laikliğin kabaca din ve devet işlerini ayırmak olduğu düşünüldüğünde izmir'li laik kadının zaten büyük ihtimalle mülüman olduğu gerçeğinin bile farkında olmayan ahlaksız söylemidir.
Bir kaç zaman önce;
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: "Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz. Bugün diyebilirim ki Van merkez ve Erciş en güvenilir bölgedir evlerinize girin."
Van'da deprem olur insanlar ölür, yüzlerce ev yıkılır bunun da yanında binaların hasar incelemesi ile sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ilk deprem sonrası işini çok da iyi yapmadığı anlaşılır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: ''istifa çağrılarına gülüyorum, Türkiye, enkaz kaldırmada dünyaya parmak ısırtacak kadar başarılıdır.''
1999'yılında çocuk değil de yetişkin olanların edemeyeceği laftır.
1999 ve 2000'li yılların başında yok olma sınırında olan pkk'nın yapılan çalışmalarla (bkz: büyük ortadoğu projesi) tekrar hortlatıldığı derçeğini bilmeyen liseli söylemidir.
bugün istanbul'daki mitinginde halkın gözünün içine baka baka yalan söylemiş ''lider''dir.
akp hükümetinden önceki hükümet zamanında merkez bankasının döviz rezervi 27.5 milyar dolar olduğunu söyleyip, şimdi kendileri zamanında ''altın rezervi dahil'' 92 milyar dolar olduğunu söyleyen kişidir.
kendisinden önceki hükümet zamanındaki merkez bankasının sadece dolar rezervini söyleyip,
kendi zamanındakini söylerken ''altın dahil'' şeklini söylemesi bile apaçık bir halkı yanıltmadır.
bazı malların şirk kelimesinin anlamını bilmediği için yumurtladığı öbektir.
şirk arapça'da ortak kılmak, eş görmek anlamına gelir.
islam dininde de allah'la kimsenin eş görülemeyeceğini anlatmak için kullanılır.
tabi kelime bilmeden sözlükte cümle kurmaya kalkan zavallılar tarafından anlaşılamamış olduğundan ''atatürk birdir hz pamukoğlu onun kulu ve elçisidir.'' gibi sıvamalara maruz kalınmaktadır.
tarih 1920. mustafa kemal anadoludadır.
bir ingiliz gazetecisi köşesinde yazar, ''anadolu macerası''.
işte o ingiliz gazeteci kadar türk,
o ingiliz gazateci kadar anadolu insanı birinin ağzından ıkacak,
aklından geçecek durumdur.
''yolda yürüyen her iki kişiden biri akp'ye oy verdi.''
söyleminin ne kadar yanlış olduğunu anlatmak için verdiği örneği anlamayan topluluklar tarafından tukaka yapılan adam.
oy kullanan 42 milyon'un 16 milyon'u akp'ye oy vermiş yani oy kullananların bile yarısı akp'ye oy vermemiştir. sonuç olarak ''yolda yürüyen her iki kişiden biri akp'ye oy verdi.'' söyleminin yanlışlığını oraya koymuştur.
Neden geri döner ki?
neye inanarak ya da neye güvenerek?
bir de kendi bitirmişse bir ilişkiyi ve kendi seçmişse eski olmayı.
artık bir şeyin ''yeni'' sıfatını taşıması hakkı kimdedir?
gittiğinde dökülen onca yaş çoktan buharlaşıp karışmışsa solunan havaya ve eller yeni elleri tutmuşsa hayat yolculuğunda neden geri gelmektedir?
elleri hala üşüdüğü için midir?
yoksa giderken tuttuğu ellerin sahibinin artık yanında olmaması mıdır onu ''geri'' döndüren?
yarasındır.
içki içmek kişisel bir karar ise -ki öyle- demokrasiden hatta ileri demokrasiden bahsedenlerin atatürk'ü eleştirecek bir şey bulamayınca ''eh efendim işte şöyle böyle.'' tarzı kuyruk sıkışmaları yüzünden eleştirmeye çalıştıkları fotograflardır.
kocaman bir yarı yıl tatili! bitiminde yeniden öğrenci olmak için döndüğüm şehirdir.
soğuktur.
buz gibidir.
hatta bülent ortaçgil deyimi ile ''acıtır''dır.
bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgâr
tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
sen bana geç kaldın efendim, ben sana erken
soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken
bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin
ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim.
ayar değildir.
çünkü karşılıklı bir iddalaşma yoktur.
atatürk her zaman karşısındakinin de zeki ve akıllıca cevaplar vermesini isteyen bir liderdi.
asla her şeyi ben bilirim tavrında değildi.
yolda gördüğü 13 yaşındaki çocuğa da sorular sorar, o çocuğun cevaplarını tartardı.
ve evet din adamlarının da cevaplarını tartardı.
ancak atatürk'ün cevap aldığı kimseleri süründürdüğü görülmüş müdür?
atatürk ''ayar'' yeseydi karşılık vermez miydi?
ne karşılık vermiştir bu hocaya.
ankara'ya her gelişinde hocayı gözaltına mı aldırmıştır?
anamız ağladı diyen çiftçiyi mersin'e her gidişinde gözaltına aldıran bir başbakan'ın olduğu bu ülkede, ülkeyi kuran adam eğer bu ''ayar'' denilen sözlerden sonra durumu saygı ile karşılamış ve ''insan'' olabilmişse bu da
atatürk'ün rte'ye ve onun gibilere verdiği ayardır.