Hakkında bu kadar entry girilince lost'a dair aklımda bir bok kalmadığını anladığım dizi olmuştur. s03eözet tarzında bir özet bölüm çıkartsınlar arzusu tavandır.
sarah'ın ölmesi ile şüphesiz tatsız bir hal alan dizi. Sarah madem hamile kaldı, ne bilim bizim scofield'den kalsaydı, sonra ölseydi çocuğu olsaydı scofield'ında dizi 10 seneye bağlansaydı. Yani böyle saçma salak yüzünü bile göstermeden insan öldürülmez, ayrıca kutu içindeki kafa da biraz benzer allah aşkına sarah'a o da benzemiyor. Olmadı sarah'ın başka bölümden kafasını kes oraya yapıştır paint te mi yok.
dünya'nın en güzel yeri, hastane demeye dilim varmıyor.. Bacağımı kırılabilecek her yerinden kırdıktan sonra kaldıkça kaldığım yegane yer.
Başlıyorum, bir kere buradaki hemşirelerin hepsi anne, abla ne bilim aileden bunlar.
Sonra Wireless internetim var, odamda plazmam var, lig tv izleyebiliyorum, sabahları istediğim gazeteyi seçebiliyorum, otomatik klimam var, acaip bi hijyen var. Hasta bakıcılar tekerlekli sandelye ile bir yerden diğerine götürürkem her türlü geyiğe gelebiliyorlar. Nemrut suratlı olmaktan öte melek suratlı koskoca doc doktorları var var var var..
insan eve gelince ulan hastane çok daha rahattı, en azından maçları izliyorduk diyor..
rtük başkanı zahid akman tarafından resmen operasyona uğrayan program, canlı yayına bağlayıp birinin tetikçiliğini yapmıştır çağın gerisinde sansürcü kurumunu temsil ederek.
Yeni nesil palm cep bilgisayarı, dahili 150mb hafızası var. 2megapixel kamerası var, biraz daha ince. Bu aletler neden peynir ekmek gibi satmıyor aslında anlamıyorum. Kullandığımız bilgisayarlardan bir farkı yok.
ne zaman fenerbahce moralimi bozsa, açıp maçını izlediğim kulüp. insan böyle takımlarda var birinci ligde fenerbahçe'nin neyi kötü diyor, morali düzeliyor...
256/64kbps hızı birkaç hafta 512/128'e çıkarttı, herşey güzeldi şu anda hız testinde sonuçlarım şu şekilde;
211/118kbps yani ne şiş yansın ne kebap gibi bir durumda şu an, paşalar gibi upload'ım varda, download o kadar oynakki şaşar kalırsınız, ortalama 30-32 ile indirmesi gereken şey(256 ile), 20-22 yi geçmiyor.
Blackburn'da ilk maçında girer girmez kafayla golü atan adam.
Ayrıca hayatımda gördüğüm en cool santrafor, ağzından çıkarmadığı koca sakızı ile gol attıktan sonra " beni bu kadar boşuna oturttun kenarda, ben atarım kardeşim " alaycı gülüşünü görseydiniz keşke..
Fenerbahçe'nin bildim bileli aradığı santrafordur kendisi, daha gençtir belki gelirdir.
Selçuk yula transferi ile lig başlayınca tekme tokat kavga beklediğim program. Serhat'da yolu almış görünüyor, fenerbahçe ile çok uğraşan televizyonumda bile zor bulduğum kanalda yalan haber yapmaya devam eder, gelenek bozulmadı.. daha önce habertürk'de de bunun bir benzeri vardı o nerede bilinmez. (bkz: Tuğrul Yenidoğan)
17inch ekran, 1gb ram, televizyon kartı, kart okuyucu, mikrafon, aklınıza ne gelirse var olan bilgisayar.
pb türkiye pazarına girerken kısa süre kısıtlı adet getirdi, ve fiyato 1699 $ civarıydı, toshiba'nın sanıyorum birebir aynı bir modeli (qosmio) 4.999 dolar olduğunu düşünürsek, gelde packard bell'e aşık olma.
Üzerine biraz düşündüm, Okan bayülgen neden sözlüklere bu kadar önem veriyor? ama okan gibi düşündüm.
şunu anladım, şimdi bir adamın karşısına okan bayülgen olarak çıkarsan ve "ben nasıl bi adamım?" dersen sana " aman efendim sizi beğenerek izliyoruz çok takdir ediyoruz derler," derler hatta sözlükte sizi en beğenmeyenler bile..
ama bayülgen adam, ne yapıyor ? En net eleştiriyi, en sertini, en doğruyu, en yanlışı, genel sözlük kuralları çerçevesinde hiç sansürsüz alabiliyor,ünlü bir insanın yüzüne söylenemeyenler,hiçbir zaman insanlardan alamayacağı olumsuz eleştiriler direk ona geçiyor. ona göre hayatını yönlendiriyor belki de, o yüzden bu kadar başarılı.. Okan bayülgen'e yazılanlara bakın olumlu ya da olumsuz hepsinin içi dolu, Türkiye'nin alışık olmadığı bir şey bu küfür etmeden hakaret etmeden eleştirebiliyorsun, herkes yazdıklarına önem vermiş okan bayülgen başlığında.
