Bu oyunun sevmediğim tek özelliği online modda free aim yerine otomatik nişan alma olması. Neden otomatik ? Acaba çoluk çocuk sıkılmadan oyunu oynayabilsin diye mi ? Otomatik nişan almak söz konusu olduğunda oyunun yetenekle uzaktan yakından ilgisi kalmıyor. Gözünü kapat l2 r2 yap ve ateş. Her şeye rağmen bazen zevkli olabiliyor ama free aim olsa daha zevkli olır eminim.
Bu arada online modunu playstation 3 ve ilk çıktığı zamanlarda 4 te bi süre oynadım sonra heist görevleri geldiğinde çok kısa bi süre daha oynayıp yaklaşık bir yıl ara verdim. Şimdi tekrar başladım baya yeni ve ilginç eklemeler olmuş. Eğer hali hazırda oynayan grubu olan ve beni dahil etmek isteyen veya arkadaşa ihtiyacı olan varsa yeşillendirebilir. Zira bu oyun muhabbetle güzel.
--spoiler--
Zombi temasına sahip olmayan oyundur. Şu an ben de tam olarak bitirmedim oyunu ama şu ana kadar geldiğim kısımdan anladığım kadarıyla deney ürünü olan psişik bir kızın etrafındaki insanları manüple etmesi üzerine kurulu. Yine de bunu yaparken o insanlara bir takım virüsler de bulaştırıyor yani oyunu hem bioterörizm hemde doğa üstü ögrlerin bulunduğu bir karışımı halinde sunmuşlar. Gerçi resident evil evreninde doğa üstü ögeler yok diyemeyiz ama bana kalırsa işin ucunu çok fazla kaçırmışlar korku ögesini verebilmek adına. Yani rakip oyunların yakaladığı başarının peşinden gitmek istemişler çok görmemek lazım. Ama artık insanlar biraz daha klasik zombi ve post apokaliptik dünyada hayatta kalma çabası tarzında temaları daha çok seviyor. Oynadığı veya izlediği karakterlerin diğer karakterlerle olan ilişkilerini, yaşamak zorunda kaldığı dünyayla etkileşimi ve bu dünyanın o karakter üzerinde nasıl değişim yarattığını da merak ediyor insanlar. Karakterle bir bağ kurmak istiyor. Oynadığın karakterin bir derinliğinin olmasını istiyor. REVII da yönettiğimiz karakterle bir bağ kurmak şurada dursun söve söve adamda ne ana bırakıyorsunız ne bacı. Karakterin olaylar karşısında verdiği tepkiler bile komik. Eve ilk girdiği anda tencerenin kapağını kaldırıyorsunuz ve elinize kolunuza tırmanmaya çalışan hamam böceklerine o shit wat dı fak falan diyorsunuz türlü türlü hallere giriyorsunuz ama 5 dakika sonra evin kanalizasyonunda birden önünüze çıkan ve tanınmaz halde olan cesede hiç bir tepki vermiyorsunuz.
Zombi teması yok dedik bunun yerine çok garip götü başı ayrı oynayan yaratıklar var ki bence çok başarısız. Bunun yanında oyun sanırım her şeyi baştan aldığı için post apokaliptik dünyadan söz etmekte mümkün değil. Oyun büyük bir çiftlikte geçiyor ama bu çiftlik ve etrafında onlarca insan kaybolmuş olmasına rağmen ve çiftlikle ilgili bir takım efsaneler dönmesine rağmen -bunu orada çekim yapmak ve bi hikayeye dönüştürmek isteyen kameraman be ekipten anlıyoruz- hiç bir profesyonel militarist ekip oraya bakmak için gönderilmemiş yıllarca ancak tek başına çalışan kıçı kırık bir şerif bakmaya gidiyor. Çiftliğin yakınlarında koskoca bi gemi var içi ceset kaynayan orası da hiç kimsenin ilgisini çekmemiş 3 yıl boyunca. Oysa ki anladığımız kadarıyla hikayenin geçtiği zaman diliminde dış dünya gayet normal. Şerif falan var şerif varsa devletin yapısı hala bozulmamış demektir.
Son olarak oyunun ortalarında bize bi seçim yapmamız gerektiği söyleniyor son zamanlarda oyunlarda karşımıza çıkan ve benim de çok sevdiğim bi olay bu. Yaptığımız seçimlere dayalı olarak hikayenin farklı dallara ayrılabilmesi. Ama görüyoruz ki hangi seçimi yaparsan yap hikayenin aynı ilerlemesini geçtim karımız yerine zoey i seçtiğimizde hikaye resmen saçmalıyor. Orda olmaması gereken geride bıraktığımız karımız birden anlam veremediğimiz şekilde hikayeye dahil oluyor.
Her şeye rağmen boşlukta oynanabilir bi oyun olmuş şu an fiyatı hala 180 lira galiba ama ben keşke biraz bekleseydim dedim açıkçası.
