evet hayatimin gidisati ve yasayisimi goz onune aldigimda fark ettigim durumdur. mesela benim ve kardesimin dogum gunu arasinda 3 yil 1 gun var . fakat benim ve onun dogum gununu ayni gunde kutlayabildigimiz bir zaman dilimini yasadim. kesinlikle mehtiyim toplanin etrafimda... ne kerametler ne kerametler....
benim one surdugum teoridir. Bu teoride sebepler ve her tur detay onemsizdir. asil olan elinize aldiginiz son urundur. yani bir markete gittiginizde pismis tavuk almak istediginizde bunun cesitleri vardir, fried,baked, broiled , grilled...bir suru cesidi vardir. dolayisiyla almak istediginiz de tam olarak neyi almak istediginizi belirtmediginiz surece istedginizi almakta zorluk yasarsiniz fakat sonucta alacaginiz sey tavuktur. dolayisiyla parmaginizla gosterip aha bu demenizin sorun olmamasi gerekir. bunlarin hepsi tavuktur, midenize gidecek olan sey de tavuktur. iste bu teoride baked,fried,grilled vsnin onemi yoktur. onemli olan tavuktur. ortada tavuk yoksa sorun var demektir. sonuc aslinda metodlarin sebebidir cunku. tavuk olmadan fried,baked,grilled vs de olmaz....
benzer bir sekirde camiye girdiniz ve namaz kilan bir miktar insan gordunuz. bu insanlarin dar bakisli olmalari, asiri muhafazakar olmalari, dolandirici olmalari, hirsiz olmalari , nepotik olmalari vs bir seyi degistirmez. sonucta hepsi muslman bunlarin. musluman muslumandir. musluman olmasalar zaten dolandirici,uc kagitci , muhafazakar vs de olmayacaklar. ne demistik tavuk olmadan digerlerinin onemi yok. hepsi tavuk hepsi musluman.... aslolan burada tavuktur
efendim woke kulturunun amerikaya kazandirdiklarindan olsa gerek. yasadigim sehirde daha baskin olan ve pek de sevilmeyen bir kilise toplulugu var. bu adamlarin varligindan haberdarim fakat hic muhattap olmadim. sehirdeki isletmelerin bir kismi da bunlarda . insanlarin bi kismi bunlari boykot ediyor ve esktremist olarak goruyor. malumunuz amerikada sukran gunleri daha once de belirttigim uzere surekli yemek veriyorlar . bugunku kutsal restoranim olarak bu pek de sevilmeyen kiliseye gidecektim. bir miktar da merakliydim. iceri adim atar atmaz kizil sacli bir hanim efendiyle karsilastim. hi dedim ve aldigim hi ses tonu bir erkek ses tonu gozumu kaldirip bir daha bakmadim. kesin bu beni siker diye. etek giymis kizil sacli tuysuz garip bir canli vardi karsimda. anladigim kadar erkekti...neyse iceri girdim... bir kac kisi ile daha tanisayim dedim bu defa gorunus olarak erkek oldugundan emin oldugum insanlarla tanismayi tercih ettim. bir sure sonra iki tanesi birbirine erkek arkadasini sorunca sonradan fark ettim birinin gotu daha disarda duruyordu. hmmm erkek diye konustuklarim da geydi anlasilan. bu nasil kilise bu nasil hikaye boyle diye dusunurken ortama bir de zenci abla girdi. oracikta erimek istiyordum. cunku cuklu abla olmasi muhtemeldi ve yarragi yering olurdu ki oyle de oldu...ulan dedim bu nasil kilise nasil ekstremist hristiyanlik...terelelli harikalar diyarinda bildigin...en son kilisenin pastoru bana askim canim bir tanem cekiyordu kacarak uzaklastim,gotu zor kurtardim...insallah yemeklere attirmamislardir...midem cok fena ziraa...meger sehrin en dominan hristiyan kilisesi gay kilisesiymis ya la....
