Düzenli, nizamlı, intizamlı, uygun biçimde. bir sıraya tabi olan, bir tertip, düzen, üslup ve/veya sıra içinde hareket etme. muntazam bir şekilde cereyan etme. Düzenlilik, ahenk, ritim, uyum. Tekdüze olma, yeknesaklık, biteviye. Ittırat veya ittirat olarak da yazılmaktadır.
"Almanca öğrenmek için hayat çok kısa!" anlamında Richard Porson'a ait bir söz. Çok yerinde bir sözdür; zira gerçekten "Das Leben ist zu kurz um Deutsch zu lernen."
Gazi'yi sevmekten ne anladığı bilinmeyen tıynetsiz kişi. Mustafa Kemal'in manevi kişiliğini savunan başlıkları, o'nun sevgisini kullananları deşifre eden entryleri eksileyen, bunu da "atatürk sevgisi" adına yaptığını söyleyen, kendini bilmez bir tür ilkel insan. Atatürk adını kullanarak her türlü yanlışı yapanları eleştiren "Atatürk Senin Gargaran Değil!" şiirini bile eksileyen denge fukarası.
Gazi Mustafa Kemal ismi ardına gizlenip, başka emeller peşinde koşan, Gazi'nin milletimize bıraktığı emanetlerin tek sahibi olduğunu zanneden, oysa her yaptığıyla Gazi'nin kemiklerini sızlatan, hakkaniyet ve özgürlük duygularını başka gayelere kurban etmiş kemalistler için yazılmış bir Arif Nihat Asya mısraıdır.
Şiirin tamamı şöyledir:
DEĞiL
Kutsal konuları inananlara bırak..
Onlar senin maskaran değil;
Memleket îmânı
Senin yaygaran değil.
Ve Türk'ün îman ateşi
Senin sigaran değil.
Kitabımı yırtmışsın..
Kitabım senin paçavran değil,
Dinlemesini bilen anlar sözümden
Çıldıran değil, saldıran değil, kuduran değil!
Döndürüp durma elinde devrimleri;
Devrimler senin makaran değil.
Şehitlerden söz etme;
Onlar senin kadavran değil.
Yaklaşma türbelerle mezarlara..
Kutsal yerler senin kamaran değil.
Temiz eller kurmuştur bu memleketi,
Senin zembereğini kuran değil.
Ağzına alma Atatürk'ü..
Atatürk senin gargaran değil.
Almanca'da "Deutungshoheit" (doytungshôhayt) diye bir kavram vardır, anlam verme hakkı/üstünlüğü. Bâzı kimseler bâzı fikirlerin ancak kendi tefsirleri gibi anlaşılması gerektiğine inanırlar. Bizde Atatürk'ün devlet ve toplum tasavvurlarını kendi anladıkları yâhut anlayamadıkları şekliyle halka kabûl etdirmek isteyenler buna örnekdir. Aynen onlar gibi düşünmeyenlere düşman gözüyle bakarlar. Meşreblerine göre kendilerine "Kemalist" veyâ "Atatürkçü" adını münâsib görüyorlar.
Onlar 1923 diyor ama asıl maksadları 1938-1950 arasıdır. ismet Paşa'nın "Devr-i Saâdet"i.
Gazi'yi sevdiğini söyleyen menfaat düşkünlerini tasvir eden şiirler, sözler, yazılardır:
DEĞiL
Kutsal konuları inananlara bırak..
Onlar senin maskaran değil;
Memleket îmânı
Senin yaygaran değil.
Ve Türk'ün îman ateşi
Senin sigaran değil.
Kitabımı yırtmışsın..
Kitabım senin paçavran değil,
Dinlemesini bilen anlar sözümden
Çıldıran değil, saldıran değil, kuduran değil!
Döndürüp durma elinde devrimleri;
Devrimler senin makaran değil.
Şehitlerden söz etme;
Onlar senin kadavran değil.
Yaklaşma türbelerle mezarlara..
Kutsal yerler senin kamaran değil.
Temiz eller kurmuştur bu memleketi,
Senin zembereğini kuran değil.
Ağzına alma Atatürk'ü..
Atatürk senin gargaran değil.
Cassio Lincoln. Sarı kırmızılı kulübe o kadar saygısız, iplemez davrandığına göre o da anlamış. Keyfi çatmayınca deplasmana bile gitmezdi eskiden; şimdiyse acayip tekliflerle geliyor.
Emre Belözoğlu. Bunu açıklamaya gerek yok sanırım. Onca eleştiriyi göze alıp, protestolara göğüs gerdi. küçük kulübün kapısını sertçe çarptı, çıktı. insafla düşünebilenler için takdir edilmesi gereken bir iştir.
