Daha demin öğrendiğim olaydır. Derininden bi yuh çektiğim olaydır ayrıca. inanabiliyor musunuz doğmuşlar ve ergenliğe bile girmişler. Ben iptal agalar.
yıllardır süregelen tartışmadır. bundan 50 yıl önce 175 boy bile uzunken, şimdilerde gençlerin çam yarması gibi ortada dolandığını gördükten sonra pek de uzun gelmeyen boydur.
Turkiye'de yasayan her 10 felsefeciden 16'sinda gorulen vaka. Ya birader utanmadan "kaptan yanina bi sogan meze et" diye dolaniyorsunuz lokantalarda ben sizin neyinizi ciddiye alayim
Kucukken aklimi buyuk olcude celen olay. Eminim ki bunu bir tek ben dusunmuyordum. Bu dunyada sadece benim yasadigim, etrafimda ki insanlarin aslinda olmadigini dusundugum bi hayal. Simdi cocukluguma inince yolda gordum. Var misiniz yok musunuz lan?
Evde otururken bi anda ayaklarindan tutup duvara vurma durumudur. Ozellikle minnak bir sevgiliniz varsa daha zevkli olur. Bunu hic denemeyen bir insan ben seviyorum demesin.
günümüz internet dünyasında çokça rastgeldiğimiz varlıklardır. öyle itici gözükürler ki, o an o platformdan siktir olup gidesin gelir. yaklaşık 19-20 senedir teknolojik alet kullanırım, bana bahşedilmemiş aga i yerine ı, ğ yerine h yazmak.
böyle bir cümle olabilir mi amk;
"dah(ğ)a cıkmayın lan snıper war alayınızı ındırıyor mal mısınız mk"
geçen bi uzay mekiği yapayım, kuş görünüşü evin fotoğrafını çekip facebook'a atayım dedim, 2.2 milyar dolar istediler allahsız herifler. sonra vay efendim türkiye'de neden hiç kimsenin uzay mekiği yok. olmaz tabi 2.2 milyar dolar nedir amk.
ciddi ciddi oturup kafa patlatılması gerekilen sorudur. ellerinden telefonlar, tabletler düşmeyen bu nesil yaşlanınca ne bok yiyecek? bunun cevabı benim içinde lazım. ne bok yicem olm ben?
ortalama 3 yaşımdan beri teknolojik aletler kullanırım (telsiz telefonların olduğu zamandan beri) bir kere deneyeyim dedim şu son ses müzik dinleme işini, affedersiniz kulağımın amınakoydu geçti. bir mahlukat nasıl olabilir de son ses müzik dinleyebilir?
dün sabahtan kalma halimle gayet sakince otobüse bindim. en arkaya geçtim az uyurum kafam yerine gelir diye. bi ara dalmışım, gözümü açtığımda güneşin alnımın ortasına headshot attığı anlardan birisi işte. kulaklığı düzeltmeye çalışırken karşımda mini etekli bir varlığın bulunduğunu, ve bana baktığını fark ettim. hani uykudayken uyanırsınız, yani uyanık olduğunuzu hissedersiniz ama bir yandan da rüya görürsünüz ya. öyle bir şeydi benim için ben 2 yıldır evden dışarı adımımı atmamış adamım. hani şöyle bir şey geçirdim aklımdan, ulan 20 senedir dışarıda takılan elemanlar zar zor kız düşürüyor. ben 20 yılda bir kere çıkmışım onda da? siktir lan! triplerinde falanım. beynimin %70'lik bir kısmını "oha lan dünya da kızlar da varmış" düşüncesi kaplamıştı. yani o an avını bekleyen yavru bir kurt gibi bir şeydim. karşımda ki varlık ise gayet temiz, ağdasını yaptırmış, nice tits m8 bir varlıktı yani. telefondan arctic monkeys şarkılarını çalma listesine atarken gözüm ileri ilişti. evet evet, o mini etekli, temiz, en azından kılları olmayan varlığa. gözümü bel altına tam odakladığım anda nirvanaya ulaşırcasına ayaklanan bir cisim fark ettim. ulan, wut?!? varlığın hemen vücudunu süzmeye başladım. süzerken de bir yandan kendimi avutup "yok lan yok, beynim üç boyutlu falan görüyor" falan diyordum. varlığın vücudu ellerinden, burun yapısından ve 4. murata isyan için ayaklanan yeniçeri birliğinden anladığım kadarıyla erkekti. bakın beyler, mini - etekli - bir - erkek. tam karşımda, bana bakıyor ve ayaklanmış. o an aklım gitti geldi amk. hani sinir hücrelerim beynime "erkek lan bu" verisini gönderdiği anda aklım bi gitti geldi beynime reset attım resmen amk. ineceğim durağa da vardı, inmek de istemiyordum amınakodumun shamelessi yüzünden. son hamlesini yapıp elini omzuma attığında "ananızı sikerim haaa" çığlıkları atarak otobüsten dışarı attım kendimi. ulan 20 yıldır ilk defa otobüse binen bir insana yapılabilir mi bu? amınıza koyayım.
