texter
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 6 takipçi 101.92 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    yazarların bugünkü mutluluk sebebi

    288.
  1. bana layık gördükleri zamcıklı maaşı (primlerle) ayın yarısında çıkarmış olmam.
    0 ...
  2. sürekli milleti evlendirmek isteyen kocakarılar

    3.
  3. başımı yakan kocakarılardır. evlendikten sonra da çocuk sahibi yapmak için uğraşırlar. ilk çocuk olsa ikinci yok mu diye sormaya başlarlar. çocuklar büyür bu sefer de onların geleceği için planları senden benden önce yapmaya kalkarlar

    velhasıl bunlar insanların hayatına önce burnunu sonra da bütün uzuvlarını sokarlar çıkmayı da düşünmezler.
    1 ...
  4. sözlükten biriyle buluşmak

    285.
  5. yıllar önce hanım hanımcık bir sözlük kızıyla yaptığım eylem.

    anlaşma şu şekildeydi: birimiz diğerini beğenmezse ilk buluşmadan sonra görüşmeyi kesip üzmemek adına ikinci buluşmayı da yapacaktık.

    ilkinden sonra hiç buluşmadık. çünkü aksi durumda ne yapacağımızı hiç düşünmemiştik ..
    2 ...
  6. sözlük yazarlarının en büyük pişmanlığı

    7.
  7. geçmişe saplanıp kalmak

    51.
  8. gecenin en güzel yerinde beni uykumdan bir kabusla uyandırarak, balkonda soğuğa doğru domaltıp, sigara yaktıran yaşam biçimi.
    1 ...
  9. intihar

    2052.
  10. alarm gibi sürekli ertelediğim eylem. hani navigasyon yeni bir rota bulundu diyor ya. intihar düşüncem de öyle. girdiğim bir çıkmazda hemen yeni rota öneriyor: intihar.

    insanı en çok yoran kendiyle olan savaşmış. mağlup gelirsen de yaşama hevesin tükeniyor. nerede okudum bilmiyorum da şöyle bir söz vardı "ya vaktinde ölürsün, ya da nasıl bir canavara dönüştüğünü görürsün"

    ben canavara dönüştüğümü görmek istemiyorum. insan kalmamım da zor olduğu şu günlerde yine bu rotayı incelemek kalıyor geriye.

    hayatta en çok istediğim şey kendi çocukluğuma babalık etmek. belki o zaman her şey çok farklı olurdu. gecenin bu saatinde aylar sonra sözlüğe girip, bunları düşünüp yazmak yerine, eşime sarılıp uyuyor olurdum.
    1 ...
  11. sözlük yazarlarının itirafları

    155911.
  12. yukarıdaki entryi okurken farkettim ki ben de birkaç gün sonra 32 yaşına giriyorum. ama son iki yıldır 30 yaşındayım. 32 çok büyük lan oha. daha çocuk bile yapamadan 32 olunur mu?
    8 ...
  13. geceye bir söz bırak

    336.
  14. Bir Kızılderili Öğretisi diyor ki:

    Bir atın susuzluğunu giderdiği yerden su iç; at hiçbir zaman kötü su içmez.
    Kedinin yattığı yerde uyu,
    Kurdun değdiği elmayı ye.
    Sivrisineklerin yerleştiği mantarları korkusuzca topla.
    Köstebeklerin kazdığı yere ağaç dik.
    Yılanın ısınmaya durduğu yere ev yap.
    Sıcak günlerde kuşların yuva yaptığı yere kuyu kaz.
    Horozlarla beraber uyu ve uyan ki tüm gün için en sarı mısırlara ulaşabilesin.
    Daha çok yeşillik ye, ki bir hayvandaki gibi güçlü bacaklara ve dayanıklı bir kalbe sahip olabilesin.
    Daha çok yüzmeye git, ki kendini, bir balığın kendini denizde hissettiği gibi hissedebilesin.
    Daha sık gökyüzüne bak, daha az ayaklara, böylece düşüncelerin daha net ve hafif olacaktır.
    Konuşmak yerine, daha çok sessiz kal; böylelikle ruhun sakinliğe ve huzura erebilecek.
    13 ...
  15. günün karikatürü

    3225.
  16. evlilik

    2370.
  17. eşiniz kadın dizisi izlerken, kendine ayırdığı zamanı sabote etmemek için sözlüğe girip gezinmektir.
    3 ...
  18. toplu taşımada sözlük okuyamamak