edit: yemeklerin hindi haric hepsi vejetaryandi ayrica. yapacaginiz isi skm
amerikada kiz arkadasi turk olan bir kac garibanla tanistim. bunlarin icinde hintli olan da var afrikali olan da var. fakat garibanlarin hepsi genel olarak ayni aci icindeler. ilk defa bir turk erkekle denk gelmenin verdigi heyecanla soruyorlar da soruyorlar. kolaymi sehirde ben ve 3 tane de turk kiz ogrenci disinda baska turk yok :D. hepsinin sikayetleri ayni. surekli herseyden sikayet ediyorlar. surekli mesaj gonderiyoruz, surekli sorguluyorlar, surekli bir aci izdirap ve problem var hic bitmiyor,herseyle mutsuz olmanin bir yolunu buluyorlar diye...ahaha welcome to introduction to turkish people dedim...adamlar turklerin niye bu kadar mutsuz olmaya kenetlendigini ve somurtkan oldugunu anlayamiyor. turkler disinda herkes guluyor burada diyorlar ahah . haklilar birsey diyemedim. neyse donelim konumuza kizlarimiz surekli bir aci,keder izdirap , baski, sikayet cemberi altina almis bu garibanlari... turk kadinlari boyle sever, sevdikce eziyet ederler, aci cektirirler dedim. teknik olarak sevginin es anlamlisi bizim kadinimizda masosizme tekabul eder dedim. ilk defa bu kelimeyi duydular...acinin bagimlisi olursunuz dedim... daha kotusu o aci giderse daha cok aci cekersiniz dedim...aci aci bakip gulup kabul ettiler evet dediler.... turkce bildiginiz kelimeleri sayin diyorum. sayiyorlar canim,bir tanem, askim , sevgilim ,seni seviyorum ,merhaba ve raki....hepsi de turkiyeye gelmek istiyor ahaha sabahtan aksama kizlara bunlari sayip duruyorlarmis... turkiyeye gelirseniz temkinli olun bunlari kimseye soylemeyin dayak yersiniz dedim sasirdilar...hepsinin boynunda bir tane nazar boncugu var...allahin hintlisinin, afrikalsinin boynuna nazar boncugu takmak nedir? hadi hintiliyi gectim afrikaliya nazar boncugu takarak ne ima etmek istiyorsun?
ilk universitemde ev arkadasim ramonun yaptigidir. ramo sabahtan aksama futbol yayinlarini izleyen futbolla yatip futbolla kalkan futbol izlemedigi zamanlarda da nami deger yalcin abi yani yalcin cakiri izleyen bir uluslar arasi iliskiler ogrencisiydi. adam ikinci ogretim derslerine gec kalmayi basarabiliyordu. aksam 7den sonraki derse uyuyakalabilen tek bildigim insandi.
bir gun ev arkadaslariyla konusurken kendi kendimizi sorgulayip gunahlarimizdan utanacagimiz tuttu...aksam ustuydu aksam ezani okundu. madem oyle bir aksam namazi kilalim. gunah pointlerimizi kucuk de olsa dengeleyelim dedik. abdestler alindi . evde 6 abazandik. imamla muezzini cikinca 4 abazan kaliyoruz. ramo herzamanki gibi umulmadik yerlerde uyuyor....neyse sesli gamet getirdi muezzinlik yapacak arkadas ramo televizyonun arkasindan cikti...hava aslinda yeni karariyordu...ama bu disari bir bakti ulan hepiniz bu kadar erken nasil kalktiniz cemaat olmus sabah namazi kiliyorsunuz demek? durun bende geliyorum dedi firladi gitti...bu arada biz basladik bu da abdest aldi. geldi safa girdi... fakat soyle bir durum olustu ramo ikinci rekatta selami verdi. aksam namazi 3 rekat biz devam ettik...e sabahin son sunneti yok, aksamin son sunneti var... ramo oturdu bize bakiyor...ulan sizin kilacaginiz namaza sokayim iki rekat namazi dogru durust kilamadiniz. kac rekat oldgunu bilmiyorsunuz neden cemaat oluyorsunuz dedi... saati isaret ettik... saate bir bakti...ulan sabah namazi degilmiydi...aksam oldugunu bilseydim cemaat olmazdim ,iki rekat diye sabaha cemaat oldum ben dedi. kalkti televizyonu acip futbolla ilgili birseyler bulup izlemeye oturdu.
