sempatizanların partileri uğruna yaptığı fedakarlıklardır
yazıcıdan 4 top evet( 2000 sayfa) üstelik renkli liberal demokrat parti afişi bastırıp kendi arabamla dağıtmıştım.
kağıdın arkasında liberallerin temel ilkerinden oluşan avam seviyesinde yazılar vardı.
partinin durumunu bildiğim ve düzenli aralıklarla bağış yaptığım için merkezden liberal demokrat parti bayrağı ve afişi isteyemeiştim.
gideyim kendim bayrak bastırayım diyerek maatbba gibi bu işleri yapan yere gittim ldp bayrağı bastırmak istiyorum felan diye anlatırken adam bir örnek getir ondan basalım ben bulamam deyince dükkanda kavga çıkardım.
öteki matbacıya elimdeki 500 mblık flaşta parti bayarağıyla gittim ve 250 tane ldp bayrağı bastırdım zorla yakın çevreye ve liberallere dağıttıktan sonra dağıtamadığım 71 tane bayrağı ldp il başkanlığına hediye ettim.
sadece türkiyede ,türklerin yaşayacağı durumdur.Öz yurdunda garip öz vatanında paryasın.
hadi hayırlı traşlar..
Ekonomi Bakanı Zeybekci Çeşme, Bodrum, Didim, Marmaris ile Antalya’nın batısında, zengin turistleri çekmek için içinde oteller, eğlence mekânları ve AVM’lerin olacağı, sıfır vergili turizm serbest bölgeleri kurulacağını söyledi. Yabancılara serbest olacak bölgeye Türkler de pasaportla girecek
‘TÜRKLER SERBEST BÖLGEYE PASAPORT iLE GiREBiLECEK’
Turizm serbest bölgesine giren turistlerin Türkiye’ye girmiş sayılmayacağını ifade eden Zeybekci, “Türkiye toprağına ayak basmış olmayacaklar. Bizim yaptığımız konsept hiçbir yerde yok. Kamu bölgeyi kuracak, işletmeyi özel sektör üstlenecek. Yatırımı da özel sektör yapacak. Belli bir konsept çerçevesinde çok düşük yapılaşma olacak” diye konuştu. Zeybekci, bölgelerde vergilerin sıfır olacağına dikkat çekerken, “Alışverişte, konaklamada tüm vergiler sıfır olacak. Çalışanlar da o avantaja sahip olacak. Bu bölgeler ile yeni yatırım ve istihdam fırsatları yaratılacak. Türkler, tur şirketleri gidip her türlü ticareti yapacak” dedi. Zeybekci, Türk turistlerin uygulamadan nasıl yararlanacağı sorusu üzerine, “Türkler, yabancı bir ülkeye girer gibi girecek. Pasaport ya da benzer bir uygulama ile girerler” diye konuştu.
bayramın yüzümüze vurduğu acı gerçeklerin bütünüdür.
hepiniz çıktığınız topraklara geldiniz.
yolları olmayan boklu köylerinize veya köylerden daha beter sikik illerinize gittiniz.
hiç biriniz yakışılıklı veya güzel değilsiniz.
ailenizde size tüm hayatınız boyunca hiçbir şey öğretmediği gibi kültürsüzlükleri ve cahilliklerini size aşıladı ve hala aşılıyor.
ama ne yapalım zaten bizlerde bu boktan ülkeye ve canlılara alıştık.
alışkanlıklar hayatımızı direkt etkilerler.
bu gün bayram
gidin götünü yıkamayı bilmeyen ebeveynlerinizin boklu ve nasırlı ellerini öpün.
haftada 1 duş alan insanlara sarılın.
çünkü ne kadar istemesemde bende yapıyorum.
sizleri en kalbi duygularla selamlar, saygı ve sevgilerimi sunarım.
benim zall kardeşimin sözlüğünü kapattı bu cehape zihniyeti. yazarlarımızın entrylerini çaldılar. cehape hükümetinde benim gariban zall kardeşim server parasını karşılayamıyordu ama şimdi öyle mi. gezi parkı eylemlerinde uludağ sözlüğe ayakkabılarla girip içki içtiler benim miss burjuva bacımın üstüne işediler. eyyy benim gariban yazar kardeşlerim bunlar hep böyle. bunlar adam mıdır. genel müdür kılıştaroglu ekşi'de yazıyormuş nolmuş yani bende uludağ sözlükte yazıyorum. uludağ her türlü s*ker atar. biz sizin gecenizi aydınlatmaya geldik.