    2.
  19. ben seni üzerim diyen kız

    54.
  20. ben seni üzmem diyen çok güzel ağıza sıçıyorsa: üzerim diyen takdir edersiniz ki silker. uzak durun. dediğini yapacak olan kızdır.
    7 ...
  21. bir sözlük kızına iltifat et

    474.
  22. bu kadar güzel pasta yapamamayı nerede öğrenemediniz?
    3 ...
  23. sözlük yazarlarının itirafları

    149312.
  24. psikiyatri servisinde yatan dedeme refakatçi olduğum bi akşam iki hasta zarsız tavla oynuyor. onları izliyorum. baya baya zar atma hareketi bile yapıyorlar, "3-5" diye kafalarından sayı söyleyip hamle yapıyorlar. sona gelindiğinde, birinin 4, diğerinin 1 pulu kaldı. 4 pulu olan zar atmış gibi yapıp "6-1 tüh ya" dedi. 6-6 dese oyunu kazanacak.

    güldüm kendi kendime. dürüstlerdi en azından.

    çok hayat tanıdım orda, daha doğrusu çok hasta.

    mesela aynur abla. hamile olmasına rağmen sabah akşam çay sigara yapan bir kadın. doktoruna sordum karnındaki çocuğu istemiyormuş. onu geçtim evdeki 2 çocuğu da istemiyormuş. bir anne neden evladını istemesin?

    diyeceğim o ki sabahları trafiğe, insanlara, hayat şartlarına, patrona vb. şeylere söverek işe giden ben artık akıl sağlığım için şükrediyorum. akabinde beden sağlığım için de.

    hiçbir şey zarsız tavla oynatacak kadar kafaya takılmamalı bence.
    14 ...
  25. kitap alıntıları

    702.
  26. Bir ilişkiyi kadın başlatır, kadın bitirir.
    Ama başlatan ve bitiren,
    aynı kadın olmayabilir.

    yüzyıllık yalnızlık.
    12 ...
  27. gecenin sözü

    8646.
  28. yazarların ruh halini anlatan görüntü

    457.
  29. hoşlandığınız kişiye ilk adımı nasıl atarsınız

    71.
  30. arapça küfür duysa amin diyecek insanlar

    11.
  31. Evet varlar her zaman olacaklar. din söz konusu olunca sorgusuz kabul eden insanlar hep olacak dine en çok zararı da bunlar verecek. Fakat şu resmin fotomontaj olduğunun farkında değilseniz sizlerin de onlardan pek farkınız yok.
    3 ...
  32. berbere saç tarif etme sıkıntısı

    53.
  33. Bunlara kursta ne öğretiyorlar anlam veremiyorum. bir gün canıma tak edecek gidip yazılacağım kursuna. iş dolayısıyla şehir şehir geziyorum. memleketin her köşesindeki berberleri tattım. hepsi birbirinden beterdi. saçımı istediğim gibi kesen tek biri vardı o da yaklaşık 22 yıllık arkadaşım. evlendi mesleği bıraktı iyi mi? zaten istanbulda zor görüşüyoruz. yattı berber işi.

    bir gün gittim Nişantaşına. kıydım paraya 150 Türk Lirasına saç kestirdim. biraz benim tarifim biraz da ustanın üstün bilgisiyle on numara oldu. Ohh lan dedim. ben bu şekli bozdurmam.

    kesilme kıvamına geldiğinde önce fotoğraflı anlatım, ardından da elle tarif ettim. yapacağı şey çok basit. kafamın her yerinden aynı ölçüde kısaltacak. Bu kadar basit lan. kat kat kestirdiğim, 150 tl bayıldığım saçlarım kentsel dönüşüme kurban gitti gene. dozerle girdi çıktı eleman. sonrasında aynı fönü çekip baktık fotoğrafa.

    -senin ağzına sıçayım, yaptığın tıraşı sikeyim, sertifikayı imzalayan kalemin amına koyim.

    diyemedim. çekmecede ustura var. akıllandım ama. gidiyorum berbere sana bırakıyorum diyorum. zaten her halükarda bildiğini okuyacaksın. herife bildiğin bi kabarma geliyor.

    ama ben çözdüm olayı. Bunlara tarif edince Sanki biz bol bilmiyoruz tribine girip bildiğini okuyorlar. paranız yoksa hiç zorlamayın. kaçınılmazsa zevk alın.

    tanım olarak: her Türk erkeğinin onlarca kez başına gelen sıkıntı.
    4 ...
  34. ben bu yazıyı öylesine yazdım