Bir gün iki arkadaş kendi çapında ülke turnesine çıkmışlar. Gece vakti otele giderken arabaları arıza yapmış ve ormanlığın içinde öyle yapayalnız kalakalmışlar. arkadaşlar arabadan inip etrafı gezmeye, geceyi geçirebilecekleri bir yer aramaya başlamışlar. Yaklaşık yüz metre ötede bir kilise görüp içeri girmişler. Onları karşılayan papaza durumu açık bir şekilde anlatıp bu gece için kalacak yer aradıklarını belirtmişler. Papaz efendi ise iki arkadaşa güvenip kilisenin içerisinde bulunan bir odaya yerleştirmiş. iki arkadaş zaten gecenin yorgunluğuyla bir güzel mışıl mışıl uyumuşlar. Daha sonra gelen garip bir ses doğrultusunda gençlerden birisi uyanmış. Sesin geldiği yere doğru gitmeye başlamış. Ses gizli bir bölmeden geçilen bir zindanın içerisinden geliyormuş. Genç maceracı gizli bölmeden geçip zindanın içerisinde sesin geldiği yeri aramaya başlamış. Ve sesin geldiği en net noktaya gelmiş. Karşısında kos koca bir kapı varmış. Her ne kadar zorlasa da kapıyı açamamış. Daha sonra içinde ki merakla dönüp uyumaya karar vermiş.
Sabah olunca uyanan iki arkadaş, kahvaltıyı yaptıktan sonra merakına yenik düşen genç, papazın yanına gitmiş. Papaza "Yahu papaz efendi, gece beni bir ses uyandırdı. Gidip sesin geldiği yeri buldu ama o koca kapıyı açamadım. Nedir bu ses?" diye sormuş. Papaz efendi kendisine bu sesin sadece papazların bildiğini, papazlardan başa kimsenin öğrenemeyeceğini üzüntüsünü belirterek söylemiş. Daha sonra iki genç arkadaş kiliseden ayrılmış.
Sesin gerçekten ne olduğunu merak eden genç, kendini Hristiyanlığa verip papaz olmuş. Daha sonra tekrar aynı kiliseye giden iki arkadaş papazı bulmuş. Merak eden genç papaza demiş "Artık bende papaz oldum. Şimdi bana bu sesin nereden geldiğini göster". Papaz genç arkadaşı alıp sesin geldiği yere götürmüş. Çıktıktan sonra diğer arkadaşı "Neymiş o ses?" diye sormuş. Genç papaz ise cevaplamış; "Papaz olmayan bilemez."
evdeki malzemelerle tamamen kendi imkanlarıyla boy ölçmeye çalışan insan beyanı.
ilk olarak bir metre alınır, duvara terliksiz şekilde dayanılıp dik durulur, kardeş ya da anne yardımıyla metre kafanın üstüne gelecek şekilde açılır. metrenin kafanızın tam üstüne dayandığı sırada duvara minnacık bi çizik atılır. daha sonra metreyi çiziğin üstüne getirerek boyun kaç olduğuna bakılır.
tartışılması gereken konudur. bu ülkede Atatürk'ler, Vecihi Hürkuş'lar, Salih Bozok'lar, kimler kimler yetişti burada yaşadı. istanbul'da yürürken geçtiğimiz yerlerden geçtiler, belki hâla kullanılan trenlere bindiler. Bu adamların, bu efsanelerin olduğu, yaşadığı ülkeyle şuan ki ülke aynı dimi? Her hangi bir değişiklik falan yok?
Bence biz bir gece uyurken barajlara özel bir kimyasal madde attılar, o kimyasal madde insanların beynini uyuşturup akıl sağlığı yerinde olmayan bireylere dönüştürüyordu. Sabah bu suyu içenler kafayı sıyırdı saykoya bağladılar amk.
edit: bir gece ansızın özel bir tim tarafından yetiştirilen birim ülkeye gizlice sokulup insanların aklını kurcalamış da olabilir. türkiye'yi bir süreliğine saykoya bağlayıp, bir amaç için etkisiz hale getirmek istiyorlar falan da olabilirler.
bir panik söylemidir. evde bilgisayar başında oturuyordum, galiba kirpik gözümün içine girdi gözüm kendi içinde sanki katlanıyor. bunu nasıl halledebilirim?
en tiksindirici şeydir heralde. elini attığında kabuk gibi geliyor, kafanı kaşıdığında eline yağ geliyor. çok boktan bir durum. tavsiye verebilecek yoldaş var mı?
yanlış düşüncedir. türkiye'de yaşayan her birey türk değildir. kürttür, lazdır, çerkesdir, abazadır, manavdır. bu böyle ayrılır devam eder gider.
yabancıların "türkler çok abaza" gibi cümleler kurmaları ise türkiye'de yaşayıp türk olmayan mahlukatların eseridir. eğer bir türk yurt dışına herhangi bir nedenden dolayı çıkmışsa, efendi gibi işini halleder, eğlencesini yapar döner. bu yurt dışında yaşayan türkler içinde geçerlidir.
yurt dışına çıkıp türkiye'de görmediği özgürlüğü, yaşam stilini görünce ağzı düşen, salyaları akan mahlukatlar türk değildir. amerika'da yaşan zenciler ve beyazlar gibi. hepsi amerikan vatandaşı değil mi? en başa dön tekrar buraya gel anlayacaksın.