terzaghi
302 (vizyon sahibi)
on birinci nesil yazar 8 takipçi 66.73 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    karıların tek amacının zengin koca olması

    23.
  1. Hem fakir hem şeyi büyük...
    1 ...
  2. boşanmış birinin hiç evlenmemiş biriyle evliliği

    28.
  3. Yaklaşık 2.5 yıl önce boşanmış biri olarak;
    Eğer bir kadın boşanmış bir erkeği evlenmeye ikna edebiliyorsa bence çok büyük olaydır.

    Taraflardan herhangi birinin çocuğu varsa açıkcası zordur. Özellikle boşanan erkeğin kız çocuğu varsa bir kadının erkeğin gönlünde taht kurması veya daha doğrusu, kadının, erkeğin önceliği haline gelmesi zordur.

    Hiç evlenmemiş kadın, kız çocuk sahibi bir erkekle evlenecekse ve hele ki erkek bir çocuk daha istemiyorsa ki bu mümkündür, kadın erkeğin hayatında hep 2. Planda kalacaktır. Haaa eğer kadın, ben buna razıyım diyorsa o zaman bence sorun yok.

    Ama yine de çocuk sahibi bir bireyin yeniden evlenmesi pek de kolay bir durum değildir.
    4 ...
  4. tom ford ombre leather

    1.
  5. Tom ford’un 2018 yılında piyasaya sürdüğü güzel parfüm.
    Oldukça sert, hayvansı, temiz ve kalıcı bir parfüm.
    Tom ford’un meşhur deri kokusu Tuscan leather’a göre daha hafif bir parfüm.
    Şişesindeki deri detayı oldukça güzel.

    Özellikle sonbahar ve kış aylarında kullanılması tavsiye olunur.
    Şık bir deri ayakkabı ve deri ceketin üzerine güzel gidecek bir parfümdür.
    2 ...
  6. yazarların sigara markaları

    34.
  7. yazarların sigara markaları

    33.
  8. sözlük nicklerini mazbatayla değiştirmek

    6.
  9. uludağ sözlük 35 yaş üstü yazarlar kulübü

    331.
  10. 50'ye merdiven dayamış biri olarak 35 de neymiş?
    4 ...
  11. uludağ sözlük 35 yaş üstü yazarlar kulübü

    246.
  12. izmir'den katıldığım topluluk.
    7 ...
  13. nickten psikolojik tahlil yapmak

    36.
  14. boşanmak

    209.
  15. bundan yaklaşık 2 yıl önce gerçekleştirdiğim eylemdir.
    eşinizle anlaşamıyorsanız ve profesyonel destek almanıza rağmen işler yürümüyorsa gerçekleştirilmesi gerekendir.
    anlaşmalı boşanma davaları genelde tek ya da iki oturumda avukata ihtiyaç duymadan sonuçlanır. bu bağlamda protokol düzenleyerek boşanmak her iki taraf için de daha az yıpratıcıdır.
    işleri avukatlara bırakırsanız olaylar biraz daha can sıkıcı hale gelebilir. ancak eşinizle meseleleri oturup da konuşamayacak seviyeye geldiyseniz yapacak bir şey yok.
    arada çocuklar varsa daha dikkat etmeniz gerekir.
    boşanacağınızı çocuğunuza söylemek ayrı bir yüktür. ancak kendisi de artık sizin kavgalarınızdan sıkıldığı için sizi tahmin ettiğinizden çok daha büyük bir anlayışla karşılayabilir.
    boşandıktan sonra yas tutma süresi vardır. bu sürede genelde yaptıklarınızı değerlendirir ve ne yapacağınıza karar verirsiniz. eşinizle geçirdiğiniz güzel günleri anımsarsınız.
    bir de sosyal medyada her sabah önünüze sunulan geçmişten kalan paylaşımlar size bir nostalji yaşatabilir.
    bunları takmayın, aldırmayın, yolunuza bakın.
    boşanan ailelerin çocuklarının büyük çoğunluğu anne ve babasını bir arada görmeyi çok ister. ancak bunun mümkün olmadığını ve boşuna hayal kurmaması gerektiğini ona çok iyi anlatın ki enerjisini imkansız hayaller peşinde koşarak harcamasın.
    boşandıktan sonra da eski eşler arasında ufak tefek tartışmalar cereyan eder. ancak bu tartışmalar zaman içinde sönümlenir.
    bu tartışmaların büyük çoğunluğu genelde pişmanlık duyan taraf eliyle çıkartılır.
    unutmayın kavga etmek ve tartışmak da bir iletişim kurma yöntemidir ve kavga etmek için 2 kişiye ihtiyaç vardır. eğer siz bu talebe yanıt vermezseniz hem sinirlerinizi bozmaz hem de eski eşinizin sizinle yeniden iletişim kurma yolunu kapatmış olursunuz.
    ha bu arada beyler nafaka ödemelerini sakın aksatmayın. yoksa mapushanede boncuk dizerken bulabilirsiniz kendinizi..
    10 ...
  16. arwen yerine eowyn i tercih etmek