    2068.
  35. Fırındaki askıda ekmek tabelasında 907 sayısını gördüm. 1 tl den desek 907 lira eder. belli ki ekmek alan yok. iyi de birikmiş. bi fakire nakit ya da mutfak alışverişi olarak verilse daha iyi olmaz mı diye düşündüm kendi kendime. ertesi gün yine gittim. tabela gitgide artıyordu. dayanamadım bi akşam. fırının sahibini çağırıp niye böyle bir şey yapmadıklarını sordum. abi yapacağız. iyi yapacaksınız ama şu an o para kasanda dururken bi boka yaramıyor. geciktirmesene kardeşim. uyuz oldum adama.

    tamam uygulama güzel ama eksikler var. 50 yi geçti mi? yap bi kumanya kolisi ver birine gitsin.

    biz insanlar niye Böyleyiz? birine kötülük yapacaksak hiç erinmeyiz, masraftan, zamandan kaçmayız. elimizden geldiğince en kötüsünü tam olarak yapmaya çalışırız. peki iş iyiliğe gelince niye ayaklar geç çalışır? ya da geriye doğru gitmeye başlar. niye bu eringeçlik peydah olur? kötülükteki bu kararlılık iyilikte niye olmaz?

    bu adam böyle yapıyor ya. hakkında kötü düşünürüm ben. parayı kullanıyor da derim, cebine atıyor da derim. Bu işi geciktirdiği sürece aklıma her şey gelir. şimdi ben önyargılı mıyım? fazla takıntılı mı?

    Her hâlükârda yapacağın işi sikeyim fırıncı.
    5 ...
  36. evlenilecek eş adaylarının özellikleri

    16.
  37. büyük hayallerle evlenmiştim. aslında çok da büyük sayılmazdı. sıradan bir erkeğin, sıradan hayalleri.

    *hayatıma bi anlam katayım,
    *aldığı değeri kesinlikle hakeden bi eşim olsun,
    *yine bu eş ile gezip tozayım,
    *işe mutlu gideyim,
    *akşam eve koşa koşa gideyim.
    *birkaç çocuk, onların geçim derdi vs vs.

    Başlıca bunlardı. üstünde durup açmadım maddeleri. buydu işte. eşimle arkadaş ortamında tanıştık, kaynaştık bir buçuk yıl sonra da evlendik. söz ve nişanlılık evreleri güzeldi. hayalimdeki eşe uymayan huyları olsa da ben dahil kimse mükemmel değildi.

    evlendik.

    yine hayalimdeki gibi cinsel hayatımız yoktu. Bunun kötü bir şey olduğunu düşünmedim hiç. sonuçta evleneceğim kişiyle yatakta geçen hayaller kurmam çok da saçma sayılmaz.

    daha yeni evliyiz, düzelir gözüyle baktım. Lâkin her şey kötüye gitmeye başlamıştı. sabahları işe mutlu gidiyordum ama hayal ettiğim (eşim ve çocuklarıma daha iyi bir gelecek için) sebepten ötürü değil. bi an önce evden çıkmak içindi. akşamları da geri geri gidiyordu ayaklarım. herkes taze evli olduğum ve paraya ihtiyacım olduğundan sürekli mesaiye kaldığımı düşünse de sebep eve gitmek istememdi. Çünkü eve geldiğimde -hoş geldin- deyip gülümseyen bir eşim yoktu. ya telefonda dedikodu yapıyor ya da tv karşısında dizi izliyor olurdu. yemek? diye sorduğumda -mutfakta var bir şeyler ısıt ye- diyen bir ses duyuluyordu salondan. dışarıda bi yerde yemeğe gitsek sosyal medyada etiketler, yemeğin fotoğraf çekimi, arayıp millete haber vermeler filan. gına gelmişti artık. evlenmeden önce yapmazdı böyle şeyler. sonradan oldu ne olduysa.

    gitgide kendi dünyamıza doğru çekilmeye başladık. muhabbet etmiyor, dışarıya çıkmıyor, (nikah memuruna verdiğimiz söze rağmen) 2 yabancı gibi yaşıyorduk evde.

    gece gündüz evliliğimi nasıl kurtarabilirim, nasıl önceki heyecana kavuşabiliriz? bunları düşünmeye çalıştım. ama bir çözüm bulamadım. Çünkü eşim kapalıydı bu konulara. kitaplara verdim kendimi. beynimin bir şeylerle meşgul olması lazımdı.

    bi akşam eve geldim. yine tv karşısında dizi izliyordu. karşısına geçip konuşmak istediğimi söyledim.