entry girmesini sizden öğrenecek değilim. bakın başlık açtım. bilal oğlanda burda yazıyormuş. sarayımda sorularınızı yanıtlamak için tahtıma kuruldum ve siz gariban yazarlarımı dinliyorum alayım sorularınızı
tanım: uzun adamın uludağ sözlükte olması durumudur.
bildiğiniz gibi çemişgezek belediye başkanı olarak daha önce de siz uludağ sözlük yazarlarıyla bir araya gelmemiştim. çünkü sosyal medyanın en güçlü mecralarından uludağ sözlük'ün yazarlarının görüşleri benim için önemli değildi yanlışımı anladım.
bugün de daha fazla sözlük yazarıyla iletişim kurmak adına sizlerle internet üzerinden görüşeceğiz. önümüzdeki iki saat boyunca bu başlık altına yazacağınız entry'lerde, hukuk sınırları dahilinde bana istediğiniz soruyu sorabilirsiniz. vaktim elverdiğince sorularınızı cevaplandıracağım.
Ayrılmalarına en yakın zamandır, der dostoyevski. Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yaldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer. Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları, ayrılık sergiler. Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir. "Ölene kadar" diye söz verilmiştir, ama "ölüm yolunda" başka tercihler belirmiştir.
bu gün bir yere gitmek için bindim 10 dakika sonra yanıma bir kız oturdu liseli abuk subuk giyinmiş makyaj desen kaplama boya atmış resmen bende rahatsız olmasın diye göt kadar yerde ayaklarımı topladım ellerimi kavuşturdum. bekliyorum artık gideceğim yere gelmeyi bu kız bi ara kısık sesle arkadaşlarına dönüp tipe bak bu havada montla dışarı çıkmış dediğini duydum. şu sıralar hava inanılmaz değişik ve sıcak soğuk belli olmuyor kolayca hasta olunacak bir hava ben bu lafa karşı sustum lan bi bok diyemedim. kalbime birşey oldu sanki nasıl kırıldı ama ben hasta olmamak için giyindim eğer hasta olursam kimse bana bakmaz önlem olarak mont giydim ki hava gerçekten soğuktu. peki ya benim yerimde haftalığını alıp kendine güzel bir mont alan ve bunun mutluluğuyla dışarı çıkan biri olsaydı ya da babasını zar zor ikna edip üstünede biraz para koyup mont alıp o hevesle dışarı çıkan biri olsaydı ?ya da giyeceği tek düzgün soğuktan koruyan şeyin üstündeki mont olan bir insan olsaydı ?bu insanların kalbinin amına kordu o dediği laflar benim kalbimi de sikti attı. diyeceğim şu biz millete laf atmazken kötü düşünmezken rahatsız olur diye gözlerimizi sözlerimizi sakınırken bu orospu çocuğu ruhlular neden insanların dış görünüşlerini bu kadar kolay ağızlarına sakız yapıyorlar çok canım sıkıldı amın* sokarım böyle dünyanın.
tanım :nasıl böyle bu hale geldiğimizi anlayamama durumudur.
en kötü duyguların insanlarıdırlar.
sizin ben şerefinizi, haysiyetinizi sikeyim, sevgisiz büyümüş, içinde bir gram yaşama sevinci olmayan, adi, rezil mahlukatlAR. ne istiyorsunuz lan o güzelim kızlardan? nedir lan o kızların suçu? justin bieber fanı olmak yasak mı, günah mı, şirk mi, yetim hakkı yemek mi, cinayet mi? o kızlar; o genç, pırıl pırıl yetenekli çocukta adeta kendilerini buluyorlar. icabında aileleriyle bi sorun yaşıyorlar, kavga ediyorlar, çekiliyorlar odalarına justin bieber şarkılarıyla neşeleniyolar, icabında sevgilileriyle araları bozuluyor, o esnada justin bieber besteleri, onun posterleri, stickerları unutturuyor o genç kızlara elemlerini, kederlerini.
müslüm gürses dinleyip, kendini jiletleyen tayfayı sempatik bulup, onları; vefalı, sadık hayran kitlesi diye göklere çıkartırken, bu pırıl pırıl genç kızları itin götüne sokmak nasıl bir zihniyetin tezahürüdür? bu nasıl bi cinsiyetçiliktir, bu nasıl bir sevgisizliktir? ama biliyorum, sizin derdiniz justin bieberla. kıskanıyorsunuz onu. onun yeteneğini, aurasını, milyonları peşinden sürükleyen eşsiz bestelerini, tek bir bakışıyla çekim alanına soktuğu milyonlarca güzel kızı. ama sizler acınacak haldesiniz.
