pek ihtimal veremesem de bu akşam real madrid'i eleyip finale kalmalarını istediğim takım.
juventus hayranı falan değilim, amacım şampiyonlar ligi'nde çeyrek final ötesinde artık farklı takımları görmek. sağ olsun son iki yıl borussia dortmund ve atletico de madrid bize bunu yaşattı, bu yıl da uzun bir aradan sonra juventus'u tekrar finalde görmek iyi olacaktır.
2014 sonbaharındaki sınava göre zorluk düzeyini bilmiyorum ama burada abartıldığı kadar kolay değildi. zor olmamasına rağmen araya konulan bazı acayip soru vakit almakta ve süre yetersizliğine götürmekteydi. türkçe-say1-say2 sırasını takip ettim ve say2'nin yarısını yetiştiremedim doğru dürüst, sürenin azaldığını görünce hemen geometrideki şekilli sorulara atlayasım geldi. 80 puan alırsam ancak alırım.
zaten bu sene yüksek lisans başvurusu yapmayacağım için ciddi bir hedefle girmedim. hazırlanmadım bile. sonbahardaki maça bakacağız.
bir şekeri çok gören ösym'ye de gücendiğimi buradan bildirmek istiyorum.
ayrıca sınav çıkışı emanet teslim alma sırasında önümde duran hatundan da acayip etkilendiğimi söyleyip, itiraf.com'a çevireyim burayı.
bu sene yüksek lisans başvurusu yapmayı düşünmediğim için çok ciddi bir hedefle girmiyorum. çok iyi bir puan yaparsam cepte durur, o ayrı.
gördüğüm kadarıyla kolay ama çok sayıda sorunun kısıtlı bir sürede sorulduğu bu nedenle hızlı olmayı gerektiren sınav.
ayrıca bildiğin öss türkçe ve matematik-1 bilgilerinden oluşan bu sınavı hangi akla hizmetle yüksek lisans eğitimine girişte kriter olarak kabul ederler, anlamış değilim. hani kazara biraz düşük alsak yüksek lisans başvurusunda kabul olmamız pamuk ipliğine bağlı olacak.
facebook hesabını kapatmanın light versiyonu ya da ön hazırlığı, antrenmanı. az önce gerçekleştirdiğim eylem.
bu dondurma sayfasına (nasıl bir tanım oldu lan bu) geldiğinizde rastgele 5 tane arkadaşınızı "xxx will miss you"/"xxx seni özleyecek" diye önünüze sermektedir. ilginç ki o 5 kişiyle doğru dürüst muhabbetim yok. bari en çok konuştuklarım arasından seçmek üzere optimize etseydiniz algoritmayı.
3. oyununun neden çıkmadığını bir türlü anlamadığım serimsi. 2. oyun da o dönem için oldukça iyiydi ama ms-dos oyunu da olsa ilk oyun çok daha keyif vericiydi.
günümüzde böyle eski çağlarda geçen sürrelist fps'ler pek yok. günümüz oyun teknolojileriyle bir heretic 3 patlatılsa tadından yenmez.
dün aldığım bir kararla hesabımı kapattığım ve artık kullanmadığım porofösyönel sosyal ağı şeysi. zaten iş ve staj bulma namına bir işe yaradığını da görmedim, ancak milletin birbirine akademik ve kariyer hayatı ile hava attığı bir platform olmuş. arada baktığım ana sayfadaki manzara da beni bu harekete itmeye yetti.
normal bir cv hazırlamak bile sizde var olan özelliklerin biraz daha abartılarak anlatılmasından, reklamını yapmaktan başka bir şey değilken linkedin ile bu durumun cılkı çıkmıştır.
herhangi bir yerde çalışmayan bazı arkadaşlarım "şu şu okulda şu şu öğrencisi" gibi basit bir title yazmak yerine üye olduğu kıçı kırık bir kulübün başkanlığını, hatta başkanlığı geçtim, sözde yönetim kurulunun sikko bir üyeliğini yazmayı tercih etmekte. bir de ingilizce yazanlar var haspam. "vays çeyır of hede of hödö sosaytiii" nedir lan? birkaç hafta dandik bir c programlama dili dersi verdin alt üstü. bir de "video oyunları festivali" adı altında birkaç oyun konsolunu fakülte koridoruna getirip millete oynatmaktan başka bir şey olmayan bir zamazingonun yürütülmesinden sorumluymuş. woohoo!!!
bir de sekretere "yönetici asistanı" denilmesiyle başlamış bu etiket süsleme akımı linkedin alemini kasıp kavurmaktadır. çünkü gördüğüm kadarıyla bu siteye göre ülkemizde metrekare başına en az 3 "specialist" ve "manager" düşmekte. bu site sayesinde mezun olup iş bulan ya da şu an hem okumakta hem de çalışmakta olan arkadaşlarımın büyük bir bölümünün bir şeyin specialist'i olduğunu öğrendim mesela.