efendim her turk genci bilirki universite hayati boyunca bir kadini bir sex aktivitesine ikna etmek guven ozveri ve tecrubeden cok daha fazlasini ister ve turk erkeklerinin kadin iliskileri komando taliminin bir parcasidir. ve bu faliyete dogru surukleyeceginiz kadinlar ozellikle eski donemlerde ayak diremeden, naz yapmadan sevismezdi sizinle. iste boyle yogun efor ve emek, mesai harcanarak eve girisi saglanmis hanim kisiyle uzun guresler sonucu tam giris gelisme yasanip soyulduktan ve kadini milli pozisyonumuz olan misyonerde kundeye getirdikten sonra piston atesleme sekansinda tam uc kismindayken arkamdan bir ses geldi. bende bende diye... tabii o anin verdigi anlik duygularla, cok umursamiyorsunuz...fakat arkanizdan bir ses sanki aglayan bir cocuk gibi yada bir fanatik futbol taraftari gibi bende bende bende diye tempo tutmaya devam edince donup bakmadan da edemiyorsunuz....
meger benim evi bosaltin pompa var mesajlarimi surekli uyudugu icin gormeyen ramo benim odamda uyuya kalmis. uyudugu yer de koltugun arkasindaki kalorifer ile koltuk arasinda kalan bosluk,yerde ...benim gidip gelmeye basladigim aralikta da uyanmis. uyanmis ama salak kendini ruyada sanmis. kim bizim evde terelelli ile sevisecek diye de bir sonuca varmis... ve ruya onun oldugu icin kizi sikmenin de kendi hakki oldugunu dusunmus...buna binayen arkamdan bende bende bende diye ziplayarak bagirmaya baslamis... sonuc ramonun barcelano taraftarina baglamasi sonucuu ayyiieahh nolluyor burda,bu kim yea diye firsattan istifade isik hiziyla herseyi geri giyinen kadin kisisi. oyle dimdik havada bombos erekse kalmis bir penis ve ramo...ve tarif edilemez bir firsatin kacisi ah ulan yapacagin isi sikeyim dedim ama ramo zaten aksam namazina kalkip sabah namazina cemaat olan biriydi...
efenim benim dönemimde lisenin yatılı kısımında bir günah yastığı bulunurdu. bu yastık sene başında bir bahtsızın karambole seçilmesiyle elde edilirdi. makus talihli kimse evinden kendine yastık getirmişsse sıkıntı yok. fakat getirmemişse devletin verdiği yastığa da hunhar amaçlarla bütün yurt çökerdi. çökerdi derken harbiden çökerdi. yıkayıp yıkayıp çökerdi. en pis fentezilerini yastikta olusturdugu boslugun icine icine dokerdi....o yastık dile gelse yeter abii sikmeyin diye ağlardı yani. çoğu zaman elyaftan olur bu yastık etrafında envayi büyüklükte delikler olur. delik beğenmeyen kendine uygun bir delik açar kendine göre... işini gören kimse azcık ,temiz,insaflı ,vicdanlıysa yıkar bırakır değilse öyle gider bir süre o yastık. yıkama ücretliydi 2,5 lira mı neydi o zamanlar....tabii canıım siz çook medeni bir cins millet olduğunuz için sadece eşşeğe,köpeğe...kerkinen dedeleriniz babalarınız mı? var sanıyordunuz....yatılı okuyanların bir kısmı daha masumane gelse de bu günah yastığını sikmiştir....yastığın eski dönemlerde gördüğüm seksin direkt içinde olduğu bu şekil bir kullanım alanı da mevcuttur şahsımonya da...
işte sekste yastık kullanımın ne kadar mühim olduğunu anlamamıza sebep olan yastıktır bu yastık.
tutuklanan yazarlar icin entry var bu niye yok? tutuklanmadim fakat orgut kuruculugundan yargilandim ve beraat ettim. hersey benim yavsak arkadasim fikonun askere gitmesiyle basladi. bu abazan askerdeyken surekli beni arardi. sadece beni aramazmis meger. bir gun bir yere gidicez birileriyle tanistiricam dedi . gittik ama gittigimiz gun silahli catisma cikti iki grup arasinda biri benim gittigimiz grup digeri de baska bir insanlar saniyorum. bakin saniyorum yaziyorum buraya mim kalsin.
