bir kişinin geliri arttıkça kişinin yaşamını sürdürmek için yaptığı temel harcamaların, o kişinin toplam geliri içindeki payı düşer.
örnek:
toplam gelir : 700 1000 2000 5000
temel ihtiyaç : 600 800 1200 2000
t.g./t.i(%) : 85 80 60 40
kısacası gelir arttıkça özel harcamalar artar. milli gelir arttıkça kamu harcamaları artar.(yoğunluk ve genişlik olarak)
kamu harcamaları yoğunluğu: daha önce var olan hizmetlerin kapasitesindeki artış
kamu harcamaları genişliği : yeni kamusal hizmetler üretilmesi
kamu harcaması artıyor. toplumsal ilerleme de artıyor. milli gelir ve sanayileşme de artıyor. bunlarda kamu harcamasını artırıyor. böyle bir kısır döngü var demiş engels.
yerini alma etkisi: olağanüstü dönemlerde kamu harcamaları artar, vergilerde artar ve toplum bunu garipsemez.
eşiği geçme etkisi: kriz dönemlerinde kamu harcamaları artar. dolayısıyla vergilerde artar. kriz düzeldiğinde vergilerin azalmaması toplumun dikkatini çekmez. çünkü aşılan bir eşik vardır artık.
sorumluluk etkisi: pek çok devlette toplum, toplumsal ihtiyaçların karşılanmasını devletten bekler(devlet bize bahmiyi)
merkezileşme etkisi: artan kamu harcamaları nedeniyle bütçe yerel yönetimler lehine merkezileştirilmiş bu da devleti
hantallaştırarak bürokrasiyi artırmıştır. bu da kamu harcamalarının artmasına neden olur.
aralıklı envanter ve devamlı envanter olarak ikiye ayrılır.
aralıklı envanter yöntemi üretilen ticari malın maliyeti belirlenmekte zorlanacak kadar az veya hesaplanması zor olan mallar içindir. belirlemek zor olduğundan, her ticari mal satışında satılan malın maliyetini kullanmayız. bu maliyet, dönem başı mal mevcudu ve dönem içinde yaptığımız ticari mal alışları toplamından, dönem sonu mal mevcudu çıkartılarak bulunur.
devamlı envanter yönteminde ise her mal satış işleminde (tabi buna satıştan iadelerde dahil) satılan malın maliyeti hesabı kullanılır. bu yüzden dönem sonunda satılan malın maliyetinin hesaplanmasına gerek kalmaz. zira mal maliyeti 621 satılan malın maliyeti hesabında işlenmiştir.
not: dersin sınavlarında hoca açıkça belirtmezse hangi envanter yöntemi kullanılacağını şaşıran çok olur. eğer hoca aksi bir şey belirtmemiş ise ve mal satış işleminde satılan malın maliyetini size söylemiş ise devamlı envanter yöntemini kullanırız. tabii bazı çılgın hocalar, kayıtları aralıklı envanter yöntemiyle yapın deyip soruda satılan malın maliyetini belirtebiliyor. aman yemeyin bunları, görmezden gelin maliyeti orda. evet bize yaptı.**
enflasyon oranında faiz bana da çok mantıksız gelmiyor. düşünsenize elinizde ihtiyat amaçlı 10bin tl var ve onla şu an orta düzey ikinci el bir araba alabiliyorsunuz. 10 yıl o parayı yastık altında sakladığınızı düşünün. 2023 te 10 bin tl yle aynı düzey bir arabayı alamazsınız. ( tabi sadece benim düşüncem, uzmanına sormak lazım)
islami bankalar ise kar payı diye bir şey kullanıyorlar sanırım faiz yerine.
kısıtlı verilerde kullanılan endeks türüdür. üretim miktarı üzerinden örnek vermek gerekirse, 4 yıllık geçmişi bilinen bir sektördeki 4 ürünün, 1986 yılı fiyatları ve üretim miktarlarını, 1987, 1988, 1989 yıllarında ise sadece ürünlerin fiyatını biliyorsak, 1986 endeksini 100 kabul ederiz. 1987 yılı endeksini bulmak için ise sektördeki 4 ürünün 1987 fiyatlarını 1986 yılı miktarlarıyla çarpar çarpımları toplarız, çıkan sonucu ise 1986 yılındaki 4 ürünün toplam gelirine böleriz. bölümden çıkan sonucu 100 ile çarptığımızda 1987 endeksini bulmuş oluruz. aynı işlemi diğer yıllara uyarlayarak diğer yılların endeksini de buluruz. (ya da hiç uğraşmadan programa verileri gireriz o bize hesaplar)
bulduğumuz endeks sabit esaslı endekstir. bu endeksler, bizim sadece 1986 yılı toplam üretim miktarıyla karşılaştırma yapmamızı sağlar. 1989 yılında 1986 yılına göre yüzde 20 daha fazla üretim yapılmış gibi.
kendimizi bir girişimci olarak düşünürsek, bu endeksler bizim sektörden ne kadar kazanç elde edebileceğimiz hakkında fikir yürütmemizi sağlar. üretim miktarı artıkça ürünümüzün değeri düşeceğinden, yıllık üretim miktarı her geçen yıl büyük oranlarda artıyorsa bu sektöre girmemiz bizim için pek doğru bir karar olmayacaktır.
rant kaygısı olanlar olduğu gibi gayette iyi niyetli, akp nin bu ülke için yararlı olduğunu düşünen insanlarda vardır ki bu her siyasi parti için geçerlidir.
ey kardeşim, ısıtıp ısıtıp aynı argümanla geliyorsunuz. şu sayfaları okuyan taraftar grubunuz da "beyler, adam haklı" ya deyip kıs kıs gülüyordur.
2 saat sürse oruç tutacak mısın, ya da ezan türkçe okunsa namaz kılacak mısın?
ya da namaz günde 3 rekat olsa?
ne ayaksınız ya bitmedi gitti. amaç bağcıyı dövmek biz biliyoruz da, gün gelir hesap döner be kardeşim. yani gün gelir ayıp ettim dersiniz, vicdan azabı çekersiniz, içiniz burkulur.
3 ihtimal var :
1- çok duyarlısınız, en uzak köşedeki müminleri bile düşünüyorsunuz. onlar için pratik çözümler arıyorsunuz.
2- fitne, fesat, inançla alay etmek, aşağılamak, inananları aptal göstermek ve görmek, acaba nereden girersem dikkat çekerim, halkı nasıl galeyana getiririm hayat felsefeniz olmuş
3- ne yaptığınızı bilmeden günübirlik, uyuşmuş vaziyette yaşıyorsunuz.
ben kendi penceremden 17 saatlik açlığımı 2 lokma ile sonlandıran rabbime teşekkür ederim. ölümden sonrasına ve o en güzel güne hesap gününe iman ederim ve içim huzur dolar. ama ben kime söylüyorum ki bunları.
ya bunun arabistanla ne alakası var? sabah namazının güneş doğmadan önce kılınması gerekir. ramazanda ise sahur vaktinin bittiğini haber vermesi için imsak vaktinde okunur.
hadi dini kısmını geçtik.
hani saatler, coğrafya, yazlık saat uygulaması, dünyanın şekli iklimler..