    12.
  17. dünya güzeli, sadık, aragorn'u deliler gibi seven, onu göremediğinde yemeden içmeden kesilen, halkını zalim orkların saldırılarından kurtarmaktan çekinmeyen yürekli bir kadındır eowyn.

    ancak gel gör ki bizim zevksiz kral aragorn, frodo'yu yüzük tayflarının elinden kurtardı, kendisine de ölümden kurtaran öpücüğü verdi diye gidip arwen'i seçmiştir.

    tamam anladık bir tarafta dünya güzeli arwen seninle birlikte olmak için ölümsüzlüğü reddediyor, frodo'yu yüzüğün peşinde koşan atlıların elinden, onları nehirde boğarak kurtarıyor ama diğer tarafta da her ne kadar çorba yapmasını bilmese de, gözlerinin içi gülen, her bakışında ayrı bir güzellik bulunan, ölümlü haliyle savaş meydanlarında nazgul'un kafasını bir kılıç darbesiyle kopartan hatta gandalf ve diğerlerinin bile götün götün kaçtığı, sauron'un en güçlü hizmetkarı olan cadı kral'ı i am no man diyerek temizlemiş ve gönüllerimizde taht kurmuş eowyn var.

    aslında aragorn da eowyn'e karşı boş değil. ork öldürmekten ve diğer beceriksizlerin götünü toplamaktan fırsat buldukça flörtleşti kendisiyle ama kayınbiraderi ve silah arkadaşı legolas'ın önünde arwen'i aldatmaya cesaret edemedi.

    bu ilişkideki bir diğer belirleyici unsur ise kurtların insanlara saldırdığı savaşta ortaya çıktı. bu savaşta yürekli eowyn ortamda bulunan diğer savaşçılara katılıp kılıç sallamayı ork ve kurt kafası kesmeyi istemişken, amcası olacak kral theoden ona
    'hayır yeğenim sen halkınla beraber ortamdan uzaklaş onları koru' şeklinde talimat verip kendince eowyn'i koruma altına almıştır.
    o savaşın sonucunda uçurumdan düşen aragorn'a arwen'in verdiği hayat öpücüğü sayesinde aragorn-arwen aşkı tazelenmiştir ve aragorn'un yaşadığı kafa karışıklığı ortadan kalkmıştır.

    tabii tüm bunlar düşünülünce aragorn aşık olduğu arwen'i tercih etmiş, yavrum eowyn de kız kurusu olarak evde kalmıştır.

    peki eowyn bunu hak ediyor mu? bence hayır.

    eowyn halkını korumuş sauron'un en güçlü hizmetkarını öldürmüş, hayatında bir çok sıkıntı yaşamış mert bir anadolu kadını iken, arwen bilkent işletme mezunu, hayatı boyunca hiç sıkıntı çekmemiş üniversiteden eve audi a3'le gidip gelmiş master'ını amerika'da tamamlayıp bilgi üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayan, babasının kaynaklarından sonuna kadar istifade etmiş bir concon'dur.