--spoiler--
Yıllardır klasikleşmiş olan bir nesli jetonlu atariler başından alıp ps4 lere kadar alıp büyüten oyunun en son çıkanı. Oyun hakkında söylrnrcek çok şey olmasına rağmen beni en çok rahatsız eden şeye değinmek istiyorum. O da x-ray olayı. Adamın bacağı kırılıyor, kafatası patlıyor, omuriliğinde ne kemik nede sinir kalıyor ama iki saniye sonra ayağa kalkıp dans etmeye devam ediyor. x-ray lerin fatalitylerden bi farkı yok. Mantık olmasa bile kendi evreninde yarattığı dünyada bi tutarlılık sergilemesi lazım her yapımın.
Ben garip bi durum göremedim. Eğer şöyle olsaydı garip olurdu. Virgüle dikkat. Asgari ücretli erkek doktor, kızla evlenirse. Haha asgari ücretli. Hemde doktor. Neyse anlatınca komik olmuyor görmeniz lazım.
Sabah sabah aklıma gelmiş ilk sezonun üstünden neredeyse 10 yıl geçmiş güzel başlayan ama iptal edilmesi gündeme gelince alel acele hüsran bir sonla bittiğini düşündüğüm dizidir. Zamanında lost prison break gibi dizilere alternatif oluşturacak kadar kaliteliydi. Bana göre bu diziyi x man dan ayıran çizgi, süper güçlere sahip olan insanların bu güçlere sahip olduğunu anladığı anda bunu sindirme, topluma ayak uydurma ve normal insan kimliğini koruma çabaları ve aşmalarının detaylı bir şekilde ele alınmasıydı. Neden bunun hakkında bu kadar uzun yazdım bilmiyorum muhakkak söylenecek daha fazla şey vardır bu dizi hakkında ama son olarak hiro nakamuranın uzay zamanı bükerek geçmiş ve gelecek arasında mekik dokuması son zamanlara doğru beyinleri alt üst etmiş ve zaman yolculuğu başlı başına filmlere konu olan hassas ve büyük bi konuyken bu konuda fazla dikkat etmeyerek senaryoda tutarsızlıklara yol açmıştı.
Acil müdahale sağlık ekipleri çevikçiler ve özel harekat. Olağan üstü bi durumu söylemiyorum sırf mesai bitimine 1 saat kala görev çıktı diye 32 saat mesai yapmıştır bu bünye.
Uzun zamandır başlamak isteyip kitaplarının tümünün türkçeye çevrilmediğini bildiğimden hep ertelediğim kitaplar serisidir. Sıkılmanın ne olduğunu insana unutturur diyorlar. Fakat deli dolu yayın evi doğru mudur yanlış mıdır bilmem ama yılda en az 4 kitap çevirerek tüm seriyi tamamlayacağını duyurmuş. Umarım doğrudur. Bende bu bilgiler ışığında bu günden itibaren ilk kitap olan büyünün rengi kitabıyla başladım. Gerçi kitaplar aynı dünyada geçen farklı hikaye serileri şeklinde toplam 41 kitap ve karışık bi okuma sırası var. Yazım kronolojisine göre değil de hikaye kronolojisi mi esas alınsa daha iyi olur bilmiyorum. Hatta bunun için bir okuma sırası rehberi bile yapılmış.
iki haftadır okumuş olduğum game of thrones kitabını tekrar ediyorum. Yarın mülakatta bulunacak müdürlere majesteleri diye hitab etmesem bari. Tavsiye mülakattan önce game of thrones okumayın.
Ücretli öğretmen onlara ikişerli sıra olmalarını söyledi. Yavşak Ramazan tek kaldı. Senin eşin ben olurum dedi ücretli öğretmen Ramazanın elini tutarak. Birlikte parkta yürüyüşe çıktılar ve yavşak Ramazan yapay göle düşen kurumuş yapraklara bakmaya başladı devasa fıskıyeye baktı. Sonra şapkasına kuş pisledi. Bok boku bulur diye bağıdı arkadan Yusuf ve bütün çocuklar güldüler.
Sen onlara kulak asma dedi ücretli öğretmen sonra Ramazanın şapkasını alıp musluğun altında duruladı. Sonra dondurmacı geldi ve herkes birer dondurma aldı. Yavşak Ramazan çubuklu dondurmasını bitirdi ve üçe bölünmüş aslan figürleriden biri üzerine resmedilmiş olan çubuğu iyice yalayıp cebine koydu. Aslanı tamamlayana bedava dondurma vardı. Diğer çocuklar çimlerdr oyun oynuyorlardı yavşak Ramazan ve sigara içmekte olan yedek öğretmen kaldırımda oturuyordu öğretmen bir hayli yorgun görünüyordu. Neden bütün çocuklar benden nefret ediyor diye sordu yavşak Ramazan. Ne bileyim ben amına koyayım dedi ücretli öğretmen içinden sadece omuz silkerek. Ben ücretli öğretmenim sadece.