    -dizi bitsin konuşuruz.

    buydu cevabı. mutfağa bile uğramadan direkt yatak odasına geçtim. aldım baş ucumdan bi kitap okuyordum. kitap okumaktan ziyade aklımdaki satırları okuyordum.

    ne yapmalı?
    ne yapmalı?

    fark ettim ki o bu yaşantıdan memnundu. 1500 tl limitli kartı, gündüz oturmaları, gezmeleri, akşam dedikoduları, dizi izlemeleri. ne çocuk istiyor ne de geceleri baş ağrısı bitiyordu. bazen beni aldattığını bile düşünüyordum. artık kendimden vazgeçtim. gerçekten mutlu eden biri varsa onunla devam etsin istiyordum. Bu şüphenin üstünde durmadım. olsa bile bir gün ortaya çıkardı.

    bi akşam yine kitap okurken geldi yanıma.

    -gel de tv izlesene.
    +dizileri sevmiyorum ki.
    -amaaan sen de. belgeselde ne var ki? 2 tane hayvan koşup duruyor.

    mantığa bak. dümdüz. böyle ankara Asfaltı gibi. belki de yanlış yapan benim diye düşündüm. artık mesaiye kalmayıp eve akşam üzeri geliyordum. yemeği kendim yapıp onu da çağırıyordum. reklam arası hızlıca yiyip kalksa da artık buluştuğumuz bi yemek masası vardı. akabinde onunla salona geçip dizi izliyordum. gram zevk almadan. ama bu evlilik oyunu da saçma gelmeye başladı.

    Psikologa gitmeyi düşündüm. gerek yok dedim kendi kendime. halledemeyeceğim bir şey değildi.

    o gün iş yerinde akşama kadar yapacağım konuşmayı kafamda tasarladım. eve girip direkt salona geçtim.

    -Nihal konuşmamız gerek.
    +dizi bit..

    (tv yi kapattım)

    ne var ya neee?

    -sorun bu işte. bir şey yok. aramızda sevgi, muhabbet, paylaşım hiçbir şey yok. sürekli dizi izliyorsun. benimle iki kelam etmeyip, telefonda saatlerce dedikodu yapıyorsun. dışarı çıksak insanlara hava atmaya çalışıyorsun, kimin evinde bir şey görsen işimize yarasın ya da aramasın alıyorsun. kilodan nefret eden sen evde otura otura 15 kilo aldın. sürekli tv karşısında mısır yiyip dizi izliyorsun. farkındaysan sana uymaya çalıştım ama mutlu olamadım. sen bana uymaya çalışsan mesela? spora yazılsak, sinemaya gitsek, akşamları biraz dolaşsak, birbirimize vakit ayırsak? evliliğin tanımını layıkıyla yerine getirsek daha güzel olmaz mı? en son beraber ne yaptık hatırlıyor musun?

    -yok. Ne?
    +evlendik Nihal. 8 aydır kaç kere ilişkiye girdik?

    -tek galiba. Ayrıca kilomdan rahatsız olduysan zayıf biriyle hayatına devam edebilirsin.

    +sözlerimi cımbızlama. değiştin! vurgulamak istediğim buydu.

    -yoruluyorum akşama kadar ev işinden. spora gidemem. bi dizi keyfim var ona mı taktın kafayı?

    +Nihal eve temizlikçi geliyor. Ek kartından ödeme yapmışsın görmedim mi sanıyorsun? ayrıca kahvaltıyı geçtim akşam yemekleri bile olmuyor doğru düzgün.

    -hizmetçin miyim ben senin?

    +değilsin. görev paylaşımı diyelim. tamam temizlik neyse de bi tas çorba zor olmamalı senin için. Ayrıca beraber kahvaltı etsek, akşam yemeği yesek fena mı olur?

    -ben 6 da kalkamam. Ayrıca pazar günleri yapıyoruz yetmez mi?

    +evet her Pazar annenlerde.

    -iyi tamam oldu oraya da gitmeyelim. başka bir arzunuz?

    +bağırma lütfen. aramızdaki saygı kalsın bari. evet başka bir Arzum var. boşanmak istiyorum.

    -vaaay. sırf akşamları yemek yapmadığım, temizlik yapmadığım, geceleri koynuna girmediğim için mi boşanmak istiyorsun? He bi de kilo aldığım için.

    +gerçekten böyle olduğunu mu düşünüyorsun?

    -ben başka sebep göremiyorum.

    +Nihal tek sebebi ney biliyor musun?

    -neymiş?

    +bin tane sebepten birini göremeyecek kadar kör olman.

    ****************************

    evet bana bu satırların birini dahi yazdırmayacak özellikte olması yeterlidir.

    edit: ben değil bi arkadaş.
    34 ...
  38. © 2025 uludağ sözlük