    her ne kadar çorba yapmayı bilmese de sen gönlümüzün kraliçesisin eowyn. varsın çorbayı hizmetkarlar yapsın.
    2 ...
  18. idecad

    7.
  19. yaklaşık 20 yıldır kullandığım, inşaat mühendisleri odası izmir şubesi'nde statik modülünün eğitimini verdiğim bilgisayar destekli tasarım programı.
    01/01/2019 tarihinde yeni deprem yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle yeni versiyonunun çıkmasını beklediğim programdır.
    0 ...
  20. ceza yazan trafik polisine çığlık atan öğretmen

    41.
  21. tanım: öfke kontrolünü kaybetmiş, sinir krizi geçiren bir öğretmenin veya akademisyenin rutin trafik kontrolüyle imtihanıdır.
    kim bilir nereye yetişmesi gerekiyordu da bu denli sinirlendi?

    kim bilir yolda hangi trafik magandalarının tacizine maruz kaldı da zıvanadan çıktı?

    kim bilir yolda aklından neler geçiyordu ve telefonla konuşurken nasıl bir haber aldı da polis memurlarının orada onu durdurup ceza yazmasına bu denli cozuttu?
    yukarıda yazdıklarım olayın bir yüzü.

    diğer tarafta ise, saygıdeğer hocamızın herhangi bir dersinde bir öğrencisi kırık not alsa, hocamızın odasına gidip çığlık çığlığa bağırsa, hocamız acaba nasıl tepki verirdi?
    bunu da düşünmek lazım.

    görüntülerden anladığım kadarıyla orada bulunan polisler hocamızın bu bağrışları karşısında son derece soğukkanlı davranmışlar ve lan kelimesi haricinde de polislerin hocaya herhangi bir saygısızlığı yok.
    kaldı ki hocamız orada epey bir saydırıyor.

    kanımca, ortamdaki en büyük saygısızlık ve gerçekten ciddi suç teşkil eden unsur, görüntülerin kameraya çekilmesi ve saygıdeğer hocamızın kişilik hakları yok sayılarak sosyal medyaya servis edilmesi.

    bir düşünün, hangimiz sinirlenip de sinir krizi geçirmedik ki?

    buradaki eleştirileri okuyan da hepimizi melek zanneder.
    3 ...
  22. 23 kasım 2018 konyaspor a verilen penaltı

    17.
  23. Net bir şekilde penaltı değil.
    Ancak sen koskoca Galatasaray’san bu federasyona hakemlere ve verilen haksız cezalara rağmen şampiyon olman lazım.
    1 ...
  24. bir erkeğin hayatının en mükemmel dönemleri

    1.
  25. tabii ki 40 -55 arasıdır. cebinde de biraz para ve spor araba anahtarı varsa..
    1 ...
  26. pacho herrera

    1.
  27. çocuk yaşta tacize uğradığını düşündüğüm, eşcinsel eğilimli uyuşturucu satıcısı ve psikopat ruhlu cali karteli üyesi kişilik.

    narcos dizisinde bu karakter (bkz: alberto ammann) tarafından canlandırılmıştır.

    dizide anlatıldığı kadarıyla ki anlatılanların gerçek olduğunu varsayıyorum. bu zat, uyuşturucu kartelinin en psikopat üyesidir. lakin dizide bu kardeşimizin giydiği gömlekler muhteşem ötesidir. gerçek hayatta da yaşadığı süre çerçeve içinde bu karakterin bu kadar güzel giyinip giyinmediğini merak etmekteyim.
    2 ...
  28. detachable pussy

    1.
  29. amerikalı komedyen (bkz: wanda sykes) tarafından dillendirilen komik ve bir o kadar da kadınlara özgürlük sağladığını düşünülen konudur.
    türkçesi: ayrılabilir kuku

    https://www.youtube.com/w...?v=Jv5pjSRSLGQ&t=141s
    0 ...
  30. tek çocuklu boşanmış erkekler ordusu

    1.
  31. tanım:hızlı iyileşme sürecini atlattıktan sonra tekrar eski (bekarlıktaki) formuna kavuşacak erkektir.
    general rütbesiyle mensubu olduğum ordudur.

    bu ordunun er rütbesindeki bazı mensuplarını haftasonları avm'lerin food court bölümlerinde çocuğuna yemek yedirirken veya çocuk oyun alanlarında vakit geçirirken görebilirsiniz.