neyse bu catismada 2 kisi de oldu. tabii is haliyle mahkemeye,savciliga vs intikal ediyor bunlari topladi goturduler herkesin ifadesini aliyorlar. cete ici hesaplasma diye de isleme basliyorlar...buraya kadar beni ilgilendiren birsey halen yok. lakin once fikoyu aliyorla...ardindan beni ifadeye cagirdilar. ben ne alaka dedim kendi kendime?
meger bizim fiko bu cetedeki herkesi aramis askerdeyken hepsiyle yogun bir telefon trafigi yasamis. sadece beni aramazmis bu uckurzade recai...sonuc olarak telefon kayitlari inceleme altina alinmis. bu da takilmis bu yogun gorusme trafiginden oturu .her iki tarafla da deli gibi gorusen tek bir kisi var fiko ve fikonun da gorustugu cemberin disinda aradigi bir ben varim.
sonuc adamlar benim cetenin basi kurucusu olduguma kanaat getirmisler fikonun da ikinci adam olduguna...vay amenike dedim buyuk resmi goren turk adalet sistemine bak. mahkeme yurutulurken taraflardan gelenlere soruyorlar hic biri beni tanimiyor. durusmalarda bu niye burda durumu olusuyor . ama yok hakim ikna olmuyor takmis manyak benim orgut kurucusu olduguma...3 yil boyuna git gel git gel. sonunda benim bir alakam olmadigini fikonun da gerizekalinin teki oldugunu cozebildiler....ha bir de saniyorum yazdiydim. meger mevzu karikiz kavgasiymis klasik eski arkadaslar dusman olmus birbirine... tutmadigim memenin sikmedigim gotun derdi de orugut kurucusu olarak beni germis oldu boylece...
bir ingiliz asilzadesi kete peyniri gibi bir ingiliz hatuna vurulur ve evlenirler. ve fekat hatun kimsesinin iyt yani idrarda yasa takılanlar olmasindan dolayi sevisemezler(tabii ki yok oyle bir sey idrar yollari tümörü o).malum o dönem avrupayı pislik götürüyor,kete peyniri gibi kiz bu hastaliga yakalaninca tum pompalamasyon olayları bir takim fena kokular tarafindan gerceklestirilemez hale gelir. durumun boyle oldugunu öğrenen asilzademiz harrington bitap duser,kendini daglara,taslara ,derelere vurur. gece gunduz calismaya baslar. bu isin kaynagi olan seyi kokten cozmezse nice civan mertler harcanacak ve nice caanim hatunlar veremeden gonullerini kuruyup kalacaktir. ve sonunda bizim klozet dedigimiz seyi askindan icat eder (bkz: flushing toilet)de diyor ecnebiler. iste bir ask ugruna ingiliz asilzadesi harrington tabii ki boylelikle icat etmemis klozeti manyak misiniz? pis atıkları yıkama kanalizasyonda yıkamak için su kullanmanın temel fikri tunç çağı'na kadar uzanıyor. yaklaşık 4.000 yıl önce, indus vadisi'ndeki şehirler, akan suyla yıkanan ortak tuvaletler de dahil olmak üzere gelişmiş sanitasyona sahipti.atıkları taşımak için sürekli bir su akışı kullanan ilkel tuvaletler ise en az 5.000 yıl öncesine dayanmaktadır ve erken tuvalet sistemleri, romalılar ve mohenjo-dara da dahil olmak üzere birçok eski uygarlık tarafından kullanılmıştır. aslında, şu anda klozet olarak bildiğimiz şeyin ve birçok eşanlamlısının bilinen tek bir mucidi veya bireysel icadı yoktur. elimizdeki,klozetin evrimi boyunca kilometre taşlarını listeleyen, genel olarak bilinen ve kabul edilen bir tarihsel zaman çizelgesi mevcuttur. günümüzün modern banyosunun en önemli parçası olan sifonlu klozet, eski sanitasyon uygulamaları, elizabeth dönemi siyaseti ve sanayi