Tobias Linderoth. Geldiğinden beri ne yapar bilinmez. Ona ödenen parayla, ondan elde edilen faydayı düşünürsek türk futbol tarihinin en pahalı oyuncusu olur. Ama onun bunu tınladığı yok; hâlâ "galatasaray'da mutluyum." şeklinde açıklamalar yapıyor. O da farkında acı gerçeğin.
Frank Bilal Ribery. Kulüpten nasıl ayrıldığını bilemedi; kulüp levhasının altındaki koftiliği anladı sıvıştı hemen.
Ricardo Costa. Galatasaray'ın küçük bir kulüp olduğunu anlamakla kalmadı, bir de bunu dile getirdi. Wolfsburg gibi bir takımın yedeği bile şişme kulübün esaslı olmadığını söyleyebildi, helâl olsun!
Lübnanlı meşhur şarkıcı ve söz yazarıdır. Hıristiyan bir araptır. Marcel Khalife'nin yazıp bestelediği "A palestinian Child" adlı şarkıyı yorumlayışı çok muhteşemdir.
Filistin meseleleri konusunda ziyadesiyle duyarlıdır. Hizbullah lideri Nasrallah'ın sözlerini besteleyip albüm yaptı. Sanatçı, albümünün gelirlerini de israil'in vurdugu canlara bağışladı.
"Ailemizde, sülalemizde, soyumuzda, sopumuzda böyle biri yok, nerden oldu böyle bir çocuk!" anlamında bir deyim.
Sülalede görülmeyen huyları bulunan, aileye yakışmayan haltlar karıştıran evlatların ebeveynleri tarafından kullanılır.
"ne yaparsa yapsın, kimi alırsa alsın, bana ne?" manasında bir deyim.
Bazı kadınların, kızlarının evlilik işleriyle cümle alemin ilgilendiğini, hatta kızının evlilik girişimlerini sabote edenlerin olduğunu söylemesi üzerine, zan altında olduğunu hissedenler tarafından kullanılır.
Messi'nin aptal bir mukayeseye gayet kibarca son noktayı koymasıdır. Haberden aynen aktarıyorum:
Türkiye'de spor gündemini sık sık meşgul eden "Arda mı, Messi mi?" tartışmasına, Arjantinli yıldız ilginç bir cevap verdi.
O, herkesin sevdiği sempatik bir futbolcu. Ve O, dünyanın en büyük takımlarından biri olan Barcelona'nın yıldızı. Onun adı, Lionel Messi.
Şu günlerde Türkiye'de bir tartışma var; ve bu tartışmanın odak noktasında da Messi ile Galatasaray'ın yıldızı Arda Turan var. Kimine göre Messi, Arda'dan yüz kat daha iyi oyuncu. Kimine göreyse Arda ile Messi aynı değerde.
Peki tartışmanın bir ucunda bulunan ve Arda ile kıyaslanan Messi bu konuda ne düşünüyor?
Bir dönem Türkiye'de de gazetecilik yapan ve daha sonra Fenerbahçe'nin eski oyuncusu Moldovan'ın kuzeni ile evlenip isviçre'nin Zürih kentine yerleşen Yasemin Akduman Pelosi, FIFA'nın ödül töreninde tanıştığı Barcelonalı Messi'ye ulaştı. Ve ona "Türkiye'de seni Galatasaraylı Arda Turan ile kıyaslıyorlar. Spor adamları ikiye bölünmüş durumda. Bu konuda sen ne düşünüyorsun?" diye sordu.
Ünlü yıldızın bu konuda gülerek verdiği ilk cevap "Gerçekten mi?" demek oluyor ve devam ediyor...
"Açık söyleyeyim Arda'yı tanımıyorum. Türk Milli Takımı hakkında fazla bir bilgim yok. Sadece Güiza'nın Türkiye'de oynadığını biliyorum. Bir de Manchester United'e 3 gol atan Tuncay vardı, onu biliyorum. Ben bu konuda birşey söylemek istemem. Herkes sahada kimin ne olduğunu görüyor."
Faydasız, boş işlerle uğraşan kişiler için kullanılan mükemmel bir atasözüdür. ifade ettiği manâya cuk oturduğu için, söylendiği zaman muhatapların ve üçüncü şahısların yüzünde -mutlaka- muzip ve tatlı bir gülümseme durur.
Lûgat manası; birbirine bağlı, tâbi olan, birbirinin ardınca giden. Bir dilbilgisi terimi olarak; yazılışları farklı, manaları aynı olan (eş anlamlı) kelimelere müteradif denir.
bir tasannu örneği olan, sanat değeri taşımayan, yapmacıklı ama görece güzel bulunabilecek eserleri nitelemek için kullanılan bir sıfattır. almanca bir kelimedir.