    çocuklarının sevimliliklerini kullanarak yeni hatun kişilere olta atma sporuyla uğraşırlar. yapmayın lan bunu. çocuğunuza yazık.

    orta ve üst rütbeli subaylar ise eski eşinin hala daha süren mızıklanmalarından yakınarak sağda solda kafa açarlar.

    bir de çocuğunu çeşitli sebeplerden dolayı göremeyenler vardır ki bunlar acınası durumdadırlar. yaptığım araştırmalara göre bunların bir kısmı örgütlenme çalışması içerisinde ve ciddi anlamda hukuki desteğe muhtaç kitledir.

    general ve diğer üst rütbelilere gelince:
    onlar hayatının ilk yarısında yediği golden dolayı engin tecrübeye sahiptir.
    maçın 2. devresine mağlup başlamanın maçı kaybetmek anlamına gelmediğini iyi bilirler.
    yeni bir evlilik yapmayı kolay kolay düşünmezler ve öncelikleri çocuklarıdır.

    ayrıca rütbeden bağımsız olarak, bunların kız çocukları varsa ve çocukları henüz kişisel bakımını ( tuvalet v.b.) kendi başına gideremeyecek yaştaysa, avm'lerdeki tuvaletlerde ciddi sıkıntılar yaşarlar. 3 ya da 4 yaşındaki kız çocuğunuzu erkekler tuvaletine götürmeyi istemezsiniz. kadınlar tuvaletine de siz giremezsiniz. emzirme odası ve diğer bebek bakım odaları da genellikle haklı olarak kadınların işgali altında, bazı yeni yapılan avm'ler çocuklar için ayrı tuvaletler yaparak bu durum için çözüm üretmiş durumda. ancak her avm'de bunlar yok. bu durumda açıkçası imdadıma özürlü tuvaletleri yetişiyor.
    3 ...
  32. ne zaman evleneceksin sorusuna alternatif cevaplar

    107.
  33. evlenmeden önce bana da çok sorulurdu. ve ben bu soruya
    'arenaya aslan en son çıkarmış' cevabını verirdim.
    boşandıktan sonra yine aynı soruyu soranlara ise
    'gezen tilki yatan aslandan yeğdir' cevabını veriyorum.
    4 ...
  34. otopark girişine araba bırakan kişi

    6.
  35. neredeyse her gün iş yerinde yaşadığım durumdur. genelde numara bırakıyorlar.
    numara bırakmamaları halinde 155'i arayıp durumu bildiriyorsunuz. o zaman bak nasıl koşa koşa geliyor.
    hiç uçan tekmeye, ayna kırmaya gerek yok arkadaşım.
    1 ...
  36. 35 yaşında anne olan kadın

    10.
  37. eğitimdi, kariyerdi, şuydu buydu derken zaten ister istemez evlenme yaşı 30'u buluyor.
    birkaç sene de çocuksuz takılsa çiftimiz nereden baksan 32.
    kadının 30'undan sonra hamile kalması sorun değildir.
    ancak 35'den sonra istisnasız tüm gebelikler riskli gebelik sınıfına girer.( ben demiyorum doktorlar diyor)

    bu konuda yaşadıklarımı sizinle paylaşmak isterim..

    evlendikten 4 ay sonra eski eşim bana geciktiğini söylemişti. ben de ona birkaç gün daha beklemesini söyledim.
    evde maden suyu içerken maden suyunun çok kötü koktuğunu söyledi bana..
    lan maden suyu ne kadar kötü kokabilir ki dedim..
    tabii o an anladım. koku hassasiyeti başlamıştı.
    gecenin bir saatinde açık nöbetçi eczane bulup prediktörlerden aldım.
    sonuç pozitifti.
    ikimiz de çok sevinmiştik.