devrimi bilgi birikiminde eşit köklere sahiptir. ilk modern sifonlu tuvalet 1596'da ingiliz saray mensubu ve kraliçe ı. elizabeth'in vaftiz oğlu sir john harington tarafından kullanıldı. zift, reçine ve mumla su geçirmezliği sağlanmış ve üst kattaki bir sarnıçtan gelen suyla beslenen 2 fit derinliğinde oval çanak şeklindeydi. harington'ın klozetinin sifonunu çekmek 7,5 galon su kullanmak demekti. bu, ev içi su tesisatının gelişmediği o dönemde gerçek bir sel sebebiydi. harington, su kıt olduğunda, tuvaletini sifonlar arasında 20 kişiye kadar kullanabileceğini belirtmişti. harington, icadını "ajax'ın metamorfozu adlı eski bir konu üzerine yeni bir söylem" başlıklı hicivli bir broşürde tanıttı - tuvaletler için popüler bir argo terim olan "jakes" teriminin kelime oyunu da doğmuş oldu.(icadın adını ajax koyuyor harrington) kraliçe'nin bu yeni icada olan coşkusuna rağmen, halk lazımlığa sadık kaldı. bunlar genellikle üst kattaki bir pencereden aşağıdaki sokağa boşaltılırdı ve fransa'da 'gardez-l'eau' çığlığı aşağıdaki insanları kaçması için uyarıyordu. bu 'gardez-l'eau' ifadesi, 'lavatory' olan ingilizce takma adın kaynağıdır. harington, richmond sarayı'nda kraliçe elizabeth için çalışan bir model kurmuş olsa da, sifonlu klozetin tutması birkaç yüzyıl ve sanayi devrimi'nin üretim ve atık imhasındaki iyileştirmeleri sonucu oldu. 1775'te iskoç mucit alexander cumming, sifonlu klozet için ilk patenti aldı. en büyük yeniliği, lağım gazının tuvalete girmesini önleyen bir conta oluşturmak için su kullanan kasenin altındaki s şeklindeki boruydu.diğer kısım harringtonun icadına benziyordu. 1850'lerin sonlarında thomas crapper & company'yi kurduğu, dünyanın ilk banyo, tuvalet ve lavabo showroom salonunun sahibi olduğu ve bugüne kadar faaliyet gösteren şirketi.19. yüzyılın sonlarında, thomas crapper adlı bu londra sıhhi tesisat uzmanı, ilk geniş çapta başarılı sifonlu tuvalet serilerinden birini üretti. crapper klozeti icat etmedi, ancak bugün hala tuvaletlerde kullanılan gelişmiş bir tank doldurma mekanizması olan ballcock'u geliştirdi.genellikle tuvalet anlamına gelen 'crapper' kelimesinin kökeninin onun adından geldiği varsayılır. ı. dünya savaşı sırasında denizaşırı ülkelerde görev yapan amerikan askerleri sayesinde olmuştur bu. nispeten yeni çıkmış icada aşina olmayan bu abd çocukları, crapper markasının ingiltere ve fransa'da her yerde bulunmasından dolayı tuvaletlere "crappers" adını verdiler ve bu terimi evlerine geri getirdiler. savaştan sonra evet böylelikle yukarıda yazdığım crap kelimesinin de temelini attılar . bir de tuvalet zaman çizelgesi bırakayım .
mö 26. yüzyıl dolaylarında: sifonlu tuvaletler ilk olarak indus vadisi uygarlığında kullanıldı. birkaç şehirde, hemen hemen her evde sofistike bir kanalizasyon sistemine bağlı bir sifonlu tuvalet olduğu keşfedildi. girit kralı minos, 2800 yıldan uzun bir süre önce tarihte kaydedilen ilk sifonlu klozete sahipti. batı han hanedanlığı'ndan bir çin kralının mö 206'dan ms 24'e kadar uzanan mezarında bir tuvalet bulundu. eski romalıların bir kanalizasyon sistemi vardı. tiber nehri'ne dökülen lağımların akan sularının doğrudan üzerine basit müştemilatlar veya helalar inşa ettiler. 