tandoğan meydanında sallandırılması gereken insanların yaptığı eylemdir.
yok çıkmakmış, flörtmüş. bu gavur icatlarını başımıza musallat edenlerin ta yedi göbek silsilesini s*keyim. dinimiz; bir kadının kocası yanında olsa bile kaynı ile aynı odada bulunmasını dahi yasaklıyorken, nereden çıkmış, bir kız evlenmeden, namahrem ile el ele gezecek. dağ bayır yuvarlanacak. bunlar hep cumhuriyetin getirdiği sapkınlıklar. modernlikmiş, muasır medeniyetler seviyesiymiş. bunun adı namussuzluk, gavatlık. üniversiteye gidenin de anasını s*keyim, çağdaş yaşamı destekleyenin de.
tam asılırken deprem mi olur ? laptop düşünce kulaklıkta çıktı tüm ev kadın inlemeleriyle birlikte sallanıyor koridorda elim sikimde pedere çarptım birlikte yere yuvarlandık. eve geldik video hala bitmemiş gidip kapattım bir şey olmamış gibi yattım. böyle işin ben.
kızların hepsi zekaya kültüre felan bakıyor. geçen mesela bi tanesine denk geldim, kafede oturdum, sudoku çözüyorum, geldi dedi ki: "sudoku mu çözüyosun?".
dedim "yok ya, çözülecek bişey yok, çözülmesi için sorun olması lazım, bunlar yüzeysel kaygılar... "
lan bi baktım, ağzımda bi meme. böyle gırtlağıma gırtlağıma memeyi köklüyor hatun. "lan" dedim "dur, n'abıyosun amk... iyice falliğe bağladın ha, yavaş amk." dedim. demez olaydım.
"ney fallik mi? allahım ne kadar da freud okumuş adam lafları bunnnaaaaaarrrrrr." diye höykürdü ve cart diye üzerime oturarak beni komple kukusundan içeri aldı. bugün kızın içindeki 4. günüm. bazen kukusuna sebze falan sokuyor, onların ucunu ısırarak hayatta kalıyorum.
özet: zeki adam olduğum için kız beni kukusuna soktu, fallopi tüpünden yazıyorum beyler
liseyi bitirmiş bu işlerle alakası olmayan biriyim ama aklıma geldikçe sinirlendirim.
avrupada öğretmenler insanlara birşey öğretmeyi amaçlar sen birşeyi bilmediğinde öğretirler.
türkiyedekiler ise resmen senin açığını arar bilmediğin bişey buluncada sana kızar ulan orspu cocugu senin ordaki görevin ne ?
avrupada öğrenci saçma bir soru sorduğunda avrupalı öğretmen yinede cevap verir ve dalga geçilmesine engel olur veya şakayla rezil etmeyecek biçimde karşılık verir.
türkiyede yerin dibine sokar daşşak malzemesi yapar öğrenciyle yarışır.
avrupada öğrenci sinirlenmişse öğretmen anlar ve fazla üzerine gitmez hata yapcagını bilir.
türkiyede öğrenci sinirlenmişse daha çok üzerine gider öğretmen resmen gel bana söv sonra seni cezalandırıyım der türk öğretmenler olay çıkarmaya kendilerine sövdürtmeye meraklıdır.
ve türk öğretmenler okulu bir cehennem içindekileride koyun olarak görürler insan yerine koymazlar.
türk öğretmenler işini sevmezler.
bu böyle oldukça gelecek nesil yarrak gibi olur..
not: bu kural %65 için geçerlidir yine işini seven adam gibi adam öğretmenler vardır türkiyede.
birde öğretmenler gününde duygulanıyorlar kutsal sayıyorlar kendilerini.
hasiktirin ordan.
madem kutsal bir iş yapıyorsunuz hakkını ver.
güzel ve doğru olan her şey elittir. düzgün çalışmak artisliktir. çalışkanlık inekliktir. doğruyu söylemek ispiyonculuktur. kavga etmemek, konuşalım anlaşalım demek ibneliktir. şikayet edene ağlama lan, rica edene ne yalvarıyosun eaaamına koyum, seviyorum diyene iyice karı oldundur. her şeyi alaya alan bu milletin, koca koca adamların ağzına bütün sosis sokan mehmet ali erbile hala gülmesi çok mu şaşkınlık verici?
tembel, vahşi, sistematik hiçbir eğitimin kıymetini bilmeyen ve bilakis bu tip şeyleri aşağılayan bu kültürün, bu milletin sürekli yalan söyleyen, çalan çırpan, yakalanınca gülen, rakipleriyle alenen dalga geçen, kaba saba bir amcık ağızlıya 12 sene oy vermiş olması şaşılacak birşey değil.