    ertesi gün hemen doktora gittik. 4.5 haftalık hamileydi ve bir problem yoktu.
    15 gün sonraya doktor tekrar randevu verdi. gittik ve kalp atışlarını duyduk.
    15 gün sonra tekrar doktora gittik. umudumuz kalp atışlarını duymaktı. ancak doktor kalp atışı alamadığını söyledi.

    emin misiniz doktor bey dedim. adam eminim dedi.
    ama tekrar bakmak için daha komplike bir cihaza girebileceğimizi söyledi. biz de onay verdik. ve sonuç değişmedi tabii ki.

    eski eşimin ilk hamileliğinde düşük gerçekleşmişti.
    ikimiz de çok üzülmüştük. hevesimiz kursağımızda kalmıştı.

    arkasından malum tabii küretaj vs. derken. 1 hafta sonra tekrar doktora gittik. doktor bizden 6 ay boyunca korunmamızı istemişti. anne adayının hem psikolojik hem de fizyolojik olarak dinlenmesi gerektiğini söyledi.

    6 ay sonra zemin müsait ve atış serbestti.
    korunmayı bıraktıktan 4 ay sonra eski eşim tekrar hamile kaldı. bu sefer doktoru değiştirmiştik. ege üniversitesi'nde bir profesör'e muayene oluyordu.
    adam çok iyi bir doktordu ancak gebelik takibi için fazla yoğundu. sürekli kongreler v.s. v.s.

    eşim 37 yaşındaydı. amniyosentez mecburiydi.
    o amniyosentezin yapıldığı gün ikimizin de ömründen ömür gitmişti. yok o iğne ne kadar girecek? yok sıvı azalacak mı vs.vs. neyse amniyosentez oldu bitti..

    pekii stres bitti mi ? tabii ki hayır.
    5 gün sonra telefonla aradılar. ana kromozomlara bakmışlar herhangi bir problem yokmuş.
    oooooo dedik süpeeer.
    ama biliyorsunuzdur amniyosentez'de tüm kromozomlara bakılıyor.
    bir ay sonra tam da tatile çıkacağımız gün zaaaart diye telefon geldi.

    doktor: d
    eski eşim: ee

    d: efendim merhaba ben ..... laboratuvarından arıyorum bugün müsatiseniz görşelim.
    ee: neyle ilgili.
    d: işte amniyosentez sonuçlarıyla ilgili.
    ee: eeee tamam olur da hayırdır bir sorun mu var..
    d: efendim telefonda değil de yüzyüze görüşsek iyi olur.
    ee: tamam olur..

    bu diyalog geçtikten sonra hemen laboratuvara gittik. genetik uzmanı doktor hanım bizi bekliyordu. gittik konuştuk. kadın bize 2 saat seminer verdi.
    sonuç?
    sonuç bebeğimizin 7 ve 16 numaralı kromozomlarında translokasyon olduğu tespit edilmişti.
    dedik peki bu nedir doktor.

    doktor özetle bizden de kan örneği alacağını, anne veya babadan herhangi birinde böyle bir translokasyonun olup olup olmadığına bakacağını söyledi.
    eğer herhangi birimizde böyle bir translokasyon varsa sonucun normal olduğunu, ancak eğer böyle bir translokasyon bizde yoksa bebeği aldırmamız gerektiğinden bahsetti.

    düşünün tam da tatil öncesi bize muhteşem bir sürpriz olmuştu. bizden kan örneklerini aldılar. ve sonuç 1 hafta sonra açıklandı. ama o 1 hafta boyunca ne ben ne de eşimin ağzını biçak bile açmadı.

    düşünün neredeyse hamileliğin 6. ayındayız. hatun olmuş pilates topu gibi. çocuk deli gibi tekmeliyor. sen nasıl onu alırsın oradan gebeliği sonlandırırsın?

