raymond m. smullyan'ın başta tao olmak üzere çin felsefesinden bahseden kitabı... tanrı - fani diyaloglarıyla insanı güldüren* kitap... kitaptaki güzel bir hikayeyi buraya yazmak istiyorum;
zen ustası: işte burada bir değneğim var, ama aynı zamanda da yok. bunu nasıl açıklarsın? çırak: açıklamam!
usta: münasebetsizleşme! eğer amaçladığını söylediğin gibi gerçekten de aydınlanmaya ulaşmak istiyorsan, görevin bu sorunun yanıtını bulmak için her tür çabayı sarf etmek.
çırak: pekala, sanırım eğer bir şekilde bakarsam bir değneğiniz var; ama başka bir şekilde bakarsam yok.
usta: hayır, benim kastettiğim şey bu değildi; ben tam anlamıyla ikisine de aynı şekilde bakmanı istiyorum: işte burada bir değneğim var, ama aynı zamanda yok. evet, bunu nasıl açıklarsın.
çırak: tamam, bırakıyorum.
usta: ama bırakmamalısın! benliğinin her bir parçasını bu soruyu çözmeye adamalısın.
çırak: bırakıp bırakmamam konusunda seninle tartışmayacağım. şu anki basit gerçek şu ki, ben bu işi bırakıyorum.
usta: ama aydınlanmaya ulaşmak istemiyor musun?
çırak: eğer aydınlanmaya ulaşmak böyle aptalca sorularla uğraşmaksa, o zaman aydınlanmanın canı cehenneme, seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama elveda!
on iki yıl sonra
çırak: işte, sonunda dayanılmaz pişmanlıklar içinde sana döndüm ustam. on iki yıldır korkaklığım ve sabırsızlığım nedeniyle kendimi berbat hissederek dolaşıp durdum. şimdi, yaşamdan kaçıp duramayacağımı anladım. er ya da geç evrenin mutlak sorularıyla yüz yüze geleceğim. artık kararlıyım ve sorduğunuz soru üzerinde samimi bir şekilde çalışmaya hazırım.
usta: soru neydi?
çırak: bir değneğiniz olduğunu, ama aynı zamanda da bir değneğiniz olmadığını söylediniz ve benden bunu açıklamamı istediniz.
usta: gerçekten böyle mi söyledim? hay allah, acaba neden böyle aptalca bir şey demişim?