profil fotoğrafı eklenmesini beğenenler,
"merhaba merhaba"dan öteye gidemeyen yabancı dil bilgisini "biliyorum" diye eklemeler,
bahattinli özlü sözlü capsli cıvık facebook paylaşımlarından hiçbir farkı olmayan postlar,
"bu soruyu sadece 3 kişi bilmiş acaba siz de bilecek misiniz" diye sorulan salak salak aritmetik soruları ve utanmadan bunlara yanıt verenler,
"daha verimli iş yaşamı" gibi kabak tadı vermiş sözde bilgilendirici özde kimsenin kaale almadığı paylaşımlar,
günlük hayatta yanımızda "ooolum geçen bi kız gördüm amuğa goyüm... laaan fener nasıl çaktı ama cincona öhöhöhöhöüğüğüeewe"li konuşup işbu sitedeki profilinin summary bölümüne "üniversitede aldığım eğitim ve kişisel gelişim çabalarım sonucu kazandığım yeteneklerle profesyonel iş yaşamında takım ruhuna uygun, intırneyşıl-oryentı.... pöhh!" yazan dallamalar...
yok anacım, sevmedim bu siteyi. başlarda iyiydi de çok bozdu.
cv yazayım ben, yeter. bir de kariyer.net, yenibiriş vb. üyeliği, tamamdır.
1-2 diziyle şöhret puanını yükselttikten sonra birkaç marjinal açıklama ve hal hareket ile medyada yer bulunca havalanmış oyuncu. yoksa kariyerini stv yapımlarında sürdürüyordu.
çalıştığım ofis oldukça kalabalık bir yazılım şirketinin ve dolayısıyla ayda bir "bu ay doğanların toplu doğum günüsü kutlaması(!)" şeklinde gün düzenleniyor.
geçen aykine katılmadığım için müdürümden ve bazı ekip arkadaşlarımdan "asosyal çalışan" minvalinde azar işittiğim manzara ise aynen şudur: doğum günü çocukları kimsenin umrunda değildir. o ay doğanlardan biri bizim ekipten ve oldukça iyi anlaştığımız bir hatun ama kimse onu kaale alıp "iyi ki doğdun" falan demiyor, onun da umrunda değil. zira herkesin ilgilendiği tek ama tek şey, masaya dizilmiş pasta börek yığını. organizasyon saati geldiğinde tüm ofis masalarından kalkıyor ve sanki hayatında hiç o tür yiyecekler yememiş gibi söz konusu maden ocağına saldırıyor.
hadi bugünküne katılayım da yeni bir azar daha işitmeyeyim diye gittim. izdiham sözcüğü olayı anlatmaya yetersiz kalır. koca koca insanlar göt kadar plastik tabağa ne bulduysa doldurup zombi gibi etrafta koşuşturuyor.
genelleme yapmaktan pek hoşlanmam ama samimiyet dozajı sıfırın altındadır. hani daha yeni tanışılan iş arkadaşları ile üst birimlerin zorlaması kapsamında vıcık vıcık etkinliklere zoraki katılma olayı var ya, bu da onunla yakın akraba bir şey işte.
ajax, psv eindhoven, feyenoord, az alkmaar... bunların hiçbiri eski gücünde değil. arada sırada avrupa ligi'ne katılan diğer takımları söylemiyorum bile.
böyle giderse uefa sıralamasında ilk 10'dan düşmesi normaldir.
c'nin object oriented programming konsepti eklenmiş hali. bunun dışında c'ye göre daha basit sentaks farklılıkları var. c'ye göre daha sevilesi, tercih edilesi bir programlama dilidir.
edit: ha görsel arayüze sahip bir uygulama geliştirecekseniz c# (.net için) ya da java'ya yönelebilirsiniz. c++ ile hatta c ile de yazılabilir ama daha zor, daha kalabalık kod yığını ile bu gerçekleştirilebilir.
ülkemizdeki şişirilmiş topçu örneklerinden biri daha.
sezonun ilk yarısı gayet iyi bir iş çıkardı. fakat adam taraftar tarafından öyle bir şımartıldı ki bir daha penaltılar dışında doğru dürüst gol attığını görmedik. hele liverpool ve brugge karşısında yokları oynadı.
haftalardır kafamızı ütülediler "demba baaaa demba baaaaa" diye, demba ba oldu iskele babası. he bir de gol attıktan sonraki secde şovu vardı ki tam bu ülke insanını kandırmak için güzel yöntem.