    1 hafta sonra sonuç geldi. sonuç müspetti. dengeli translokasyon bende de varmış ve çocuğa da benden geçmiş.. yani normal bir durummuş...

    ahhhhh ahhhh
    eyyy sözlük halkı o bir haftalık sürenin nasıl geçtiğini anlatamam size. hatta yazarken bile ellerim titriyor.
    allah kimseyi böyle bir şeyle sınamasın...

    pekiii bitti mi? tabii ki hayır..

    hamileliğin 8. ayını doldurmak üzereydik. eylül ayında denize girmenin keyfini çıkartıyorduk. yazlıkta takılıyorduk.
    gece yattık uyuduk. ben de sanki içime doğmuş gibi sabahın köründe kalktım.
    sabah 6 gibiydi. uyanınca eşime baktım..
    abooooooov o da ne?
    lan bu benim hatun değil, demeye başladım...
    eşim deli gibi şişmişti.....

    inanılır gibi değildi.
    hemen uyandırdım...
    iyi misin dedim. iyiyim dedi..
    yok, sen iyi değilsin dedim...
    hemen ellerini ve ayaklarını muayene ettim. elleri ramazan pidesi gibiydi. ayakları vs. heryeri şişmişti.
    hemen sabahın köründe doktoru aradım. durumu anlattım. doktor resim çekip göndermemi söyledi.
    resim çektim ve yolladım.
    doktor aradı beni ve derhal izmir'e gelmemi istedi.
    hemen hazırlandık ve çandarlı'dan alsancak'a yaklaşık 110 km'lik mesafeyi 35 dakika'da aldım.

    hastaneye yatırdık hatunu, durum kötüydü, eşimin karaciğeri iflas noktasına gelmişti.
    bazı değerler normalin 10 katına çıkmıştı. ( alt ve ast değerleri)
    bebeği almak da riskliydi.
    doktor 1 hafta hastanede kalmasını söyledi.
    neyse allah'a çok şükür kısa sürede ilaçlar tesirini gösterdi ve değerler normale döndü.

    bunu da atlattık...

    bir ay sonra sorunsuz bir şekilde doğum gerçekleşti ve dünya tatlısı maviş kızımızı (kızımın gözleri doğduğunda maviydi artık yeşil) kucağımıza aldık. hem anne hem de bebiş son derece sağlıklıydı.
    3.000 gr ve 52 cm'lik kızımız dünyaya gözlerini açmıştı...

    tabii bitti mi? bitmedi.
    eski eşim emzirme döneminde lohusa depresyonuna girdi. uzun süre bu depresyondan çıkamadı. onu artık tanıyamıyordum.
    o da beni...

    işte o an evliliğin, nikah masasında imzayı attığınız an değil, kucağınıza çocuğunuzu aldığınız an başladığını anladım.

    dedim ya onu tanıyamıyorum diye. huyu suyu her şeyi değişmişti.
    bir gün arabamı almıştı ki normalde benim arabamı kullanmazdı. karşıyaka'da kuaföre gitmişti. park yeri bulamadığı için arabayı, sahil bulvarında, klima açık, rölantide çalışır vaziyette yazın ortasında öyle bırakmıştı. zavallı araba 2 saat boyunca öyle kalmış. en sonunda trafik polisleri beni aradı.
    beyefendi aracınızın üzerinde anahtarı bırakmışsınız, araç açık, nedir bu diye sağlam bir fırça yemiştim...

    derhal eşimi aradım.
    neden böyle bir şey yaptığını sordum..
    o da bana vallahi unutmuşum aşkım demişti. ( olayda abartı yoktur, birebir yaşanmıştır.)

    sizce bitti mi? tabii ki bitmedi.
    kızımız doğduktan 2 sene sonra eşimin 3. hamileliği gerçekleşti.
    ikimiz de kötü giden evliliği belki kurtarır diye düşünmüştük ki......( evet salakça bir düşünce)
    bir gece o, korkunç bir ağrı ve kanamayla uyandı. derhal hastaneye gittik..
    olay dış gebelikti... ve eşim kan kaybediyordu..
    gebeliği teşhis eden doktor, olayın dış gebelik olduğunu anlayamamıştı.

