Kişinin doğru kabul ettiği, birçok beceriyi sergilemede kaynak olarak kullandığı kavramlar hususunda yanlış bilgide ve tutumda olması durumudur.
Fisher'a göre kavram yanılgıları şu ortak özelliklere sahiptirler:
1. Çoğu kişide bulunabilme
2. Beraberinde alternetif inanışlar yaratabilme
3. Geleneksel metotlarla ortadan kaldırılamayacak kadar ısrarcı olma
4. Bireyin çok eski geçmişinde yaşadığı deneyimlere dayanma
5. genetik temellerden, çeşitli vesilelerle yaşanan deneyimlerden ve okul ortamlarındaki öğretimlerden kaynaklanabilme
şöyle bi' bakış açısı daha sunulabilir:
--alıntı-- ruh kelimesi genelde bir şeyin özü anlamında kullanılmıştır. damıtılmış alkollü içeceklere ruh adı verilir. örneğin şarabın damıtılarak kuvvetlenmiş şekli olan kanyak şarabın ruhu olarak kabul edilir. konyakta yoğunlaşan şey şaraba bilinçliliği değiştirme gücünü veren yaşamsal özüdür. biraz şarap ısıtılarak çıkan buhar içe çekildiğinde şaraba göre daha aktif yoğun ve kuvvetli bir enerji duyumsarsınız. çekilen buhar şarabın ruhu olarak adlandırılır. bu anlamda ruh yaşamın ve gücü kaynağı ve özü olarak anlam kazanır.
kutsal kitaplarda sözü edilen "tanrı suretinde yaratılmış olmak"
"ruhundan üflemek" ve "şah damarından yakın olmak" ruh ve nefes ilişkisinin en yüksek anlamda ifadeleridir. tanrısal bağlantıyı belirten en önemli anlatım da "ruhundan üfleme" dir.
birçok mistik düşünür kendilerini ve var oluşu gözlediklerinde nefesi, ruhun bedende gözlemlenebilir şekli olarak yorumlamışlardır. doğu öğretilerinde nefes, bilinç ve madde arasında köprü olarak nitelendirilmiş düşünce ve beden arasındaki bağlantının soluk alışlarla sağlandığı ortaya konmuştur. ruhun doğasında hareket, ritm, değişkenlik vardır. canlılığın kaynağı olan ruhun organizmalar üzerinde gözlenebilir tarafı da nefes alış verişleridir...
--alıntı--
her türlü haksızlığa, yolsuzluğa, yanlışa karşı verilen tepkinin sosyal paylaşım sitelerindeki sanal örgütlenme ile sınırlı kalması durumu ve bunun yeterli olacağının düşünülmesidir.
her zaman soğuk olmasa da şehirlerarası otobüsteki * görevli kişilerden, ikram ettikleri keki elde etme yollarını sormaktır. aldığı kadar un şeklinde şifreli konuşması mümkün olduğu gibi "bu kekin gizli bi' tarifi var, spoiler vermem yasak *" diyerek muavin mahalline doğru ilerlemesi de mümkündür.
genelde çilli, kısa diken diken saçlı, tıfıl komşu çocuğunun yaratılıştan gelen ve tüm bu itici yanların üzerine süslü bi' perde çeken zeki yanına, çaresizce bi' sebep arayışıdır.
az önce reklamlarda rastlayıp evladımmışçasına sevdiğim çocuktur. kahvaltı masasında çokokrem yerine bildiğin koskatahin ve pekmez bulunuyor. bi' de bunları karıştırmış ekmeğin üstüne sürmeye çalışıyor falan. büyümüş de küçülmüş çocuk olması muhtemel. her halükarda kahvaltıda çokokrem yiyen çocuktan daha olgun ve daha karizmatik.
pastel boya gibi oraya buraya bulaşmayan, kuru boya gibi sabır tüketmeyen, keçeli kalem gibi arka sayfaya geçmeyen mütevazi boya türüdür. yeme isteğine karşı koymak bana şu yaşta bile zor gelmektedir. olsa da yesektir. can gibi bi' şeydir.
nevresimin yorgana bi'kaç beden büyük geldiğinin göstergesi olan bu durum insanın ruhunu hayattan soğutur. vücudunu zaten ısıtmaz.yorgan ağırlığını yitirir; hem gözünüzde hem üzerinizde. kaldı ki en büyük beklentimiz uyurken yorganın ağırlık yapmasıdır. bu durumun halsiz ve en uykulu zamanlarda gelişme olasılığı daha yüksektir. bi' ümitle tutarsın üst köşelerinden ayağınla düzeltmeye çalışırsın; nafile. uyuduğun uyku, uykuya benzemez. rüya desen birine anlattığında alacağın tepki kesindir. * öyle de yazık bi' durumdur.
dile gelse de konuşsa dediğim okul demirbaşıdır. arkadaşının tuvaletten çıkmasını bekleyen bi' kızın elini ısıtarak zaman geçirdiğine, okuldaki sevgili tartışmalarının büyük bi' kısmına, nöbetçi öğretmenin bütün koridor üzerinde hakimiyet kuruşuna ve daha nicelerine şahitlik etmiş, görmüş geçirmiş, sebepsiz özlediğim kalorifer peteğidir.
candan erçetin albümlerindeki şarkı sözleriyle kendini sevdirmiş hatun kişidir efendim. farklılığı uzun zamandır sezilmektedir. kelamını etmek bugüne nasipmiş.