1206: arap veya iranlı mucit al-cezeri, şu anda modern sifonlu tuvaletlerde kullanılan sifon mekanizmasını içeren bir el yıkama cihazı icat etti. cihazında, leğeni suyla doldurmak için bir mekanizma vardı. kullanıcı kolu çektiğinde su boşalır ve mekanizma lavaboyu yeniden doldurur. orta çağ'da oda kapları kullanıldı. bir lazımlık, kendini rahatlatmak için kullanılan ve daha sonra içindekiler atılan (genellikle pencereden dışarı) metal veya seramik bir kasedir. 1596'da ingiltere kraliçesi ı. elizabeth için vaftiz oğlu sir john harrington tarafından bir sifonlu tuvalet icat edildi ve inşa edildi. çok gürültülü olduğu için kullanmayı reddettiği söyleniyor. sifonlu tuvaletin ilk patenti 1775 yılında alexander cummings'e verildi. 1777: samuel prosser 'piston klozeti' icat etti ve patentini aldı. yorkshire'dan joseph bramah, 1778'de ingiltere'deki ilk pratik tuvaletin patentini aldı. 1800'lerde insanlar, kötü sağlık koşullarının hastalıklara neden olduğunu fark ettiler. insan atıklarını kontrol edebilecek tuvalet ve kanalizasyon sistemlerine sahip olmak kanun koyucular, tıp uzmanları, mucitler ve genel halk için bir öncelik haline geldi. 1829'da boston'daki tremont hotel, iç mekan su tesisatına sahip ilk otel oldu; ısaiah rogers tarafından yaptırılan sekiz klozet vardı. 1840 yılına kadar sadece zenginlerin evlerinde ve daha iyi otellerde ev tesisatı bulunabiliyordu. 1851: ilk popüler klozetler londra'daki the crystal palace'da sergilendi ve bunlar ilk umumi tuvaletler olarak kabul edildi. beyaz giyinmiş görevlileri vardı ve müşterilerden kullanım için bir kuruş tahsil edildi. 1852'de ingiliz george jennings de sifonlu tuvalet için bir patent aldı. 1857: bir tuvalet için ilk amerikan patenti olan "dalgıç klozet" alındı. 1858: avrupa kıtasındaki ilk sifonlu tuvaletler norveç'te christiania'da (şimdi oslo) kurulmuş olabilir. tuvaletler, ingilizce "su dolapları" terimiyle anıldığı için muhtemelen ingiltere'den ithal edildi. 1859: 1850'lerin sonunda, bina yönetmelikleri, ingiliz şehirlerindeki çoğu yeni orta sınıf evinde klozet bulunmasını şart koştu. 1860: avrupa kıtasındaki bir başka erken klozet de ingiltere'den ithal edildi. ehrenburg sarayı'ndaki (coburg, almanya) kraliçe victoria'nın odalarına kuruldu. onu kullanmasına izin verilen tek kişi oydu. 1880'ler: thomas crapper'ın sıhhi tesisat şirketi, albert giblin'in tasarımında sifonlu tuvaletler yaptı. orijinal mucit olmasa da crapper, sızdırma eğiliminde olan eski yüzer valf sistemini değiştirerek tankı boşaltmak için sifon sistemini popüler hale getirdi. crapper'ın bazı tasarımları thomas twyford tarafından yapıldı. 1885: ilk modern ayaklı 'sifonlu' tuvalet, beaufort works, chelsea, ingiltere'den frederick hupherson tarafından gösterildi. 1885: ingiliz çanak çömlek üreticisi thomas twyford, j. g. jennings'in sifon tasarımını kullanarak ilk tek parça seramik tuvaleti yaptı. 1898: giblin, bir sifon tahliye sistemi olan “sessiz valfsiz su atık önleyici” için ingiliz patenti aldı. 1906: william elvis sloan, sifonlar arasında daha hızlı geri dönüşüm süresi için doğrudan su besleme hattından basınçlı su kullanan flushometer'ı icat etti. flushometer bugün hala dünya çapında umumi tuvaletlerde kullanılmaktadır. 