bu dahil bütün genellemeler yanlıştır (friedrich nietzsche),
kutsal kitapları okuyup anlarsanız ateist, okuyup anlamazsanız dindar olursunuz (nicola tesla),
büyükler neden büyüktür bilir misiniz, bizdizlerimizin üzerine çökmüşüzdür de ondan (max stirner),
dans edemeyeceksem devriminizin sizin olsun (emma goldman),
sevişmek çiftleşmek değil tekleşmektir (cemal süreyya),
tanrıyı mı insan yarattı insanı mı tanrı yarattı (voltaire),
her emir, özgürlüğün suratında patlamış birtokattır( mihail bakunin),
devrimi satın alamazsınız, devrim yapamazsınız, devrim olabilirsiniz ancak,(ursula k.le guin)
adalet romatizmalı yargıçların insafına bırakılamayacakkadar ciddi bir iştir,
ben öyle mukaddes bir kabe'yim ki kabe gelsin beni tavaf eylesin ( ömer hayyam),
ebeveynlar çocuklarına karşı olan o hayvani sevgileri yüzünden onların eğitimine hiç mi hiç uygun değillerdir(robert owen),
vatanseverlik sevgiden değil korkudan beslenir (lev tolstoy),
güzellik sokaktadır,
ir leninist olan lenin'in doğru tespitidir.. ne saçma şeydir budiye iç geçirenleri duyar gibiyim.. lenin tam bu fikirleri düşündüğü içindir ki leninisttir ama mesela atatürk kemalist olmadığı halde ve makbul olanın onu kıyasıya eleştirip akılla çözmesi geekirken kemalizm diye hiçbir evrenselliği olmayan ulusallığa kilitlenmiş bir ideoloji çakması oluşturulmuştur..bu yüzden liderler kendi düşüncelerinin ithaf edildiği kişiler konumunda olsalar bile o fikiri benimsemeyebilirler çünkü zaman onu gerektirmiştir.. konumuza dönersek..lenin'debir aşamalı devrim yanlısı olduğundan buna hoş bakmış hatta son derece desteklemiştir.. ha bana göre devrim öyle aşamalı falan çok da önemli değildir ama lenin'ingörüşü budur ve bence haklı bir tespittir..
atatürk chp genel başkanı bile olsa- ki saçma bir şekilde insanlar buna önem atfediyorlar gelgelelim atatürk hiç de başarılı bir siyasetçi değildir- böyle bir şey gerçekleşemez.. hem %40 oldu da 80'i kaldı..
hiçbir şey değişmez.. sadece yine sermayedarların 'laik'i makbul olur, vatan yine böldürtülmez?!, her koşulda muhalif olanlar yine bir şey kazanmazlar, asker yine hoş tutulur, bu defa akp der asker kağıttan kaplanmış diye, andımız ,seçimbarajı, kurtuluş savaşı gösterileri, 24 nisanda götün tutuşması, taşeronlaşma ve iş cinayetleri, kemalist kadrolaşma, yani kısacası AKP döneminde tersinden ama temli aynen nasıl statüko devam ettiyse aynısı devam eder..
azerbaycan'da 1992 yılında gerçekleştirilmiş soykırımdır.. hem de aleni soykırımdır..
taraflardan biri 25 şubatı iplemezken diğeri 24 nisanı iplemez..
halbuki sormak gerkmez midir ki..gariban üstte yok başta yok din, vatan, milliyetçilik ekseninde kendi kendileri tahakküm altına alıp bunu aşkınlaştıran insanların birbirini kırmalarına zevkle bakanlar, bunların endüstrilerinden beslenenler, ve halklar arasında husumet olmasından sadece ve sadece zevk alan insanlardır.. sorsak bu faşizme kapı aralamış kan tarafında olan Türk ve Ermeniler, ne 24 nisanı o kıymeti kendinden menkul şüheda fışkıran ülkülerine ve yüce Türklüklerine, ne de 25 şubatı kendilerini patolojik bir şekilde narda kutsallaştırmış, vaad edilmiş havalarına giren yüce Ermeniliklerine yedirirler.. Umudumuz ben dedeminkatiliyle masaya oturmam diyecek kadar körleşmiş Sarkisyan gibilerinin ve Baskın Oran'ın kökünün Ermeni olduğunu iddia ederek kendi ceviz kadar beyniyle hakaret ettiğini zanneden aklıevvellerin kendi faşizm ve nefretleri içinde boğulmasıdır..
ahmet kaya-ağladıkça,
grup yorum-eftelya,
selda bağcan-karanlıklar içinde,
sezen aksu-bir çocuk sevdim,
selda bağcan-mapushanelere güneş doğmuyor,
enrico macias-solenzera,
mor ve ötesi-festus&nakba,
inna-sun is up,
charles aznavour-la boheme,
onur akın-çam kolonyası,
bülent ersoy-unutamazsın.
