ürünleri green ranch'e göre biraz daha pahalı, organik tavuk-yumurta satışında diğer firmalardan biraz daha bilindik bir firma. uludağ sözlük ahalisi pek ilgilenmemiş, canlar sağ olsun..
ürünleri ekonomik olan bir organik yumurta, tavuk markası. migros'ta satılıyor ürünleri. başka bir yerde rastlamadım henüz. tavuğa ve yumurtaya güvenin sıfır olduğu ülkemizde insanda acaba alıp denesem mi düşüncesini oluşturuyor. ama cesaret edemedim daha tavuğuna. sadece yumurtasından aldım, fena değildi..
2.8" tft dokunmatik ekran
2 megapiksel kamera (1600 x 1200)
android işletim sistemi v2.1(eclair)
3g bağlantı hsdpa 7.2
kablosuz iletişim (wi-fi 802.11 b/g)
170 mb dahili hafıza + 16gb'a kadar micro sd desteği
türkiye'nin ilk kargo marketi sloganıyla hizmet vermekte olan kargo firması. gönderilerinin ucuz olduğunu iddia etmekteler. henüz amatörce bir web sayfaları var. öte yandan, adres bulma konusunda birtakım sıkıntıları var. zira diğer kargo firmalarının rahatlıkla ulaştırdıkları işlek adresleri bulamamaktalar. bir de, ankara'da da çalışıyorlar fakat henüz bir ofislerine rastlayamadım. web sitelerinde görünen şube adresleri de hep istanbul içi adresler.
günlük fırsatlar, promosyonlar, indirimli güzellikler sunan fırsat sitesi. istanbul, ankara ve izmir'de faaliyet gösteriyor olup; genellikle istanbul için fırsat hazırlamaktalar.
markafoni ekibi tarafından tasarlanan, günlük fırsat sitesi.
an itibariyle istanbul için fırsat şu imiş: chinese express'te 6'lı california roll 12 tl yerine sadece 1 tl!
ankara için fırsatı, afm sinemalarında 15 liralık sinema bileti 50 kuruş imiş ama tükenmiş. başka şehirler için de fırsatlar var. şu da davet linki, buyrunuz.
farklı bir konsepte sahip bir alışveriş sitesi. uygulama avrupa ve amerika'daki örneklerinden esinlenerek hazırlanmış.
sadede gelince olay şu: yiyecek-içecek ve hizmet sektöründeki firmaların ürünlerini indirimli fiyatlardan satmak. mesela, 13 tl tutarındaki cine bonus sinema bileti 1 liraya, x restaurant'taki bir menü y fiyat yerine yüzde -örneğin 50- indirimle z fiyata satılıyor.
birçok şehirde var uygulaması. mesela bugün ankara için fırsat, newcastle'da 26 liralık menü 12 lira'dan satılıyor.
fırsatın gerçekleşmesi için bir üst sınır varmış. üst sınıra ulaşılınca fırsat gerçekleşiyor. gerçekleşmez ise ücretlendirme yapılmıyor, kartınızdan çekilen parayı iade ediyorlarmış...
nokia'nın yeni teknolojisi olan x serisinden, yeni model akıllı cep telefonu ürününün adıdır. gün itibariyle türkiye'de de paralel ithalat garantili olarak satılmaya başlamış.
özellik bakımından epey dolu bir cihaz. fiyatı 1300-1400 tl civarı. orijinal distribütörler tarafından satılanları 1500 civarı olacaktır muhtemelen.
bakalım bir efsane olarak anılacak mı ilerleyen zamanlarda.
işkencedir. zira askerler, hayatında hiç aşçılık mesleğinde bulunmamış rütbedaşı askerlerin yaptığı yemekleri yemek mecburiyetindeyken, onlara o binbir çeşit yemeği göstermek, biraz gaddarlığa kaçar.
yedinci nesil yazar, torun. hoş gelmiş madem. ayrıca, eterno'nun kelime anlamı sonsuz imiş italyanca'da. demek ki kalıcı olmak istiyor arkadaş. görelim bakalım.
söz konusu filmden tam anlamıyla tat alamamaya yol açan harekettir. film elbet üç boyutsuz da izlenir, zira konusu da güzel. fakat 3 boyutlu izlemek, o güzelim detayları da en ince ayrıntısına kadar izleyebilmeyi sağladığından, mümkünse tercih edilmelidir. çünkü filmi yaşar, hisseder, tam anlamıyla zevkini çıkarırsınız. mümkün değilse de, sağlık olsun, en nihayetinde 3 boyutsuz bile olsa güzel bir film izlemiş olursunuz.
