Sen elinde öyle keskin bir bıçak tutuyorsun ki, ağzında öyle bir zehir saklıyorsun ki... karşına çıkmaya korkuyor insan.
Kaçıyorum, kaçıyoruz.. Senden saklanmak istiyoruz biz. Sen çökmeden böğrümüze sesinle, sağır olmak istiyoruz. Yalan söylüyoruz kendi kendimize..
Aramızda hiçbir perde yok. Ama göremiyorum...
“Nerdesin?! Çık ortaya! Nerdesin?..”
Savunmasızım. Diz çöküyorum. Hesap soruyorsun.
Suçlarımı vuruyorsun yüzüme.
Zehirliyorsun, bıçaklıyorsun, ruhumu kemiriyorsun pişmanlıktan dişlerinle!
Bir!
Uyanıyorum...
Ancak artık sağır değilim.
Aslına bakarsan, seni de çok özledim.
Aradım çoğu insanda seni ama yoktun. yoktun işte...
insan gibi bencil bir varlıkta seni aramak... En başından beri hataydı belki de.
Ama biliyor musun bazen... Hani bazen karşımdaki insanın tek bir anını gördüğümde, misal bir tebessümde, kocaman açılmış bir çift gülen göze baktığımda ya da ne kadar uzak olursa olsun içimi sımsıcak yapabildiğinde birisi, inanmak istiyordum.
Çünkü neden biliyor musun? Çünkü yorgunum. Senle beraber vicdanımı kitledim bir odaya. Onu geri alabildim ama seni asla.
Üzgünüm...
Ne kadar kızarsan kız, yaşamak istiyorsan -istiyorsam- orada kalmalıydın çünkü. Çünkü bir gün ben seni oradan çıkardığımda, tek başıma olmayacaktım.
bir insanın bir diğerine zorluğu değişkendir her zaman. öyle zor insanlar vardır ki gün gelir bir kimseyle dakikalar içinde anlaşıverir. önemli olan dildeki anahtarın karşıdaki insanın muhabbet kilidini açmasıdır. her şey bundan ibarettir.
alıştığımız mekanik diskleri yavaş yavaş tarihe gömecek olan icat. şu an halen bunun olmayışının sebebi yüksek kapasiteli ssd'lerin fiyatının hdd'lere oranla anormal şekilde pahalı oluşudur.