che gueveranın bile reklamının yapıldığı en azından metaya dönüştürüldüğü bir ekonomik sistemde, ciğerleri kum dolan insanların canı pahasına yaptığı giysilerin tanıtımıdır..
patolojik vakadır.. bu insan müsveddesine göre tecavüzde kadın yarı yarıya sebep olur, kadın, tohumların boşaltılacağı bir tarladır adeta, mümkün mertebe söz hakkının engellenmesi, mümkünse ekonomik, siyasi ve bilumum özgürlüklerinin lümpen, tahakkümcü, kudurmuşluktan kızına bile saldıracak kadar gözü dönmüş 'hassas vatandaş'a emanet edilmesi farzdır.. bu tür yok olmak üzeredir.. umarım yok olur..
böyle bir ayrımı bile hak etmeyen bir kavramdır.. her şeriatçı otorite ve itaat yanlısı olduğu için darbecidir.. çünkü darbecilik içinde zoru, zorbalığı, diğerkam olmamayı, dezenformasyonu, itibarsızlaştırmayı barındırır..mehmet şevket eygi'nin 60'lı yıllardaki 'müthiş amerikancılığı' ile kenan evren'in biz gelmeseydik fatsa'dakiler gelecekti örneğinin birebir kopyasıdır..
bir ordunun tarnı veya allah, kurumsal olarak inançtan bahsetmesi abes gelmiyor da bu entry mi geliyor.. bu kadar dini bilgilere vakıfsa eğer.. hele bir namaz kıldırsın da görelim veya cemde bir gülbenk okusun bakalım da görelim..
hoş bu dahil bütün genellemeler yanlıştır amma.. dünyanın baka bir yerinde adamın birine 'bok yedirsen, dilsiz bıraksan, yok saysan, kulağının arkasına sırf sikilmedik başka bir yerimiz kalmadı demesin diye kulak arkasına organını sürtsen(bkz.diyarbakır cezaevi belgeseli), eşek gibi maşlar anırtsan senin ciğerini söker hem de tüm halkıyla.. ama bu yapılmamıştır.. belki bu alçakgönüllülük tezine bir gerekçe olabilir..
amma tüm dinler ha, kıytırık bir sünnileşmiş alevilik, kültürel bazda taoizm anlatmakla paça kurtarılmaz.. ahlak da islam ahlakı yani.. düşündürmeyen din dersine karşı çıkılır tabi..
sosyopat bir milliyetçi söylemin(türk milliyetçiliği) katkı ve çabasıyla, türk milliyeçiliğine ve bilumum milliyetçiliklere patolojik olarak göbekten bağlı bir mantalitenin kendini fasulyeden sayan ve kaçınılmaz olarak 'ulu önderciliğe', 'diktatoryal otorite'ye, 'statüko'ya kaynaklık edebilecek kafatasçı doktrinlerin kirli malzemesidir.. bunu demekle, zenciler beyazlardan daha aptaldır veya ''ben bir türküm ırkım cinsim uludur' demekten bir farkı yoktur.. afedersiniz diyen de halt etmiştir..
kendi halkından geldiğini unutacak kadar 'hiyerarşi fetişisti' ve 'otorite delisi' insandır.. ve kesinlikle kendisini şu kavramlarla tanıtmaya bayılırlar:
halkın dostu, devrimci, vatansever, dürüst, mazlum...
çinli işçiler direnişte..
hu bilmem ne hanedanı'ndan yetkililer ücretlerini alamayan ve sedden düşüp ölen işçi arkadaşları için dayanışma eylemi yapan emekçileri göz altına aldı..
devrimciliğin milli,ulusal olması gerektiği hakkındaki dayanaksız teze dayanarak açılmış başlıktır.. yılmaz güney sinemada toplumculuğu çok güzel yakalamış, asıl adı 'yılmaz pütün' olan türkiyeli bir devrimci sanatçımızdır..
parlamenter ve halka dayanan sosyalizm anlayışının temsilcisi abimiz.. emperyalizmin kızıla bürünmüş şekline de diğeri kadar gayet cesurca karşı çıkmış, ve sovyet vesayeti altındaki çoğu sosyalist parti ve aydınlardan kalın çizgilerle ayrışmıştır.. marksizm hakkında epey bir malumatı olduğu uğur mumcunun 'aybar ile söyleşi' kitabından yeterince anlaşılmaktadır.. her ne kadar eylemci fraksiyonlarca 'opportünist' olarak nitelense de en ideal olanın ve -gördük ki- baki kalanın aybar abimizin düşünce yapısı olduğu görülmektedir.. çünkü gayet özyönetimci, özgürlükçü bir sosyalizm anlayışını temsil etmiştir kendisi.. türkiye işçi partisi gibi türkiye tarihinde az bulunan bir şansı bize tattıran emekçiler, aydınar dan birisidir..