makina'ya gelince,evet bitti. yüzünü dinlendirmek istedi, evet biraz yoruldu, hatta sıkıldı makina'dan.. Ama biz sıkılmamıştık ya, sıkılır gibi olduğumuzda da 2 haftada 1 izlerdik ne var yani ? Biz bir şeyler öğreniyorduk sabaha karşı, ya da biz cumartesi gecesi eğlenceden geldiğimizde gülen yüzler, canlı bir program gördüğümüzde mutlu oluyorduk. Evde kalmak için bir nedenimiz oluyordu, nasılsa okan var kaybetceğimiz dışarıda kazanacaklarımızdan daha fazla diyorduk. Pzts'leri önce haftanın lig maçlarından bir kavga ediyor sonra "makina yı izledin mi?" sorusunda barışıyorduk. Biz farkına varmadan Okan bayülgen'in de dediği gibi hiç de misyonu olmadığı halde hayata dair dersler çıkarıyorduk, sosyal hareketleri, kenarda köşede kalmış grupları, süper canlı performansları izliyorduk. Gülüyorduk, düşünüyorduk, yatarken televizyonumuzun ışığını kapatmayı öğreniyorduk,
alternatif başka bir program yok malesef, ne cumartesi gecesi, ne başka gece. Sırf komik değildi, sırf tabuları yıkan değildi, farklıydı Bayülgen'in programı.
Evet herkes gibi ısrarla soruyoruz, biz şimdi ne yapacağız ?
Gün itibariyle "cumartesi gecesi eğlenceden gelince ya da hiç gitmeyince biz ne izleyeceğiz?" sorusuna cevap veremeyen programdır.
Milyonlarca insanı sevgiliden ayrılıyormuşcasına üzen bir sondur makina. Makine televizyon programında öte bir olaydı, sabaha karşı sosyal mesaj verebilen, sadece izleyenlerin bir şekilde empati kurabildiği bir sosyal tabaka gibiydi, hani kimsenin o telefona o kadar para verilmez dediği nokia 8800 gibi, ya da herkes sortie de eğlendiğini sanarken cahide safiye'yi seçmek gibi, üç kuruş para biriktirenin rolex alması ama ortada bir vacheron constantin gerçeğini olması gibi. gibi gibi gibi.. başka açılardan yaklaşayım dedim, fena etmedim heralde.
Cenazesi; 26.07.07 Perşembe günü Ikindi Namazına mütakip Fatih Camii'nden kaldırılacaktır.
Not: Saat 15:00'de Eski Açık önünden otobüs kaldırılacaktır.
Zico'yu göndermeyerek büyük hata yapan, alex'i brezilyaya tedavi olsun diye gönderip büyük hatanın kralını yapan, devied'i brezilyalıların kurduğu ittifak neticesinde göndermekten aciz kalan, Brezilya çetesinin arasında ezilen Kezman'ın yanına bir adam almayı başaramayan, geçen senenin çok gerisinde kalan kombine satışını yalan yanlış rakamlarla açıklayan yönetim'in bu sene çok başı ağrır.
Aziz yıldırım ve ardı arkası gelmeyen hataları istifasını geri aldığı günden beri devam etmektedir, hayırlısı olsun, fenerbahçe gene şampiyon olur ama 52.000 kişi gene her maç dokuz doğurur, Zico denen futbol cahili adam da kariyerine bir şampiyonluk daha ekler, çok bir payı oldu sanar durur.
gülşen'in mucize albümünden şarkı. Bir erkeğe herşeyi yap bu şarkı yı hediye etme !
istemesende dostlar sorar
benden konuşacaksın
evde her eşya sana dedil
alehimemi kullanacaksın
sevişirken başkasıyla
benim kokun odanda
aynalarda yansımam belirir
geçemezsin uykulara
tutulmadı vaatler
nerde o sözünün eri
seni vurdun da yeminler
yıkanırsın elimin kiri
hangi aşk vazgeçilmez demiştin
hangi ten unutulmaz
benimki unutulmaz
anlayacaksın..
Uefa kupası sahibi koskoca bir camianın ne kadar ezilebileceğini gösteren maç olmuştur, hadi ezeli rekabeti falan geçtim, nerde kaldı sizin üç büyükten biri olmanız.
Çık takımını destekle, hakemi etki altına almaya çalış arada da 2-3 tane su at, ama sen 7 tane atıcaz şeklinde ezik bir parola ile başladığın maçta ezilceğini içten içe bildiğin için sakın oyunu sabote etme,futbol oynanmasına resmen engel olma, koskoca camiasın ya.
Bu kadar ezilme, boyun eğme, alkışlamıcam şeklinde beyanat verip fenerbahçe önünde diz çökme.
