okudukça isa mesih'in neden peygamber olduğunu anladığım metin.
Matta 4:4
isa ona şu karşılığı verdi: “ 'insan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır.”
matta 5:5
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
matta 6:6
Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız'a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.
matta 7:7
Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.
matta 8:20
isa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama insanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi.
herkesin meşrebine göre değişir bu işler. sana göre öğretmen memurdur, bana göre fırıncı kutsaldır, beriki eczacıdan taraf olur falan filan.
yoksa ben de hiç çobanlık kutsaldır diyen öküz görmedim, bak orda hemfikiriz.
o zaman konu şu... senin öğretmenlerin insan suretinde öküzleri mi güdüyor, yoksa herkesin boyunu aşan laflar ettiği bir memlekette inat ve ısrarla gelecek mi dizayn ediyor?
söylediklerinizden ve memleketin durumundan görüldüğü üzere birincisi maalesef.
milletçe demokrasi tarihimizde yediğimiz en büyük, en okkalı kazık.
şu günden oyların karşılığı olarak koalisyon ve çoğulculuk yerine, bin beter bir tek parti hakimiyetinin bize dayatılmasına ağzımızı bile açmadık ya... valla her şeyi hak ediyoruz biz.
zaten o günden bugüne de adamlar her şeyi büyük bir cüretle yapıyorlar.
kişi olarak da, halk olarak da sınır çizmeyi, prensipli ve disiplinli olmayı şiar edindiğimizde bir şeyler değişecek.
ortalama bir adam bunu 3 yılda yapabilir, akıllı bir adam 6 ayda oturtabilir, 90 milyon adam ne kadar zamanda oturtur... orası muallakta.
şu oynattığı futbola hiç bakmadan siz böylesiniz, liginiz şöyle temalı beyanatlar vermesi kusura bakmasın ama dalyaraklığın daniskasıdır.
ben galatasaraylıyım, amenna da futbolu da futbol olarak severim. 2008 fenerbahçe'sine hastaydım mesela, izlerken bayılıyordum deividli, carloslu, alex'li takıma.
hocam sende hiç utanma sıkılma kalmadı mı ya allahını seversen? sen kafayı mı üşüttün, sokakta mı yatıyorsun, napıyorsun?
her şeyi geçtim şu üstüne başına adam ol da bir takım giy, bir temiz tıraş ol amına koyayım, nedir ya senin bu halin malına çingeneler çökmüş anadolulu toptancılar gibi?
terbiyesiz herif ya...
türkiye öyle hakemler böyle bilmem ne. sen nasıl antrenörsün lan asıl?
dürüstlüğün hiç çalışmayacağı bir yer ve noktada kendi tarafından yaptığı bir açıklamada gereğinden fazla dürüst olmuş, maksadını aşmış, her doğru her yerde söylenmez klişesine gelmiş senarist.
çok tepeden bakmışsınız adama, çok dışlamışsınız, adam da nispeten cins bir adammış, o da çok sikine sallamamış sizi; belki de aslen herkes birbiriyle bir sidik yarıştırmış. yarıştırmış da, şimdi bunu ifşa etmeye ne gerek var?
ya ayrıca senin sürekli yanında yörende tuttuğun kimi yeteneksizlerden daha çok diziye hakkı geçmişti vural'ın düşününce. 2 dakika şımartılması mı gerekiyordu? şımartıverseydin. zam mı istedi? yapıverseydin. ne ki?
bugün o dizi hala izleniyorsa kubilay volkan çekişmesinden gelen bir komiklikten de izleniyor.
gerçek şu ki, vural 2000'lerin kafasındaki magazin dünyasında stereotip haline gelen cemiyetin has adamı playboy bilmem kim adamcığını muhteşem oynamıştı.
yaprak hiç olmasa da olurdu, gaffur hiç olmasa da gene gülünürdü veya tacettin de bir şeyi değiştirmeyebilirdi...
ama kubilay diziyi taşıyan sütunlardandı.
hee, sen aslında bir yerde şunu diyosun... dünyalar bir değil, herkesle kanka olmak zorunda değilim.
tabi değilsin de senin birine insan gibi davranman için de illa aşırı solcu, lgbt , vegan veya hepsi mi olması mı lazım? ölçümüz, çoğulculuğumuz, farklının yanında kalırken sıradanları ''ötekileştirmek'' mi? beğenmediğimiz herkesi kibar kibar zorbalamak mı?
o zaman al yanına kankeytalarını, her işin disney'e yaptığın gudubet iş gibi olsun... ki öyle de gidiyor bu ara.
insanlara karşı biraz daha sevecen ol gülse. bütünleştirici ol. stalin olma, tito ol.
en temiz ustası da olsa hint yemeğine kolay kolay para vermem.
çünkü aslında pişirme metodu ve gastronomik derinlik olarak dandiktir. helal takıntısı da biraz taşır. çok sofistike değildir ve bunu gizlemek için aşırı baharat kullandırır. bu da insanı iter.
illa enteresanlık arayışımız varsa sushi'den öte köy yok. yaptırırız iki set sushi, hacıbekir lokumu gibi eritiriz.
Günden güne eriyor. 79 yılına geri döndü, arada geçen zamanda kazanılan her şey yavaş yavaş kaybedildi. geldiği gibi gitti yani, ne aldıysak verdik.
Şu an bırak erdoğan’ın 2. Dönemindeki başarıyı, özal döneminin bile çok gerisindeyiz.
Yalnızca bazı şeyler kamufle ediyor, göz boyuyor, biz de farkında olsak da ses edemiyoruz.
Ve maalesef çok daha kötüye gidecek.
geçen sene bir kobi kurmak için 30 bin euro borç aldım. Durumu yakınlarımdan birine anlattım, 1 milyon borçlanacaksın, allah yardımcın olsun dedi.
Farkında olmadan o kadar mı kötüye gittik diyiverdim ister istemez… işlettiğim ilk mekan da değil, önceden türkiye’de yapıyordum. şu an daha da beter zaten.
Bir ülkenin parasına, sanayisine, çalışan vatandaşına ancak bu kadar ihanet edilebilirdi.
Sevr’i churchill getiremedi ama halkımız güle oynaya getirdi.