Klasik , ezberci anlayışta eğitim veren meslektaşlarının aksine papağanlaşan öğrencileri sorduğu yaratıcı sorularla dumura uğratan , her tarafından zeka fışkıran sınıftaki kızların korkulu rüyası olan değerli ingiliz edebiyatı profesörü.
An itibariyle can çekişen bölüm zira bütün büyük prof.ları bölümü bırakmış ve mevcut yapısıyla o eski ihtişamınından eser kalmayan bölüm. Gecen biri şöyle yazmış "hobi olarak düşünüyorum sizce tercih etmeli miyim bu bölümü". Evet, artık insanların hobi olarak düşünecekleri kadar bitmiş olan bir bölüm.
Evrendeki biyolojik çeşitliliğin sadece ufak ve anlamsız bir parçası olan insan türünün bazı anlamsız üyelerinin , boş yere sırf biraz daha fazla ve sağlıklı yaşamak için ( ki bence bu da bir nevi ego patlamasıdır) kendilerini kasıp sıgara ve alkolden uzak kalmaya çalışan, sözüm ona " ideal" insan tipidir.
yozlaşmış toplumda hayatta kalabilmek için sürekli olarak bir yolculuk içinde olup, her türlü yolla başvuran, serseri tipli bir başkahramanın başından geçen maceraları anlatan roman türüdür. temelde yazar bir yandan " Pikaro" olarak adlandırılan başkahramanın hayat hikayesini anlatırken, bir yandan da toplumun içinde bulunduğu yozlaşmayı eğlenceli bir üslupla eleştirir.
Barnard Shaw'un dünya çapında tutulmuş oyunlarından birisi.özünde savaşa ve aşk kavramına romantik gözlerle bakan, savaşı yücelten odaklara bir hiciv niteliğinde yazılmış bir komedi.
james joyce'un Dubliners eserinde Araby isimli kısa öyküde karşılaştığım ingilizce bir deyim. özünde sürekli çalışmanın insanları monotonlaştırdığını, insanların eğlenmeye de ihtiyaçlarının olduğunu ima eden , kökü çok eskilere dayanan bir deyim.
hoş bir uyarıcı eklenerek arzu edilen davranışın yapılma sıklığını artırmak . örneğin başarılı olan futbol kulübüne yönetim tarafından verilen pirim aynı başarının elde edilmesi için kullanılan bir pekiştireçtir bu pekiştireç sayesinde durumu pekiştirmiş olursunuz.
hani çok sevdiğin bir şeyi kaybedip bulunca inanılmaz bir mutluluk yaşarsın ya öyle bir şey bu 15 dakika mevzusu. üniversite eğitimimin ilk yıllarında çokça güzelliğini gördüğüm bir uygulamaydı; hoca derse 15 dakika geç kalınca hurra deyip sınıf boşalırdı. aslında hocadan hocaya değişiklik gösterir kimi hoca vardır 15 dakika dolmadan öğrenci milleti sınıfı boşaltır, kimi hocada vardır ki korkusundan 1 saat bir yere kıpırdamadan zatı-alilerin gelmesini beklersiniz.
Bir BBC klasiği, sanatın nasıl ortaya çıktığını, bugün ki sanat anlayışımızın, görsel algılarımızın köklerine inen son derece akıcı olan bir belgesel serisi. Beş bölümden oluşan bu belgesel serisini izledikten sonra aslında bugün kalıplaşmış yargılarımızın temellerinin insanın ilkel dönemlerine dayandığını göreceksiniz.
cevabını bilemediğim bir soru , belki yeterice öz güvenim yok , belkide kafama göre birini bulamadım , belki "sevgilicilik" (büyük ihtimalle kısıtlı olan sözcük dağarcığımız için yeni bir kelime ) oynayan ezik tiplerin bende bıraktığı negatif etkiden dolayı , belki "sevgilicilik" rolünü oynamak için yeterince param ve gereksiz zamanım olmadığı için, belki etrafımda bir sevgilim var diye böbürleneceğim bir insan topluluğunun olmayışından , belkide karşı tarafı etkileyecek kadar güzel bir insan olmadığım için... cevabını bilemediğim soru.