Hayatımın çok belirsiz bir noktasındayım. işten topluca kovulabiliriz, bir an da boşa çıkabiliriz. Bu dönemde ve insanın bu kadar çok gideri olduğu ve her şeyin de çok pahalı olduğu bir dönemde insanın başına gelebilecek kötü şeylerde ilk üçte sayarım bu durumu. Çok korkuyorum olabilecek şeylerden. Ev geçindiren ve o kadar borcu olan biri için çok korkutucu bir durum. Bazen durup uzaklara dalıyorum. Tam alışmış ve her şeyi öğrenmişken bu veda bana çok ağır geldi. Ama napalım başa gelen çekilir. iş hayatı ya da yetişkinler dünyası diyoruz böyle durumlarda. Allah kimseyi bu dönemde işsiz bırakmasın.
Kabullendim. Artık daha rahat ve sakin olmam gerekiyor. Her zaman kendime söylediğim gibi; her şey insanlar için bu dünyada. Her olayda öğrendiklerinle devam etmen gerekiyor the compass. Çaresi yok.
Aşırı toksik bir yöneticim var. işkolik desen işkolik değil ama işten başka bir şey konuşmuyor insanlarla. Stresini bize aşırı geçiriyor. Gerçekten doldum ve patlamak üzereyim. Yarın bire bir yapacağım. Bunu söylesem mi bilmiyorum. Sonunda nanayı da yiyebilirim ama bu psikolojiyi de ilk defa bu kadar yaşıyorum. Meğer ne önemliymiş. Keyfim de yerinde ama yöneticim yokken. Adamın selam vermesi bile bana batmaya başladı. Neyse daha çok yazarım da otobüste zor tutunuyorum. Hadi iyi akşamlar.
Yeni işe başladım başlayalı çok mutsuzum ve hayattan gram keyif almıyorum. Beni motive eden tek şey maaşım. Çok çok iyi olduğunu da düşünmeyin.eski işimde çok çok az kazandığım için yeni işim şimdilik ilaç gibi geliyor. Ekip arkadaşlarımın çoğu aşırı suratsız ve sadece iş odaklı. Yemeğe çıktığımızda bile iki kelime edip bir konu hakkında konusup gülemiyoruz.konusurlarsa yine iş hakkında konuşuyorlar. Ben soğuk ya da iletişimi zor olan biri değilim. Sıcak kanlı ve girişken biriyim. Başka ekiplerden bir sürü arkadaşım oldu, konuşup sohbet ettiğim. Molaya çıkarken çağırıldığım, dışarıdaki etkinliklere çağırıldığım. Ama kendi ekibime gelince zaten onlara olan gram enerjimi de her gün yüzlerine bakarak kaybediyorum. Neyse Allah büyük dert vermesin diyerek günü kapatıyorum. Çok doluyum.
Toplantılarda çokca yapılan eylemdir. Bir şey sormaya çekinir oldu insanlar. Şimdi cevaplar felsefik cümlelerle süslenir, üstüne interaktif yapılır soruyu soran da mevzuya çekilir de süreç uzar diye. işin bir de anlama boyutu var. Abicim plaza dili de üzerine eklenince tadından yenmez. Sorulan sorular unutulur. Vs vs
Herkes statü derdinde. Statün ya da titleın varsa insanlar seninle daha alakalı konuşuyor, sorularına daha fazla cevap veriyor, seni daha çok takıyor. Bu iğrenç bir şey ya. Her şeyin özünde insansın sonuçta. Bu hava bu boş gaz neye? Neyse diyorum the compass. Sen işine bak yavrum diyorum ama kafa dengin yoksa ekipte de o mesai çekilmez oluyor be kardeşim. Ay sonu motive etsin diyip metrobüsten iniyorum.
Günaydın sözlük. Bugün de çoğu beyaz yakalının içinde olduğu metrobüs içinden, sımsıcak yatağında istediği saatte kalkma lüksüne sahip insanlara da günaydınlarımı gönderiyorum.
Bazen herkesi ve her şeyi arkamda bırakıp gitmek istiyorum. Kendimi bazen uzun uzun uzaklara bakarken buluyorum. Ne kimseden bir sey istiyorum ne de benden biri bir şey istesin istiyorum. Üstüme öyle bir yorgunluk ve bezginlik var ki atamıyorum.