fenerbahçe kalecisi volkan demirel' in özellikle kasımpaşaspor maçında yaptığı hataya dayaranak söylenebilecek önerme. ayrıca rıdvan dilmen' in yorumlarına göre fenerbahçe' nin volkan demirel' in yokluğunda oynatabileceği bir yedek kalecisi yok. e bu da fenerbahçe kalesi çöküyor önermesini güçlendiriyor.
türk pop müziğinin mihenk taşı (!), en başarılı eseri (!) olan, utanmadan eurovision' a gönderdiğimiz rimi rimi ley adlı şarkının bestecisi. bir de utanmadan televizyona çıkıyor. *
seksüel bir amacı olmayan akımdır. nüdistler için doğallık ön plandadır. çıplaklık onlara seksi çağrıştırmaz. yani bazıları gibi (yazar burada abaza yazarlara seslenmiş) meme görünce ağızlarının suyu akıp da bir taraflarını kaldırmazlar. bir taraftan kasıt gayet net...
tanım: yaprak dökümü' nün bölüm sonlarında dizi ekibinin isimleriyle beraber gösterilen aile fotoğrafları.
bu nasıl bir ironidir? dizi beş yıldır yayınlanıyor. beş yıldır toplasan mutlu olmuş beş kişi yok. sürekli gözyaşları, sürekli ayrılıklar ve dizinin sonunda gösterilen mutlu aile fotoğrafları... manası nedir? fotoğraflarını gönderen şahıslara: "kıymetini bilin bu anlarınızın, siz de sonra bu aile gibi olacaksınız." mı denmek isteniyor?
karbon kağıdı ile elde edilen kopyadır. aslına göre şeklen aynıdır; ama rengi daha soluktur. bu noktada karbon kopya tamlamasına mecazi anlam yükleyebiliriz.
çok genç bir insan kaynakları sitesi. kariyer.net, yenibiris.com gibi sitelerden farkı öğrencilere yönelik olması. yani şöyle ki siteye özgeçmişini bırakanlar ya öğrenci olacaklar (ön lisans, lisans, yüksek lisans veya doktora) ya da en geç 2005 yılında mezun olmuş olacaklar. bu da öğrencilere büyük bir avantaj sağlıyor, çünkü yarışmanız gereken tecrübeli adaylar bu sitede yok. ayrıca site büyük şirketlerle çalışıyor.
ilginç karikatürlere konu olan heykeldir. bir tanesi şöyleydi; ergenekon operasyonu kapsamında tüm aydınlar teker teker içeri alındığında düşünce namına yalnızca düşünen adam heykeli kaldığı için o da gözlatına alınıyordu. kara mizah bu olsa gerek...
cem karaca' nın hatta belki de türk müziğinin en acıklı şarkılarından birisidir. çok hüzünlü bir hikaye anlatır. türk filmi tadında da diyebiliriz. ayrıca cem karaca' nın oğlu emrah karaca da çok güzel yorumlar bu şarkıyı.
bebe' nin en güzel şarkılarından birisi. bin kez dinleyin yine de sıkmaz. maalesef ispanyolcam olmadığı için sözlerini anlamıyorum; ama aldığım duyumlara göre yiyecek isimleriyle aşkı anlatıyormuş. bir yerlerde karamele benzeyen bir sözcük kulağıma çalınıyor; fakat yine de emin değilim.
sözlüklerde olsun, forum sitelerinde olsun en çok yazım hatası yapılan kelimelerdir. çok küçük; ama önemli ayrıntılardır. örnek vermek gerekirse;
birşey (yanlış)- bir şey (doğru) *
şuan (yanlış)- şu an (doğru)
herkez (yanlış)- herkes (doğru)
hak etmek (yanlış)- haketmek (doğru)
yanlız (yanlış)- yalnız (doğru)
edit: sonradan aklıma geldi: yada (yanlış)- ya da (doğru)
üniversitede her bölümde bölüm başkanının işlerine yardımcı olan, notları onaylaması gereken, hoca hakkındaki bilgiyi gidip aldığınız bay veya bayan.
