sözlüğün dehası sakuraginin, yani benim konuyu kapatan görüşümdür. arkadaşlar, konu hakkındaki görüşümü bildirdim. konu kapanmıştır. bir daha da sözlükte sneijder'li başlık açtığınızı görmeyeyim, bozuşuruz. yaa yaa....
sevgilimle yaklaşan yıldönümümüz için düşündüğüm plan. ay bence çok romantik bu vesileyle aşkımın memişlerini de elleyebilicem. mahallenin çocukları da sütlaç yemiş olur hem. yaa yaa...
bu kişiler ya koredeki savaşı ikinci dünya savaşından saymıyorlar, ya da koreye gönderilen türk evlatlarını gözden çıkarmışlardır.
"Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5090 kişilik 1. Türk tugayı, 17 Eylül 1950'de iskenderun limanından hareket ederek 12 Ekim 1950'de öncü takım Pusan limanına ulaştı ve 17 Ekim'de ana birliği de Pusan'dan karaya çıktı."
türkiyenin en delikanlı kenti yozgattan bir küfür. horrozbu çocuğu deyip anayı babayı katacağınıza, erasmus çocuğu deyip puştun karakterini katabilirsiniz. neden mi? çünkü erasmusa giden erkekler karaktersizdir. yaa yaa...
- alo, muhittin hocam, ben kamil. bize yarınki cuma için önlerden üç kişilik yer ayarlar mısın acaba? misafirlerimiz var da...
+ tabii kamil kardeş, aldım rezervasyonu.
anime dünyasından tanıdık futbolcuların katıldığı bir organizasyondur. tsubasa'nın bundan sonra hayatına nankatsu sportif direktörü olarak devam etmesi bekleniyor. yaa yaa...
benim efendim. rum asıllı bir yahudi olduğum için gırla para var amk, nereye harcayağımı şaşırıyorum. ah keşke genetik cimriliğimden de bir kurtulsam. yaa yaa...
2004te itü makineyi kazandığımda, o bildik geyik dönmeye başlamıştı hemen: "makinada karı olmaz la oğlum pohahahah". bu vicdansızlara rağmen, ben muhakkak bir kız vardır lan diyerek binbir ümitle istanbul'a gitmiştim.
okuldaki ilk 1 ay cehennem gibiydi, tkp gençlik kollarındaki aziz dostlarım hariç hiç dostum yoktu. üstelik sınıfta da kız yoktu arkadaşlarımın dediği gibi. partideki kızlara ise "onlar bizim bacımız" mallığından ötürü o gözle bakmıyordum.
ikinci dönem başladı sonra, bigün derse bi kız geldi. sarı saçları topuz yapılmış, makyajsız yüzünden adeta nur akan bir peri kızı. o içeri girer girmez zaten sınıftaki 30 küsur sapın bakışı ona doğru dönmüştü. o ise bu bakışı farketmiş ve pürüzsüz yanakları al al olmuştu. sonra ders başladı hoca girdi içeri. o kızı göstererek "sude arkadaşınız, geçen yıl bu dönem başında okulunu dondurmuştu, geri geldi. hoşgeldin dediniz mi?" dedi. sınıfta yavşaklar hemen sırıtarak "ehehe ojgeldinnnn" falan dediler. ben ise sadece ona bakıyordum, onun utandıkça kızaran yanaklarını dişlemek, yanağına bir dijital saat bırakmak istiyordum. yaa yaa...
neyse sonra gel zama git zaman, bir türlü sudeyle tanışamadım, konuşamadım. çünkü çok utangaçtı, ben kendisini kesmeye başlayınca hemen kızarıyor ve başka yöne bakıp başka bişeyle ilgileniyordu. bense bu durum karşısında, mart ayında sikişemeyen bir kedi gibi kahroluyordum, acımın tarifi yoktu.
bigün tkpli dostlarımla hararetli bir şekilde "troçki vs lenin" muhabbeti yaparken, o kızı gördüm uzaktan. arkadaşım "oğlum tıroçki dediğin adam amerikanın adamı, ayrıca israilin de parmağı var." derken, ben başladım sudeyi takip etmeye. bi baktım, sude güvelik kulübesi gibi bir yere girdi, 5 dakka sonra içerden başka bir kız çıktı. çıkan kız türbanlıydı. ben de gidip salak gibi:
- yaa bacım sude içerdeydi çıkmadı halen gördün mü? dedim. kızın yanakları al al oldu ve gülmeye başladı. aa baktım bu sude. inanamadım, demek sude de kafasını türbanla kapatan bir ninja imiş. resmen hayallerim yıkılmıştı.
ağlaya ağlaya tkpli dostlarımın yanına koştum. çok kederliydim, dostlarım duruma anlam veremiyorlardı. sonra bu dertten iflah olamadım ve cemaate girdim, tespih çekip, asistan şıh makamına kadar yükseldim.
benim efendim. yani bendim efendim :( ben ki gençliğimde çok cevval bir komünisttim. yatar kalkar das kapital okurdum. hatta lakabım da kap it al diye bişeydi, ne iğrençmiş değil mi? hıhıhı. neyse efendim, çok fena komünist olduğumdan hayattaki herşeyi diyalektiğe bağlardım, sevişmelerimi bile. önce okşar, sonra öper, sonra yalardım hatunun her bir yanını. ama hatun da benim komünist değilse, misal liberalse, direk sonucu isterdi. o yüzden, afedersiniz, bi sokup çıkarırdım, kendimi diyalektiğe hakaret etmiş gibi hissederdim. yani ne kadınlar sevdim, zaten diyalekttiler... yaa yaa...