    sonuç mu? isterseniz beni size bunu söylemeyeyim.
    haa merak etmeyin o geceyi de atlattık. çok şükür eski eşim hayati tehlikeyi atlattı ve sağlığına kavuştu.

    yaşadıklarımın sadece %10'nun anlatmama rağmen yorulmama sebep olan meseleleri yaşamak istemiyorsanız..
    çocuk işini çok fazla ertelemeyin...
    bakın bu anlattıklarım sadece hamilelikte yaşadıklarımız.

    bebeği emzirmek için uzun süre (yaklaşık 2 yıllık süre boyunca) uykusuz kalan bünyenin uyanıkken gördüğü hayalleri ve diğer şaşkınlıkları hiç dillendirmiyorum.

    kadınların anne olduktan sonra ne denli değiştiği aklınzın kenarında bulunsun ve lohusa depresyonu denen olayı asla hafife almayın.

    hamilelik zorlu bir yolculuğun sadece başlangıcıdır. çocuk sahibi olduğunuzda yaşadıklarınız size hamilelikte yaşadıklarınızı unutturacak mertebededir.

    kolay değildir gecenin bir saatinde 3 defa kalkıp çocuğu emzirmek ve bunu yaklaşık 1,5 yıl boyunca yapmak.

    kolay değildir diş ve gaz sancısı tutan bir bebeğin ağlamaması için sabahın 3'ünde kalkıp bir şeyler yapmaya kalkışmak. denemediğiniz şey kalmaz.
    sabahın üçünde çocuğu battaniyenin içine koyup eşinizle karşılıklı sallarken bulursunuz kendinizi..
    evet biliyorum çoook uzun oldu. tantanayı kes sadete gel dediğinizi duyar gibiyim.
    peki geldik o zaman sadete.

    sevgili/sayın yazarlar. ebeveynlik güç ister. hem fiziksel hem de psikolojik.
    yaş ilerledikçe insanın tahammül gücü azalır, aynı zamanda fiziksel gücü de düşer.

    haaa yok ben kendime güveniyorum, ben düzenli sporumu yaparım yediğime içtiğime dikkat ederim taş gibiyim diyorsanız gayet tabii ki..
    sonuçta sizi engelleyen yok.. halep oradaysa arşın burada.

    çocuk sahibi olmak gerçekten muhteşem bir şey.
    ben 38 yaşında baba oldum. kızım da bir kaç ay sonra 5 yaşını dolduracak.

    keşke daha erken davransaydım diyorum.
    bazen benim gibi fiziksel aktiviteden kaçmayan birini bile yoruyor namussuz.
    78 ...
  38. kalbinin girişinde bir yazı olsaydı bu ne olurdu

