadar uygundur tartışılır ancak bizdeki yaylacılık anlayışının göl kenarı fantezisinden daha cazip olduğu söylenebilir. bir diğer açıdan bilinçaltımıza yerleşmiş olan; bütün esrarengiz olayların bu tip mekanlarda gerçekleşiyor olması da tercih edilebilitesini düşürmektedir.
salaş bir mekanda hesap ne kadar az deyip kontrol edilmesini istemeyen kişinin lüks mekanda kabarık hesaba itirazı ne derece etiktir tartışılır. insanoğlunun işin içine para girdiğinde tüm değerlerini bir kenara bırakarak ilkelleşmesi de cabasıdır. bir diğer açıdan serbest piyasa koşullarını kötü emellerine alet eden mekanlar vardır ki itiraz kaçınılmazdır.
hayatını belli rutinlere oturtmuş, en basit ama en ufak bir değişikliğin onun hayatını zorlaştıracağını düşünen insan kişisinin yapmış olduğu eylemlerden sadece birisidir. bu düzenli olmak veya görünmekten öte kaldırımlardaki çizgilere basamamak gibi birşeydir.*
bu memleket varolduğundan bu yana atılan ancak ne bir işe yaradığını, ne de bu memlekete bir yararı olduğunu görmediğim sloganlardır. türkiye'de işlerin meydanlarda havaya el kaldırıp, polis jopları altında ezilerek ana haberlere manşet olmakla yürümediğini; birşeyleri değiştirmenin yönteminin birşeyleri dile getirmek değil, eylemde bulunarak bireysel çabalarla gerçekleşeceğinin anlanılması gerektiğidir.
ancak havuzunu yapabilecekleri ütopik düşüncelerin ürünüdür. içine koydukları suyu da soğutup içmeleri tavsiyedir. ancak dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta o veya bu şekilde kürdistan ( ? ) olgusunun bu gibi psikolojik yöntemlerle uluslararası politikada kanıksanmasını sağlayarak zemin hazırladıklarıdır. atatürk' ün zamanında çizmiş olduğu misak- ı milli sınırları da işgalci devletler tarafından aynı şekilde tepki görmüş ancak türk insanının inancı ve gayreti ile bu gerçekleşmiştir. her ne kadar gerçekleşmesi imkansız olsa da, bu gibi eylemlerin varlığı bugün havuzlara çizdikleri sınırları yarın uluslararası alanda bas bas bağırmalarına ve dikte etmelerine engel değildir.
bir ırka dahil olmak utanılacak ve saklanacak bir durum olmamakla birlikte türkiye üzerinde yaşayan ne mutlu türk' üm diyene diyebilen tüm insanların atatürk milliyetçiliğini benimseyerek bu memlekete sahip çıkmasına engel teşkil etmeyecek durumdur. kürtlük kavramına mikro değil makro açıdan bakılabilirse; ne kürt olan kişi kürtlüğünden utanır, ne de türk olan kişi üstün çıkmaya çalışır. türklük kavramını mu adasından orta asya' ya, kafkaslardan anadolu'ya, balkanlardan avrupa' ya dek idrak ettiğimiz taktirde atatürk' ün ne demek istediğini daha iyi anlarız sanıyorum.
son zamanlarda olayın abartılarak far ayarından tutunda lastik basıncına kadar aracın tüm işlevsel parçalarının kontrolden geçirildiği emniyet kontrolüdür. gerekli midir? tabi ki gereklidir, ayrı konu ancak bundan 5 sene öncesine kadar aracı götürmeden ruhsatı verip hallettiğiniz bu iş daha öncesinde neden yapılmıyordu diye düşündüren eylemdir.
frank rijkaard' ın galatasaray' a teknik direktör olduğu haberi ulaşıp kısa süreli bir sevinç gösterisinin ardından kız arkadaş kişisinin size kafayı yemişsiniz gibi davranıp kendisini taraftarı olduğunuz takımla kıyaslaması durumudur.
istanbul' da ellenmemiş tek yer kalan boğazın üzerini köprülerle kaplayarak, betonermeler arasına yeni siteler inşa edip, güzelim doğa harikasını yerebatan sarnıcına dönüştürmeyi amaçlayan planın üçüncü halkasıdır.
ayıkken zemin kat bir dairenin bir metrelik duvarından düşüp bileğini kırmaya, alkollüyken üçüncü kat dairenin balkonundan düşüp biram nerde diye nara atmaya neden olabilecek eylemdir. *