artık yaşını başını almış olduğu halde, -genellikle- psikolojik bir sıkıntısı olan öğrencidir. sanılabileceğinin aksine, ilkokul yıllarına özlem duyuyor olması düşüktür. muhtemelen defteri kitabı için sırt çantası da taşıyordur. sınıfta en ön sırada oturuyor olma ihtimali yüksektir. ayrıca sınıfta alay konusudur. çalışkandır aslında. her derse çalışır, her soruda parmak kaldırır. fakat başlıkta anlatılmak istenen konudan dolayı muhakkak bir psikolojik sıkıntısı vardır ki, çözümü için ailesinin mutlaka harekete geçmesi gerekir. yoksa ilerleyen yaşlarında zor günler onu beklemektedir.
eğer psikolojik bir sıkıntısı yoksa; sadece ve sadece gerçekten düzenli, tertipli bir insan olduğu için bu davranışı gösteriyorsa, alay edenlere inat, bu düzen ve tertibine alkış tutulası öğrencidir.
edit: ilk tanımdaki giriş biraz değiştirildi. ayrıca bu başlığa yazan, lise sonda olup kalem kutusu kullanmış olan düzenli tertipli yazarlar olduğundan, kendilerine saygı amacıyla enrty'e ek yapıldı. amaç yalnızca muhtemel bir psikolojik problemi dillendirmek idi. söz meclisten dışarı misali, kendilerini kast etmedim. bu yazar arkadaşları gücendirdiysem affola.
işe, okula, sevgilinizle buluşmaya vs. gidiyorsunuzdur. dolmuş beklemişsinizdir, nihayet gelmiştir. "hele şükür" deyip binersiniz. ve fakat şoför vakti doldurmak için ağır aksak sürmektedir dolmuşu. tepeniz atmakta, içinizden sövüp durmaktasınızdır. bu da yetmezmiş gibi, şoför dolmuşu durdurur, araçtan iner ve yolun kenarındaki büfeden sigara alır. eğer sabırlı biriyseniz, şoföre çıkışmaz ama içinizden ettiğiniz küfürlere yenilerini eklersiniz. yok eğer çabuk sinirlenen, lafını esirgemeyen birisiyseniz, şoför dolmuşa bindiğinde ağzınızı tutamayıp söylenirsiniz. şoför de ya size cevap verir, ya da hiç tınlamayıp ağır aksak devam eder.
not: aynı olay otobüslerde, otobüs şoförleri ile de yaşanabilmektedir.
3 ihtimali olabilecek davranıştır. birincisi; vatandaş "bana boşuna bakmayın, evliyim, çoluk çocuk sahibiyim" mesajı veriyor olabilir. ikincisi; sağ yüzük parmağında bir problem vardır. üçüncüsü; sağ yüzük parmağına takılacağını bilmiyordur. bilmediğinden böyle yapıyorsa ve eğer biri onu uyarırsa, ama o halen sola takıyorsa 4. ihtimal ortaya çıkar: salaktır, artislik yapıyordur.
genellikle fazlaca insanın öğle yemeği yediği yemekhanelerde rastlanan insandır. yemekler dışarıdan, bir yemek firması tarafından getirilmektedir. her gün farklı mönüler çıksa da, askerdeki gibi döner dolaşır ve bir müddet sonra, hatta belki bir hafta sonra aynı gün yine aynı yemek gelir.
her neyse, konu o değil. mevzu bahis zat acıkmıştır ve öğle yemeğini mideye yuvarlamak için ilgili yere gider. fakat o da ne? gördüğü yemekler karşısında dehşete düşmüştür. ve ansızın ağzından "bu ne ya iğrenç, hay allah kahretsin" deyiverir. erkekse, askere gitmemiş olma, asker ocağında pişirilen bolca su içerisindeki canlı patlıcan parçacıklarını bilmeme ihtimali vardır. bayansa, titizdir veya ev yemekleri konusunda epey hassastır.
peki, buna rağmen, bir yemeğe, dünyada milyonlarca insan sıcak bir tas çorbaya muhtaç iken, şükretmeksizin "iğrenç" demek ne kadar doğru, ne kadar yanlış...
evet herifler aşçı olmuş ama iyi yemek pişiremiyorlar, bu doğru. fakat iğrenmek (tadına bile bakmadan), tiksinmek, kusacakmış gibi surat ifadesine bürünmek ne kadar doğru, ne kadar yanlış...
beğenmeyebilirsin, o durumda "bu yemek beni sarmadı, ben dışarda yiyeceğim" diyebilirsin, veya bir şey demene de gerek yok; bas git yeme o yemeği.