türk eğitim ve aile sisteminin her anında, yani insanın çıkamadığı yaklaşık 19 senelik bir cam kavanozun her santimetreküpünde öğretilen şudur: her şeyin kolay bir yolu vardır. hiçbir şeyi tam olarak yapmak zorunda değilsin. kurallara uymak birkaç yalakanın dışında kimse tarafından yapılması gereken birşey değildir çünkü müeyyideler hiçbir zaman o kadar ağır olmayacaktır. çünkü müeyyidelerin uygulanmasını sağlayacak sistemi yürüten kişiler de aynı siklememezliktedir. onlar da birilerinden tırsmakta, onlar da birilerinden nemalanmaktadır.
anne bunu alıyım mı? -alma. allah belanı versin. neden? çünkü bu çocuk bebekken ağlamasın diye istediği her boku yapmışsınız. önemli olan doğrunun ve aklın, bilimin gösterdiği şeyin yapılması değil, o an o kişilerin rahatsız olmamasıdır. yeter ki sussun o çocuk. anlık bir bireysel tatmin üzerinden hareket eden tüm eylemler, bunların bir araya gelişi, hiçbir zaman saygın bir toplum yaratabilecek ivmeyi kazanamayacak, şunun şurasında bilmemkaç yıllık ömrüm kaldı bilgisinin sürekli aklın arkasında bir yerlerde bu yüzden ben olmayan herkesin anasını sikiyim. algısıyla türk milleti asla refaha eremeyecektir.
anasını siktimin orrrrrrrospuçocukları yola seccade seriyo ya yola yola. bildiğin araba yolu var ya yola seccade seriyo.
laf söyleyince de kaaaardeeşşim cuma cuma benim asabımı bozma hadddi canım karrrrdeşimmm diyor. ne olacak şimdi? anlıyorsunuz değil mi? herkes biliyor değil mi bir sonraki serzenişimi? polis (acab) çağırsan ne olacak?
çünkü bu ülkenin polisi (acab) de işini sikinin ucuyla yapar, yola seccade seren müminden rahatsız olan şehirliyle taşşak geçer, noooldu eaaamına koyum ssosssyeteee misin? diye keser atar kendi içinde şikayeti duyar duymaz.
kelimenin tam anlamıyla, eğer bir sorun benim başıma gelmiyorsa bu sorun o kadar da önemli değil, o kadar da çözülmesi gereken yahut benim eyleme geçmem gereken bir şey değildir.
bunun da nedeni elbette yine türk eğitim sisteminin bütünlük algısını veremeyen hatta bunu anlamayan bir sistem oluşudur. şeylerin ve sistemlerin birbirine derinden bağlı olan kavramlar olduğunu, her şeyin bir türlü birbirinden etkilendiğini, kolaborasyonun ve topyekünlüğün önemini bir türlü anlatmayan anca olayları yahut formülleri öğreten bir eğitim ve toplum sisteminden bunu böyle yaparsam bilmemneye zarar verir diye analiz edebilen insanların çıkmasını beklemek abesle iştigaldir.
her şeyle dalga geçin. her şeyi aşağılayın. her şeyi sikinizin ucuyla yapın.
çünkü sonuçlar hiçbir zaman sizin tüm hayatınızı etkileyecek kadar büyük olamaz. her şeyden yırtmanın bir yolu vardır. her şeyi yarım yamalak yapmak günün sonunda hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
4 yanlış bir doğruyu götürmeseydi soruların hepsini sallayacak koskoca bir eğitimli insan kütlesinden bahsediyoruz.
beğenmiyorsan siktir git derler. çünkü önemli olan güzel bişeyler yapmak değildir. adalet değildir. sistemin yürümesi değildir. önemli olan benliğin olduğu gibi kalması ve kişisel çıkarlarıdır.
herkesin bildiği bi şey gerçi. kalabalığa nasıl sahip olunması gerektiğini çok iyi biliyorlar. çoğul konuşuyorum gerçi de rte'den bahsediyorum aslında. ama ek olarak bu başarının bir ekip işi olduğu açık tabii ki.
bir iktidarın, hatta totaliter bir rejimin öncelikle hedefi halkı eğitimsizleştirmektir. eğitim derken de okula gitmemekten falan bahsetmiyorum. kaldı ki eğitimi kendi ellerinle veriyorsun zaten. özgür düşünceyi arka plana atıp vatan, millet, din gibi duyguları hunharca hissettireceksin. bu değerlere bağlı bir iktidarın bu ülkede iş yapmama ihtimali çok düşük. ancak tek başına yeterli değil.
