birçok canlı gibi güvercinler de, düğmeye basılmasıyla ödül kazanması arasında çabucak bir bağ kurar. fakat zamanlayıcı her 20 saniyede bir otomatik olarak kapağı açmaya başlarsa güvercin şöyle der;
"bunu hakedecek ne yaptım ben?" o sırada kanatlarını çırpıyorsa olanlar üzerinde belirleyici bir etkisi olduğuna ikna olana kadar kanatlarını çırpmaya devam edecek demektir. biz buna "güvercin itikatı" deriz...
çok değerli bir öğretim kadrosunun ancak bu kadar aptal öğrencilere ders anlattığı yegane üniversite. söylemeden geçemeyeceğim, kıskanılan bir üniversitedir.
arasında bir seçim yapmak zorundaydın. ya buraya gidecektim ya da sümela manastırına. aklıma sokayım, burayı seçmeyerek, sümela manastırına gitmeyi tercih ettim. bir bok yok açıkçası orada ama buraya giden hayran kalmış. nolurdu sende trabzonun 110 km ilerisinde bulunmasaydın.
türkiye'den sıkıldığım zaman konya'nın beyşehir'ine giderim ben.
kuşbaşılı pideye etlekmek deriz biz...
k harfleri yerine g.
kordon elektrik aletidir bizim için (elektrik aleti?)
kumru da kuştur.
yengesini yiyeni oyarız.
sen merhaba dersin...
biz silağmunaleygüm yiğen deriz.
uzatırız...
gidiyong geleyong deriz.
aile dediğin, amca yiğen dede hala halaoğlu teyze tiyzoğlu falan filan işte.
evimiz isterse 3 metrekare olsun, her an en az 15 misafirimiz olur. kurban filan gibi mazeretler uydurur, fakire fukaraya et yidiricez deyip hayvanın en güzel yerini yeriz günlerce. bi oturuşta bi inek bi dana yeriz, sakatat severiz, dalağa bayılırız; sabah namazına kalkmazsak allah çarpar! çok lafa karnımız toktur bu arada, "nassın eyi misin, çocuklar nasıl, daha daha nassınız" yeterlidir bizim için.
*
mayışlı sigortalı işi olmayana kız vermezler; isterse başlık parası on bin olsun! liseye giden kızının erkek arkadaşının olması katil eder babaları; kendilerinin de kız arkadaşı falan yoktu lisede... bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, beyşehirli delikanlılar alır kupayı... her gün aksatmadan kahveye giderler çünkü... şaşırdın di mi? al buna da şaşır, günde üç paket sigara içerler... bulu cin giyerler, paraları varsa altın zincir takarlar, öküz gibi bakarlar, kafaları atarsa bi çakarlar, bi de duvardan yersin... nadide sultan'ız, veli efendi hipodromu'yuz, akyokuş'uz, bi kafa atıp da kaşlarına, çıktı mı eyvah dersin karşına, john f. kennedy caddesiyiz... ne? sensin ayı! biz adamın ciğerini söküp kahvaltılık diye yeriz. ayıptır söylemesi, fazıl say'la tuluyhan uğurlu'yu, friedrich engels'le friedrich nietsche'yi ayırt edemeyiz biz...
....
ha bu arada tekrar söylemeye gerek var mı? kuşbaşılı pideye etlekmek dediğimizden gerçekten çok özel insanlar olmalıyız biz...
böyle dört tane temiz gol yediği maçtan sonra konuşmak, yanlış anlaşılmalara sebep verebilir. ancak eray işcan kaleciliği derhal bırakmalı. daha hamur, yoğurulması lazım avuntularını bir kenara koyup, eldivenlerini asmalı. bunu galatasaray için yapmalı. biliyorum çok acımasız bir eleştiri oldu bu hatta eleştiriden bir tık yukarıda bir şey oldu. benim gördüklerim, hal ve hareketlerinden kalecilik yönünde bir yeteneğinin bulunmaması. bu zor zanaat doğuştan gelen bir yetenek ister. eray'da o ışığı göremedim ben. topa uçulmaz mı eraycım ya?