paulo coelho'nun, 1 ekim 2009 tarihiyle türkiye'deki raflarda yerini alan yeni eseridir. arka kapak özeti şöyledir:
"kazanan yalnızdır'da paulo coelho, on bir dakika ve zâhir'de öne çıkan temalara geri dönüyor. içinde yaşadığımız dünyada, lükse ve ne pahasına olursa olsun başarıya olan bağımlılığımızın, yüreğimizin sesine kulak vermemizi engellediğini anlatıyor bize.
coelho okuru bu defa, kendi deyimiyle süpersınıf'ın -hayallerin gerçeğe dönüştüğü sinema ve moda dünyasına girebilenlerin-; toplandığı cannes film festivali'ne götürüyor. Bu ayrıcalıklı sınıfın bazı üyeleri zirveye ulaşmıştır ve konumlarını yitirmekten korkarlar: para, güç ve ün tehlikededir: çoğu insanın, bedeli ne olursa olsun, uğruna her şeyi yapmaya hazır olduğu değerler.
kitabın kahramanları bu modern gösteriş dünyasında buluşur: rus milyoner igor, ortadoğulu moda devi hamid, başrol peşinde amerikalı aktris gabriela, hayatının vakasını çözmeyi uman dedektif savoy ve başarılı bir mankenlik kariyerinin eşiğindeki jasmine. dayatılan türlü hayalin yarattığı kargaşada, kendi kişisel hayalini belirlemeyi ve gerçeğe dönüştürmeyi kim başaracak?"
ilgimi çektiğinden kelli derhal alıp okuyacağımdır. internette de kitapyurdu, idefix gibi sitelerde satışa çıkmış. hmmm e güzel.
özellikle cuma mesai bitiminden sonra iş arkadaşlarıyla veya sosyal hayattan arkadaşla beraber yapılan etkinliktir. haftanın diğer günleri de olabilir tabi. amaç haftanın beyinsel yorgunluğunu iki tek atarak eritmektir. böyle ortamlarda, özellikle de iş arkadaşlarıyla gidildiyse, genellikle işlerden bahsedilir, o anda beraber olunmayanların dedikodusu yapılır. haftaiçiyse fazla içilmez, ama ertesi gün tatilse alkolün dibine vurulma olasılığı vardır.
türkiye'de yaklaşık 2 senedir satılmakta olup aynı zamanda uzun süredir en çok satan cep telefonu olan nokia 6300'ün bir üst modelidir. 2009 haziran ayında satışa girmiştir. bu cihazı kardeşinden ayıran 3 özellik vardır. ilki tipi, ikincisi kamerasının 3.2 megapiksel olması ve geçici bir durum olmakla beraber fiyatıdır. siyah ve gümüş olmak üzere 2 ayrı rengi mevcut.
kafa bozan uyuz patronu pataklayıp ağzının payını vermek istemektir. patronlar bazen insanın kimyasını öyle alt üst ederler ki, insanın işleri boykot edesi gelir. hele bir de siz çalışanlar dişinizi tırnağınıza takıp şirketin katma değerine kendi deminizde bir şeyler katıyorsanız, ve fakat patroncullar o her zaman yukarıdan bakan tavırlarıyla sizin on saat harcadığınız bir olaya yalnızca on saniye ayırıp "şu şöyle olsa bu böyle olsa" diyorsa ve bu özlü sözünün ardından kahvesini yudumluyorsa, "gel de dövme şu herifi" durumu oluşur bünyenizde.
son günlerin revaçta zararlı yaratığı. bu hayvancağızlar acaba insanoğlunun doğayı hor kullanmasından ötürü mü böyle evriliyorlar, yoksa zibidinin biri hayvanları bilerek zehirleyip insan ırkının sonuna mı kastediyor anlamıyorum. yok kuş gribi, yok katil kene, yok deli dana, yok zehirli denizanası. bizim denizlerimizde de yüzmekteler şu an denizlerin anaları. ölüsüne dokunmak bile zehirliyormuş, aman dikkat.
uçağa binecek kadar lüks bir hayatı olmayan, bütçesine göre davranan bireydir. ankara-istanbul arası uçakla 45 dakika sürer ama gidiş dönüş fiyatı 100 liradan az tutmaz. aynı güzergah otobüsle ise 6 saat tutar, ücreti ise gidiş dönüş 50-60 tl arası tutar. nerden baksan 2 kat fark vardır arada. uçakla seyahat etmemesinin nedeni kendisi değil, az maaş veren patronudur.
