murray demis ki "federer gibi aglayabilirim ama onun gibi oynayamiyorum" trt spikeri de "federer gibi oynayabildigini gosterdi" diyor ama atladigi nokta federer kendisi gibi oynalamdi tabi tarih kadrolari yazmaz
görseline diyecek lafım yok ama senaryoyu bir çocuğa yazdırsalar eminim daha kompleks bir hikaye çıkardı. filmde bazı noktalar insanın bu kadar da basit olmaz diye düşünmeye bile yeltenmeyeceği basitlikteydi.
--spoiler--
örnek vermek gerekirse labirentte karakterlerin kaybolduğu sahneler. eşşek büyüklüğündeki labirentin yollarının Hogwarts' ın merdivenleri misali değiştiğini gördüğümüzde eminim herkesin aklına kahramanların yolunun şans eseri Tartarus' a çıkacağı gelmiştir. Netekim, öyle de oluyor.
--spoiler--
bir diğer nokta da filmde öyle bir "foreshadowing" var ki sonraki sahnede ne olacağını zerre merak etmiyorsunuz. Filmde merak unsuru yok denecek kadar az. Olayların sonuçları sizi hiç şaşırtmıyor. Hatta öyle tesadüfler var ki "oha" diyosunuz.
tanrılar gerçekten amele gibi işlenmiş zaten ilk filmde de zeus dilenci gibi geziyodu burda iyice düşmüşü oynuyor.
--spoiler--
Hades', Kronos' a yardımcı olmaya bu kadar kararlıyken Zeus' un iki lafıyla nasıl taraf değiştiriyor anlamadım. Burda da bir Arka Sokaklar etkisi yok değil.
Herkeste bir döneklik var. Perseus mırın kırın ederken Zeus' u kurtarmaya karar veriyor. Agenor benim öyle bir babam yok derken trident' i bir tutuyor ki fikri değişiyor. Hades de Kronos tarafındayken bir anda Zeus' a yardım etmeye karar veriyor. En delikanlı adam Ares ki o da en başta yapmış dönekliğini Kronos tarafına geçerek.
--spoiler--
Velhasıl kelam, görsel açıdan güzel bir film ama hikayesi kötü. Benim tavsiyem filme babanızla giderseniz duygulu anlar yaşayabilirsiniz çünkü bir Titan filminden çok baba oğul filmi gibi. Baba-oğul ilişkileri dramatik bir şekilde işlenmiş.
doğum gününüze bir hafta kala facebook' u dondurmak çok acı bir test oluyor. böylece abuk sabuk insanlar doğum gününüzü kutlayamıyor böylece gerçekten sizi düşünenleri belirleyebiliyosunuz.
not: toros' u yanlış telaffuz etmem üzerine arkadaşın aha yeni arabaya bu ismi koyalım demesi... yeni isim ne olursa olsun arkadaş çevremde toras olarak kalacak.
bilinmeyen her zaman çekici gelir cümlesini doğrular niteliktedir bu yargı. tahminimce gavur kızların verme potansiyelinin yüksek olmasının yargıya ulaşan arkadaşın bilin altına etkisi büyüktür.
marcel proust, Albertine Kayıp . Aslında güzel kitaptır ama olay öyküsü seven biri için katlanılamaz.
--spoiler--
Adam 60 sayfa terkeden karısına ulaşıp onu nasıl eve getireceği ihtimali üzerinde duruyo sonra tam gidip kadını getirmeye karar veriyor ki bir mektup geliyor. meğer kadın ölmüş. daha sonra son mektuptan önceki bir tarihe ait başka bir mektup geliyor. kadın aslında ölmeden önce dönmeye karar vermiş. garip. devamında olayların nasıl gelişeceğini merak ettim bak gidip okuyayım.
--spoiler--
özet: yarıda bırakılacak ya da okunmayacak kitap yoktur.
Motorlu Fareler diye bir çizgi film vardı. Kuzenimle motorlu fareler oynuyoruz diye evdeki minderlerin içine etmiştik tabi annemin bize neler yaptığını söylemiyorum bile.
25 kadın almayı savunmuyorum ama islam dini bakabileceğin kadar kadın almayı meşru görmüştür. bu dine mensup biri eğer 25 kadın alıp da bakabiliyorsa kendi dini görüşleri içinde ahlaksız bir şey yapmıyordur.