    40.
  39. mastürbasyon yaparken karısına yakalanan adam

    13.
  40. aslında dramdan ziyade esaslı bir trajedidir.
    efendim evliliğinizde birkaç yılı devirdikten sonra cinsellik rutine dönüşmeye başlar.
    evliliğinizin ilk yıllarındaki fiziksel çekim, hayatın size yüklediği misyonların karşısında gitgide ezilmeye başlar.
    bunun eşliğinde siz de eşinizle tartışmaya başlarsınız. tartışmalar kavgaya dönüşür ve kavgalar da yerini eşler arasındaki fiziksel çekimin sıfıra inmesi noktasına getirir. anlayacağınız kısır bir döngüdür.
    özellikle tabiatın en büyük hediyelerinden biri olan ve evliliğinizi taçlandıran, ailenize yeni bir bireyin katılması, yani çocuk sahibi olma meselesi gerçekleştikten sonra eşinizle yaşadığınız cinsel hayat sıfıra yaklaşır.
    evlenmeden önce ve evliliğinizin ilk günlerinde kendinize sorduğunuz ' ben hayatımın sonuna kadar aynı kadınla nasıl beraber olacağım?' sorusu, yerini ' eşimin acaba neden sürekli başı ağrıyor?' sorusuna bırakır.
    bu durumda eşinizi aldatmaya yeltenmeden önce genellikle mastürbasyon yapmayı tercih edersiniz.
    ancak bu o kadar da kolay değildir.
    kredi borcuna girerek aldığınız 3+1 evinizde mastürbasyon yapacak yer bulamazsınız.
    yatak odanızda sabaha kadar çocuğunuzu emzirmekten yorgun düşmüş eşiniz pelte gibi yatmaktadır. çocuk odasında ise henüz dünyaya yeni gelmiş bebeğiniz derin bir uykudadır. ve her an gaz sancısından dolayı uyanabilir. evin 3. odasını çalışma odası olarak tasarladığınız için kitapların arasında bu faaliyet pek de çekici gelmez. mutfakta o işi yapmayı hiç düşünmedim bile. salonda ise bebek bakımına yardım etmek amacıyla evinizi işgal eden ve tüm gün saçma sapan kadın programlarını izleyip ezberleyen ve bunları ezberledikten sonra akşam yemeğinde size öğrendiklerini aktararak kafa açan, ancak evlilik hukuku gereği başınızın üstünde yeri olması gereken kayın valideniz ve onun yancısı kahvehaneye gidememiş kayın pederiniz vardır.
    bu durumda geriye sadece banyo ve balkon kalıyor.
    aslında balkon fena bir fikir değil. hele bir de güzel bir manzara varsa olabilir. ancak ülkemiz için fazla radikal bir karar.
    tek seçenek banyo. banyoda da 10 dakikadan fazla kalırsanız dikkat çekersiniz. kayın validenizin veya eşinizin ' neden banyoda bu kadar uzun süre kalıyorsun ?' sorularına maruz kalabilirsiniz. ve genellikle nedense , bebeğinizin gaz sancısı siz bu işe kalkıştığınızda tutar.
    araştırmalarım sonucunda evde bu işi yapamayacağımı keşfetmek pek de zor olmadı
    bir ara bodrum katta bisikletlerin durduğu kileri gözüme kestirdim ama yok. ne o öyle orklar gibi.
    olay o kadar büyük bir trajedidir ki her ay taksitlerini aksatmadan ödediğiniz evde bırakın sevişmeyi kendinizi tatmin edecek yer bile bulamazsınız.
    velev ki şanslınız ve buldunuz, tam olaya girdiniz. bu sefer de eşinize yakalandınız.
    o an onun suratını düşünsenize. işte bu bir trajedidir sözlük.
    ancak ilk şok atlatıldıktan sonra, eşinizin size aşağıda sorabileceği soru bundan daha büyük trajedidir.
    ' aşkım 31 çekerken beni düşünüyordun değil mi?'
    hangi evli erkek bunu yapar ki. sonuçta sadece hayal ediyorsun. neden ben başkasını düşünmeyeyim?
    'ne yani ben o esnada scarlett johanson veya monica belluci'yi düşünürsem ne fark eder. neden seni düşüneyim ki ' de diyemezsiniz.
    uzar gider.
    o yüzden yolda, sokakta, iş ortamında evli ve çocuk sahibi bir erkek görürseniz onlara iyi davranın yemek falan ısmarlayın.
    20 ...
  41. ilk maaşınızda ne yaptınız

    7.
  42. ilk maaşımla güzel bir baklava almıştım hala daha unutmam. çoook güzeldi çooooook.
    0 ...
  43. better call saul

    299.
  44. 4. sezonuna bayıldığım dizi. hepinize tavsiye ederim.
    0 ...
  45. aragorn

    45.
  46. eowyn durup dururken gidip arwen'i seçmiştir.
    0 ...
  47. cointreau

    12.
  48. kokusuna ve tadına kurban olduğum muhteşem içkidir.
    0 ...
  49. dolu jetta mi boş passat mı

    6.
  50. bardağa nereden baktığına bağlı..........
    0 ...
  51. mazda cx 3

    1.
  52. Gün itibariyle resmi internet sitesinde 75.800TL'ye ulaşılabilen, lansman rengi kırmızı, rakiplerine göre oldukça güzel tasarıma sahip mini suv.
    0 ...
  53. © 2025 uludağ sözlük