Muhtemelen gencecik bir arkadaştır. gereksiz yere stres yaparak kendini germektedir. halbuki bir insan, başka bir insandan hoşlanıyorsa onunla iletişime geçmelidir. aksi halde zaten ne beklenebilir ki? eğer uzaktan uzağa bakmayı tercih ediyorsa biri, yarın bir gün o kızı sevgilisiyle görmeyi şimdiden kabullenmiş demektir. arkadaşın derhal kendine gelmesi, özgüvenini toparlayıp hanım kızmızın yanına gitmesi ve ona duygularından bahsetmesi gerekmektedir.
ankara özel halk otobüslerinde bulunanları beni deli eden meslek grubudur. otobüsün asla dolduğuna inanmamaları gibi, bilet kesmemeleri gibi, kaba olmaları gibi klişe özelliklerine zaten alışmıştık ama, en son karşılaşmış olduğum olan adam, beni bu meslek grubundaki insanlar hakkında daha da olumsuz düşünmeye sevk etti.
otobüste yolculuk ediyoruz. ben her zamanki gibi ayaktayım, demirlerden tutunmuş vaziyette, biletçinin tam önündeyim. otobüs nasıl kalabalık, anlatmak mümkün değil. orada bulunup o havasız ortamı ciğerlerinizde hissetmeniz lazım. bu havasız ortam beni yavaş yavaş germeye başladı. önce atkıyı çıkardım daha sonra da montunun önünü açtım. otobüsteki camların çoğu kapalı, açık olanlar da azıcık ucundan açık, o derece bir ortam. bu zamana kadar biletçi tayfayla iletişim kurmayı reddetmiş olan ben, baktım ki olacak gibi değil, biletçi vatandaşa camı açabilip açamayacağını oldukça kibar bir dille, onu adam yerine koyarak sordum. adam yüzüme baktı ve "arkadaki cam açık" dedi. döndüm baktım arkaya cam azıcık aralanmış. neyse dedim, ya sabır. adama tek kelime laf etmedim. yan çevrede hafif homurdanmalar başladı "burası çok sıcak oldu" gibilerinden. arkadaş hiç üstüne alınmadı. kendisine rüzgar çarpacak diye camı, fazla mazot gidecek diye klimayı açmayan adam bizi buz gibi havada hamam gibi otobüste terletti. şikayet etsem dedim içimden, kim ilgilenecek sanki. en fazla sorarlar o da açtım der olur biter. otobüsü hınca hınç doldurup, insan konforunu sağlamayan şoförlere ve biletçilere, ayrıca kurbanlık koyun gibi taşınmamıza vesile olan belediyeye burdan selamlar olsun diyorum.
otobüslerde ve metrolarda kullanılacak olan, ankaralıların yeni kartıdır. öğrenci olanından temin edebilmeniz için öğrenci belgenizi ve fotoğrafınızı götürmeniz gerekmektedir. kızılay'dan almaya karar verdiyseniz eğer saatler sürecek bir sıranın sizi beklediğini şimdiden söylemek isterim. şahsen ben sıra aldığım zaman önümde bin kişi vardı ama beş dakika sonra kartımı alıp çıktım. nasıl mı? işte size yüzyılın sırrını anlatıyorum. kulaklarınızı dört açın ve beni dinleyin. öncelikle unuttuğunuz bir nokta var, onu hatırlatayım. siz türk'sünüz arkadaşım türk. orada sıra bekleyenler de türk. sen hiç postanede veya bankada bir adet sıra numarası alıp beklemeye geçen türk gördün mü? şahsen ben görmedim. herkes en az ikişer üçer tane alır bizim memlekette kaçırırsam yedek olsun diye. ben de bu gerçeği hatırlar hatırlamaz gişelere doğru yaklaştım ve kalabalığı süzmeye başladım. sırası yaklaşan yurdum insanı, tabelayı pür dikkat takip ediyordu. hemen yanaştım bir bayanın yanına, fazla sırası olup olmadığını sordum. bana elindeki fazla numaralardan birini uzattı. bir baktım ki on beş kişi varmış. dedim allah razı olsun, beş dakika sonra kartımı alıp olay mahalini terk ettim. bana üzerinde harikalar diyarı olan pembiş kartın verilmiş olması moralimi birazcık bozsa da aldırmadan yoluma devam ettim.
ankarakart ile söylemek istediğim bir diğer olay ise paso devrini bitirmiş olması. bu bizim gibi öğrenciler için bulunmaz nimet. bu sayede her sene yirmi küsür lira ödemekten kurtulduk artık. üstelik özel otobüslere veya minibüslere binince de paso soran uyuz muavinlere de şak diye gösteririm pembiş kartımı olur biter. vatana millete hayırlı olsun diyorum.
Öncelikle inanmanız ve hayatınızı spora uygun hale getirmeniz gerekiyor. Daha sonra ise düzenli ve sağlam bir program ile çalışmalara başlamanız gerekiyor. Bunun dışında yedikleriniz de çok önemli. spora başladıktan sonra şekerdir, hamurdur, cipstir, çikolatadır bunlardan uzak durmak ve olabildiğince sağlıklı ve dengeli beslenmek lazım. Bende var mı? yok. o ayrı mesele.
-ayaklara sıcak su torbası,
-üste sağlam bir kazak
-bacaklara battaniye,
-kafaya bir tane bere ( evde bere mi takılır demeyin, dedem bere ile yatan bir adam)
-sıcak içecek.
"benden sizden biri yaratmayı nasıl başardınız?" olabilir mesela.
not: Yavuz Çetin'e ait olan bir şarkıdan alıntıdır. Kendisi daha sonra intihar etti ancak intiharının sinyali miydi bu şarkı hiç bir fikrim yok.
insanların kendilerini karşı cinse beğendirmek ve populerite kazanmak adına;
- reklamlarını yaptıkları,
-fotoğraflarını bilmem kaç yüz kişinin erişimine açtıkları,
-nerde gezdiklerini annelerine babalarına rapor verir gibi dakikasında bildirdikleri,
-en çok ben geziyorum, en çok ben eğleniyorum tribinde takıldıkları,
-maçlarda teknik direktör kesilip, krizlerde vatanı kurtardıkları
ve her çeşit yavşaklığın döndüğü sosyal paylaşım sitesidir.
yıllardır hayalini kurduğum ama asla gerçekleştiremediği eylemdir. sonra ne mi yaptım? iddia oynamayı bırakarak her gün 5 lira kar ettim. mutluyum, huzurluyum.
justin biberle olduğunu duyduğum olan taş. gören gözlerim görmez, duyan kulaklarım duymaz olaydı. öğrenir öğrenmez bu hayattan soğuyup, intihar dahil tüm seçenekleri masaya yatırdığım doğrudur. lütfen biri şaka olduğunu söylesin.