karşıdan beklenen sevgiyi, ilgiyi, onaylanma ihtiyacını garantilemek için insanın içine düştüğü durum. zamanla alışkanlık haline gelir, otomatikleşir. insan başkaları için kendini nasıl paraladığını fark edemez hale gelir. fark ettiği tek şey o kadar iyilik yapmasına rağmen bir türlü kimseye yaranamadığıdır. sorguladığı ise neyi eksik yaptığıdır. oysa sorgulaması gereken özgüvenidir. hayır diyemeyenlerin çoğu özgüvene sahip olduklarını bilmezler. bu kişilerin acilen özgüvenlerinden haberdar olmaları ve onunla tanışmaları gerekir. doğarken hepimizde vardır bu özgüven. ama büyüdükçe çevre o özgüveni bizden alır. bir takım yasaklar, kurallar ona erişimimizi engeller. kapalı toplumlarda özgüven tu kakadır.
kişinin özgüveninden haberdar olması ve özgüvenine sahip çıkması ile bu sorunun üstesinden gelmek mümkündür. hayır diyememek üstesinden gelinemeyecek bir sorun değildir.
eğer sevgiye, ilgiye ve onaylanmaya bedel ödüyorsak ne o sevgi sevgidir, ne o ilgi ilgidir, ne de onay onaydır. sen sana yetersin dostum. bırak böyle insanları. sınırlarını koy. böylelikle sana samimiyetle yaklaşan insanları daha rahat fark edersin. dar sınırlar senin görüş alanını sınırlar, samimi dostları fark edemezsin.
hem müvekkilinden hem karşı taraftan para kazanan meslek erbabıdır. size sormadan her şeyi yapar, sizin istediğiniz şeyi ise yapar gibi görünüp yapmaz. asla ve asla güvenilmemesi gereken insanlardır. "bir insan mesleğe girince nasıl bu hale gelir, anlamış değilim" dedirten cinstendir bunlar...
bir mekan değildir, dünyadan tecrit halidir. varlık bu halde dünya hayatının muhasebesini yapar. neo spritüalist anlayışa göre spatyom hayatından sonra ruh varlığı diğer yardımcı varlıklar rehberliğinde sonraki dünya hayatının palanını yapar. yani ölümden sonraki yaşamla spatyom hayatı birbirine karıştırılmamalıdır. spatyom ölümden sonraki sürecin sadece bir bölümüdür.
bir tür osmanlı işkencesi. adamı bağlıyorlar yatağa, tabanlarına şapı sürüyorlar, keçiyi getiriyorlar ve keçi başlıyor adamın ayak tabanlarını yalamaya... aslında keçinin tuza ihtiyacı var da adamın bu ihtiyacı karşılamaya ne kadar tahamülü var?
dört ayaklı, uzunca kuyruğu olan, iki adet dik kulağa sahip, bir iki karışlık tüy yumağı bir can. miyav der, ama bunu öyle çok çeşitte söyler ki, anlamak isteyene çok şeyler anlatır.
ruhun madde kâinatında kullandığı bedeni vasıtası ile yaptığı tüm gözlemleri tamamladıktan sonra, o bedenle ilişkisini kesmesi sonucu oluşan kalitatif durum.
ruh bedenle olan ilişkisini kestikten sonra beden maddesi artık tesir almaz ve tesir almayan madde dağılır. çünkü kainatta hiçbir madde, hiçbir iş ve hiçbir oluş boşuna değildir. işlevi biten her madde dönüşür. beden de ölümü müteakip dönüşüp toprak olur.
doktor depresyon teşhisi ile verdi. oldukça rahatlattı beni. karamsar senaryolar da kurmuyorum artık. ama bugün bir baş dönmesi var. bugün 23. üncü günümdeyim. ilaçtan olsa daha önce çıkardı.
kendimi daha dinç hissediyorum ve motivasyonum iyi. hayat biraz daha çekilir hale geldi.
alanya'da beş yıldızlı bir otel. denize sıfır, bayram tatili indirimi harika. bu fırsatın kaçmayacağını düşünmüştüm arkadaşımla birlikte.
ama bekar erkek misafir kabul etmiyor, çünkü diğer misafirler rahatsız olurmuş. yönetim kurulu kararları böyle imiş. yanında bayan arkadaşı ile de gitse kabul etmiyorlar. daha doğrusu bayanla erkek ayrı odalarda olursa otel yönetimi için sorun var. aynı odada kalıyorlarsa mesele değil. yani illa ki evlenmek lazım bu ülkede adam yerine konmak için.
ayıptır, hem de çok ayıp. bu ön yargı ve cinsel ayrımcılık bu memlekete özgü sadece.
kendini kandıran erkektir. kendi kendini tatmin etmesi daha akıllıca bir davranıştır. hem sektörü besleyip kadınların günahına girmemiş olur. bir tür parası mukabilinde tecavüz sonuçta... düşünsenize, hak etmediğiniz bir seks yapıyorsunuz. Haa, para kadına kalsa neyse. ama o da kadına kalmıyor.
bugün kişisel gelişim kitaplarında anlatılan benlik, alt benlik, öz varlık, şuurdışı intibaları gibi konuların çalışma mekanizmalarını teorik olarak değil örnekleriyle öğrenebileceğimiz harika bir roman.