1907: new brunswick, saint john'dan thomas macavity stewart, kendi kendini temizleme etkisi yaratan girdaplı sifonu çeken klozetin patentini aldı. 1910'dan başlayarak, tuvalet tasarımları, yükseltilmiş su deposundan, kaseye birleştirilmiş bir depo ile modern tuvalete dönüşmeye başladı. 1911: ohio, dayton'dan philip haas, klozetin her bölümünü iyice yıkamak için aşağı bakan delikleri olan bir halkadan birden fazla su jetine dayanan, düz kenarlı tuvalet için bir patent geliştirdi ve aldı. 1924-1927: haas ayrıca bugün kullanılanlara benzer bir klozet yıkama ve geri dönüşüm mekanizması tasarladı ve geliştirdi. 1980: avustralya'nın caroma banyo ürünleri için çalışan bruce thompson, su tasarrufu önlemi olarak iki düğmeli ve iki sifon hacimli duoset komodin tankını geliştirdi. duoset'in modern versiyonları artık dünya çapında mevcuttur ve ortalama bir evde normal su kullanımının %67'sini kurtarır. 2006: nfl'den detroit lions'tan calvin johnson (ve o sırada georgia tech'te bir öğrenci), güney amerika'da temiz suya veya sıhhi tesisata erişimi olmayan nüfusun sıhhi ihtiyaçlarını karşılamak için sofistike bir susuz tuvalet geliştirdi. (bkz: benim başıma ne geliyorsa hep memeden geliyor)
ingilizce bilen tecrübeli bir türk teknisyenin ve veya ara elemanın ,ingilizce bilen bir mühendisten yurt dışına gitmesi daha kolaydır. yabancılar türk mühendise doydu resmen. artık ara elemanlarımıza göz diktiler.... ayrıca şöyle anlatayım ilk üniversitemdeyken elginkanın meslek edindirme kurslarına gittim. bunun sonucunda da farklı işlerde çalıştım sanayide. en son cnc ve freze operatorlugu egitimi aldım. ardından da bu işte teklif alıp çalışmaya başladım...yaz dönemi geldiğinde yanıma bir makine mühendisliği öğrencisi stajyer verdiler. aslında ikimizde üniversitede öğrenciyiz ben o şehirde o başka bir şerhirde .ben hem çalışmak hem okumak zorundayım o değil.....bir kaç şeyde soru sormam gerekti. baktım ne dönüt alabiliyorum ne bir bok biliyor yine herşeyi ben bulup öğrenip yapıyorum....adam o donen punta miydu kalemmiydi diyince bende hepten sartaller indi en son dedim alın bunu yanımdan..ayağıma bağ oluyor...sonra ne istiyorsan yap dediler....ben de her sabah atölyeyi paspaslama işini buna verdim çünkü başka bir bok beceremiyordu...bilmiyordu ve ilgisi de yoktu. ülkedeki siksok üniversitesi mezunu bir çok mühendis böyleyleyken çizgi de evet bu kadar kalındır.... teknisyen değilim. 3 farklı üniversite ve 3 farklı bölüm bitirdim. biri de mühendislik üzerine. türkiyede itü odtü dışında mühendisimsi yetiştiren kurum bence yoktur. bakın mühendis demiyorum onlar da artık mühendisimsi. o kadar eğitimin içinden geçtiler.
gecelim bakalım o zaman çıkar donunu göster , gotunde don varsa zenginsin diyormu yarrak kafalı 50 79 jenerasyonu. amerikada cok fazla ihtiyar goremezsiniz gencliginde kopek gibi calisip ihtiyarligindaki saglik masraflari icin hayvan gibi para biriktirmedigi surece. daha ilk hastahaneye yattiginda tum yakinlari uzak olur... bir dis dolgusu bile 2.5 k dolardan basliyor. bize sart boyle bir saglik sistemi tabii once afgan suri pakiye ucretsiz saglik hizmeti vermemeyi becerebilmeniz lazim.