yani normalde yapması gereken buyken oturup çene çalan, bütün gün çay-kahve-sigara eşliğinde dedikodu yapan ve en önemlisi notları asla zamanında onaylamayan kişi. bütünlemeye iki gün kalmıştır; ama not hala onaylanmamıştır. dayanamaz ararsınız abla ne zaman onaylamayı düşünüyorsun notları diye. gelen cevap dumurluktur: onayladım, doğru yere bak. bak nasıl sinirlendim yine. mal mıyım ben? notun nerede göründüğünü bilmiyor muyum? bakarsınız notlarda bir değişiklik yok. bu defa açarsınız ağzınızı, yumarsınız gözünüzü. bir de bakmışsın 10 dakka sonra tüm notlar önünde. terbiyesiz kadın...
işbu entry notlarının hala onaylanmamış olduğunu gören mağdur bir öğrenci tarafından yazılmıştır.
kocaeli' nin en güzel yeri, izmit sahilinin tek güzel yeri. büyük bir çim alan, bisiklet ve yürüyüş yolu, konser alanı, yapay kum plajı ve tırmanma duvarlarını bulundurur.
akabinde göz makyajının daha güzel durduğu, gözlere anlam katan, insanın yüz ifadesini tamamen değiştirebilen; abartılarak yapıldığında ise insanı rezil eden, insan içine çıkamayacak duruma getiren eylem.
bir çocuğun gözünden 12 eylül askeri darbesini anlatan 99 yapımı atıf yılmaz filmi. habib bektaş' ın gölge korkusu romanından uyarlanmıştır. çocuğun camdan bakıp;
"bir gün bir gün bir çocuk, eve de gelmiş kimse yok." şarkısını söylemesi izleyiciyi ağlatmaya yeter de artar bile.
düğün gününde adet üzerine eşiyle kesmesi gereken pastayı yakın arkadaşıyla kesen, damadı piç gibi dışarda bırakan gelindir. mikrafona bağıra bağıra "bugün benim arkadaşımın doğum günü, pastayı da onunla kesicem. ihihihihi" demiş, eşini dışlamış, düğüne gelen herkesin şaşkın bakışları arasında pastayı kankasıyla kesmiş bir de pastayı arkadaşına yedirmiştir. utanarak söylüyorum ki bu hikayedeki mal benim kuzenimdir, daha doğrusu kuzenimdi. reddettim gitti. o günden beri görüşmüyorum. *
mükemmel kadronun ve müziklerin hakkını veren harika film; ancak görüntünün daha kaliteli olmasını beklerdim. romanı okumadığım için ikisi arasında bir karşılaştırma yapamayacağım. film hakkında konuşmak gerekirse; üstüne aylarca konuşulacak, yorum yapılacak türde bir filmdi. "katil uşakmış." diye çıkacağınız, filmin yarısında sonunu tahmin edeceğinizi düşünürseniz yanılırsınız. olayların ucu o denli açıktır ki filmin sonunu tamamen size bırakır. siz gösterilen ipuçlarıyla bir sonuca varmaya çalışırsınız. eğer ki filmi yorumlayarak izlerseniz hiç de sıkılmayacağınızı görürsünüz.
edmund spenser' ın altı kitaptan oluşan epik şiiri. ilk üç kitabı 1590'da geriye kalan üç kitabı ise 1596'da basılmıştır. vergil' in Aeneid' ından esinlenen spenser eseri on iki kitap olarak planlamış; ancak tamamlayamadan ölmüştür.
eser her ne kadar epik olarak tanımlansa da içinde romansların karakteristiklerini ve bolca alegori bulundurur. yazılış amacı; kraliçe elizabeth' i övmektir. spenser bu eserinde archaic, yani eski moda dil kullanmış ve bu konuda geoffrey chaucer' dan etkilenmiştir.
edit: şaka mısın arkadaşım ya? içinde bir tane bile öznel yorum bulunmayan entry neden eksilenir?