diğer yandan halkı zenginleştirmeyeceksin. gündelik, basit ihtiyaçlarını karşılasan yeterlidir. ihtiyaçlarını sınırda tutmalısın. fazlasını verirsen tatmin olmamaya başlayıp çok daha fazlasında gözü olmaya başlar. bunu engellemen şart. şikayet etmemesini sağlaman yeterli.
halkın duymak istediklerini onlara söylemelisin, yapamayacağını bildiğin şeyleri dahi söylemelisin. bu kitle için yalanın büyüğü caziptir. zaten düşünce ve sorgulama yetisi gelişmemiş bir kesimden bahsediyoruz. asgari ihtiyaçlarını karşıla sen, meydanda haykıra haykıra söz verdiğin diğer konular zaten unutulur, unutturulur.
halka ne düşünmesi gerektiğini sen vermelisin. hazır olarak önüne pişirip koymalısın. arayışa girmesini engellemelisin.
propaganda konusunda ciddi etkili adamlar. dediğim gibi direkt olarak hitap ettiği kitlenin değerleri üzerine gidiyor. coşku, tutku! bunların olduğu yerde akıl arka plandadır. zaten arka planda da olmalı. türkiye gibi bir ülkede geniş kesime mantıkla, akılla ulaşamazsın, yalanla, coşkuyla, basit ama net ifadelerle ulaşırsın.
bu yüzden kalabalığın kendisini elinde bulunduran rte ve tabii akp'nin önünü kesebilmek zor.
zaten farkındaysanız bir akpli ile konuşulduğunda sanki rte ile konuşuyormuş gibi hissediyor insan. aynı tavır, aynı dil, aynı cümleler. hayırlısı
birilerinin gözüne girmek isteyen haysiyetsiz insanlar yalar durur sürekli. hepte iyi yerlere gelirler hayatta
kişi ol senin götünü yalasınlar diyorsanız orada da siz haklsınız.
çünkü askerlik zorunludur. binlerce genç istemediği halde bedelliye verecek parası olmadığı için ve o (yüce) kanundan korktuğu için mecburen askere gidiyor. ben şanslıyım ki bu kardeşlerimden biri olmayacağım.
ama polislik öyle değil. polislik kişisel bir seçimdir , işin tehlikeleri bellidir. başka meslek yapamayacak seviyede olanlar polis olurken bunu düşünmek zorundadırlar. nasıl ki bir kaymakam ile atanmayı beklemez.
şimdi küfür edeceksiniz biliyorum ama zerre umurumda değil.
erkek için sex ne büyük bir riyakarlık örneğidir farkında mısınız? tam bize göre... tam türk milletine göre... aslında tam şeriatle yönetilen ülkelere göre...
''okul'' örneği vererek açıklamak isterim...
okulda bir erkek koşa koşa arkadaşlarının yanına gider ve der ki; ''ben şu kızı siktim!'' tabii ilk önce arkadaşları inanmaz buna... ''hobaaaaa''lar, ''vallaaaa mı lan?'' lar, ''helaaaaaal!''ler havalarda uçuşur... birden kahraman oluverir o piç kurusu... lider oluverir... ama asıl olan kıza olmuştur... artık bu dedikoduyu duyan ve inanan herkes o kıza ''kesin'' gözüyle bakar... adı orospuya çıkar kızcağızın... ne büyük bir şerefsizlik, ne büyük bir adiliktir bu?
tam da bize göre aslında değil mi? tam da türk milletine göre...
bakın hacı abiler ne ateistim ne müslümanım objektif bir yorum yapıcam.(bu cümleyi kullanmazsam iki taraftan da hakaret yiyorum.)
kendinizi müslümanlardan daha zeki sanıyorsunuz ya. hah. işte bu noktada sorun var. zeka ölçütü olan iq bir olguyu daha kısa zamanda kavrayabilmenizle alakalı. yönelimlerinizin farklı olması sizi bir insandan daha zeki yapmaz. daha mutlu da yapmaz.
kısacası egonuzu tatmin etmek bile olsa kendizin bir insandan daha zeki olduğunu söylemeyin. belki o adam mutlu olmak için kendini geliştirmeme yoluna gitmiş olabilir. oysa ki aynı yönelimlere sahip olsaydı, aynı imkanlara sahip olsaydı sayfalarca bir yazıyı sizden daha kısa sürede anlayacak birisi olabilirdi.