yaratıcının seneryolarının basit birer oyuncağıyız. biz dikkat çekmeyiz istesek de çekemeyiz. çözebildiğim kadar olmamız gereken anda olmamız gereken yerdeyiz. fakat seçenekler bize kalmış . şöyle anlatayım , mesela bir defasinda kampüseten çıkarken bir sandalye üzerinde bir kedi gördüm aa ne güzel dedim. dönerken aynı kedi sandalyede uyurken köpeklerin etrafını sardığını saldırdığını gördüm. bildiğiniz hayat slow motiona döndü. tam olarak gözümün önünde döndürebiliyorum herşeyi. etrafta bir sürü insan var. sandalyenin az ötesinde de başka bir insan var. yani köpekleri kediden uzaklaştırmayı sağlayabilecek başka opsiyonlar var. mili saniyeler ile köpeklere doğru koştum. ben koşunca onlar kaçtı kedi ağaca kaçtı. inene kadar ağacın altında bekledim. çünkü yavşak köpeklerde oralardaydı bir kaç gere dönmeyi denediler kovdum....uzaklaştırdım....sonra kedi indi kaçtı gitti. ben de evime döndüm. bakın burada yüzlerce opsiyon var o kedinin yaşaması için bir sürü insan. ama ben müdehale ettim. benim o saate orada olabilmem milyonlarca olasılıktan biri....sadece olmam gereken yerdeydim. yapmam gereken seçimi yaptım. kedi yaşadı. geçen sene 1 kere ankaraya gittim. nadiren ankaraya giderim. ingiltereden gelen bir arkadaş içindi....gece döndüğümde 2 gibiydi. metronun çıkışında sadece selamlaştığım bir komşumu gördüm. selam verip aldığım için yanaştım ne bekliyon burada dedim...bir sürü şey söyledi taksiler durmuyor .....işte kalmış orada öyle dönemiyormuş yolda köpekler var...hadi gel dedim...yürüme gideceğim sandı ama eşlik edeceğim için sevindi...yok arabayla dönücez dediğimde kızcağızın ağzı kulaklarına vardı. gece saat 2 ... benim oradan o saate geçmemin sebebi bir düzine başka olaylar silsilesinin sonucu...arabama almamın sebebi ise sadece selam alıp vermesi..... olmam gereken yerdeydim sadece bir seçim yapmam gerekiyordu. belki de seçim yaptığımı sanıyorum...tanrının dikkatini felan çekmenize gerek yok zaten onun seneryosunun basit bir oyuncususunuz.
eskiden fistikli tombi vardı(ilk ciktigi zamanlar) tadi neredeyse onunla ayni olandir.paketleri 200 grlik fiyati 28 tl.metro marketlerde bile bulabilirseniz sukr edin.eskisi kadar çok getirmiyorlar artik.fistik yagi yerken parmaklariniza isliyor.biz herseyin dandigini yedigimiz icin bu cipsi de haliyle abartiyoruz. ayrica üzerinde yapay tatlandirici ve renklendirici bulunmaz yazan yere nedendir bilmiyorum metro market kirmizi bir bant cekiyor.ne yani bulunduruyor mu?
adalet nedir ?ortadoguda nasil saglanir? bakin ortadogu toplumlarini kendi devrimlerini tamamlamis hizla medenilesen toplumlarla bir tutamazsiniz. buyuk bir kisimin maymundan 1 dksi sonrasidir.bu durumda bu toplumu islah etmenin yolu dogal seçilim felan degildir. kamuya veya bir baskasina zarar veren herkesin amasiz fakatsiz idam edilmesi gerekli.bu ulkede tek sabıkası olan insan gordunuz mu? goremezsiniz.nasil goreceksiniz ceza dediginiz seyler bu yaratiklara odul.bir arkadasim var mesela adam belirli araliklarla girip yatip cikiyor hayati bu. icerde icimiz isiniyor karnimiz doyuyor kafasinda....disarda da millete verdigi zarar yanina kar.kal gidelim kavgaya desem testereyle kosa kosa gelir. ama gel surda bir tasi kaldiralim milleye faydasi olur desem arazi olur. suclu insanlar hep aynidir.bir sik degistiremezsiniz bizimki gibi primitif allahist cokluklarda. idamida oyle kellesi gidecek sekilde dusunmeyin. milletin karisina kizina mi tecavuz etti? gotune kizgin demirleri soka soka oldureceksin. milleti mi dolandirdi derilerinden kesitler siyirip et esansi sikip.pitbullarin arasina bırakacaksin.hirsizlik mi yapti?yaptigi elini agir agir kesip bırakacaksin kan kaybından olsun? kamuyu zarara mi? uğrattı bağlayacaksin bir kaziga sabah aksam gelen gecen tokat tekme ata ata oldurecek. idam edince kurtulmayacak cezasini cekecek yani.fakat bu nanay cunku siz en buyuk sucluyu zaten reyis yapiyorsunuz.toplumcak serefsizsiniz osmanli evladısiniz.civelekkesiniz.
"Dünya aldatılmak istiyor, öyleyse aldatılsın" anlamına gelir. Özellikle, insanların yanıltılmaya yatkın olduklarını ve öyle kalmalarının bazen daha iyi olabileceğini ima eden bir ifadedir.