(bkz: korkarım)
(bkz: yaşıyorum)
bankaya gelen üniversite öğrencilerinin sebep olduğu durumdur. harç durumlarını öğrenen öğrencinin,temennisini diğer öğrenci arkadaşına "geçmiş olsun" şeklinde sunmasıyla vuku bulmuştur.
aldığınız ürünün son kullanma tarihinin geçtiği hissini yaratan kuponlardır. cipslerden çıkarlar genelde. kampanyanın bittiğini gördüğünüz anda sanki tek ihtiyacınız kuponun bedava verdiği ürün gibi hissedersiniz.
televizyonun sesini açmak isterken yanlışlıkla basılan tuştur. bana sorarsanız kumandanın en sert mizaçlı tuşudur. ses ayarı tuşları gibi samimi olmamasının yanında açma/kapama tuşunun amca tavrını da içinde barındırmaz. sanki ajan gibidir. sinsi gibi. bi' çıkarı var bu işten gibi.
hayal edilen ile gerçeğin örtüşmediği durumlarda hissedilendir. e tabi kimse kişinin ne hayal ettiğini tam olarak bilmediğinden kişi bu durumu kendi kendine yaşar,ya aşar ya aşamaz; ama anlatamaz; anlatsa da anlaşılamaz.
bi' durumun kişiyi duygulandırması, içlendirmesi, kişiye dokunmasıdır. buna bi' çocuk bakışı sebep olabilir, yahut bi' sokak köpeği. ve daha milyonlarcası.
-abi, abi dur yıkılcak
+bi' şey olmaz güzelim, bak şöyle koyarsaaak
- aa çok güzel oldu yuppii (eller çırpılır, rüzgarından kağıtlar yıkılır)
+&- aaaaa
+tüh, neyse gel bi' daha yapalım.
-ehe. yapalım.
aynı şekilde sabaha kadar devam edebilir, etmişliği vardır. ilginçtir. olmazları oldurmaya çalışan insanın, en minimize faaliyetlerindendir; ama çok bi' cazibelidir ya. o yıkıldıkça senin vazgeçesin kaçar.
altı farklı renkte kakaolu drajeyi içinde barındıran bonibonumuzu elimize alıp şöyle bi' baktığımızda gözümüzü alan renktir. aman efendim o ne güzel şeydir.
arko, bepanthen vb. kremleri muhafaza eden yapının, inceldiği yerden krem sızdırmasına sebep olacak şekle gelmesi durumudur. zamanla kremi kullanmak için tüpün kapağını kullanmaz olursunuz. bu çatlaktan kremin ince ince çıkışını oyun haline getirip gereğinden fazla tüketime yol açarsınız. ama nasıl da güzeldir. böyle naif, anılı, tatlı. oyş.
her zaman benim yanımdaki koltuk olması sebebiyle benim dışımda herkesin bildiği bulaşıcı bi' hastalığım olduğunu düşünmeme sebep olan koltuktur. gerçi gelip tıbbiyede okuyan torunundan bahsedecek bi' teyze oturacaksa bırak boş kalsındır. ama yine de içerliyor insan. hayır yani, o kadar mı iticiyim. uf. çok yazık bana.
ABD'de varlığı kanıtlanmış yazık hayvancıktır. gidip komşuların çeşitli eşyalarını yürütmekte ve eve getirmektedir. ama ne yapsındır, hastalıktır işte.
meraklı yanını gizleyebildiğini düşünen; fakat tam aksine hiç de öyle bi' yetenekleri olmayan teyzelerdir.
akşam üstleri balkondan sarkıp gelen geçene bakan çeşitleri en sık rastlananlarıdır. kendilerini görmeyen insanların dikkatlerini çekmekte ustadırlar.
-ooo iyi akşamlar melahat hanım.
+(ses nerden geliyor diye biraz etrafına baktıktan sonra balkondaki meraklı bakışları fark edip) iyi akşamlar mukadder hanım.
-nasılsınız? nerden böyle? (işte çaktırmadığını düşündüğü halde apaçık ortaya koyduğu meraklı taraf tam olarak burada)
+iyiyim sağ olun siz nasılsınız
-iyi iyi. pazardan mı?
komiksin be mukadder teyze. kucak dolusu sevgiler sana yine de.